“Töremizde, yöremizde SÖZ buyurur. Yazıyı başkası da okur, SÖZÜ biz söyleriz.
Eğip bükmeden, kırıp dökmeden, DOĞRU söyleriz.”
İran seçimleri tamamlandı. Halkın %60’ı, Mollaların yönetimindeki “İSLAM DEVLETİ” yönetiminden umutlarını kestikleri için sandığa gitmedi.
Geriye kalan %40 ile seçim yapıldı ve sözde reformcu (!) Pezeşkiyan Cumhurbaşkanı seçildi.
Pezeşkiyan’ın Türkçe konuşması, Saray tarafından çok önemsendi ve bundan böyle, “İran’la ilişkilerimiz çok daha iyi olacak” diye ilginç (!) bir açıklamada bulunuldu. İran seçimlerinden çıkarılacak en sağlıklı sonuç şu olmalıdır;
İran halkının bir defa düştüğü “Din Devleti” çukurundan artık çıkamayacağına inanması ve ülkelerinden umutlarını kestiklerinin görünmesidir…
İşte, AKP-MHP-Hizbullahçı HÜDA PAR-DEM Partinin Türkiye’yi götürmek istedikleri rejim, İran’daki rejimin benzeri bir rejimdir.
DOĞRU Partililer olarak bizler “Nasıl Bir Türkiye İstiyoruz”u, sizlere bir sohbet ortamında sunmak istiyoruz. Burada yazılanlar, sadece Genel Başkanı, Parti üst yöneticilerini değil, tüm DOĞRU Partilileri bağlar. Yüzbinlerce DOĞRU Partili adına, Kurucu Genel Başkan olarak bu sorumluluğu üzerime alıyor ve
“Sözümüz Söz” diyoruz!
Nasıl Bir Türkiye?
Atatürk İlke ve Devrimlerinin T. C. Devletine ve devletin tüm kurumlarına etkin olduğu bir devlet.
Demokratik standartların, gelişmiş demokrasilerdeki seviyeye çıktığı bir Türkiye.
Anayasamızın ilk altı maddesinin tartışmaya kapalı olduğu bir Türkiye.
Ulus Devlete ve Üniter Yapıya sadık bir Türkiye.
Tüm halkımızı kucaklayacak “Türk Milleti” olarak, herkesin özünü, etnik yapısını, kimliğini, ana dilini-inancını-mezhebini kimseye dayatmadan özgürce yaşayacağı, devletin tüm inançlara eşit olarak davranacağı bir Türkiye.
Sosyal Devlet ilkesinin tüm kurumlarımızda uygulandığı bir Türkiye.
Bu bağlamda;
Önümüzdeki seçimden hemen sonra, köprü-otoyol-havaalanları- şehir hastaneleri için müteahhitlere, tarikat-cemaatlere-derneklere ve asalak vakıflara yapılan ödemelerin durdurulduğu, yapım giderleri ve maliyet hesaplarının yeniden doğru olarak incelendiği ve elektrik dağıtım şirketlerinin başlangıçta hiçbir bedel ödemeden kamulaştırılacağı bir Türkiye.
Bunların anlaşmalarının-sözleşmelerinin-yapılan işin bedel belirlemelerinin “Ulusal ve Uluslararası Denetim Kuruluşları” tarafından, gerçek değerlerinin belirlendiği, yolsuzlukların, hukukta hesap sorulduğu bir Türkiye.
Kur korumalı mevduat sisteminin derhal durdurulacağı, gerçekçi faiz ve kur politikasına geçildiği ve buradan çok ciddi kaynak sağlandığı bir Türkiye.
Yandaşlara ve bankalara aktarılan ve zaten var olan bu kaynak
CAN SUYU OLARAK, öncelikle ilk 15 gün içinde, çiftçiye-dar gelirliye-işçiye-memura-emekliye- sosyal yardımla ayakta durmaya çalışan vatandaşlarımıza ve öğrencilerimize aktarıldığı bir Türkiye.
Geçici sığınmacıların 1951 Cenevre/1967 New York Sözleşmeleri ve BM gözetiminde (Suriye Yönetimi ile görüşerek) süratle ülkelerine gönderilerek, “Sessiz İstila” denen bu kuşatmanın kaldırıldığı ve bunlara harcanan paraların belgeleriyle incelendiği ve sonucun Türk Milleti ile paylaşıldığı bir Türkiye.
Mafyaların, Organize Suç Örgütlerinin, Uyuşturucu Kaçakçılarının “Devlette değil Hapishanede”, Mafya Liderlerinin İktidar ortakların değil, İnfaz-Koruma Memurlarının kolunda olduğu bir Türkiye.
Devlet Planlama Teşkilatı-Hesap Uzmanları Kurulu- Başbakanlık ve Bakanlık Teftiş Kurullarının-Sayıştay’ı ve devletin tüm denetim kurumlarının özgürce çalıştığı ve hırsızları yargıya teslim ettikleri bir Türkiye.
Tarımın ve Tarımda çalışanların öncelikle ve ivedi olarak desteklendiği bir Türkiye.
Planlı Kalkınma ve Kamu Ağırlıklı Karma Ekonomik modelin uygulandığı bir Türkiye.
Uydurulmuş değil, İndirilmiş Kur’an’ın gerçeklerinin halkımıza doğru olarak anlatıldığı Türkiye.
İki Mustafa’nın (Hz. Muhammed Mustafa ile Mustafa Kemal Atatürk’ün) halkımıza doğru olarak tanıtıldığı bir Türkiye.
Anayasamıza göre yasaklanmış ve bugün birer holding haline gelmiş, devlete kuruş vergi vermeyen, birbirlerinin kasetlerini tehdit unsuru olarak kullanan, mütedeyyin insanlarımızın haklarına-paralarına çöken seccade şeytanlarının odaklarının kapatıldığı modern bir Türkiye.
Tarikat-Cemaat- Dernekler-Vakıflar yoluyla, Tük Milletinin binalarına-arazilerine çöken, her türlü melanet yuvalarının kapatıldığı çağdaş bir Türkiye.
Eğitimin kademeli olarak ÜCRETSİZ olduğu, Koruyucu ve Tedavi edici sağlık hizmetlerinin ÜCRETSİZ verildiği bir Türkiye.
Üniversite giden, (İHTİYAÇ SAHİBİ) her gencimize iki öğün yemek ve ücretsiz yurt sağlandığı, devletin kendi gencine faizle kredi verdiği değil (İHTİYAÇ SAHİBİ) her gence karşılıksız maddi desteğin verildiği bir Türkiye.
Yurtta Barış, Dünyada Barış ilkesinin ışığında, devletler ile karşılıklılık esasına dayalı gerçek ittifaklar kurmak. Kurulmuş ve Türk Devletinin dostluğu yerine, terör örgütlerinin dostluğunu tercih edenlere, Türk Milletinin sabrının sınanmaması gerektiğini en sert kararlar alarak gösterecek bir Türkiye…
Aziz Türk Milleti;
Bunları DOĞRU Parti ve KURTULUŞ İTTİFAKI bileşenlerinden başka hiçbir parti gerçekleştiremez. Hele kuruluş değerlerinden sapmış, AKP’ye hep baston olmuş
CHP’nin, bu günkü yönetim kademesiyle yapamayacağı bir gerçektir.
Ya, Cumhuriyetçi, Demokrat, çağdaş bir rejim, Ya İran benzeri bir rejim!
Tercih de, karar da senin Aziz Türk Milleti…
Sağlık ve başarı dileklerimle
09 Temmuz 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı
OKU BAKAYIM!
AKP-MHP-HÜDA PAR (Hizbullah)-YRP (Adnan Oktar’cılar)-DSP-BBP ve DEM’cileri, önümüzdeki dönem YURTTAŞLIK BİLGİSİ dersinden sınava sokacağız. Soruların çalınmaması için, ülkemizin en büyük hırsızını gözlemci yapacağız. Sınavda çakan Genel Başkanların “Siyaset Ehliyetleri” alınacaktır.
Olmaz ki arkadaş, cehaletin bu kadarı nerede görülmüş ki!
Öğretmen, 8’inci sınıf öğrencilerine “Yurttaşlık Bilgisi” dersinde “Tarihi Gerçekler” konusunu işliyordu;
Öğretmen; “Tahtada yazan birinci tümceyi beraberce ve yüksek sesle okuyalım arkadaşlar!”
Sınıf; “Elinde silah olan ve insan öldüren terör örgütleriyle müzakere yapılmaz…”
Öğretmen; “Demek ki neymiş? Eline silah alıp, insan öldüren, yakan, yıkan, üstelik silahların paralarını uyuşturucu kaçakçılığı yapıp, gençleri zehirleyerek elde eden terör örgütleriyle hiçbir devlet müzakere etmezmiş. Tarihte böyle bir olay şimdiye kadar hiç olmamıştır. Anlaşıldı mı arkadaşlar?”
Sınıf; “Anlaşıldı Öğretmenim…”
Öğretmen; “Peki, bu tarihsel gerçeğe aykırı hareket eden, kendi insanlarının ölümüne ve yaralanmasına sebep olan yöneticilere ne denir? Yüksek sesle ve beraberce söyleyelim lütfen!”
Sınıf; “Ya Aptal ya da haindirler, Öğretmenim…”
Öğretmen; “Şimdi ikinci tümceyi de beraberce ve yüksek sesle okuyalım arkadaşlar!”
Sınıf; “Türkiye, Milli Ordusunu çok güçlü hale getirmek zorundadır…”
Öğretmen; “Etrafımızda ‘Teröre destek veren devletler olduğu, bölgemizde petrol-doğalgaz ve yeraltı zenginlikleri tükenmediği veya alternatif enerji kaynakları bulunmadığı sürece, emperyalist devletlerin gözleri hep bu bölgede olacaktır. Terör örgütlerini bunlar yaratır ve beslerler. Bu yüzden güçlü ve en son teknolojiye sahip ordumuzu hepimizin desteklemesi, koruması ve demokratik çizgide tutması gerekir. Anlaşıldı mı arkadaşlar?”
Sınıf; “Anlaşıldı Öğretmenim…”
Öğretmen; “Peki, bu tarihsel gerçeğe aykırı davranıp, Cemaat militanlarıyla birlikte kendi milli ordusuna kumpas kurup, ordu komuta heyetinin yarısını zindanlara attırıp, ordumuzun kolunu kanadını kıranlara ve Genelkurmay Başkanına “Terörist” diyenlere ne denir? Yüksek sesle ve beraberce söyleyelim”
Sınıf; “Bunlar iki defa haindirler, Öğretmenim…”
Öğretmen; “Sıra üçüncü tümcede! Bunu da beraberce ve yüksek sesle okuyun bakalım!”
Sınıf; “Tarikatlar ve Cemaatler, Demokrasi ile asla bağdaşamazlar…”
Öğretmen; “Tarikat ve Cemaatlerde, tartışma kültürü yerine biat “şartsız itaat” kültürü vardır. Tarikat ve Cemaatin önderinin her sözü kanun niteliğindedir ve kimse tartışamaz. Her emri anında yerine getirilir. Verilen emre uymayan, anında infaz edilir! Bunların müritlerinin malı-canı-namusu önderin emrindedir! Demokratik rejimlerde, tartışma-sorgulama-açıklık-hesap verilebilirlik esastır.
Bu yüzden, hem tarikat veya cemaatçiyim hem de demokratım diyenlere ve bunlara inanlara ne denir? Yüksek sesle ve beraberce söyleyelim arkadaşlar!”
Sınıf: “Bunlar, din istismarcısı sapkınlardır. Bunlara kananlar, aldananlar da aptaldır…”
Öğretmen en arka sıradaki öğrencilerden birinin uyukladığını görür ve sessizce yanına gider.
Öğrencinin kulağından tutar ve onu ayağa kaldırır;
“Söyle bakalım senin adın ve numaran kaç” diye sorar?
Öğrenci; “Adım Erdoğan Uzun, numaram 17 25 hocam!
Öğretmen; “Bir derstir tarihi gerçekleri anlatıyoruz. Söyle bakalım sen kendini nasıl görüyorsun?”
Öğrenci; “Hocam ben Müslüman- Muhafazakâr- Demokrat- eski Cemaatçi- yeni Tarikatçı- hem Papanın hem de Gülbettin Hikmetyar’ın dizinin dibine çöken- aynı zamanda Kovboy Obama’nın Eşbaşkanı olan oldukça varlıklı bir aktivistim!”
Öğretmen kahkahadan kırılmakta olan sınıfı zorlukla susturur ve Öğrenciye;
“Sen önce Türkiye Cumhuriyeti Devletinin onurlu-dürüst bireylerinden biri ol çocuğum. Sen kişilik ve kimlik bunalıma düşmüşsün. Senin sonun iyi görünmüyor” deyince, Öğrenci yerinden fırlar ve;
“Hocam, bizim abdestimizden şüphemiz yok ki, namazımızdan olsun” diye bağırır!
Öğretmen; “Ne abdesti be, boğazına kadar harama-pisliğe bulaşmışsın.
Sen önce insan ol, insan” der ve kendi kendine söylenerek sınıfı terk eder;
“Yahu bunun gibi adamlar büyüyünce yanlışlıkla ülke yönetimini ellerine geçirirlerse, yakarlar güzelim vatanı, vallahi de billahi de yakarlar be…”
Sağlık ve başarı dileklerimle
10 Temmuz 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Eş Genel Başkanı
Yorumlar kapalı.