Sevgili Dostlarım,
1975 yılından beri siyasetin içindeyim; toplumun nereden nereye geldiğine dair görmediğim bir şey kalmadı diyebilirim..
Siyasetin tozunu soluduğum ilk günlerde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mirası henüz 37 yaşındaydı..
İlk mektepte okumuş olduğum ‘Yurttaşlık, Aile ve Hayat Bilgisi’ dersleriyle atılmış olan sağlam temelin üzerine bir şeyler koyma gayreti içindeydim..
Tertemiz duygularla milli değerlere ve vatanıma sahip çıkmak, büyük önderin çizdiği kutlu yolda ilerlemek, ülkemi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarma gayreti içinde üzerime düşen görevi yapmak ve bir şekilde Ata’ya, silah arkadaşlarına ve kahraman şehitlerimize olan vefa borcumu ödemek yegane gayemdi..
O günlerde toplumun tamamı benzer duygular taşımakta, kurulmuş olan Cumhuriyet rejimini yaşatma ve bu mirasa yaraşma gayreti içindeydi..
Lakin Kurtuluş harbinin kuyruk acısı içinde kıvranan sinsi emperyalizm Atatürk’ün vefatıyla birlikte düştüğü yerden öyle bir kalkmıştı ki bir anda kendimizi bu öfke selinin içinde bulduk..
Devletten millete uzanan derin müdahale ve çürüme işte tam da o yıllarda uç verdi..
Genç Cumhuriyet’in ilk çeyrekte yetiştirmiş olduğu gençlik ve onların evlatları akibeti meçhul bir istikamete doğru hızla savrulmaya başladı..
Milli, manevi, ahlaki, etnik, kültürel ve eğitsel değerler üzerinden planlanan onlarca proje acımasızca hayata geçirildi..
Dış güdümlü siyasi figürler ve onların atamış olduğu iç güdümlü bürokratlar bilerek ya da bilmeyerek görevini yerine getirdiler..
AKP iktidarıyla birlikte altın vuruşu yaparak Atatürk’ün 15 yılda kurduğu düzeni son 22 yılda yerle yeksan ettiler..
Sonunda;
Tarihinden koparılmış bir MİLLET,
Kur’an’dan koparılmış bir DİN,
Hurafeye dayalı bir EĞİTİM,
Ekonomisi çökertilmiş bir ÜLKE,
Ahlak ve kültürü yozlaştırılmış bir TOPLUM,
Ordusu zarar görmüş bir DEVLET,
Demografik yapısı tahrip edilmiş bir VATAN yarattılar..
Ülkeyi içeriden dönüştürürken dışarıdan da kuşattılar..
Tüm bunları yaparken toplumu uyutmak için de Osmanlı sosuna batırılmış, Din ceketi giydirilmiş; Ecdat ve İslam’la alakası olmayan bir tiyatro düzenini de Mehter, Ezan, Sela ve çakma tarihi diziler eşliğinde dayattılar..
Sıra geldi bu topraklarda kendi egemenliklerini ilan etmeye, suç işleyerek kurdukları yeni düzeni meşru hale getirmeye ve bunun için de içeriğini gibi sakladıkları anayasa değişikliğini yapmaya.!
Eğer ki muvaffak olurlarsa, 31 Mart mahalli seçim zaferi ile birlikte düğmeye basmaya.!
1970’lerden kalan ve kalbi hala Atatürk ve Cumhuriyet sevgisiyle atan, değişmemekte ve dönüşmemekte ısrar eden bir avuç vatansever olarak tarihi bir döneme hep birlikte şahit olduk. İlk kez büyük bir umutsuzluğa kapıldık..
Tam her şey bitti derken 29 Ekim 2023 günü umutlarımız yeniden yeşerdi..
Cumhuriyetin 100. yıl kutlamaları ve Atatürk sevgisi sel olup taştı, sınırları aştı ve okyanus ötesine ulaştı; tüm işbirlikçilere ayyıldızlı bir kapak oldu. Türk Milleti’nin birlik beraberlik içinde olunduğunda neler yapılabileceği bir kez daha ortaya konmuş oldu.!
Şimdi sıra bu birlikteliği mahalli seçimlerde tekrar ortaya koymaya geldi.!
Lütfen adayların Atatürk çizgisinde olup olmadığını çok iyi araştırın ve oylarınızı AKP’nin değirmenine su taşımayacak partilerin adaylarına verin..
Dr. Vecdet Öz