Türkiye’de 200’ün üzerinde yüksek öğretim kurumu ve bu kurumlarda görev yapan 200 bine yakın öğretim üyesi vardır..
Görevleri, yaşamın her alanında araştırma yapmak, olanlarla olması gerekenler arasında köprü olmak, müspet ve menfi durumları resmi yetkililere aktarmak, her türlü olumsuzluklar ve çözümleri konusunda topluma gerçekleri anlatmak, bilgi kirliliğinin önünü kesmek ve vatandaşları irşad etmektir..
Ekonomi, bankacılık, hazine, maliye, içişleri, savunma, bayındırlık, imar, iklim, meteoroloji, orman, çevre, turizm, sağlık, eğitim, adalet, sosyal güvenlik, planlama, istatistik, arge, havacılık, denizcilik, balıkçılık, tarım, hayvancılık, sanayi, teknoloji, üretim, istihdam, iletişim, bilişim, ilahiyat ve daha onlarca yaşamsal bileşenin onun bunun elinde kaldığı ve ülkenin her alanda felakete sürüklendiği bir süreçte konuşmak için daha neyi bekliyorlar.?
Ehil ve konunun uzmanı olmayan onca lüzumsuz ve ne olduğu belli olmayıp televizyonlarda sürekli bağrışan ve halkı yanlış yönlendiren herbokolog şahsiyetlere nasıl tahammül ediyorlar.?
Özellikle ekonomi fakültelerinde görev yapan yüzlerce öğretim üyesine sormak istiyorum; hiçbir akademik eğitimi olmayanların ekonomiye yön vermesi, NAS politikaları, Amerikan ve İngiliz menşeili ekonomi uzmanı getirilmesi hiç mi onurlarını kırmadı.?
Cumhuriyet’in hocaları, Atatürk’ün açmış olduğu medeniyet yolu sayesinde sahip oldukları akademik ünvanların hakkını neden vermiyorlar.? Bu ülkeye olan borçlarını neden ödeyemiyorlar.!
Anlıyorum ki az sayıdaki istisna hariç tamamı korkuyor ve olanları sessiz sedasız tribünden seyrediyorlar.!!
Taşın altına elini koymuş bir öğretim üyesi olarak maalesef söyleyecek söz bulamıyorum..
Ne diyelim, yazıklar olsun..
Dr. Vecdet Öz