Türkiye, Rusya ve İran liderlerinin buluştuğu Tahran’daki 3’lü zirve sona erdi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin‘in gerçekleştirdiği ve Astana toplantılarının devamı niteliğindeki zirvenin ardından üç lider ortak basın açıklaması yaptı.
Suriye’deki krizin çözüme kavuşması, Ukrayna ve gıda güvenliği meselesi, Türkiye’nin güney sınırlarının güvenliği ve terörle mücadele gibi başlıklar basın açıklamasında 3 lider tarafından değerlendirildi. Astana formatındaki toplantıların 7.si olan Türkiye, Rusya ve İran liderleri arasında gerçekleşen toplantının ardından basın açıklaması yapıldı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “Suriye’deki çözüme yardım amacını taşıyan Astana sürecinin garantör ülkelerinin liderleri arasındaki görüşme gerçekten yararlı ve içeriği açısından oldukça zengindi. Sayın Reisi ve Sayın Erdoğan ile ciddi ve yapıcı havada, Suriye’deki işbirliğimizin temel yönlerini ayrıntılı olarak değerlendirdik,” şeklindeki açıklamasının ardından Suriye konusuna değindi. Üç ülkenin etkili ortak çalışmaları sayesinde, Suriye’deki terör tehdidi ve şiddet seviyesinin son yıllarda istikrarlı biçimde azaldığını dile getiren Putin, “Bu ülkede hüküm süren IŞİD ve diğer grupların temel güçleri bozguna uğratıldı. Meşru yönetim, ülkenin büyük kısmı üzerindeki kontrolü yeniden eline aldı,” dedi.
Zirvenin sonunda kabul edilen ortak bildiride, Suriye’de sürdürülebilir ve uygulanabilir bir normalleşme sağlamak için Rusya, İran ve Türkiye arasındaki üçlü işbirliğini güçlendirme taahhüdünün teyit edildiğini anlatan Putin, “Üç ülke, Suriye krizinin tamamen çözüme kavuşturulmasının sadece BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararında öngörüldüğü gibi Suriyeli taraflar arasındaki diyalog temelinde, siyasi ve diplomatik araçlarla mümkün olduğu fikrini paylaşıyor. Bir de elbette, egemenlik, bağımsızlık, birlik ve toprak bütünlüğüne saygı gibi temel ilkelere koşulsuz uyulması gerekiyor. Suriye’nin geleceği, dışarıdan herhangi hazır reçete veya model dayatılmaksızın Suriyelilerin kendileri tarafında belirlenmeli,” dedi.
Fırat’ın doğusuyla ilgili olarak “Bu bölgede bazı ülkelerin desteğiyle Suriye’nin egemenliğini bozmaya ve gayri meşru yabancı askeri varlığı sağlama almaya yönelik çabalar var. Rusya tarafı olarak Fırat’ın doğusunun Suriye’nin meşru hükümetinin kontrolüne geçmesi yönündeki ilkesel duruşumuzu teyit ettik,” şeklinde sözlerini sürdüren Rusya lideri, Astana formatındaki Suriye görüşmelerini sürdürme kararı aldıklarını söyledi ve şöyle devam etti: “Bu tür görüşmelere üç ülkemizin heyetlerinin yanı sıra, Suriyeli taraflar da katılıyor. Bunlar hükümet ve muhalefet. Ayrıca Ürdün, Irak ve Lübnan gibi gözlemci ülkelerin ve Birleşmiş Milletler’in temsilcileri de katılıyor. Sayıca 19’uncu olan yeni görüşmenin bu yılın sonuna kadar yapılması kararlaştırıldı. Ayrıca Astana üçlüsü dışişleri bakanları görüşmesi de planlanıyor.”
Suriye Anayasa Komitesi’nin faaliyetine büyük önem verildiğini anlatan Putin, Suriye’deki insani duruma ilişkin endişelerini dile getirdiklerini ve uluslararası hukuku ihlal eden tek taraflı yaptırımları reddettiklerini söyledi ve ekledi: “Dünya toplumunu, özellikle de BM’nin insani işlerden sorumlu ajanslarını, temel altyapının onarımına yönelik projeleri hayata geçirme yoluyla Suriye’ye desteği artırmaya çağırıyoruz. Bunu siyaseti bulaştırmadan, ayrımcılık yapmadan ve şartlar sürülmeden yapmaya çağırıyoruz.”
Putin’in ardından açıklama yapan Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, başta Reisi olmak üzere, İranlılara samimi ev sahiplikleri için teşekkür etti. Suriye’de çatışma ortamının sona ermesi ve kalıcı siyasi çözüme ulaşılması amacıyla birlikte atılabilecek ilave adımları değerlendirdiklerini söyleyen Erdoğan, “Astana garantörleri olarak, bu doğrultuda aynı kararlılıkla çalışma irademizi bir kez daha teyit ettik,” dedi.
Terörle mücadelenin gündemlerinin öncelikli konuları arasında yer aldığını dile getiren Erdoğan, “Türkiye olarak, DEAŞ olsun, PKK/PYD/YPG olsun terör örgütleri arasında fark görmüyoruz. Biriyle mücadele için diğerinin taşeron olarak kullanılması gibi mülahazaları kabul etmiyoruz. Terör örgütleriyle mücadelemiz nerede ve kimler tarafından desteklendiğine bakılmaksızın her daim sürecektir. Milli güvenliğimize kasteden şer odaklarını Suriye’den söküp atmakta kararlıyız. Astana garantörleri olarak, Rusya Federasyonu ve İran’dan beklentimiz bu mücadelede Türkiye’ye destek olmalarıdır. Görüşmelerimizde, evvelce varılan mutabakatların uygulama durumunu da gözden geçirdik. PKK/PYD/YPG terörü hepimizin ortak meselesidir. Zira terör örgütünün Suriye’nin toprak bütünlüğünü hedef aldığını unutmamalıyız. Suriye ihtilafına ancak siyasi çözümle son verilebileceği yönündeki mutabakatımız vakidir. Bu anlayış temelinde siyasi süreçte gelinen noktayı ve önümüzdeki dönemde atılabilecek adımları etraflıca ele aldık,” şeklinde açıklama yaptı. Astana ortaklarına, ihtilafın kalıcı ve barışçı bir şekilde çözülebilmesi için siyasi sürecin hızlandırılmasına yönelik çağrıyı tekrarladıklarını belirten Erdoğan, Astana sürecinin bir ürünü olan ve hali hazırda Suriyeli tarafları bir araya getiren tek mekanizmayı teşkil eden Anayasa Komitesi‘nin çalışmalarının somut sonuç doğurmasının zaruri olduğunu belirterek, “Maalesef Suriye rejimi bu konuda uzlaşmaz bir tutum içinde. Komitenin müteakip turunun bir an önce yapılması ve sürecin başarıya ulaşması, ihtilafın Birleşmiş Milletler parametreleri çerçevesinde çözülmesi açısından önemlidir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı uyarınca Suriye halkının meşru taleplerinin karşılandığı, güvenlik ve istikrarın yeniden sağlandığı bir barış ortamı tesis edilmelidir. Suriyeli tarafların bu doğrultuda yapıcı bir anlayışla sürdürecekleri çalışmaları teşvik etmek noktasında çabalarımızı artıracağız. Suriye’de çözüm çabalarımızın merkezinde, yaşanan insani dramın sona erdirilmesi hedefi de yer alıyor. Suriye’deki insanların çadırlar içerisinde insanca yaşanmayacak ortamda olduklarını unutmamalıyız. Buradan hareketle bizler, Suriye’nin kuzeyinde şu anda briket evler yapmak suretiyle bir an önce Suriyeli kardeşlerimizin bu briket evlere taşınmaları için adımlarımızı atıyoruz. Bu minvalde zirve toplantımızda, 4 milyonu aşkın kişinin yaşadığı İdlib’deki durumu da ayrıntılarıyla değerlendirdik. Ateşkesin muhafazasının önemine değindik. Mevcut mutabakatların uygulanmasına yönelik çalışmalarımızı ele aldık. Hedefimiz, Suriyeli kardeşlerimizin ülkelerine gönüllü, güvenli ve onurlu şekilde, huzuru kalple dönmelerini temin etmektir. Bunun için gerekli şartların el birliğiyle oluşturulabileceğine yürekten inanıyorum,” dedi.
Bugüne kadar Suriye’de terörden temizlenen bölgelere Türkiye’den 500 binden fazla Suriyelinin geri döndüğüne dikkati çeken Erdoğan, “Bu çalışmalarımızı, önümüzdeki dönemde de sürdüreceğiz. 4 milyonu aşkın Suriyeli sivilin uluslararası yardımlara her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğu bir tabloyla karşı karşıyayız. Türkiye olarak, bu yardımları kolaylaştırmak için her türlü desteği verdik. Aynı çabayı tüm dostlarımızın da göstermesi hayati önem taşıyor. Suriye’nin kuzeybatısına yardım mekanizmasının temelini oluşturan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararının 6 aylığına da olsa uzatılmasını memnuniyetle karşıladık. Suriye ihtilafının Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı temelinde çözüme kavuşturulmasına yönelik çabalarımızı sürdürmekte kararlıyız,” şeklinde sözlerini sürürdü.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, “Amerikalıların Fırat’ın doğusundaki varlığı kabul edilebilir değil ve onların buraları terk etmesi gerekiyor. Suriye’nin topraklarının her noktasının Suriye’nin meşru hükümetinin denetimine ve kontrolü altına girmesi gerekiyor,” şeklinde açıklama yaptı. Terörle mücadele ve tüm ülkelerin bu konudaki iş birliğinin zirvede vurgulandığını belirten Reisi, “Bugün terör grupları bölgenin güvenliğini tehlikeye atmıştır. İran’ın çabaları ve tecrübeleri çok önemli olmuştur,” dedi. Suriye’deki terör sorununun ortadan kaldırılması için tüm ülkelerin iradesinin, azminin önemli olduğunu dile getiren Reisi, bu ortak iradenin ortaya konulması halinde terörle mücadelede başarı sağlanacağını söyledi. Suriye halkına insani yardımların ulaştırılmasının önemini vurguladıklarını aktaran Reisi, “Buna ek olarak bütün taraflar Suriye’deki ekonomik sorunları ve bu ülke halkının önündeki sıkıntıların giderilmesinin önemini vurguladı. Aynı şekilde Suriye’nin egemenliğini ihlal edecek herhangi bir girişimden kesinlikle kaçınılması gerektiğini vurguladık. Bu toplantıda siyonist rejimin Suriye’ye saldırılarını kınamak hususunda ve bu saldırıların bir an önce durdurulmasının önemi vurgulandı. Bunlar Suriye halkına ve ordusuna yönelik uluslararası kuralların da ihlalidir ve bu saldırıların bir an önce durdurulması gerekiyor,” dedi ve Rusya, Türkiye ve İran’ın iş birliğinin yanı sıra Suriye hükümetiyle iş birliğinin çok önemli olduğunu söyledi.
Reisi ayrıca, Astana sürecinin başarılı bir format olduğunu ve Türkiye-İran-Rusya’nın, Suriye’de istikrarı sağlama yönündeki çabaları sayesinde bu yolda önemli ilerlemeler kaydedildiğini, bu konuda diğer ülkelerin iş birliğinin de önemli olduğunu söyledi. Suriye krizinden kaynaklı sığınmacı meselesine de değinen Reisi, “Bölge ülkelerine giden Suriyeli sığınmacıların da bir an önce kendi ülkelerine dönmeleri gerekiyor. Bu konuda alt yapının sağlanması lazım. Biz Astana sürecine üye olan ülkelerin ve diğer bölge ülkelerinin iş birliğinin Suriye’deki istikrarın sağlanmasına yardımcı olacağını ümit ediyoruz,” dedi.