1980 yılı başında, İKÖ’nün (İstanbul Kültür Ocağı veya halk dilinde İslam Kurtuluş Ordusu) Akıncı yöneticileri, İran’dan aldıkları talimat gereği, tebliğ (bilinçlendirme) ve cemaatleşme (örgütlenme) aşamalarını atlayarak (Savaş) dönemini başlattılar.
İran destekli Akıncılar, özellikle İstanbul Fatih-Aksaray çevresinde Ülkücülerle, diğer semtlerde ise silahlı sol örgütlerle çatışmaya başladılar.
Kamuoyunu alt-üst eden suikastlar dönemi böylelikle başlamış oldu!
Humeyni’nin İslam Fedaileri gibi örgütlenen Akıncılar, Humeyni’nin “Türkiye İmamı” Mehdipur’un yönlendirmesiyle “Müslüman Silahlan”, “Kahrolsun demiyoruz, kahredeceğiz” sloganlarını afiş olarak duvarlara yapıştırmaya başladılar!
9 Nisan 1980’de İstanbul-Çeliktepe’de Akıncı gençlerden Münir Kaya öldürüldü. Onun cenazesinden dönen Akıncılardan Mustafa Geçol ile Necip Kural da pusuya düşürülerek öldürüldüler! Necip Kural’ın Küçükçekmece’deki cenazesinde, Milli Selamet Partisi İstanbul İl Gençlik Kolu Başkanı Recep Tayyip ERDOĞAN bir konuşma yaptı. Akıncılar, cenaze dönüşünde askerle çatıştılar, içlerinde Erdoğan’ın da bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı!
Kadir Mısırlıoğlu (Fesli) Sebil adlı yayın organında Erdoğan için “İslamcı gençliğin değerli lideri” başlığı attı!
Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak verdiği bir yemekte sağ tarafına, her konuşmasında Atatürk’e ağır hakaretlerde bulunan bu fesli şarlatanı oturttu!
Yıllar önceki Humeynici dava arkadaşının Saraydaki yemekte Erdoğan’ın yanında niçin oturtulduğunu ve neden korunduğunu şimdi anladınız mı?
Bu uzun girişi, Erdoğan’ın fikri olgunlaşması sırasında Humeyni’nin etkisinde kaldığını ve önümüzdeki günlerdeki hedefinin İran tipi “Federe İslam Devleti” olduğunu bir kez daha belirtmek için yazdım.
Bir radikal siyasetçi kolay-kolay fikir değiştirmez, değiştirtmezler!
26 yaşında ne ise 40 yaşında da 50 yaşında da 68 yaşında da aynıdır…
Erdoğan’ın, Humeyni’nin İslam Devrimine gidişini ve sonrasını örnek aldığını görmek mümkün. Yeter ki bakmasını bilelim…
-Humeyni, İslam Devrimini yaparken İran’daki tüm solcular, aydınlar, akademisyenler, dini Cemaatler ona destek oldular. Humeyni, idareyi eline geçirince önce bunları ve biat etmeyen Cemaat liderlerini öldürttü!
-Erdoğan iktidara gelirken, dış desteğin yanında tüm solcu liberallerin, cemaatlerin-tarikatların, iş dünyasının, basının desteğini aldı. Güçlendikçe teker-teker bunları uzaklaştırdı. Kimini cezaevine attırdı, kimini satın aldı, kimini korkutup susturdu, kimini açlığa mahkûm etti, kimini de yurt dışında yaşamaya mecbur etti.
-Humeyni’nin en güvendiği silahlı örgüt, acımasızlığıyla ün yapmış “İslam Fedaileri” örgütü idi. Bunlar, Humeyni’nin emirlerine karşı çıkanları kafalarını keserek cezalandırırlardı!
*Erdoğan “SADAT” denen kuruluşun başkanı Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’yi kendisine danışman yaptı! Sadat’ın anlamı Seyyid kelimesinin çoğuludur. Bu kuruluş çok sayıda genci, fedai olarak yetiştirmektedir.
Bazı medya gruplarına ve bazı siyasi partilere saldırıp toplumu sindirmeye çalışan “Osmanlı Ocakları” da Erdoğan’ın desteklediği bir kuruluştur.
Sedat Peker’in açıkladığına göre, AKP’ye yakın mafya grupları bu kuruluşlarla yakın ilişki içindedir!
15 Temmuz’da, sadece emir aldığı için orada bulunan askerlerin kafasını kesen, öldürenler bu iki gruptandır. Bir hukuk devletinde “Kafa Kesmek” ne demektir? Bir iktidar bu olayların üzerini nasıl kapatır? Bu kafa Menemen’de Asteğmen Kubilay’ın kafasını kesen meczup katillere sempati ile bakan kafadır!
-Humeyni halkı yanına çekmekte zorlanınca önce İran Ordusunu etkisizleştirmeye başladı. Sipahi-İslam Fedailerini subayların üzerine yolladı. Çarşıda, pazarda binlerce subay katledildi.
“Darbeci” ve “İslam Düşmanı” diye yaftalanan binlerce subay ordudan atıldı.
-Erdoğan Başbakanlığı sırasında 11 yıl boyunca FETÖ’nü destekledi. Cemaatin Savcı ve Yargıçları Türk Ordusuna KUMPAS kurarak, Türk Ordusunun komuta kademesini çökerttiler. Eski Genelkurmay Başkanı “Terör Örgütü” kurmak suçlamasıyla zindana atıldı. Başbakan Erdoğan’ın oluru ile, Türk Devletinin kozmik odasına girildi!
-Humeyni, İran’daki üniversitelerin tamamını kapattı. Direnen gençlerin çoğu öldürüldü. Ancak üç sene sonra üniversiteler, Mollalar yönetiminde İslami esaslara göre eğitim vermek üzere açıldılar.
Şimdi, İran’da kadınlar “Özgürlükleri” için ölümüne bir mücadele içindeler.
*Erdoğan, Her türlü fikir tartışmasının yapıldığı özgür üniversiteyi hiç istemedi. Üniversiteleri kendi isteğine göre düzenlemeye çalıştı. 20 yılın sonunda Rektörlerin tamamına yakını onun adamı, eski AKP Milletvekilleri oldu! KHK’lerle, Rektör atamalarını kendi yetkisine aldı. 15 Temmuz’dan bu yana binlerce öğretim üyesi üniversitelerden uzaklaştırıldı.
Değerli Okurlar;
Görmesini bilene, tarihi doğru kaynaklardan okuyana, Türk Milletini tanıyana bu gidişin varacağı yer bellidir; Hür dünyadan kopuk, bir bölümü “Kürdistan Devleti” olacak Federe İslam Devleti!
Her fırsatta Televizyona çıkıp konuşan Erdoğan, Türk Milletinin huzuruna çıkıp, açıkça bizim yazdıklarımızı yalanlayabilir mi?
Bu gidişin sonu çok kötüdür. Hele Yargı erkinin “Saray Kölesi” olmayı ve 6’lı ittifakın “Light AKP” olmasını kabullenmesinden bu yana…
Sağlık ve başarı dileklerimle
25 Aralık 2022
Rifat Serdaroğlu
Yorumlar kapalı.