Senarist olabilseydim, şu an bizde uygulanan “Reception Democraci” yi hicveden bir senaryo yazmayı çok isterdim. Film, kesin gişe rekorları kırardı!
Recep İşi Demokraside, başta ve tepede Reco var. En tepede ve tek başına.
Aynen Zeus’un Olimpos’ta elinde şimşekler yağdıran mızrağıyla oturduğu gibi!
Reco’nun sülalesi ve elemanları, aşağıya doğru aynen üzüm salkımı gibi tüm ülkeyi sarmış. Yolsuzluk yapmayanı dövüyorlardı. En iyi vatandaşlar,
madalyalı hırsızlar besmele ile çalanlar idi!
Reco’ya göre demokrasi demek, onun düşündüğü gibi düşünmek, onun her dediğine “he” demek, katiyen hesap sormamak, seçimlerde onun partisine oy vermek, seçim sonuçlarına itiraz etmeyip baştan kabullenmek.
Bir keresinde, ona körü körüne bağlı olan Yüksekteki Seçimler Kurulu, Reco’ya yaranmak için, oy kullanma gününden 24 saat önce
“Seçimleri %93,5 oyla Reco kazanmıştır” diye ilan etmişti!
Sonradan, sonuç bu değildir, açıklanan anket sonucudur denmişti ama ertesi gün yine aynı sonuçlar açıklanmıştı.
Yıllar yılları kovaladı. Halk artık Reco’dan bıkmaya başlamıştı. İnsanlar, “Bıktık be abi, nereye baksam Reco. Paranın üstüne bile kendi resmini bastırttı. Bıktık yani, değişsin artık” demeye başladılar.
Reco’yu parlatmak için İsrail’den “İmaj Maker” lar getirildi. Öneriler şunlardı;
-Reco, uzaya bir seyahat yapmalıydı! Hatta uzayda gaipten sesler duyup “Yeryüzünde Allah’ın Gölgesi” unvanını almalıydı! Ya da İstanbul Boğazını, Fatih Sultan Mehmet gibi atla geçmeliydi!
-Dünyanın en meşhur düşünürüne “Demokrasi” dersi vermeliydi!
Reco uzaya gidemedi! Uzay gemisinde her astronot için özel hazırlanmış yemekler verilir. Amaç astronotların, en az miktarda def-i hacet eylemeleriydi! Kestane balı-manda yoğurdu yasaktı. “Ben gidemem” dedi. Olmayınca ata binsin denildi. Ata biner binmez, karpuz gibi düştü. Bu da olmadı.
Herkes şaşkındı! Çare bulundu. Saray Bekçibaşısı Mehmet Ağarmışa ait, arabaların vize için kontrol edildiği bir istasyona gidilmesine karar verildi. Konvoy küçük tutuldu, sadece 1453 adet koruma aracıyla istasyona gidildi. Amaç, “ata binemedik ama Fatih gibiyiz” mesajını vermekti.
Reco’ya pembe bir tulum giydirdiler.
Mühendis çalışan; “Reco Başkan, siz arabanın önünde durun, ben far ve sinyalleri yakıp size soracağım. Tüm dünya sizin nasıl bir “Teknolojik Başkan” olduğunuzu görsün” dedi.
Reco öne geçti. Mühendis, farları yakıp söndürüyor ve soruyordu;
Nasıl Başkanım farlar yanıyor mu? Reco; Çok iyi, dedi.
Mühendis sağ-sol sinyalleri yakıp sordu; Nasıl Başkanım?
Reco Bağırmaya başladı; “Olmaz, bunlar bozuk. Bir yanıyor, bir sönüyor, düzeltin bunları…”
Mühendis bayıldı! Ertesi gün gazeteler; Reco Başkan, oto imalatında çağın buluşunu yaptı, sönmeyen sinyal yarattı, diye çıktı…
Reco’yu, Konfüçyüs’e götürdüler. Ona demokrasi dersi verecekti! (Konfüçyüs’e önceden bol bol altın desteği verilmişti) Dünya basını oradaydı. Reco konuşmaya başladı, bir dakika sonra Konfüçyüs onu susturdu ve dedi ki;
“Bak evladım. Sana demokrasinin ne olduğunu basitçe anlatayım.
Öncelikle, ‘Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi, sakın başkasına yapma!’
Reco’nun gözleri fal taşı gibi açıldı ve; “Ne yani, ben şimdi Fadime’yi beceremeyecek miyim?” diye bağırdı!
Konfüçyüs, oturduğu yerden ayağa fırladı ve görevli rahiplere bağırdı;
“Atın şunu dışarı. Bin yıllık felsefenin içine etti bu adam…”
Siz, siz olun, bilip bilmeden demokrasi adına konuşmayın!
Bu devirde demokrasi demek şudur;
“Paran kadar konuş, biat et, şükret” cennet seni bekliyor…
Sağlık ve başarı dileklerimle 22 Ocak 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Eş Genel Başkanı
