ABD Başkanı Trump‘ın Tahran’a yeni bir müzakere turu için mektup gönderdiğini söylemesinin ardından dini lider Hamaney’den yanıt geldi.
ABD Başkanı Donald Trump’ın bu hafta başında İran yönetimine nükleer anlaşma için müzakereleri başlatmak amacıyla bir mektup gönderdiğini açıklamasının ardından, İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, ABD’nin İran’la müzakere aramadığını, aksine ona talepler yüklediğini söyledi.
Hamaney‘in Cumartesi günkü yorumları, Trump’ın Fox Business ile yaptığı bir röportajda Tahran’ın nükleer silah edinmesini engellemek için “İran’la başa çıkmanın iki yolu var: askeri olarak veya bir anlaşma yaparak” demesinin ardından geldi. Tahran’daki yetkililer Cumartesi günü Trump’tan henüz bir mektup almadıklarını yinelediler.
Ancak üst düzey İranlı yetkililerle yaptığı görüşmede konuşan Hamaney, tüm bu varsayımları reddetti ve Washington’u önceki müzakerelerden daha da büyük kısıtlamalar istemekle suçladı.
Hamaney, devlet medyasına göre, “Bazı zorba hükümetler müzakerelerde ısrar ediyor. Ancak müzakereleri sorunları çözmeyi değil, egemen olmayı ve kendi beklentilerini dayatmayı amaçlıyor. Onlar için müzakere, yeni talepleri ortaya koymanın bir yoludur. Mesele sadece nükleer meselelerle ilgili değil, İran’ın kesinlikle kabul etmeyeceği yeni beklentiler yaratıyorlar. Ülkenin savunma kabiliyetlerine ve uluslararası etkiye sınırlama getirilmesini talep ediyorlar. ‘Bunu yapma, şu kişiyle görüşme, şu ürünü üretme’ veya ‘Füze menzilin belli bir sınırı aşmasın’ diyorlar” dedi.
Ocak ayında ikinci kez göreve gelen Trump, Tahran ile yeni bir anlaşmaya açık olduğunu dile getirse de, agresif yaptırım kampanyasını yeniden başlattı ve Tahran’ın petrol ihracatını sıfıra indirme sözü verdi.
Trump, 2018’de ABD’yi İran ile birkaç Batılı güç arasındaki 2015 tarihli tarihi bir anlaşmadan çektikten sonra Tahran’a karşı sözde “maksimum baskı” kampanyasını ilk kez uyguladı. Anlaşma, yaptırımların hafifletilmesi karşılığında Tahran’ın nükleer faaliyetlerine sıkı sınırlamalar getirmişti.
ABD’nin çekilmesinden bu yana İran, ilk anlaşmada belirtilen nükleer programı üzerindeki sınırları çok aştı. ABD Başkanı Joe Biden yönetimi ve Avrupa liderlerinin anlaşmayı tekrar rayına oturtma çabaları sonuçsuz kaldı.
Perşembe günü ABD, İran’ın ana gelir kaynağı olan İran’ın petrol endüstrisini hedef alan yeni bir yaptırım turu uyguladı. Tedbirler, ABD tarafından halihazırda yaptırım uygulanan şirketlerle bağlantılı firmaları, gemileri ve bireyleri hedef aldı. Biden döneminde ABD, mevcut yaptırımları uygulamak için rutin olarak bu tür cezalar verdi.
Hamaney ise geçen ağustos ayında yaptığı bir konuşmada ABD ile yeni görüşmelerin kapısını açmış, “düşmanla” ilişki kurmanın “zararı olmadığını” söylemişti.
Bu gelişme, İran’ın Haziran ayında reformcu Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ı seçmesinin ardından yaşandı. Pezeşkiyan, Trump’ın 2018’de çekildiği 2015 tarihli anlaşmaya benzer şekilde dünya güçleriyle yeni bir anlaşma müzakere etme vaadiyle seçim kampanyası yürüttü.
Bu arada Rusya, bu hafta başında yaptığı açıklamada, Washington ile Moskova arasında Ukrayna’daki savaş nedeniyle yaşanabilecek olası bir yumuşamanın ortasında, ABD ile İran arasında yeni nükleer görüşmelerde arabuluculuk yapmaya hazır olduğunu bildirdi.
Son iddialar, BM Nükleer Gözlemevi Başkanı Rafael Grossi’nin, İran’ın faaliyetlerine yeni kısıtlamalar getirmek için diplomasinin zamanının tükenmekte olduğunu söylemesi üzerine ortaya çıktı.
BM gözlemcisi, Tahran’ın uranyum zenginleştirme çalışmalarını silah seviyesine yakın bir seviyeye çıkarmaya devam ettiğini söyledi.
İran, programının barışçıl amaçlara yönelik olduğunu uzun zamandır savunuyor. Ancak, yetkilileri, ABD yaptırımları ve İsrail’in Gazze’de devam eden ve belirsiz bir ateşkeste olan savaşı nedeniyle gerginlik yüksek olmaya devam ederken, giderek daha fazla askeri kapasite peşinde koşmakla tehdit ediyor.
Hem İsrail hem de ABD, İran’ın nükleer silah edinmesine izin vermeyecekleri konusunda uyarıda bulundular. Bu durum, Tahran’ın uranyumu neredeyse silah seviyesine çıkaracak düzeyde zenginleştirmesi nedeniyle askeri bir çatışma korkusuna yol açıyor.
ABD istihbarat teşkilatları, İran’ın henüz bir silah programına başlamadığını ancak “eğer isterse nükleer cihaz üretebilecek konuma getirecek faaliyetlerde bulunduğunu” değerlendirdi.