Türkiye AB’ ye aday adayı bir ülkedir. Oysa, başta Avrupa konseyi, Avrupa İnsan hakları mahkemesi vb. AB Kurumlarının da üyesidir. Avrupa konseyinin, tüm üyeleri bağlayan bir takım ilkeleri, kuralları vardır. Bu ilkelere ve kurallara uymak ve bağlı kalmak aday adayı ülkeleri de kapsar. Bu ilke ve kurallar arasında Batılı anlamıyla “demokrasi” nin tüm gereklerine uymak yükümlülüğü yer alır; “kişi özgürlüğü, siyasal özgürlük ve hukukun üstünlüğü” ilkeleri yer alır.
Bu gibi ilkelere, kurallara, yükümlülüklere uymayan üye devletlerin Avrupa kurumlarında temsil hakkından yoksun bırakılması, hatta üyelikten kesin çıkarılması da, AB Statüsünde yer alır.
AB’ ye üye olmak için başvuran ve AB kurumlarına üye ülke Türkiye. Bu ilkelere ve kurallara uyacağına ve yükümlülüklerini yerine getireceğini Türkiye’ye hiç bir kimse zorla imzalattırmamıştır.
AB-Türkiye arasındaki Sorun: Demokrasi
Türkiye’nin verdiği söze ve imzasına uyması isteniyor.
Ortak değerlerimiz: “demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, kişisel haklar ve özgürlükler, adaletli toplum .”
Türkiye’nin Ab üyesi olması halinde, üyesi olduğumuz bölgesel işbirliği modellerinin işlemeye devam edeceğini, hatta daha da etkinleşeceğini hesaba katmamız gerekir. Gerçekten de, bu durumda Balkanlar, Karadeniz, Kafkaslar, Orta Asya ve Orta Doğu’daki ortaklarımızın gözünde Türkiye’nin değeri ve işbirliği olanakları somutlaşacaktır.
İspanya’nın Latin Amerika’daki, İngiltere ve Fransa’nın Afrika ve ve Asya’daki,
Almanya’nın Orta Avrupa’daki öncelikli ilişkileri bunun açık örnekleridir.
Böyle ilişkiler AB içindeki yerimizi de sağlamlaştıracaktır.
AB ye üye olmak için kurallar içinde yaşamayı özümsemek demektir. Kural dışılığı kurallaştırmaya girişmemektir.
AB VE AVRUPALI TÜRKLER
Avrupa’nın çeşitli ülkelerin de 7(yedi) milyon civarinda Türk vatandaşı yaşamaktadır.
Avrupa’da bulunan insanlarımızın bu ülkelerde çalışabilmelerinin hukuksal gerekçesi Avrupa Birliği konusundaki Avrupa’daki gelişmelerle ilgilidir. Avrupa bütünleşmesi çerçevesinde ortaya çıkan Avrupa birliğine üye ülkeler arasında serbest dolaşımı öngörmektedir. Avrupa ülkelerinde yaşayan Türklerin serbest dolaşım hakları Aralık 1986 yılında gerçekleşmesi gerekirken ertelenmiştir.
Bu çok büyük bir hak kayıbıdır!…
AB üyeliğinden uzaklaşmak, Avrupa ülkelerinde yaşayan insanlarımızın uluslararası hukuk açısından tam bir güvensizliğe düşürecektir. İçinde yaşadığımız çağda insanlar, hukuksal güvenceden yoksun bırakılamazlar.
AB’ye ekonomik ve siyasal açıdan yakınlaşan -AB’ye üye- bir Türkiye ise, insanlarımızın durumlarını hukuksal bir güvenceye kavuşturmuş olacaktır.
Hukuksal açıdan Avrupa’da bulunmaları, AB’nin varlığına ve Türkiye’nin Avrupa ile ilişkilerine bağlı olan insanlarımız, Türkiye’nin AB’den kopmasının kendileri açısından taşıdığı sakıncaları açıkça görmektedirler.
Avrupalı Türkler Türkiye için çok zengin sosyal sermayedir.
Avrupa Birliğine üye olan hiçbir devlete nasip olmamış büyük bir şanstır. Her alanda yetişmiş bir Türk varlığı Avrupa’da var…
Cezmi Doğaner
Avrupa Sosyal Demokrat Hareketi Başkanı