“Saya” ayakkabının yumuşak olan üst kısmı. “Sayacı” da ayakkabı imalatında çalışana deniyor.
Büyük kentlerde sayacıların sanayi siteleri bile oluyor. Binlerce ayakkabı ustası, çırağı, yüzlerce işyeri…
Meslek hastalıklarıyla iç içe, boğaz tolluğuna çalışan sayacılar, Suriyelilerden sonra ücretlerin daha da bastırılmasını yaşadılar. İşçilik daha da ucuzlaştı. Kavga gürültü basına yansıdı. Ekonomik kriz de bindirince, sadece işçiler değil, adı bilinen işletmeler bile zora düştü. Konkordatolar, iflaslar birbirini izledi.
Ancak bugünlerde başka şeyler oluyor. Yer yer işletmeler, işçiler, ustalar değil konu. Anladığım kadarıyla sayacılık mesleği toptan sarsılıyor. Meslek can çekişiyor sanki.
Gelin birlikte işçilere gidelim. Ustalar, 20, 30, hatta 50 yıllık ustalar konuşsun, biz okuyalım. Neler olduğunu mesleğin sevdalılarından öğrenelim;
SAYACI DİLİ
“Ayakkabı Emekçileri”, Facebook’ta 43.238 üyesi olan sayacıların haberleşme, dertleşme grubu. Sık sık iş ya da işçi arayanların duyurusu yayınlanıyor. İŞKUR sanki. Duyuru ilgisiz kalabalıklarda erimiyor, direk alıcısına gidiyor.
Bir süredir konuklarıyım. İlgiyle izliyorum. Uzaktan bakmak gibi değil, heyecanlı, öğretici.
Meslek, özel beceriler, seneler isteyen ustalıklar gerektiriyor. Her meslek gibi kendi dilleri var. Bazılarını öğrendim. Ama hala yabancısı olduklarım var. Şu ifadelerle burada karşılaştım mesela;
“Taban ilaçcısı lazım”
“Ön mantoya adam lazım”
“Fantezi işi mi Faruk?”
“Sayacıya ihtiyaç var mı?”
“Kesici lazım mı ustam?”
“Badilli ayakkabıya arka kapamacı aranıyor”
“Fortformacı aranıyor”
“Bercan ayakkabıya mekvalcı lazım”
“Kürkü bot dikecek“
“Zenne kalfası veya işçisi arayan var mı?”
“Strobel ve mekval dikiminden anlayan…”
Ve daha neler neler… Birkaçını aktardım sadece.
AYAKKABI EMEKÇİLERİ
Mesleğin, sektörün dertlerini anlamak istiyorsanız ustalara kulak vermek, yazdıklarını okumak yeter.
Bundan sonrası için sözü onlara bırakıyorum. Nokta, virgül gereğinin dışında olduğu gibi sunuyorum. Son bir aydaki sohbetler sadece. İsimleri de, sadece baş harfleri ile olacak;
- NB; “47 yıldır bu işi yapıyorum artık sanatkârın değeri kalmadı”
- RE: “Aynı. Benim da o kadar oldu. Tadı tuzu kalmadı.”
- SB: “Son yıllarda anladım ki malesef yanlış meslek seçmişiz arkadaşım”
- AG: “Sanatkar kalmadı ki değeri de kalsın”
- HS: “Ayakkabı, çorap işi oldu”
***
- NB: “Ulan arkadaş yaş 50 oldu. Sayacı başladık, model de, kesim de elimizden gelir. Şöyle sanatkarsın, böyle sanatkarsın. Nefsimize hoş gelen bir dünya iltifat aldık. Ama yemin ederim ki, araba, ev, at, kat, hiç bir şey alamadık. Hala emekli de olamadık. Şeytan bu işin neresinde? Anlamadım gitti?”
- MS: “Anladığın gün bittiğin gün. Emekçinin hiçbir zaman değeri olmaz bu ayakkabı sektöründe”
- HE: “Artık ben de Beyoğlu kalfasıyım, kesiciyim, modelciyim. A’dan Z’ye süper zanaatkarım. SSK başlangıcı 86. Ödenen prim ise 1.500 gün. İşçinin hakkını gasp edenlere haram, zehir olsun. Bende yaş 60. Zanaatkar olsan ne yazar. Bu piyasada hakkını alabiliyo musun, hayır! Kardeşim, sosyal hakları veremeyen kişilere iş yeri açma, eleman çalıştırma izni verilmemeli. Ancak o zaman düzgün işyerleri ve mağdur edilmeyen işçiler olur. Dünden bu güne denetim olmayan bir başıboşluk var. Bu bütün gelmiş geçmiş hükümetlerin suçu. Üçümüz beşimiz kalfa, kesici, sayacı, modelci birleşip işyerleri kuralım. Kimseye köle olmayalım.”
- BT: “Aynen. Denetim yok, köle düzeni”
- CT: “Ülkemizde sanatkarın değeri yok kardeşim”
- RD: “İzmir’de 70 yaşında bir adamı gördüm. Sanki kendimi gördüm. O gün mesleği bıraktım. Şoförlüğe başladım. Allah’a çok şükür yaşım da 62,5. Yıl doldu emekli. Bırakmasaydık daha sürünmeye devam ederdik”
- ECC: “Ölünce emekli oluruz. Arkadaşlar mesleği bitirdiler. Çok şükür yine de elimiz ayağımız tutuyor”
- AB: “Bırakın, zanaatkarın hiçbir şekilde değeri yok. Bir de mülteciler geldi. Piyasa bitti maalesef”
- SA: “Bir söz duymuştum, zanaatkarın cenazesini belediye kaldırırmış. Yani hiçbir değeri, kıymeti olmaz”
- SE: “Değerli meslekdaşım merhaba. Bu mesleğe hayatınızı vermişsiniz, ama insanların işine yaradığınız kadar varsınız. Lütfen kardeşim artık böyle söylemlere prim vermeyelim.”
- SM: “Örgütsüz, bencil olursak, sınıf mücadelesi veren olmadık . Bireysel takıldık hep”
- HY: “Başınız sağolsun. Meslek öldü…!”
- BK: “Ben sadece bir şey demek istiyorum. Kimin düşmanı varsa bu mesleğe koysun”
***
- EK: “Benim gibi eskiler için söylüyorum. oradan oraya zıplamanın sonuçları bunlar. Beyoğlu’nunda Ertuğrul kundurada işe başladım. Tam 16 sene aynı yerde çalıştım. Askere gittim, çıkış almadım. Allah razı olsun oda askerdeyken bile primlerimi ödemiş. Orası yetti bana. 15 yıllık emekliyim. Yaş 59. Sözüm genç olanlara. Atın kapağı, 3’üne 5’ine bakmayın. Sağlam bir iş bulun, çalışın orada. Bu meslek bitti artık. Beyoğlu varken meslek meslekti. Orayı bitirdiler meslekte bitti.”
- NB: “Bak ne güzel dedin. Beyoğlu bitti, meslek bitti. Beyoğlu 1985-1990’da bitti. İstisnalar olabilir, % 80 benim gibidir. Mesleğin en zor bölümü. Sayacı kalfanın tüm sermayesi çekiç danayla, falçata. Kesici tek bıçak, temizlemeci eli cebinde işe başlar. Bir de Sayacı derdi bak, kira, odabaşı, çaycı, Bağkur, elaman, Makina, ekip, götür getir, bul, eksik, patlak, çatlak, uğraş, üstüne de sürekli hesaba kesik ye. Onla uğraş dolandırılır, onla uğraşır. Sabah 6-7 kalkar. Gece 10-11 evine gider. La bu adam o saatten sonra ne eder? Ah güzel insan ne desek boş. Zıplamak sayacı için kolay değil. Dükkan taşımak kola değil öyle.”
- NB: “Anlaşılmayan konu sayacı atölye elamanı değildir. Esnaftır, ustadır, işverendir, vergi mükellefidir.”
***
- ŞÖ: “Bu ay en az 20 atölye kapandı” (1 Ağustos 2024)
- SS: ”Hangi işveren ve atölye hak yiyorsa daha beter olsunlar”
- ET: “Kardeşim siz 50 TL dikiyosunuz. Mağazalarda 2500 TL ayakkabıya para istiyolar. Sen kazanmıyon. Mağaza mı kazanıyo, anlamadım.”
- Mİ: “Daha cok kapatırlar. Bir işçinin 200 lirasına düşecek kadar aciz olmuşlar. kimsenin hakkı kimseye kalmaz.”
- RT: “İnşallah kökten batar”
- MD: “Allah böyle yapar. Beter olsunlar inşallah”
***
- GD: “Bizim bölgede malzemecinin verdiği habere göre 38 tane atölye Suriyeliler açtı. Türkler 29 tane kapattı”
- TÖ: “Allah’ım gençleri kurtarsın. Gençler başka işlere kaçın. Başka meslek yapın. Ömrünüzü yedi bu meslek”
- LB: “Her önüne gelen 2 makina alıp da dükkan açarsa olacağı buydu”
***
- MY: Arkadaşlar ayakkabıcılık zor meslek. Gerçekten şartları ağır. Sıkıntıyı sadece işverenlerde arıyorsunuz, ama işverenlerin çoğu sizden daha zor şartlarda yaşıyor. Parası çok olan patronlardan bahsetmiyorum. Sorun paranın alım gücünün olmamasında, bu bir. Koca esnaf federasyonu sizi hiçe saymış. Odaları yönetenler keyfinde. Devletin umurunda değilsiniz. Şunu söylemek istiyorum, tek suçlu işveren değil. Yüreğiniz yetiyorsa esnaf federasyonuna, oda yönetimlerine, devlet yöneticilerine, laflarınızı söyleyin.
- SK: “Ben bıraktım, yalamaların yüzünden mülteciler önde geliyor, onları tercih ediyorlar.”
- FY: “Çalışan adamı tutmazsan, işi bilmeyen adamı çalıştırıp listeni düşünürsen, kapatırsın. İyi olmuş.
- MŞ: “Mülteci kardeşler mutlu”
- B: “Daha tam kapatmadılar. Direnenler var. Güç bela ayakta duruyorlar. Ama bu işler düzelecek gibi de değil. Kim nerden kopartırsa, zararı minimize eder. Yok, düzelecek umuduyla inat ederse, daha büyür zararlarda edebilir. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Olmayacak ta. ALLAH işverenin de, çalışan emekçi ağabeylerimin, kardeşlerimin yardımcısı olsun. Son söz, güçlü olan kazanır.”
- AB: “Karayollarında çalıştığım 2 ayakkabı firması iflas etti. Çoğu büyük firma küçülmeye gidiyor. 3 – 4 bandı olan firmalar 1 banda düştü. Servisleri olanlar iptal etti. Allah işverenlere sabır versin. Şu ekonomide ayakta durmak cidden çok zor. Hep işçi hakkını istiyor, ama biraz da işvereni düşünmek lazım. Ülke batıyor, firmalar ne yapsın. Eskiden her gün mesai yapardık, ihale üstüne ihale alırdı patron. Şimdi işler kesat. Marka vermeyeceğim ama çoğu marka en ufak hatada kara listeye alıyor, işi kesiyor. Yazık valla, durum hiç iyi değil dostlar. Saygılar.”
- TB: “Hiç bir işverenin “bu sene iyi iş yaptık” deyip işçiyi emekçinin yüzünü güldürdüğünü görmedim. Ticaret zaten risk almaktır. Her gün kazanacağım diye bir şey yok.
- ŞS: “Yok, yok. Anlamıyor musunuz iş yok, iş yok. Yani hükümetin aptal politikaları yüzünden bu hale geldi”
- ZA: “Arkadaşım şu an 3. dünya savaşı var. Kimse yatırım yapmıyor. Dışarıdan liste gelmiyor. Çin uzun mal çıkarıyor. Durgunluk ondan. Ülkenin battığı yok. Her zamankinden daha güçlü ülkemiz.”
- ŞS: “Boş boş konuşmayın. Bu zihniyet yüzünden ülke battı zaten. Dünya ile ne alakası var. Faiz yüzde 50. Dünyanın neresinde böyle faiz var? Dolar 33 lira. Hükümetin yandaşı Mehmet, büyük eksi filonun sahibi. Habire Çin’den ucuz ayakkabı getiriyor. Her yer Suriyeli. Kira olmuş 25-30 bin. Neyin kafasını yaşıyorsun?
- ZA: “Hadi ya! Senin dünyadan haberin yok. Çoğu ülke kiriz var. Bir gecede kaç kat dolar artığı zamanları hatırlamasın. % 7500 faiz olduğu zamanı da hatırlamasın”
- NH: “Ne zaman olmuş bu dediğin? Yazsan da bilsek. Herkes diline dolamış, Ecevit hükümeti zamanındaki develasyonu. Dönüp dolaşıp onu söylüyorlar. Evet oldu develasyon. O zaman şimdiki gibi ne ev kiralarının bu kadar yükseldiğini gördün mü? 6 sıfır atılarak en büyük develasyon yapıldı. Kimsenin sesi çıkmadı. Emekli maaşı asgarî ücretten fazlaydı. Şimdi ne hâle düştü, kimsenin sesi çıkmadı. Hâlâ ülke çok güçlüymus. Güldürmeyin. Zenginler güçlü. Dün de aynıydı, bu günde aynı, yarında aynı olacak. Olan çalışana olur
- MÖ: “O kadar çok güçlüyüz ki. Asgari ücret 17 bin, ev kirası 20. Almanya bizi kıskanıyor. Ver mehteri, koyunlar otlasın. Tuzun kuru galiba cincon. Akşam pazara git ülke batmış mı, uçuyor mu görürsün.
***
- AA: “30 yıldır bu meslekteyim. Bana anlatma, git başkasına i anlat. Uzun yazmıyacam. Çırak ustasına, usta çırağa saygısızlık yaparsa meslek cezalandırır”
- MK: “İşverene hiç bir şey olmaz. Faizden daha fazlasını kazanıyor. Siz kendi halinize yanın”
- EÖ: “Devlet bu durumu görmüyor mu? Bu meslekten kaç insan aile geçindiriyor?”
- RE: “Ben ekonomistim diyen şahıs bizi mahvetti.”
- ES: “Verirsin oyları ondan sonra ağlarsınız. Kendim ettim kendim buldum”
- AÇ: “Tonlarca kâr ederken al şunu benden olsun, harçlık yaparsın dediklerini duymadım. Zarar edince hemen acitasyona başlıyorlar. Kârına ortak değilsem, zararına da ortak değilim.”
- SD: “Patronların neyini düşüncen bu zamana kadar işçiden çala çala zengin oldular. Bi de acıyor musunuz? Onlar sizi zerre düşünmüyor. İyi oluyo hepsine. Beter olsunlar”
- AT: “En başta şu an devlet yönetimi el değiştirmesi lazım”
- SG: “Patrona düşman olan işçi, ülkenin battığını göremeyen dayı ne diyorsa desin, ben bir işveren olarak herkesten fazla iş yapmak, daha çok kişiyle emek bölüşmek isterim. Ama çok yakında herkes bu ülkede ekmek kalmadığını öğrenecek”
- İEÖ: “Yav siz ayakkabıcı mısınız, milletvekili mi? siz yönetin madem ülkeyi çok biliyorsanız”
***
- AT: “Ağalar ayakkabı mesleği artık bitti. 25 yıldır bu işi yapıyorum bende bırakıcam”
- ÜK: “Klavye şovmenleri ustalık basitse niye yapmıyorsunuz? Nede olsa sanatkâr insanlarsınız. Faiz yiyen haram yer”
- SE: “Ayakkabı temizleme işçisinin günlük ücreti ne kadar?”
- MS: “Ayakkabıcının yevmiyesi yok. Köle diyelim biz. Bugün var, yarın yok. İşten çıkarırlar. Nerede yalaka varsa onlar kalır. Çöpçü ol, ayakkabıcı olma. Aylık 35 bin en az. Gözünü açsın gençler, bizden geçti”
- K: “Buradan emekçi arkadaşlara sesleniyorum. Zam ayı geldiğinde bütün işverenler müdürler bir olur piyasayı yükseltmemek için anlaşıyor. Ben de buradan işçilere söylemek istediğim şey, “biz aileyiz” sözüne kanıp hızlı çalışmayın. Verilen maaşa göre çalışın. İş yetişmiyorsa iş müdürün sorunu olsun.”
- YET: “Maaşları geç veren firma(lar) var. Ola ki acil iş diye başınızın etinizi yerlerse sizde maaşınızı acil isteyin!”
- ŞY: “Evet birlik olun. Zamanı”
- SA: “Bu meslekte kimse birlik olmuyor maalesef”
- AM: “Suriyelilerin olduğu yerde patroncuklar sıkıntı yaşamaz kardeş”.
- HY: “Ustaların bir çoğu kul hakkı yiyor. Onun için bu meslek bitmiş”
- FU: “Valla arkadaşlar spor fabrikalarında şu Suriyeliler gitmediği sürece çalışmayın. Tam bir hamallık”
- MA: “Ben 55sene de ne ustalar gördüm yerle bir oldular alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste”.
- AA: “Ayakkabı mesleği çığırından çıktı. 25 sene ayakkabıda çalıştım mesleği bıraktım yemek işine girdim”
- ME: “Aynen öyle ben 27 yıldır bu meslekteyim ama huzur yok”
- FD: “Geçen sene bıraktım mesleği 30 günde aldığım 22 bin TL yi inşaatta şuan 10 günde alıyorum ayda 65 tl”
- HAS: “”İnşaatta tam olarak ne yapıyorsun reis çalışma saatleri vs tatiller nasıl oluyor”
- FD: “Kardeşim sabah 8, akşam 3 paydos. 1.5 yevmiye 3 ten sonra +1 daha alıyoruz. 2.5 X 1600,hesap çıkıyor.
- CY: “Rabbim bize de bırakmayı nasip etsin inşallah”
- RY: “Ben de bir iki güne dükkanı kapatıp satıcam”
- SMGG: “Latesk ilac seni bitirir zaten verdiğin emeğe yazık”
- SÖ: “Abi yanlış anlama ömrünün yarısını boşa harcamışsın demek ki Ben 7 yıl bu mesleğin içindeydim, bıraktım. 5 yıldır motokuryelik yapıyorum. Keyfim gayet yerinde”.
- AT: “Ağalar Suriyeliler gitmeden bu meslek de düzelmez ülke de. Allah kahretmesin bu hükümeti. Ülke mülteci çöplüğüne döndü”
- RS: “Ben 55 senemi verdim. 3 yıldır bıraktım. Bu mesleğin cılkı çıktı.
- ŞK: “Ben de tezgahta kalfalık yaptım 35 sene. Evim uzak diye dükkanda yattım. Senelerce ömrümü verdim mesleğe. Ne kazandım? Bir hiç. 3 sene oldu bırakmak zorunda kaldım. Diyaliz hastalığına yakalandım. Gedikpaşa Suriyeli’ye kaldı. Biz Türkler yabancı olduk. İkitelli’ye sürdürüldük. Ben istisnalar hariç hakkımı helal etmiyorum. İşverenler severek yaptığım mesleğimi de elimden aldılar. Sağlığımı da elimden aldılar.
Mehmet Akkaya