İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerinde yeniden aday olacak.
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve CHP lideri Özgür Özel’in açıklamalarının ardından kürsüye İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu çıktı. İmamoğlu, İstanbul için yeniden yola çıktığını ilan etti.
Cumhuriyet Halk Partisi, İstanbul’daki yerel seçim çalışmalarına resmen başladı
Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen aday tanıtımında, yerel seçimlerde yeniden aday olacak olan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Tam yol ileri” sloganıyla seçim çalışmalarını başlattı.
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı tanıtım toplantısında; “Güzel ülkemizin, güzel yürekli insanları bu tabloyu hak etmiyor. Bu nedenle tarihi bir seçim. Bu tabloyu değiştirmek için hep birlikte yerel seçimlerde İstanbul’da ve Türkiye’de yeniden tarihi bir zafer elde edeceğiz. 2028’e giderken halkımıza yeniden umut olacağız” dedi.
Çelik, bugünün tarihi bir gün olduğuna ve büyük bir yola çıktıklarını belirterek şunları söyledi:
* İstanbul, 2019’dan bu yana katılımcı, demokratik, eşitlikçi, adil ve halkçı bir anlayışla yönetiliyor. İstanbul, başkanımız Ekrem İmamoğlu yönetiminde 4,5 yılda çok önemli başarılara imza attı. Bu büyük başarılar tüm engellemelere rağmen büyük bir mücadeleyle gerçekleşti. Hatırlayalım. 31 Mart 2019’da seçimi kazandığımız gün, hep birlikte büyük bir demokrasi mücadelesi vermek zorunda kaldık. Bu topraklar 6 Mayıs 2019’da, Türkiye demokrasi tarihi açısından kapkara bir güne tanıklık etti. Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu’nun, İstanbul halkının helal oylarıyla kazandığı mazbatası iptal edildi. Büyükşehir Belediye Başkanımız, büyük bir demokrasi mücadelesiyle İstanbul’u yeniden kazandı. Tekrar edilen İstanbul seçimlerinde 800 bin oy farkından ders çıkartmayanlar; yeri geldi meclis çoğunluğuyla, yeri geldi bakanlık yetkileriyle, yeri geldi Cumhurbaşkanlığı yetkileriyle İstanbul halkının hizmet almasını engellemeye çalıştılar.
“UYDURUK DAVALARA RAĞMEN İSTANBUL 4,5 YILDA BÜYÜK İŞLER BAŞARDI”
* Buradan İstanbulluların hizmet almasını engellemeye çalışanlara sesleniyorum. Cezalandırmaya çalıştığınız Cumhuriyet Halk Partisi değil, cezalandırmaya çalıştığınız Ekrem İmamoğlu değil, hizmetleri engelleyerek İstanbul halkını cezalandırmaya çalışıyorsunuz ve İstanbul halkı bunu görüyor. İstanbullular bu gerçeği biliyor. Tüm engelleme çabalarına rağmen, tüm uyduruk davalara rağmen İstanbul 4,5 yılda çok önemli işler başardı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu yönetiminde İstanbul daha adil, daha yeşil ve daha yaratıcı bir kent hâline geldi. Büyükşehir Belediye Başkanımız, metro yatırımlarıyla, ulaşım yatırımlarıyla, altyapı-üstyapı yatırımlarıyla, çocuk kreşleriyle, yurtlarla, burslarla, kent lokantalarıyla, anne kartlarla ve daha niceleriyle İstanbul halkına hizmet etmeye devam ediyor.
“TARİHİ BİR SEÇİME GİDİYORUZ”
* İstanbul’un kültür varlıkları korunuyor, yeşil alanlar imara açılmak yerine yaşam alanlarına dönüştürülüyor. Tüm bu çalışmaları ve daha fazlasını önümüzdeki 3 ay boyunca tüm İstanbullulara kapı kapı, sokak sokak anlatacağız. Çünkü tarihi bir seçime gidiyoruz. Neden tarihi bir seçim? Çünkü ülkemizin ve İstanbul’un merkezi yönetimden kaynaklı çok ağır sorunları var. Bir tarafta, gelirleri gün geçtikçe enflasyon karşısında eriyen işçiler, emekçiler, emekliler memurlar; bir tarafta deprem korkusuyla yaşayan milyonlar, bir tarafta yüksek faiz ve artan kira fiyatlarıyla barınma krizi yaşayan milyonlar, artan işsizlik, bir tarafta iktidar yargısı tarafından yok sayılan Anayasal düzen, her gün tahrip edilen demokrasi, bir tarafta da kimlik siyasetiyle toplumu kutuplaştırarak bu gerçekleri örtmeye çalışan iktidar…
“86 MİLYONUN BARIŞ İÇİNDE YAŞAYACAĞI TÜRKİYE’Yİ SAVUNACAĞIZ”
* Güzel ülkemizin, güzel yürekli insanları bu tabloyu hak etmiyor. Bu nedenle tarihi bir seçim. Bu tabloyu değiştirmek için hep birlikte yerel seçimlerde İstanbul’da ve Türkiye’de yeniden tarihi bir zafer elde edeceğiz. 2028’e giderken halkımıza yeniden umut olacağız. Biliyoruz ki bu seçimde de yine eşit şartlarda yarışmayacağız. Onlar, yine tüm kamu kaynaklarını, yargı sopasını kullanacaklar. Tahakküm altına aldıkları basın ve medya kuruluşlarıyla toplumu kutuplaştırmaya çalışacaklar. Biz, gücümüzü halktan alarak topluma gerçekleri anlatacağız. Onlar, yine montaj videolarla, sahte broşürlerle toplumu ayrıştırmaya çalışacaklar. Biz adaleti, eşitliği, kardeşliği savunarak toplumu birleştireceğiz. 86 milyonun barış ve kardeşlik içinde yaşayacağı bir Türkiye’yi savunacağız.
“BİZ BU ÜLKENİN ÇİMENTOSUYUZ”
* 16 milyon İstanbullunun güven ve huzur içerisinde yaşayacağı bir İstanbul’u inşa etmeye devam edeceğiz. Biz bu ülkenin çimentosuyuz. Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’de her görüşten, her inançtan ve her kimlikten vatandaşımızın birlikte ve özgür yaşamasının teminatıdır. Cumhuriyet Halk Partisi düzen kurmuş, devlet kurmuş, Türkiye’nin ana omurgasını oluşturan yegane siyasal geleneğin adıdır. Cumhuriyet Halk Partisi ‘Yurtta barış, dünyada barış’ diyen Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü içerisinde kardeşçe yaşamayı savunan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisidir. İstanbul’da muhalefet olan partinin tüm kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı, bölücü söylemlerine ve eylemlerine rağmen 100 yıl önce olduğu gibi birlik içerisinde hareket edeceğiz.
“ÖZGÜR ÖZEL’İN ÖNDERLİĞİNDE SEVGİ TOHUMLARI EKECEĞİZ”
* Genel Başkanımız Özgür Özel’in önderliğinde Türkiye’nin dört bir yanında sevgi tohumları ekeceğiz. Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu ile birlikte 4,5 yıllık halkçı belediyecilik uygulamalarını daha ileriye taşıyacağız. İstanbul’un 39 ilçesinde güçlü bir iddia ortaya koyacağız. 39 ilçemizde güçlü bir kampanya organize edeceğiz. 30 bin sandığı 100 bin kişilik dev bir kadroyla koruyacağız. 25-30 ilçede belediyesi kazanacağız. Meclis çoğunluğunu sağlayacağız. İstanbul’u yeniden kazanacağız. Bunu hep birlikte başaracağız. Şairin dediği gibi, ‘Hep bir ağızdan türkü söyleyip hep beraber sulardan çekmek için ağı, demiri oya gibi işleyip hep beraber, hep beraber sürebilmek için toprağı, ballı incirleri hep beraber yiyebilmek, yârin yanağından gayrı her şeyde, her yerde, hep beraber diyebilmek için kazanacağız’. Mutlaka kazanacağız.
CHP lideri Özgür Özel “iktidar” sloganlarıyla kürsüye çıktı
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yeniden adaylığının duyurulduğu tanıtım toplantısında; “Geldiğimizde; israf etmeyeceğiz, hortumları keseceğiz ve küçük bir sınıfa hizmet yerine; hizmeti 16 milyona yayacağız demiştik. Bir takım çıkar çevrelerinin artık İstanbul’un kanını emmesine mâni olduk” dedi.
Özgür Özel, şunları söyledi:
* 16 milyon mutlu İstanbullunun, bu işi başaran 16 milyon kişinin değerli temsilcileri, hepiniz hoş geldiniz… Bugün şehirlerin sultanı İstanbul’da; Napolyon’un, ‘Bana dünyayı verseniz ona başkent yaparım’ dediği İstanbul’da; Fatih Sultan Mehmet’in çağ kapatıp, çağ açtığı İstanbul’da; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Bu devletin ziyneti, bu milletin gözbebeği’ dediği İstanbul’da; beş yıldır İstanbul için çalışan, İstanbul için emek veren Ekrem İmamoğlu ve onun değerli ekibinin ikinci beş yılı için tam yol ileri dedikleri bugün hep beraberiz…
* 100 yıllık bir Cumhuriyet’iz, 570 yıldır İstanbul’a hükmediyoruz, 953 yıldır Anadolu’dayız, 2200 yıllık bir devlet geleneğinin sahibiyiz. Devlet, egemenlik, birlik beraberlik ne demek en iyi bilenleriz. Bir milletin devlet olması için; bir ordusunun, sınırlarının, parasının olması lazım. Elbette bu toplumun bir ortak sözleşmesi, bir anayasasının olması lazım. Bir anayasamız var. Hepimizin çok memnun olduğu, üzerinde tam mutabık olduğu bir anayasamız yok. Bir tam ve sivil bir anayasamız yok. Ama değiştirilemez ilk dört maddesiyle, bayrağıyla, vatanın tanımıyla, yurttaşlığın tanımıyla hepimizin üzerinde mutabık olduğu maddeleriyle bir anayasamız var. O anayasa, hepimize yetkiler, görevler, sorumluluklar veriyor. Ve değiştirilene kadar hepimizi bağlıyor; tüm kurumları, tüm kişileri, yasamayı, yürütmeyi, yargıyı bağlıyor. Ve eğer siz, anayasanın bir maddesini yok sayar, ‘benim için yok derseniz’; bir başkasının bir başka maddesini tartışmaya açmasını kabullenirsiniz. Maalesef öyle bir dönemde üretilmiş, öyle yapay bir krizle karşı karşıyayız ki birileri çıkıyor ve anayasamızın bir maddesini, ‘bu madde benim için yoktur’ diyor. Sebebi; kendi kini, kendi güttüğü kin davası, kendi güttüğü kan davası…
* Anayasanın 153. maddesi, hepimize; Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğunu söylerken, birisinin talimatı ile beş kişi anayasanın o sayfasını yırttı attı. Diyorlar ki, ‘Anayasa Mahkemesi kararı, birinin aklına yatmazsa biz onu uygulamayız.’ Bu durum, bu sefer, bir başkasının, Anayasanın 75. maddesini yok saymasına olanak tanır, o buradaki milletvekillerinin, o Devlet Bahçeli’nin, o Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un yok hükmünde olması demektir. Bir başkası bir gün gelir, Anayasanın 101. maddesini yırtıp atar; o Cumhurbaşkanının olmaması demektir. Bir başkası gelir, Anayasanın bu sefer 154. maddesini yırtıp atar; o bugün kendini her şeyin üzerinde gören Yargıtay hakimlerinin aslında hiçbir yetkileri olmadığı anlamına gelir. Yani birileri devletin çivisini almış çıkarmaya, devletin temeli olan anayasayı yok saymaya kalkmaktadırlar.
* Bu, o her şeyi bilen, her şeye karar veren, ‘Bütün yetki bende’ diyen birisinin kişisel kini yüzünden olmaktadır. Onun derdi, Gezi davasıdır; Gezi İstanbul’un, hepimizin, Türkiye’nin onurudur; ama o birisinin kinidir, kan davasıdır.
* Elbette, 16 milyon İstanbullu olanı, biteni bilmektedir. Ama burada 16 milyon İstanbullunun temsilcileri var, iki büyük ailenin temsilcileri var. Bunlardan bir tanesi, Türkiye’nin en büyük, en köklü ailesi; CHP’dir. Bir tanesi de İstanbul’a hizmet eden, her yaştan, her inançtan, her memleketten koca yürekli, açık alınlı İstanbul Büyükşehir Belediyesi ailesidir. Bu iki ailenin ortak bir evladı var, Tayfun Kahraman. Buradan, Tayfun Kahraman’ı yürekten selamlayarak; Tayfun Kahraman’ın şahsında Osman Kavala’yı, Can Atalay’ı, Bakırköy Cezaevi’ndeki Mine Özerden’i ve Çiğdem Mater’i selamlayarak; bütün Türkiye’ye bir şeyi hatırlatmak isterim: Öyle her şeyi bilen, her iyiliği yapan, her kötülükten mağduriyet çıkaran birisi, bu insanların kendisine darbe girişiminde bulunduğunu iddia ediyor. Bu insanların her birisi kendi meslek örgütlerinin, kendi temsil ettikleri sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri olarak; Taksim Dayanışması’nda yer aldılar. Gezi Dayanışması’nda, Taksim Platformu’nda yer aldılar. Bu insanlar Gezi yaşanırken, dönemin Başbakanı ile görüşmek istediler. Yurt dışındaydı, dönünce görüştüler. Başbakan Yardımcıları ile AK Parti yöneticileri ile görüştüler.
* Gezi’de bir kişinin daha burnu kanamasın diye gayret sarfettiler. Ve herkesin sağlıkla evine dönmesi için beş, altı madde istediler. O beş, altı maddeden hiçbirisi; Başbakan istifa etsin değildi, bakanlar istifa etsin değildi, hükümet düşsün değildi. ‘Verin devletin biz yöneteceğiz’ demiyorlardı. Ne diyorlardı? 16 milyon İstanbullunun gözünün içine bakarak söylüyorum ki, ‘ağaçları kesmeyin’ diyorlardı. Diyorlardı ki, ‘Gezi Parkı’nı kesip de yerine Topçu Kışlası yapmayın.’ ‘Atatürk Kültür Merkezi’ni yıkıp da yerine AVM yapmayın’, ‘Gençleri nezarethanelerde tutmayın’, ‘Söz verin ağaçlara dokunmayacağız’ diye evimize dönelim’ diyorlardı. Şimdi bu kent bilincinden, bugün Gezi Parkı duruyorsa sevgili Mücella Yapıcı sayesinde, Tayfun Kahraman sayesinde, Mine Özerden sayesinde, Can Atalay sayesinde duruyor. Atatürk Kültür Merkezi yıkılıp da yerine yenisi yapılmak yerine, yandaşlara, Suudi Arabistanlı iş adamlarına söz verilen AVM yapılmadıysa, AKM AKM adıyla, yenisi duruyorsa; arkadaşlarımız sayesinde duruyor. Şimdi dönmüş diyorlar ki, ‘Orada bize darbe yapmaya çalıştılar; bunları mahkemeler salsa da salmayız, Anayasa Mahkemesi ne derse desin bırakmayız. Kararı ben veririm, ben’ diyor.
* Geçtiğimiz günlerde, Cumhuriyet’in 100. Yılında, İstanbul’un, Türkiye’nin gözbebeği iki takımı, Galatasaray-Fenerbahçe, yüzüncü yılın son derbisini oynayacak; alıyorlar Riyad’a, Suudi Arabistan’a götürüyorlar. Sanki bilmezmiş gibi; bunlar gelince Anıtkabir’e gitmiyorlar. Sanki bilmezmiş gibi, senin bir adım önünde gelip, Mehmetçiğin karşısına geçip, ‘Merhaba asker’ diye Türkçe selamlamaktan, Türkçeyi saygı ile ağzına almaktan imtina edip, kendi dilinde selamlayan birisinin yapacaklarını bilmiyormuş gibi… İstanbul’un, İzmir’in, Türkiye’nin hak ettiği; Cumhuriyet’in ilk yüzyılının son derbisini alıp götürüyorlar. Orada Gazi Mustafa Kemal’i utanmadan pazarlık konusu yapmaya niyetleniyorlar.
* Sonra, biz çıkıp, ‘Her şeyden sen sorumlusun da, burada niye sorumluluk almıyorsun’ deyince, açıklama yaptırıyorlar: ‘Cumhurbaşkanımızın bu konuya dahli yok, bunu kulüplere sorduk, biz yaptık’ diye. Dahlin yoksa Gezi’den de elini çek, bu milletin evlatlarından elini çek. Yok, her şeyi sen biliyorsan, o maçı da oraya sen götürdün, o Suudi Arabistanlıları, Atatürk’ü istemeyiz, İstiklal Marşı’nı okutmayız diyecek hadsizliğin de sorumlusu sensin, Recep Tayyip Erdoğan.
“14 OCAK GÜNÜ CUMHURİYET’E VE ANAYASAYA SAHİP ÇIKMAYA DAVET EDİYORUM”
* İşte bu iki yüzlülüğe artık yeter diyoruz. Bu yalana, bu kibre, bu iki yüzlülüğe yeter. Artık, biz hep beraber, bu güzel ülkenin başta kurucu değerlerine, kurucu kadrolarına, Cumhuriyetin temel niteliklerine, laikliğine, anayasaya, gençlerimize, kentlerimize ve geleceğimize hep birlikte sahip çıkıyoruz. Hepinizi, 14 Ocak günü saat 13.00’te Atamızın da ebedi istirahatgahının olduğu Ankara’mızda; Cumhuriyet’e ve anayasaya sahip çıkmaya, mitingimize davet ediyorum.
* Biz CHP’yiz. Biz bu ülkeye önce bağımsızlığı getiren partiyiz. Sonra bu ülkeye çok partili rejimi, parlamenter demokrasiyi getiren partiyiz. Sonra bu ülkeyi sosyal devlet anlayışını ve sosyal belediyeciliği getiren partiyiz. Türkiye’de yerel yönetimler tarafından ilk kez ortaya konulan; kentsel dönüşümden toplu konut projelerine, metrodan metrobüse kadar tamamı bugün bu salonda birkaçı olabilen; CHP’li sosyal demokrat belediye başkanlarının ve onların inanmış kadrolarının eseridir. İstanbul’da ilk metronun temeli 1991’de, Nurettin Sözen tarafından; İzmir’de Yüksel Çakmur tarafından atılmıştır. İlk tercihli yolu, belediye başkanımız Aytekin Kotil hayata geçirmiştir.
* Yine 1992’de Nurettin Sözen, İstanbul’un ilk doğal gaz projesine imza atmıştır. 0-1 yaş arası çocuklara süt dağıtımı, aynı yıllarda Nurettin Sözen tarafından başlatılmıştır. İlk Tanzim Satış mağazası, benim doğduğum yıl, 1974 yılında İstanbul Kağıthane’nin belediye başkanı Celal Altınay tarafından başlatılmıştır. İlk Halk Ekmek Fabrikası, 1977’de Ahmet İsvan tarafından hayata geçirilmiştir. Katı atık çöp işleme tesisleri, hızlı tramvay, öğrenci konutları, yapı-enerji kooperatifleri, çocuk belediyeciliği, ilk güneş santralleri, ilk uzay evi, ilk ekolojik kreş gibi… Türkiye’nin ilk kez tanıştığı yerel yönetim hizmetlerinin hepsi, bu belediye başkanlarının sosyal demokratların eseridir.
“İSTANBUL’A YAPILAN HİZMET OLARAK TAM İKİ KATINA ÇIKMIŞ”
* 2019’dan bugüne kadar, İstanbul’da, bu güzel kentte; neler olmuş, hissederek, hislenerek ve gururlanarak izledik… Bir şeyi unutmamak lazım: Biz geldiğimizde; israf etmeyeceğiz, hortumları keseceğiz ve bir sınıfa, küçük bir sınıfa hizmet yerine; hizmeti 16 milyona yayacağız demiştik. Birileri yüzde 89 garibandan vergi alıp; kodamandan yüzde 11 vergi alırken; hala vergiyi tabana yaymaktan bahsededursun; biz hizmeti tabana, hizmeti İstanbul’a, hizmeti 16 milyon kişiye yayıp, bir takım çıkar çevrelerinin artık İstanbul’un kanını emmesine mani olduk. Çok basit bir hesapla, İstanbul’a yapılan hizmet bir önceki döneme göre dolar bazında yarı fiyatına, yapılan hizmet olarak tam iki katına çıkmış. Yani bu dört katlık farkı, hani Rabia yapıyor ya; bir tanesi ile dört katına hizmet yapılmış. Yani israf, kayırmacılık, birilerine peşkeş çekilenler; 16 milyon İstanbulluya, sizlere hizmet olarak dönmüş.
* Eskiden olup da şimdi olmayan nedir diye bakarsanız, örneğin; pandemide hepimiz canımızla uğraşırken, hepimiz anamızın, babamızın çocuğumuzun durumunu düşünürken; birileri İstanbul’u düşündü, bizleri düşündü. Trafiğin azaldığı, bazen durduğu günlerde; İstanbul’un altını, üstüne getirip; bütün altyapıyı yenilediler. O günlerde bir televizyon programı için buradaydım; İSKİ çalışanlarını gördüm. Sohbet ettim, şefleri İSKİ Genel Müdürü’ne haber vermiş. İSKİ Genel Müdürü aradı, dedi ki ‘Başkanımızın talimatı ile bütün yağmur sularını fırsattan istifade denize ulaştırıyoruz, bütün altyapıyı değiştiriyoruz, göreceksiniz bu iş bittikten sonra, bir daha Üsküdar her yağmurda Üsküdar’a deniz yürümeyecek, hiçbir battı-çıktı sularla dolup da insan hayatını tehdit etmeyecek, seller taşkınlar azalacak.’ Bu sene yağan her yağmurda bu feraseti, bu öngörüyü, bu başarıyı görüp hepimiz hem gurur duyuyoruz, hem de CHP’de olmayan büyükşehirler, şehirler adına İstanbul’a imreniyoruz. Bu kadroyu tebrik ediyoruz.
* İstanbullular, daha çoğunu her seferinde görüyorlar. Benim bugün İstanbul’da, hem örgütümüzle, hem İBB çalışanları ile hem 16 milyonun temsilcileri ile karşı karşıya geldiğim ilk büyük tören. Ama bir öncekini; Büyükdere Atatürk fidanlığında Genel Başkan olarak ilk kez açılışa katılmıştım. Konum itibarıyla inanılmaz bir yer. Alan 185 bin metrekare. Sarıyer’de denizden başlayarak giden, muhteşem bir arazi. İlçe Belediye Başkanımız dedi ki, ‘Yıllarca bana şunu dediler, ‘Gel buraya belediye binanı yapalım, gel buraya sana da bir konut yapalım, biz burayı yerleşime açalım.’ O direndi, belediye meclis üyelerimiz direndi, İstanbul’un imdadına Ekrem İmamoğlu yetişti. Sarıyer’de o denizden başlayan ve denizi gören o muhteşem arsaya, bir Recep Tayyip Erdoğan belediyeciliği olsa; oraya tam 400 villa, 40 milyar liralık bir rant… Bütün hedef oyken, şimdi oraya kreşinden meslek edindirme kurslarına kadar, Atatürk’ün emaneti bahçıvanlık okulundan… orada İstanbul’a hizmet ve Sarıyer’e nefes aldıracak muhteşem bir yeşil alan var.
* Ekrem İmamoğlu geldi, CHP geldi; eskiden olan ne var da şimdi yok derseniz; bir her bulduğu arsaya villa yapan, ranta açan zihniyet yok. Bir de İstanbullular dinlendi biraz. Öyle pata pata pata bir helikopter geziyor ya… Oradan bakıp da Katarlılara, Suudi Araplara, Birleşik Arap Emirlikleri’ne kupon arsalar pazarlıyor ya… Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’un üzerinde uçup, kopan arsa pazarlayamıyor… Artık bu rant yok.
* Erdoğan, bir kez daha ertelemezse bir iki güne kadar adayını açıklayacak. Biz açıklayacağı isimle meşgul değiliz. Biz, isimlere karşı da değiliz. Bizim karşı olduğumuz şey, bir şehrin iradesini aşıp; o şehrin bir kişinin iradesi ile, o şehre hizmet etmek varken, dışarıda söz verdiği yabancı devlet adamlarına şeyhlere emirlere o şehrin varlıklarının peşkeş çekilmesidir. Bizim karşı olduğumuz şey; Fatih Sultan Mehmet’ten emanet, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten emanet bugüne kadar hangi siyasi partiden olursa olsun; CHP’li, Demokrat Partili, Adalet Partili, Saadet Partili, ANAP’lı, Doğru Yollu…
* Hangi partiden olursa olsun, İstanbul’a hizmet eden belediye başkanlarımızdan emanet güzel bir şehrin; İstanbullunun iradesi ile değil bir tek adamın iradesiyle, 16 milyon için değil belli bir zümre için yönetilmesine itiraz ediyoruz. Ne yaparsa yapsınlar, kimi getirirse getirsinler, hiçbir adaydan çekincemiz yok, İstanbul’u İstanbullular için bir beş yıl daha, İstanbulluların yüksek teveccühleriyle yönetecek olan Ekrem İmamoğlu’nu hepinizin huzurunda buraya davet ediyorum. Buyurunuz Başkanım.
İMAMOĞLU TEZAHÜRATLAR EŞLİĞİNDE KÜRSÜYE ÇIKTI
Özel, İmamoğlu’nu “Ne yaparsa yapsınlar, kimi getirirse getirsinler, hiçbir adaydan çekincemiz yok, İstanbul’u İstanbullular için bir beş yıl daha, İstanbulluların yüksek teveccühleriyle yönetecek olan Ekrem İmamoğlu” sözleriyle kürsüye davet etti.
Özel, daha sonra kürsüye gelen Ekrem İmamoğlu tokalaştı, yan yana fotoğraf verdi. Bu sırada nakaratının “Yeniden Ekrem, bir daha İmamoğlu” sözlerinden oluştuğu şarkı çalındı.
Özel tarafından konuşmasını yapmak üzere davet edilen İmamoğlu, şunları söyledi:
* Büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 10. Yıl Nutku’nda böyle der: ‘Az zamanda çok ve büyük işler yaptık.’ Ve ardından şöyle devam eder: ‘Fakat asla yaptıklarımızı kafi göremeyiz. Çünkü çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz.’ Hazır mıyız İstanbul? Aziz Atatürk’ten aldığımız ilhamla, her türlü engele rağmen, az zamanda çok ve büyük işler başardık. Bunca engele rağmen başardıklarımız, bize güven ve cesaret veriyor. İşte bu cesaretle, bir kez daha İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı aday tanıtım toplantısı için karşınızdayım. Beni oy birliğiyle aday ilan eden partimizin Genel Başkanı saygıdeğer Özgür Özel, PM üyelerimiz ve yetkili karar organlarında bulunan dava arkadaşlarıma gösterdikleri büyük güven ve destekleri için teşekkür ederim.
“BİZ BAŞARDIKÇA, ONLAR, 25 YILDA YAPTIKLARINI BİZİM 4,5 YILIMIZLA KIYASLAMAK ZORUNDA KALDI”
* İBB Başkanlığı’na yeniden aday olabilmek için kendinize güvenmeniz yetmez. Ekibinize, partinize, örgütünüze, vizyonunuza, en başta 16 milyon İstanbulluların aklına ve vicdanına da güvenmeniz gerekir. Öncelikle bana bu güveni hissettirdiğiniz için, ayrıca teşekkür ediyorum. Sizlerin iradesiyle, 2019’da bu şehirde köklü bir değişim başardık. Sizlerin desteğiyle biz başardıkça, onlar, 25 yılda yaptıklarını, her gün ama acemice, hararetle bizim 4,5 yılımızla kıyaslamak zorunda kaldı. Bu başarı hepimizin başarısıdır. Başarı, İstanbul’un başarısıdır. Tüm inancımla söylüyorum ki; İstanbul olarak hep birlikte başarmaya devam edeceğiz. 31 Mart 2024’te sizlerin iradesiyle İstanbul’u yeniden kazanacağız. Ve Allah’ın izniyle da daha büyük işler başaracağız. Çünkü engellemelere karşı bağışıklık kazandık.
* Hizmet ürettik, tecrübe kazandık. O engelleme refleksleri toza dönüştü, küçüldü, görmüyoruz onu artık. Önümüze çıkartılan zorlukları ve engelleri aşa aşa ustalaştık. Başarıya nasıl ulaşacağımızı artık çok daha iyi biliyoruz. İstanbul başardı. Daha çok ve daha büyük işler başarmaya devam edecek. Başarıya nasıl ulaşacağımızı artık çok daha iyi biliyoruz. Her yerde şunu söyleyin: İstanbul başardı. İstanbul daha çok ve daha büyük işler başarmaya sizlerle birlikte devam edecek, 16 milyonla birlikte devam edeceğiz. Çünkü artık, İstanbul senin. O, ‘İstanbul benim’ diyen tek kişiden kurtuldu İstanbul. 16 milyonun İstanbul. İstanbul senin. İstanbul herkesin”
“5 YIL EVVEL YOLA ÇIKTIĞIMIZDA; İSTANBUL DURMUŞTU, BEZGİNDİ; DEĞİŞİM İSTİYORDU”
* 5 yıl evvel yola çıktığımızda; İstanbul durmuştu, İstanbul bezgindi, İstanbul değişim istiyordu. İstanbul yeni bir ses, yeni bir nefes, yeni bir vizyon istiyordu. İstanbullunun iradesi değişimle sonuçlandı. Peki işlerine gelince ‘millet iradesini’ ağızlarından düşürmeyenler ne yaptılar? Demokrasi tarihimizin en büyük utancına imza attılar. Milletin iradesini çiğnediler. 16 milyonun ‘kul hakkını’ yediler. Gelin kısaca hatırlayalım: (Gösterilen 2.30 dakikalık video ile 2019’da neler yaşandığı çarpıcı görüntülerle özetlendi.) Kesinlikle her şey çok güzel olmaya devam edecek. 16 milyon İstanbullu, bizi ikinci defa ve çok daha büyük bir farkla iş başına getirdi. Bu büyük millet, o gün sadece demokrasiye sahip çıkmadı; İstanbul’da çok güçlü bir değişim talep ettiğini de bütün dünyaya ilan etti.
* Biz de o günden itibaren, ‘Bir marifet, bin mazeretten iyidir’ diyerek, işe koyulduk. Mazeret yerine, marifet göstermek için var gücümüzle çalıştık. Onlar ne dedi? ‘Seni topal ördek’ yapacağız dedi. Ama dedikçe, biz atom karınca olduk. Onlar ayağımıza pranga bağladıkça, biz zincirleri kırdık. Onlar, ‘Meclis çoğunluğu bizde, sana İstanbul’u yönettirmeyeceğiz’ dedikçe, biz onların aklına gelmeyecek, ahlaklı yeni yollar bulduk. Onlar milleti bölmeye çalıştıkça biz kucaklaşmadan yana olduk. Ve İstanbul’a hizmette tarihinin en hızlı koşucusu olduk.”
“ANKARA’DA NE KADAR MÜFETTİŞ VARSA ÜZERİMİZE GÖNDERDİLER”
* Bizi durduramayacaklarını anladıkça, kızgınlıkları arttı. O kadar kızdılar ki; Ankara’da ne kadar müfettiş varsa, üzerimize gönderdiler. Onlarca yıl kapısından tek denetçi girmemiş birimlerimiz ve iştirak şirketlerimiz, müfettişlerin yeni, daimi mesai mekanı oldu. Durmadılar… Daha önce kazandığımız konularda bile, yeni davalar açtılar. Geçmişe döndüler. Beylikdüzü’ne gittiler. 35 yıllık iş yaşamımın içine girmeye çalıştılar. İçi boş gerekçelerle davalar açıp, özel görevlendirilmiş hakimlerle kararlar verdirdiler… Bakanından milletvekiline, gazetecisinden bürokratına, her gün yeni bir yalana sarıldılar… Her gün bize karşı başka bir yeni algı operasyonu yaptmaya devam ettiler. İftira üstüne iftira attılar… Her sabah kalktığımızda yen bir iftirayla uyandık. Peki, biz ne yaptık? Tüm engellemelere inat, işimize baktık. Biz işimize baktık, kazanan İstanbul oldu, kazanan Türkiye oldu. Yine de ilk başkanlık dönemimiz kolay olmadı.
* Görevi devraldığımızda, İstanbul neredeyse durmuştu. Bizden önceki yönetim, iktidarla aynı partiden olduğu halde, hizmet üretmekten uzaklaşmıştı. İsraf düzeni, İstanbul’un kaynaklarını tarumar etmişti. Bizim devraldığımız belediye; metro projeleri durdurulmuş, iştirak şirketleri vergi borcuna batırılmış ve ihale yasaklısıydı. Bugün o parlak isimleriyle tekrar Türkiye’nin markası haline gelen iştiraklerimiz, ne yazık ki kamu ihalesine giremiyordu. Müteahhitlere karşı boynu bükük ve otobüsüne aldığı akaryakıtın borcu icralık olmuş bir belediyeydi.
“KASASINDA SADECE 6 MİLYON LİRA BIRAKILMIŞ BİR BELEDİYE TESLİM ALDIK”
* Kasasında, sadece 6 milyon lira bırakılmış bir belediye teslim aldık. Bu rakamın ne anlama geldiğini merak ediyorsanız, söyleyeyim sizlere: O tarihte 6 milyon lira, İBB’nin bir günlük değil, sadece 1 saatlik giderine tekabül ediyordu. Peki niçin 6 milyon lira kalmıştı? Bunu da size hatırlatayım. Cumhuriyet tarihinde hiç olmamış bir şekilde, 1 milyar 600 milyon lira… Her ayın sonu sizi maliye payınız yatar. Seçim ne zaman? 23 Haziran. Peki para ne zaman yatacak? Ayın sonunda yatacak. Ne yaptılar biliyor musunuz? O dönem 50 günlük bir kayyum vali atanmıştı ve 1 milyar 600 milyonu, Cumhuriyet tarihi hiç olmamış şekliyle, 16 gün önce hesaba yatırdılar, 23 Haziran’a kadar da dağıttılar.
* Cumhuriyet tarihinde olmuş şey değil. Sadece personel maaşı 300-350 milyon lira olan kurumumuzun kasasında, 6 milyon lira bırakmışlar. Bu şaka değil mi? Yani bu ihtimal bir iş değil. Bu söylediklerimizin içinde tek doğruları vardır; 23 Haziran’da bizim kazanacağımıza inanmaları. Nasıl bir kasa devraldığımızı anlayın.
* Ardından tüm dünya, insanlık tarihinde görülmemiş bir salgın geçirdi. Yanlış ve kasıtlı politikalarla ülkemiz, çok ağır bir ekonomik krizin içine sokuldu. Kovid salgını, ülkemiz ve şehrimizi kasıp kavururken dahi boş durmadık. Aksine; krizi fırsata, şerri hayra, musibeti nimete çevirdik. Sokakların ve trafiğin boşalmasını fırsat bildik. İstanbul’un altyapısına, tüm zamanların en büyük yatırımını yaptık. Tam 130 noktada su baskınlarına karşı çözüm geliştirdik. Hatırlayınız; her büyük yağışta çok sayıda vatandaşımızı İstanbul’un orta yerinde sel afetine kurban verirdik. Yalnızca 2009’da yaşadığımız sel felaketinde, İkitelli ve Halkalı’da 31 vatandaşımızı sele kurban verdik. Bugün yaşadığımız afet niteliğinde yağışlara rağmen, Allah’a çok şükür, can kaybı yaşamıyoruz. Yaşamıyoruz çünkü; biz, yılların ihmal edilmiş meselelerini çözmek için kolları sıvadık. Çalıştık ve başardık.
* Pandemi salgınıyla başa çıkmaya çalışırken, bilimden uzaklaşan iktidarın inatla ve üst üste yaptığı hatalar yüzünden, tarihimizin en büyük ekonomik krizlerinden biri patladı. Enflasyon, döviz kurları ve işsizlik aldı başını gitti. Milletçe fakirleştik. Satın alma gücümüz ciddi biçimde düştü; düşmeye devam ediyor. Biz de İBB olarak, bu süreçte ciddi biçimde fakirleştik. Çalıştığımız her işin, yürüttüğümüz her projenin maliyeti katlandı. Ama israfı bitirdiğimiz için, bütçemizin bereketi arttı. Onların ürettiği işlerin iki katını, onların harcadıkları bütçenin yarısına bitirmeyi başardık.
* Onlar taksi sorununu çözmemizi engellerken; onlar 300 metrobüs satın almamız ve Beylikdüzü – Sefaköy Metrosu’nun başlatabilmemiz için 2 yıldır tek bir imza bile atmazken; onlar Allah’ın her günü devasa medya güçleriyle tek bir ağızdan, ‘İstanbul için ne yaptınız, neyi başardınız’ diye algı operasyonları yaparken; biz, İstanbul’da her gün yeni temeller attık, her gün projeler tamamladık.
* Çok şükür, içim rahat. Çok çalıştık ve başardık. 5 yılda İstanbul’da başlattığımız büyük atılım hamlelerimizi burada tek tek sayacak değilim. Buna vaktimiz de yok. Ama milletimizin daha kolay anlayabilmesi için bu 5 yılda yaptıklarımızı 5 başlıkta özetlemek isterim: ‘Tüm zamanların en büyük ulaşım atılımını başlattık. Bizimle birlikte İstanbul, raylı sistemlerde bir dünya rekoruna imza attı. Aynı anda 10 hat inşasıyla, tarihin en büyük atılımını başlattık. Mart ayında açacağımız 2 yeni hattımızla birlikte, göreve geldiğimizden bugüne, raylı sistemlerde 65,1 km yeni hat ve 62 istasyon tamamlamış olacağız. Bu da yıllık ortalama 13 kilometreye tekabül ediyor. Gururla ifade ediyorum ki; bizden önceki 25 yılın ortalamasının 4 katından daha fazla metro hattını her yıl İstanbul’a kazandırdık. Onun için kıskanıyorlar, çok kıskanıyorlar. Bu atılım sayesinde, bugün İstanbul’un toplu ulaşımında yolculuk sayıları bakımından, raylı sistemlerin payını yüzde 35’ten yüzde 42’ye çıkardık. 2025 yılı sonuna kadar, toplam 45,7 kilometre daha yeni hattı hizmete sunacağız. Rekorlar kırmaya devam edeceğiz.
* Karayolu ulaşımına, yaklaşık 9 milyar liralık yatırım yaptık. Trafiği rahatlatması için 155 kavşak tamamladık, 232 caddeyi sil baştan yeniledik. İstanbul’un kangrenleşmiş altyapı sorunlarını çözdük İstanbul’un altyapısına 43 milyar lira yatırımla, 3.100 kilometre içme suyu hattı, 2.290 kilometre atık su hattı tamamladık. Bu sayede medya, kurban bayramlarında, ‘Boğaz kana büründü’ haberleri yapamaz oldu. Terkos’tan aldığı ham suyu, İkitelli Arıtma Tesisi’mize taşıyan 33,6 kilometre uzunluğundaki Terkos-İkitelli İsale Hattı’nı tamamlayarak devreye aldık. Bu hat, tam 33 kilometrelik bir metro tüneli gibi hattır. Aralarında ileri biyolojik arıtma tesisi, biyolojik atik su arıtma tesisi, içme suyu arıtma tesisleri olan 6 büyük altyapı tesisini hizmete açtık.
“İSTANBUL’UN DAHA ADİL BİR ŞEHİR OLMASINI SAĞLADIK”
* İstanbul’un daha adil bir şehir olmasını sağladık. İlk kez bizim başlattığımız ‘Halk Süt’ uygulamasıyla, 257 bin çocuğa 24 milyon litre süt dağıttık. “Nerede sütler” diye sordu ya! Biz o sütü, hiç kimse görmeden, ailelerin evlerine getirip bıraktık. Anneleriyle çocuklarıyla muhatap olduk. 388 bin dar gelirli aileye nakdi destek verdik. İlk kez bizim başlattığımız ‘Anne Kart’ hizmetimizle, 0-4 yaş arası çocuğu olan 614 bin anneye ücretsiz ulaşım hakkı tanıdık.
Konuşmanın burasında salondan ‘Ceketi çıkar’ sesleri yükseldi. Talebe kayıtsız kalmayan İmamoğlu, ‘Sayın Genel Başkanım, 6 Mayıs’ta çıkarttığınız o ceketi hiç giymedik. Türkiye’de iktidar olana kadar hiç girmeyeceğiz’ diyerek, ceketini çıkarıp, gömleğinin kollarını sıvadı.
* İlk kez bizim dönemimizde 300 bin üniversiteliye burs, 350 bin ilk ve orta öğretim öğrencisine eğitim desteği verdik. Yine ilk kez bizim açtığımız 14 yurtta, 5 binden fazla üniversiteliye, güvenli ve sağlıklı barınma hizmeti vermeye başladık. Yıllarca dediler ya, ‘CHP bizim burs vermemizi engelliyor!’ İki türlü yalan konuşuyor. Birincisini söyleyeyim: ‘Hayır, engellemiyorlar.’ Vallahi verdiler. Burs verdiler. Ama nasıl verdiler? Onlar çok şanslı insanlara güç verdiler. Bazı insanlara 200 bin dolar, 250 bin dolar verip, sonra onları milletvekili veya parti yöneticisi yaptılar. Biz ise, sadece bu yıl 100 bin kişiye, kişi başı 7500 liradan, 750 milyon lirayı anasının ak sütü gibi milletimize verdik.
“İSTANBUL’UN DAHA YEŞİL BİR ŞEHİR OLMASI İÇİN DEV YATIRIMLAR BAŞLATTIK”
* Halk ekmek üretimi konusunda dev bir adım attık. Dünyanın en büyük ekmek fabrikalarından, ‘Ahmet İsvan Halk Ekmek Fabrikası’nı hizmete açtık. Bugün İstanbul’a, günlük 1,8 milyon Halk Ekmek üretiyoruz. İstanbul’un daha yeşil bir şehir olması için dev yatırımlar başlattık. 2019’dan bugüne İstanbul’a, halkın kullanabildiği 8 milyon 830 bin metrekare yeni yeşil alan kazandırdık. Sadece kent ormanlarımız değil, Eminönü- Alibeyköy hattında Haliç’e kazandırdığımız yeşil alan, tarihimizin en büyük hizmetlerinden biri oldu. İstanbul’a tam 10 yeni ‘Yaşam Vadisi’ kazandırdık, 11 tanesinin ise imalatı devam ediyor. ‘Yeşil Çözüm’ adını verdiğimiz çevre dostu yatırımlarımıza 1 milyar dolarlık çok büyük bir bütçe ayırdık. Kemerburgaz’da Avrupa’nın en büyük katı atık yakma ve enerji üretim tesisini biz açtık. Atıktan enerji üretimini 3 katına çıkardık; bugün 2,5 milyon insanın elektriği çöpten karşılanıyor.
* İstanbul’un krizlere ve afetlere direncini artırdık. 4 yılda 91 nazım imar planı güncelledik. Bu sayede binlerce vatandaşımız, 40-50 yıldır bekledikleri tapularına kavuştu. Böylece depreme dayanıklı yapılaşma süreçleri de buralarda başlamış oldu. 36 ilçemizde vatandaşlarımızın imar haklarını koruyarak, binalarını dönüştürmenin önünü açtık. İBB ve iştirak şirketleri, bu zamana kadar 19 milyar liralık yatırımla, 52 projesini tamamladı. İştirak şirketimiz KİPTAŞ, 4 yılda 9 bin 498 konutu tamamladı, 7 bin 949 konutun inşaat ve proje aşaması devam ediyor. (İmamoğlu, salondan gelen, ‘Erdoğan adayını açıkla’ tezahüratına, ‘Ben adayı hiç merak etmiyorum, siz neden ediyorsunuz’ şeklinde esprili bir yanıt verdi.) Toplamda, vatandaşımıza 18 bine yakın yeni konut kazandırdık. Listemiz böyle uzar gider.
* Özetle; yeni bir hizmet, yeni bir fayda sunmadığımız, geçmişte almakta olduğu hizmetin kalitesini ve miktarını artırmadığımız tek bir yurttaşımız kalmadı. Hangi kriterle bakarsanız bakın, her alanda bizden önceki 25 yıllık dönemin ortalamasından çok daha fazla yatırım ve çok daha hızlı icraat yaptık… Çok daha az bütçeyle, bu şehrin her ilçesine, her mahallesine çok daha fazla çözüm ürettik. Bütün bunlar, Türkiye tarihinde benzeri görülmemiş adil, halkçı ve demokrat uygulamalar oldu. Yaptığımız her işte, aldığımız her kararda İstanbul’un muhafızı olma bilinciyle hareket ettik.”
“2019’DA BİZ SEÇİLMEMİŞ OLSAYDIK, NELER OLURDU BİR DÜŞÜNÜN…”
* 2019’da biz seçilmemiş olsaydık, neler olurdu bir düşünün… Bu şehrin halka çevrilmiş kaynakları, israf düzeni temsilcilerinin ceplerine akmaya devam ederdi… Bu şehrin gurur kaynağı olan halkçı belediyecilik yerine, ‘Ben yaptım, oldu’ belediyeciliği çevreyi talan etmeye devam ederdi… Biz seçilmemiş olsaydık, bu halkın çocukları ücretsiz Halk Süt içebilir miydi? Hayır. Bu milletin evlatları, 300 bin evladı burs alabilir miydi? Hayır. Bu milletin gencecik evlatları pırıl pırıl yurtlarda yatabilir miydi? Hayır. 10 binin üzerinde çocuğumuz kreşlere gidebilir miydi? Hayır. İşte şu kamusal desteklerden mahrum kalırdı.
* İstanbullu kendi hakkına sahip çıkmasaydı; şimdiye bunlar çoktan ‘Beton Kanal’ ile İstanbul’u baştan başa yarmış, temiz su kaynaklarımızı kirletmiş, İstanbul’un Trakya’yla bağlarını koparmış, kentimizi kocaman yalnız bir ada haline getirmek için yola çıkmış olurlardı. Sadece bununla da kalmaz; kamu kaynaklarını, atalarının emanetini saçıp savuran bir mirasyedi gibi, har vurup harman savururlardı. İstanbul’da kamucu, halkçı, sosyal demokrat belediyecilik anlayışıyla bir ‘İstanbul Modeli’ geliştirdik ve büyük bir değişimin temellerini attık.”
* İstanbul Modeli, sadece hizmet değil, adil hizmet belediyeciliğidir. İstanbul Modeli, sadaka dağıtan değil, her vatandaşa haysiyetli yaşam sürme imkanları üreten belediyeciliktir. İstanbul Modeli, günübirlik değil, kalıcı çözüm üreten belediyeciliktir. İstanbul Modeli, mağdurlar yaratan ve çevreyi katleden bir kalkınma anlayışı yerine, her insanı eşit derecede önemseyen, doğayı ve insani kalkınmayı esas alan belediyeciliktir. Başlattığımız halkçı ve emekçi dostu belediyecilik, darda olanın yardımına koşan, herkese adil ve erişilebilir çözümler üreten anlayıştır. Bizim anlayışımız; devasa, akıl dışı inşaat projeleriyle kaynakları israf etmek yerine, hizmeti vatandaşın ayağına kadar götürme anlayışıdır.
* 5 yıla yakın bir süredir, İstanbul’un dört bir yanında gerçekleştirdiğimiz sayısız projeyle, katılımcı, planlı halkçı bir kalkınma programı uyguluyor, şehrimizi ve insanımızı güçlendiriyoruz. Bu anlayış, sadece yaşam kalitesini değil, şehrimizde bireysel mutluluğu da artıran bir anlayıştır. O nedenledir ki, son yıllarda yapılan global mutluluk endeksi araştırmalarında Türkiye sürekli gerilerken, İstanbul sürekli yükseliyor. 5 yılın özeti olarak büyük bir gururla diyoruz ki, İstanbul’da israfı bitirdik, hizmeti getirdik… İstanbul, başardı. İstanbul’a adalet ve bereket geldi. İstanbul yatırımlarla güçlenmeye, geleceğe güvenle bakmaya başladı. Bu, hiçbir kimsenin, hiçbir kurumun tek başına üstlenemeyeceği kadar büyük bir başarıdır. Bu, hepimizin başarısıdır, 16 milyon İstanbullunun başarısıdır.
* Bizim için ilk dönem, önemli bir değişim ve başarıyla sonuçlandı. 31 Mart 2024’te oylarınızla, İBB’ye yönelik engellemelerin yol açtığı israfı da bitireceksiniz. İnanıyorum ki; büyük bir çoğunlukla, bize yeniden ve çok güçlü bir onay vereceksiniz. İBB Meclisi’nde iş yapmamızı kolaylaştıracak bir çoğunluğu bize verdiğinizde, daha fazla ilçeyi bizim yönetmemizi sağladığınızda, İBB ile ilçenizin belediyesi ortaklaşa ve çok daha hızlı çözüm üretecek, proje tamamlayacak. İstanbul’da hizmet ziyafeti başlayacak. Sizlerin kararlı iradesi görüldükten sonra iktidar, vatandaşla daha fazla inatlaşamayacak.
* Biz de hiçbir komplekse kapılmadan, hiçbir siyasi hesabı düşünmeden, zaten ilk günden beri talep ettiğimiz şeyi yapacağız: Hükümetle birlikte, daha yakın ve daha çok çalışacağız. Bu işin başka bir yolu yok. Hiçbir iktidar, ülkenin en büyük şehrinin açık ve net iradesini yok sayamaz. Sayamayacak. Yok sayarlarsa, millet de onları yok sayacak. Onun için bizlerle çalışacaklar.
* Biz siyasetçiler, bu milletin hizmetkarlarıyız. Ben, Belediye Başkanı olarak tüm milletime, tüm İstanbul’a hizmet ediyorum. Ve halka hizmet etmenin Hakk’a hizmet etmek olduğuna -inançlı bir ananın-babanın inançlı bir evladı olarak- yürekten inanıyorum. İktidar, bugün yetişmiş insan kaynağımız ve milletin ortak değerleriyle kavga içinde. Milletin yetişmiş evlatlarını elitlikle suçlayıp, milli olmamakla ötekileştirirken, ülkemiz yetersiz insan kaynağı ile yönetilmeye mahkûm ediliyor. Türkiye bunu hak etmiyor Çağımızda bir şehri aklınıza estiği gibi tek başınıza aldığınız kararlarla yönetemezsiniz. Hele İstanbul’u hiç yönetemezsiniz. Önce şehrinizi nereye taşıyacağınıza karar vermelisiniz. Biz, şehrimizi stratejik bir plan dahilinde yönetiyoruz.
* Dünya krizde. Bölgemiz krizde. Ülkemiz siyasal, ekonomik ve toplumsal olarak krizde. Yanı başımızda Filistinliler, katlediliyorlar. Bundan 100 yıl önce Atatürk ve arkadaşları, muasır medeniyeti hedeflerken, elimizde bir model, örnek vardı. Şimdi muasır medeniyet de krizde. Bizim iddiamız, yalnızca İstanbul için değil; dünyaya, bölgeye ve ülkeye örnek ve öncü bir İstanbul vizyonu hayata geçirmektir. Çünkü İstanbul hem bu ülkenin hem de dünyanın gözdesi. İstanbul Planlama Ajansı’nı (İPA) bunun için kurduk. Biz, yalnızca bugünün acil sorunlarına çözüm bulmak ve günü kurtarmakla ilgilenmiyoruz.
* Biz, çocuklarımıza bırakacağımız bir şehri güçlü bir şekilde planlıyoruz. 31 Mart 2024, İstanbul’da 5 yıl önce başlattığımız büyük yolculuğun hızlanacağı, yepyeni bir dönemin başlangıcı olarak, gelecek güzel günlere doğru daha sağlam, daha kararlı, daha hızlı adımlarla yürüyeceğiz. 2019’da çıktığımız bu yolculuğun hedefi, İstanbul’u 2050’ye taşımaktır.
* Biz, 5 yıldır İstanbul’un yalnızca bugününü değil, geleceğini de gözeten bir anlayışla çalışıyoruz. Şehrin yol haritasını belirleyerek, geleceğimizi planlayarak, projelendirerek hareket ediyoruz. Bir dönem daha İstanbul’u yönetme kararlılığıyla yola koyulurken, benim gündemimde ‘İstanbul Vizyon 2050 Strateji Belgesi’ni hayata geçirmek var. Bizim gayet güçlü bir İstanbul vizyonumuz Bilimsel ilkelere dayalı bir yönetimimiz, ihtiyaçlara dayalı bir icraat anlayışımız var. Bizim için vizyon, bugünden geleceğe bakmak değildir. Bizim için vizyon, olası bir gelecek senaryosundan bugüne bakmaktır. Bugünü, o geleceğe göre tasarlamaktır. Gelecekte neler olup biteceğini öngöremeyenler, bugünü tasarlayamazlar. Günübirlik kararlarla günü kurtaranlar, geleceği karşılayamazlar.
* 2050 Strateji Belgesi’ni, farklı uzmanlık alanlarından bilim insanları, sivil toplum örgütleri kamu ve özel sektör temsilcileri ile, gündeminde İstanbul olan çok çeşitli paydaşların katılımıyla, 2 yıldan uzun bir sürede hazırladık. 20.000’den fazla İstanbullunun emeği var bu yol haritasında. Her ilçeden ve her uzmanlıktan İstanbulluların bizzat kendilerinin belirlediği öncelikler var. Tam anlamıyla katılımcı, ortak akla ve rızaya dayanan bu vizyon; küresel rekabette İstanbul’u güçlendirecek, İstanbulluların refahı ve mutluluğunu artıracak hedefler çalışması oldu. Dünyanın en gelişmiş şehirleri geleceklerini nasıl şekillendiriyorsa, biz de öyle şekillendireceğiz. İstanbul’da, kendimizle de yarışacağımız büyük bir ilerleme hamlesi başlatacağız.
YENİ DÖNEMİN ANA HEDEFLERİNİ AÇIKLADI
* İstanbul’a Hizmette Tam Yol İleri’ diye tarif ettiğimiz ana hedeflerimiz şunlar olacak: ‘Daha adil İstanbul için; tam yol ileri, diyoruz. Yeni dönemde İstanbul, ihtiyaç sahiplerini daha çok gözeten, yoksullukla daha kapsamlı mücadele eden, herkes için adil fırsatlar sunan bir kent olacak. Gençlerimiz ve kadınlarımız için İstanbul; daha adil, daha güvenli ve daha sosyal bir şehir olacak. Yoksullara, yaşlılara, bakıma muhtaç olanlara ve çocuklara kamunun şefkatli ve sürdürülebilir desteğini hissettirecek. Şehrimizde yaşayan her bir vatandaşımızın insan haysiyetine yaraşır biçimde hayat sürdürebilmesi için çözümler üreteceğiz. ‘Daha yeşil İstanbul için tam yol ileri.’ Bizim önceliğimiz; İstanbul’u aktif yeşil alanlarıyla yaşanabilir bir kente çevirmektir. Devam eden yaşam vadilerimizi etap etap tamamlayıp, yenilerini de ekleyerek, 2029 yılına kadar şehrimize 10 milyon metrekare daha aktif yeşil alan kazandıracağız.
* İstanbul’un yeşil alanlarının talan edilmesine fırsat vermeyeceğiz. Bu alanlarda aileler, gençler, yaşlılar, tüm İstanbullular temiz hava alacak, sporunu yapacak ve sevdikleriyle kaliteli zaman geçirecek. İstanbul, bundan böyle doğayı iyileştiren, mümkün olan her alanda doğayla barışık uygulamalar geliştiren bir şehir olacak. Önümüzdeki haftalarda Anadolu yakasında hizmete açacağımız, ‘Şile Kömürcüoda Çöp Sızıntı Arıtma Tesisi’, alanında dünyanın en hızlı tamamlanmış tesisi olacak. İBB olarak açacağımız bu tesis, Avrupa’nın ikinci en büyük tesisi olacak. Bu sayede, her gün 400 ton atıktan yakıt türetecek ve çöpten enerji üretme kapasitemizi tam iki katına çıkaracağız.
“DAHA ÖZGÜR İSTANBUL İÇİN; TAM YOL İLERİ”
* ‘Daha özgür İstanbul için tam yol ileri.’ Yeni dönemde İstanbul, yerel demokrasinin her geçen gün güçlendirildiği, birbirini dinleyen, birlikte üreten, birlikte kendini güçlü hisseden bireylerin şehri olacak. Milli bayramları da birlikte yaşayan, dini bayramları da birlikte yaşayan bu şehir, yaşayan herkesin şehri olacak. Bu şehir, gayrimüslimlerin de şehri. Bu şehir, Kürtlerin de şehri. Bu şehir, bu şehirde yaşayan Caferilerin de şehri. Boşnakların da şehri. Bu şehirde yaşayan herkesin şehri olacak. Bu şehir, hepimizin şehri. Aynen 86 milyon insanımızın şehri olduğu gibi. Bu şehirde yaşayan herkesi bu şehrin sahibi olacak. İstanbul’u yönetirken, demokratik katılım kanallarının sonuna kadar geliştirildiği, her fikrin ve sesin şehrin yönetime katılabildiği kalıcı çözümler geliştireceğiz. ‘Daha ulaşılabilir İstanbul için tam yol ileri.’ İstanbul’un altını demir ağlarla örmeye devam edeceğiz.
* İstanbul’u bir uçtan bir uca bağlayacak, yeni nesil ekspres metro hattı HIZRAY projemizi hayata geçireceğiz. Sabiha Gökçen Havalimanı – Beylikdüzü arasındaki 74,5 kilometrelik mesafede, 13 istasyonla hizmet verecek bu yeni nesil ekspres metro hattı ile 20 noktada diğer metro hatlarımıza entegrasyon sağlayacağız. HIZRAY projesi hayata geçtiğinde, İstanbul raylı sistem ağının ana arteri olacak. Çevreci, hızlı, konforlu ve dakik bu sistemle İstanbul’da trafik ve ulaşım çilesi sona erecek. HIZRAY sayesinde, İstanbulluların zamandan tasarruf etmesi sağlanacak ve İstanbul daha konforlu ve daha yaşanabilir bir şehir haline gelecek.”
“2029’DA TOPLU ULAŞIMDA RAYLI SİSTEMLERİN PAYINI, YÜZDE 50’NİN ÜZERİNE ÇIKARACAĞIZ”
* Ayrıca Sefaköy-Beylikdüzü Tüyap metro hattı, Yenidoğan-Çekmeköy-Söğütlüçeşme metro hattı, Eyüpsultan-Bayrampaşa Tramvay hattı ve Kadıköy-Maltepe-Cevizli tramvay hattı gibi birçok yeni raylı sistem projelerini başlatacağız. 2029’da toplu ulaşımda raylı sistemlerin payını, yüzde 50’nin üzerine çıkaracağız. Metro hatlarını kullanan vatandaşlarımızın çeşitli ihtiyaçlarını giderebilecekleri çok daha fazla alan, meydan ve yeşil alanlar, park et devam et istasyonları, otoparklar yapacağız.
* Böylece İstanbul’da kent içi ulaşım daha ucuz, daha konforlu ve daha kolay hale gelecek. Bugün daha fazla projelere girmek istemiyorum, ama ‘Bulut’ adını verdiğimiz yeni projelerimizle; Gayrettepe, Esentepe, Levazım ve Balmumcu gibi keşmekeşe dönmüş alanlarda, yollar üstü yaya kaldırım sistemi kuracağız. Yaya teması kopmuş tüm hatları birbirine bağlayacak, tüneller, geçitler, asansörler ve köprülerin yarattığı kaos yerine yoğun bölgelerde hayatı kolaylaştıracağız.
* ’Krizlere ve afetlere daha dayanıklı İstanbul için; tam yol ileri.’ Yeni dönemde kentsel dayanıklılığı artırmak için, bir taraftan bireysel çözümler üretirken, diğer taraftan kalıcı ve her ilçeyi kapsayıcı çözümler getireceğiz. Kriz anlarında toplumsal dayanışmayı hızla örgütleyecek, birlikte mücadele kurumlarımızı ve kültürümüzü güçlendireceğiz. Deprem ve afet konusunda önerdiğimiz, başta İstanbul’a özel afet yasası olmak üzere, politikaların hayata geçmesi için hükümetimizle çalışacağız. ‘Girişimciliğin ve yaratıcılığın merkezi İstanbul için tam yol ileri.’ 8 bin yıldır insanlığın gözde şehirlerinden biri olmayı başarmış eşsiz İstanbul’u, uluslararası yatırımlar için güçlü bir çekim merkezi haline getireceğiz. İlk dönemimizde, İstanbul’un yaratıcılığını açığa çıkaracak projelere istediğimiz kadar ağırlık veremedik. Yeni dönemde öncelikli hedeflerimiz arasında bu da var.
* Dünyanın yaratıcı sermayesinin bir kısmının İstanbul’a akması için çalışacağız. Bugüne dek 165 bin vatandaşımızın yararlandığı ‘Bölgesel İstihdam Ofislerimizi’ yaygınlaştıracağız. 2027 Avrupa Oyunları ve 2036 Olimpiyatları başta olmak üzere, İstanbul’u her alanda bölgesel ve küresel etkinliklerin merkezi haline getireceğiz. ’Tarihi mirasa sahip çıkan İstanbul için tam yol ileri.’ İstanbul tarihinde, tarihi mirasa en çok yatırım yapan yönetim biz olduk. Yerebatan Sarnıcı, Müze Gazhane ve Yedikule Gazhanesi başta olmak üzere; 25 ilçede, 42 rotada, 1.321 kültür varlığımızı; müze, sanat eseri, çeşme ve tarihi eseri değerine kavuşturduk.
* Yeni dönemde, İstanbul’un pek çok yerinde unutulmuş ve yok olmaya yüz tutmuş pek çok mirası kurtaracak; endüstriyel alanların dönüşümünü tamamlayacak ve şehrimizi dünyanın en önemli çekim merkezlerinden biri haline getireceğiz. ‘Gençlere eşit fırsatlar sunan İstanbul için tam yol ileri.’ Biz, gençleri ve çocukları, en önemli yatırım alanı ve kamusal görev alanı olarak kabul ediyoruz. İstanbul’da gençleri karar mekanizmalarının ve kentsel organizasyonların çok daha önemli bir paydaşı yapacak ve gençlerin sesine çok daha fazla kulak vereceğiz. Bu nedenle yeni dönemde İstanbul’u yönetirken, yurtlar, burslar ve kütüphaneler gibi gençlere yönelik hizmetlerimizi kat kat artıracak, gençlerimizi dünyadaki akranlarıyla her alanda yarışabilecek donanımlarını güçlendireceğiz.
* Biz, İstanbul’da geride bıraktığımız bu 5 yılda işleri rayına oturttuk. İstanbul, bu sağlam raylar üstünde ilerliyor, daha da ilerleyecek. Yolundan sapmayacak. İstanbul’a ihanet ettirmeyeceğiz. ‘‘İstanbul’a ihanet ettik’ diyenleri ve o zihniyete sahip olanlar, o makamlara bir daha oturamayacak. Çünkü biz, başarısı sınanmış, denenmiş bilimsel ilkelerle çalışıyoruz. Biz, ‘tensipleriyle’ değil, milletimizin aklıyla çalışıyoruz. Şehrimizi ortak akılla yönetiyoruz. İkinci dönemimizde daha kolay başaracağız ve çok daha büyük işler başaracağız. İkinci dönemimiz, İstanbul’un her anlamda yükseleceği, güçleneceği bir dönem olacak.
* Önümüzdeki günlerde bu vizyon çerçevesinde hazırladığımız somut projelerimizi detaylarıyla sizlerle paylaşacağız. O zaman göreceksiniz ki; İstanbul’u yönetmek için çok hazırlıklı ve çok kararlıyız. Bizim bir farkımız var: Biz adaletli, halkçı, Atatürk milliyetçisiyiz. Biz, bu ülkeye yurttaşlık bağlarıyla bağlı her vatandaşımızı aynı derecede eşit, onurlu ve saygın kabul eden insanlarız. Biz, söz verip yapanlardanız. Biz, 7-8 yıldır, ‘Ha bu yıl şahlanıyoruz, ha öteki yıl şahlanıyoruz, olmadı daha ertesi yıl şahlanıyoruz’ diyenlerden değiliz. Son şahlanış da 2024’e kaldı malumunuz!
* Ama onlardan bir isteğim var: İsraf düzeni olarak bize engel olmak, itibar suikastı yapmak ve İstanbul’un kaynaklarına göz koymak yerine; gelin, lütfen, Allah aşkına önce şu ekonomiyi düzeltin, enflasyonu düşürün. On milyonlarca vatandaşımızı inim inim inleten şu derin yoksulluğa son verin. İlaçtan tedaviye kadar, alarm veren sağlık sistemini düzeltin. Gelin hukukun üstünlüğünü yeniden hakim kılın. Adaletsiz uygulamalarınızdan vazgeçin. Bu ülkeye adaleti geri getirin. Suçsuz yere içeri attığınız muhalifleri serbest bırakın. Sırf maddi nedenlerle ailesini, okulunu, ülkesini ve geleceğini terk eden gençlere gelecek borcunuz var. Siz, önce bu borçlarınızı ödeyin. Hiçbir şey yapamıyorsanız, gelin Türkiye’nin güvenlik ve sığınmacı sorununu el birliğiyle çözelim.
* Her sabah bakıyorum; bizim polisimiz araçlarıyla vızır vızır çalışıyorlar. Zaten çalışıyorlardı. Her gün bir operasyon; şu mafya, bu mafya… Dünyadaki bütün mafyaların isimlerini öğrendik. Ya bunlar bu memlekete ne zaman geldi? Son 150 gündür bu kadar mafya, bu kadar çete, bu kadar operasyon yapıldı. Geçmiş dönem makamlarına, yetkililerine, valilerine, dava açılacak mı? Uyuyorlar mıydı, görmüyorlar mı?
* Beş yıl önce olduğu gibi; bizim yine büyük hayallerimiz var. Bizim hayalimiz; ana gibi merhametli, ana gibi şefkatli, ana gibi adaletli, ana yüreği gibi temiz, ana kucağı gibi huzurlu, anamızın gönlü gibi zengin bir İstanbul’dur… O Ana ki; bize, önce atamız Fatih Sultan Mehmet’in, sonra da büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetidir. İstanbul’u; başımızı yasladığımız annemizin sinesi kadar huzurlu, çocuklarının mürüvvetini görmüş annemiz kadar mutlu etmek vazifemizdir. İstanbul, hepimizin evidir ve evi olmaya devam edecek. Ey aziz İstanbul sana söz; biz yeni dönemde de durmadan, dinlenmeden, atom karıncayı geçecek şekilde çalışmaya devam edeceğiz.
* Ey aziz İstanbul sana söz; seni refahın ve adil paylaşımın huzur ve mutluluk dolu şehri yapacağız. Sevgili Peygamberimiz, ‘İşi ehline bırakınız’ demiş. Siz, kendi işinize bakın ve halka hizmet işini bize bırakın. O bizim işimiz. İstanbul emin ellerde yönetiliyor, yönetilmeye devam edecek. İçiniz rahat olsun. İstanbul’un muhafızı olarak, bu aziz şehre ihanet edilmesine bir daha izin vermeyeceğiz. Çünkü İstanbul’a ihanet eden, Türkiye’ye ihanet eder.
* Sözlerime son verirken; başta benim partim CHP olmak üzere, her siyasi partiye üye olan, her siyasi görüşten İstanbulluları bir kez daha liyakati ve İstanbul’u ileriye taşıyacak ekibi seçmeye davet ediyorum. Kadınları, gençleri, esnafları, iş insanlarını bu tarihi yolculuğa destek olmaya davet ediyorum. Her yaştan, her sektörden çalışanları, üreticileri, emekçileri, kadınları ve gençleri bir kez daha tarih yazmaya davet ediyorum. İstanbul, senin kalendir. Gelin, birlikte bu muhteşem şehri geleceğe taşıyalım. İstanbul senindir. İstanbul, birilerinin hırsına kurban, edilmeyecek kadar değerlidir. Hep birlikte başaracağız. Her şey çok güzel olacak. Her şey çok güzel olacak.
Kaynak: Cumhuriyet