Soner Yalçın’ın dünkü yazısının başlığı “Yanlış Bilinç” idi.
Yanlış Bilinç; Kapitalist toplumda var olan yapı ve materyallerin proletaryayı aldattığını söyleyen Marksist görüşü ifade eder.
Gerçekten son 20 yılda, ülkemizdeki sağlık sistemi, AKP tarafından
“İthalata Dayalı Kapitalist Sistem” haline getirildi.
AKP Sağlık sisteminin özü şudur;
İlaç mı?
Üretmeyeceksin, ürettirmeyeceksin! Yerli sanayiye destek vermeyeceksin!
Kamu ihale yasasının dışında kalacak bir şirket kuracaksın! İthal edeceksin!
Yol bulacaksın…
Tıbbi Cihaz mı?
Üretmeyeceksin, ürettirmeyeceksin! Üretip hastanelere mal verenlere de ödeme yapmayıp analarından doğduklarına pişman edeceksin! İthal edeceksin! Yol bulacaksın…
Aşı mı?
Dünyaya aşı ihraç eden Hıfzısıhha Enstitüsünü kapatacaksın! Aşı ithal yetkisini kendi adamına vereceksin! Aşısızlıktan 250 bin kişi ölecek, rakamları saklayacaksın! İthal edeceksin! Yol bulacaksın…
Hastane mi?
Dünyanın terk ettiği “Şehir Hastaneleri” modeline geçeceksin! Şehir içindeki halkın kolaylıkla ulaşabileceği Hastaneleri kapatacaksın! İnşaatları 5’li çeteye “Hazine ve Hasta garantili olarak vereceksin! Önümüzdeki 25 yıl daha soymaya devam edeceksin! Kapattığın hastanelerin arsalarına (Kupon Araziler) inşaat yaptırıp, halkı bir daha soyacaksın! Bu sistemde Doktorlar, Sağlık Çalışanları ve Hastaların hepsi birer sömürü aracıdır.
AKP sadece sağlıkta değil, tüm ekonomik sistemi “İthalata Dayalı Vahşi Kapitalizm” denen sömürü düzeninin emrine verdi. Sonuç ne oldu?
Uluslararası Sermaye kazandı, AKP üst yönetimi ve yandaşları zengin oldu,
Türk Milletinin tamamına yakını soyuldu ve fakirleşti.
Uluslararası Tarım Tröstlerinin elemanını Tarım Bakanı yaptılar, çiftçiyi-köylüyü bitirdiler. Fıstık-Fındık-Üzüm-Kayısı-Narenciye haricindeki tüm tarım ürünlerini ithal ediyoruz.
AKP, ithalata o kadar alıştı ki, seçmen de ithal etmeye başladı!
9 Milyon Suriyeli 2011 yılından beri Türkiye’de!
1,5-2 Milyon Afganistanlı da Türkiye’de!
Bunların kaçı vatandaş ve seçmen yapıldı, bilmiyoruz!
Bu sistem böyle sürüp gitmez.
Türk Milletinin ayağa kalkıp, kaderine el koyması şarttır, şart!
Ekonomik sorunlarımızın da, siyasi sorunlarımızın da çözümü demokrasiden geçer! Ama nasıl demokrasi?
Standartları, gelişmiş ülkelerdeki demokratik seviyeyi yakalamış, katılımcı ve örgütlü toplum ile güçlendirilmiş, laiklik, hukuk devleti ile de taçlandırılmış, kuvvetler ayrılığına dayanan ve hesap verebilen bir demokrasi!
Tekrar edelim;
Cumhuriyet mükemmel bir çerçevedir. Bu çerçevenin içine demokratik standartları yükseltilmiş bir demokrasi yerleştirebilirsek, o kadar zengin ve huzurlu yaşarız.
Bunu başardığımız zaman, ülkemizdeki terör sorunu da, tarikat-cemaat sorunu da, vesayet sorunu da, yargı sorunu da, çözülecektir.
Böylelikle; Devlet kadrolarından tarikat gidecek, liyakat gelecektir.
Hurafeler gidecek, bilim ve akıl gelecektir.
“Ben ekonomistim” deyip ekonomiyi batıran Erdoğan gidecek, Türk Milletine ve hür dünyaya güven veren bir milli lider gelecek!
“Bugünkü ekonomik durum olağanüstü değil” diyen Bahçeli gidecek, haysiyetli siyasetçiler gelecek!
Bu demokratik gelişimi biz yaparız. DOĞRU Parti yapar. Çünkü nasıl yapılacağını biliyoruz, hazırlıklarımız tamam ve bu konuda kafamız çok net. Ayrıca hem uzman kadrolarımız var, hem bu konudaki ulusal ve uluslararası engellemeleri aşacak yüreğimiz var, hem de Türk Milletine olan bitmez tükenmez sevgimiz, sadakatımız ve hizmet aşkımız var.
DOĞRU Parti, üniter yapıya sahip ulus devletten yanadır.
Önceliği insan olan planlı, karma ekonomi programı uygulayacağız.
Sağlık ve başarı dileklerimle
Rifat Serdaroğlu / 17 Aralık 2021