Arap Birliği sözcüsü Pazartesi günü Uluslararası Adalet Divanı‘na yaptığı açıklamada, İsrail’in Filistin topraklarını 57 yıldır yasa dışı işgal etmesine rağmen dokunulmazlığının uluslararası barış ve istikrara yönelik bir tehdit olduğunu söyledi.
Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Aboul Gheit adına konuşan örgütün Brüksel’deki temsilcisi Abdel Hakim Al Rifai, Lahey’deki mahkemenin “bu işgalin yasa dışı olduğunu doğrulayacağına” güvendiğini söyledi.
İşgalin yasallığıyla ilgili duruşmalar son gününe girerken Bay Al Rifai, “Bu uzun süreli işgal uluslararası adalete bir hakarettir. Bunun sona erdirilememesi, Filistin halkına karşı soykırıma varan mevcut dehşetlerin yaşanmasına yol açmıştır. Hesap verebilirliğin siyasallaştırılması ve adaletin uygulanmasında çifte standart benimsenmesi yoluyla İsrail’i hukukun üstünde tutma ısrarı, uluslararası barış ve istikrara doğrudan bir tehdittir” dedi.
Al Rifai, Filistinlilerin “etnik temizlik, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar, nüfusların yerlerinden edilmesi, yasadışı tecrit duvarlarının ardında hapsedilme ve yasadışı [İsrail] yerleşimlerinin genişletilmesi” mağduru olduklarını söyledi.
İsrail, soykırım iddiaları da dahil olmak üzere bu tür suçlamaları reddediyor.
University College London’da hukuk profesörü olan Ralph Wilde, kendi kaderini tayin hakkının İsrail’in değil, Filistinlilerin talep edebileceği bir hak olduğunu söyledi.
Ralph, Arap Birliği adına, “Filistin halkının , zorunlu Filistin topraklarında yalnızca Yahudi halkı için bir ulus devlet kurmaya yönelik yüzyılı aşkın süredir devam eden şiddet içeren, sömürgeci ırkçı çabalar yoluyla, kendi kaderini tayin etme konusundaki yasal haklarını kullanmaları engellendi” ifadelerini kullandı.
Rekor sayıda ülke ve aralarında Arap Birliği’nin de bulunduğu çok sayıda uluslararası örgüt, BM Güvenlik Konseyi’nin 2022’de İsrail’in Doğu Kudüs de dahil olmak üzere Filistin topraklarını işgaliyle ilgili olarak UAD’ye yaptığı açıklama taleplerinden doğan duruşmalarda açıklama yaptı, çoğu İsrail’i eleştirdi.
Türkiye’nin dışişleri bakan yardımcısı Ahmet Yıldız, “Filistin halkına onlarca yıldır uygulanan adaletsizlikler nedeniyle yönetilen temel uluslararası sistem çökme noktasına geliyor” dedi.
Bay Yıldız, Filistinli militan grup Hamas’a açıkça atıfta bulunarak mahkemede şunları söyledi: “Çatışma belirli bir Filistinli grup veya grupla ilgili değil. Çatışma daha önceki bir yüzyıla kadar uzanıyor.”
Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği ve yaklaşık 1.200 kişinin ölümüne yol açan saldırılar, İsrali’in Gazze’ye 29.700’den fazla kişiyi öldüren askeri müdahalesini tetikledi.
Yıldız, “Barışın önündeki asıl engel açıktır: Doğu Kudüs de dahil olmak üzere Filistin topraklarının İsrail tarafından işgalinin derinleşmesi ve İsrailliler ile Filistinlilerin yan yana yaşamasını öngören iki devletli vizyonun hayata geçirilememesi” dedi.
Ramazan’dan birkaç hafta önce Türkiye, Müslüman toplumun işgal altındaki Doğu Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya sınırlı erişimi konusunda özellikle endişelerini dile getirdi.
Sayın Yıldız, İsrail hükümetinin, 4 Ekim’de camiye yapılan baskını da içeren, Kudüs’ün kutsal mekanlarına erişim özgürlüğüne izin veren statükoyu bozduğunu söyledi.
Kendisi mahkemeye, “Mevcut gidişat, daha geniş bir bölgesel yangının yanı sıra toplumlar arası kutuplaşma riskini de taşıyor” dedi.
İslam İşbirliği Teşkilatı’nı temsil eden bir avukat, işgali “üç kat hukuka aykırı” olarak nitelendirdi.
Fransız kamu hukuku profesörü Monique Chemillier-Gendreau, İsrail’in 1967 savaşında yasaklanan güç kullanımını ihlal ettiğini ve ardından yerleşimcileri bu bölgelere taşınmaya teşvik ettiğini söyledi.
İşgalin, toprakları ilhak etme hedefi nedeniyle de yasadışı olduğunu, “Filistin halkını temel kendi kaderini tayin hakkından mahrum bıraktığını” ekledi.
Bütün ülkeler İsrail’i eleştirmedi.
Zambiya, başsavcısı Marsham Mubambe Muchende aracılığıyla UAD’ye, iki devletli çözüme yönelik müzakereleri zayıflatabileceği gerekçesiyle tavsiye niteliğinde görüş yayınlamaktan kaçınması gerektiğini söyledi. Bu argüman, geçen hafta İngiltere ve ABD tarafından da kullanılmış ancak diğer ülkeler tarafından reddedilmişti. .
Zambiya, UAD’nin bağlayıcı olmayan bir tavsiye niteliğinde görüş yayınlama yetkisine sahip olduğunu ancak bunun faydası olmayacağını savundu.
Bay Muchende, “Mahkeme ne mevcut tek anlaşmazlık çözüm mekanizması ne de her koşulda en iyisi” dedi.
“Uzun yıllardır avukatlık yapan bizler, bir kazananı ve bir kaybedeni belirlerken, mahkeme kararlarının neredeyse her durumda komşular arasındaki ilişkileri nasıl kalıcı olarak mahvettiğini ve bu farkın daha iyi bir şekilde çözülebileceğini biliyoruz. müzakere yoluyla çözüm, uzlaşma veya arabuluculuk gibi alternatif uyuşmazlık mekanizmaları” diye ekledi.
Ülkeler arasındaki genel anlaşmazlıklara karar veren tek uluslararası mahkeme olan UAD’nin tavsiye niteliğinde bir görüş yayınlamasının yaklaşık altı ay sürmesi bekleniyor. (The Natioanal News)
Ralph Wilde’ın tarihi konuşması
Yorumlar kapalı.