AKP Genel Başkanı Bağımsız ve Tarafsız Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşmasında; “Şahsım dahil hiç kimse elbette kendini davanın üzerinde göremez” dedi!
Erdoğan’ın hemen her konuşmasında, onun suç defterini kabartan iki konu önemli yer tutar; Dava ve Ümmet!
Siyasi Partilerin halktan gizli “DAVA” adı verilen bir hedefleri olamaz.
Siyasi Partilerin “Program-Tüzükleri” olur. Bunlarda yazanlar, o partinin kamuoyuna ve Türk Yargısına karşı verilmiş açık ve kesin taahhütleridir.
İllegal kuruluşların, terör örgütlerinin “DAVALARI” vardır ve hedeflerine ulaşmak için her yolu denerler. PKK’nın “DAVASI” Marksist-Leninist Kürt Devleti kurmaktır. Programlarında bu yazar. FETÖ’nün “DAVASI” bir bölümü Kürdistan olacak Federe İslam Devletini kurmaktır. El-Kaide gibi örgütlerin “DAVASI” Şer’i hükümlerle yönetilen en katı İslam Devletini kurmaktır.
Peki, Erdoğan’ın ağzından düşürmediği “DAVASI” nedir?
AKP programında hepimizin rahatlıkla katılabileceği maddeler var; Neler mi?
“Dürüst-dinamik-ilkeli kadrolar sözü var. İdeolojik platformlarda değil, çağdaş demokratik değerler platformunda siyaset yapmak var. T. C’nin birlik ve bütünlüğünün, Lâik, demokratik, sosyal hukuk devletinin esas kabul edilmesi var!” Tüm bu değerlere kim karşı çıkabilir ki?
Fakat AKP’nin Türk Milletine verdiği sözün yazılı belgesi olan programında;
– “Türk Milleti” yerine, bilerek ısrarla ve defalarca “Ümmet” demek var mı?
– Eğitim sistemimizdeki “Milli” kavramını kaldırıp, tüm okulları İmam Hatip’e çevirmek, sıkmabaş’ı ilkokullara kadar indirmek, okullarımızı tarikatların tahakkümüne bırakmak, sınıflara ayakkabısız girilmesini şart koşarak asırlar öncesinin dini eğitimine çevirmek var mı?
-Kadınların anayasal haklarını geriye götürecek, “Müftülüklerde resmi nikah kıyılması” var mı?
-Ülkeyi yıllarca Olağanüstü Hal ve KHK’ler ile yöneteceğiz, diye madde var mı?
Bunların hiçbiri yok! Bu durum AKP’nin Türk Milletine ve Türk Yargısına “YALAN” söylediğinin en önemli kanıtı değil midir?
AKP tarafından ya satın alınarak ya da esir edilerek ele geçirilen medya sayesinde Türk Milleti gerçekleri görüp ayağa kalkamıyor! Bizlere de TV yasak!
Gerçekleri Türk Milletine duyuramıyoruz! Cümle memleket düşmanı yavşaklar, TV’lerde ahkam kesiyorlar!
Türk Milleti gerçeği anladığı an iktidardakilerin kafasına o koltukları geçirecek ama, doğru haber alma diye bir olanağı yok ki!
Görevi, Siyasi Partilerin Anayasa-Yasalara göre hareket edip etmediklerini takip etmek, anayasal sınırlar dışına çıkanları ihtar etmek veya dava açmak olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve Yüksek Yargımız ne yapıyor?
Bu muhterem zevat, adaletin simgesi olan “Adalet Heykelinin” gözünün bağlı olmasını, hukuk-adalet gibi konularda tarafsız kalmak olarak değil, AKP’nin işlediği suçları görmemek şeklinde anlamışlar! Bu kadarla kalsa, neyse!
Nerede bir vatansever yazar, gazeteci, aydın varsa, uyarı-eleştiri niteliğinde yazılan yazıları sudan sebeplerle “Cumhurbaşkanına Hakaret” suçlamasıyla hapse atmaktalar! Ben onlarca dava ile boğuşuyorum.
En son bir mahkeme 11 ay 20 gün hapse mahkûm etti ve ertelemedi!
Çünkü ben iflah olmaz bir suçluymuşum! Sıkıntı yok, yüksek yargıda mücadelemize yılmadan devam edeceğiz. Kanunsuzluğu yol bilip cüppelerini AKP Genel Merkezinin önüne paspas yapan “Zekeriya Öz” benzerleri ile de mutlaka hesaplaşacağız!
Türkiye Cumhuriyeti’nde Cumhuriyet Savcısı ve Yargıç olarak görev yapan ve maaşını Türk Milletinden alan tüm yargı mensuplarına sesleniyorum;
-AKP’nin belli bir plan dahilinde Türkiye’yi yalnızlığa ve demokratik düzenin dışına götürecek uygulamalarını görmüyor musunuz?
Erdoğan’ın istediği düzen gelince, ilk kafaları kesilecek olanın sizler olacağınızı bilmiyor musunuz? Kadın Savcı ve Yargıçlarımız size özellikle sesleniyorum;
Geçenlerde bir kadın yargıca söylediğim gibi; “Niçin susuyorsunuz? AKP’nin istediği düzen gelince “KADIN” olarak oturduğunuz bu koltuktan sizi tekme-tokat kaldıracaklar, yerinize bir “KADI” oturtacaklar!
İnkâr edilemeyecek kesin deliller mi istiyorsunuz? Önünüze AKP Genel Başkanının konuşmalarını alın ve dikkatlice okuyun! Size iki örnek vereyim;
Türk Yargısı; FETÖ’nü T.C Hükümetini yıkmak, yerine “İslam Devleti” kurmakla suçlayıp yüz binden fazla insanı hapse attı. Türk Yargısının üçte biri FETÖ’cu diye meslekten atıldı!
Erdoğan’ın dünya önünde yaptığı şu konuşmalar sizce “Terör Örgütüne destek olmak, yardım ve yataklık yapmak ve din devleti kurmak” suçlarına girer mi?
Aşağıdaki sözleri ben söyleseydim, kaç defa ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılanıyor olacaktım!
– “Ben bunlara (FETÖ) aynı menzile farklı yollardan gidenler olduğumuz için, menzilimiz aynı olduğu için yardım ettim! Rabbim ve milletim beni affetsin! RTE Cumhurbaşkanı…”
– “Bu milletin adı “İslam Milletidir”, “İbrahim Milletidir”, “Ümmettir”, “Ümmetin kurtuluşu yakındır. RTE Cumhurbaşkanı…”
Sağlık ve başarı dileklerimle
29 Haziran 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı
S. T. K
Sivil Toplumun Kurumsallaşmış yapıları olan, günümüzde “Üçüncü Sektör”
olarak adlandırılan STK’lar toplumdaki insanların birbirleriyle ilişkisini ve güven düzeyini ifade ederken, sosyal sermayenin gelişmesine katkı sağlarlar!
Bu resmi tariftir. Gerçek böyle mi? Maalesef değil.
AKP ile birlikte, ülkemizin önemli STK’ları, İşçi Sendikaları bizzat yöneticileri tarafından işlevsizleştirilip, AKP Yan Kolları haline geldiler.
Ülkeyi soymaktan utanmayan İktidar ile yakın ilişki içine girdiler.
Örneğin çok sayıda üyesi ve toplumda etkinliği olan bazı STK Başkanları,
çocuklarını AKP’den Milletvekili yaptırdılar!
Bazıları, İktidar temsilcileri ile ortak işler yaptılar.
Mesela Başkent’in uzun yıllar Belediye Başkanlığını yapan kişi, 700 Bin Avroluk saat takan Bakan, dayısına verdiği borcu tahsil edemeyince onu topuğundan vurdurtan tefeci Milletvekili, kendisini yönetim kuruluna alan Başkanını yokluğunda sahte imzayla devirip yerine geçen STK Başkanı
biraraya geldiler!
Şehrin çevresindeki imar dışı arazileri toplasalar, sonra usul-usul imara açıp
gökdelenler dikseler ne güzel olur değil mi?
Şehrin en güzel yerlerini kapatıp buralara AVM’li yüksek binalar kondursalar, kaçak katları olan kuleler dikseler, tadından yenmez değil mi?
Haa bu arada, iktidarın uyguladığı yanlış politikalar nedeniyle, STK Üyeleri zarara uğramış, batmış, esnaf kepenk kapatmış, çiftçi tarımı bırakmış, işsizlik artmış, asgari ücret sefalet ücreti olmuş, STK Başkanlarımız konuşup
Sarayın hışmını üzerlerine mi çeksinler?
Hiç olur mu? Olmaz tabii ki! Hepsi böyle mi?
Edebiyat Öğretmeni öğrencilere sorar;
“Sarı Kız, pencereden aşağı sarkıp, gelip geçenlere gülücük ve öpücük dağıttı” cümlesini kim en kısa haliyle söylerse ona 10 vereceğim! Öğrenciler;
-Sarı kız öpücük dağıttı!
-Sarı kız kendini dağıttı!
-Sarı kız kafayı yedi!
Bu arada Temel yerinden ısrarla el kaldırmaktadır!
Öğretmen; Söyle Temel!
Temel; Orispiii ruhlu!
Tabii ki 10’u Temel alır…
Bizim başkanlar nasıl? Onu da siz söyleyin lütfen…
Halkın Filozofu Bergamus’ sorduk. Sizin döneminizde SKT var mıydı?
Hadi Akrostiş yapalım, herkes istediğini alsın, dedi;
Sen o beyinle, ancak kuş cennetinde başkanlık yapabilsin!
Teknik Servis gibi olduk. Arızalar başkan oluyor!
Kısa mesajda bile 160 karakter var. Bunlarda bir tane bile yok!
Bergamus’u bu kez ben kovaladım, başımı belaya sokacak.
Ben bizim SKT Başkanlarına hayranım. Hepsi çakı gibiler.
Aynı yaşlardayız, saçlarım bembeyaz oldu, onlarınki kömür gibi…
Not; Cezaevlerinde saç boyamak yasak mı?
Sağlık ve başarı dileklerimle
30 Haziran 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı
Yorumlar kapalı.