Bunca emperyalizm yani sömürgecilik ve Diyanetle yan yana, hele ki gelişmekte olan bir ülke olan Türkiye’miz de yan yana asla gelmemesi gereken iki söylem Diyanet ve Emperyalizm…
Gelişmekte olan ülkemiz komşularıyla sıfır sorun yerine felsefedeki tümden gelim de olduğu gibi tüm komşularıyla sorun yaşayan, ezilmişler yerine sömürgeci ülkeler gibi davranması gelişmiş ülke olması durumunda sömürgeci yani koloniler kurmaya kalkması işten bile değildir diyebiliyoruz.
Yunanistan’ın bu konuda haksız olduğunu hatta İngiltere yerine Fransa’nın tuzu alıp koşması konuya ne kadar Fransız kaldığını göstermektedir. Avrupa Birliğinin de Yunanistan’ın yanında yer almasını üyesi olduğu için anlayabiliriz ama Fransa’nın müdahil olmasını asla kabullenemeyeceğimiz bir durum olduğunu vurgulamamız gerekiyor.
Ya Muhalefet hele hele uyanık kalması gereken Ana Muhalefet anasının kucağına oturmadan muhalefetliği sindirmiş olan CHP ve diğer ufaklıklar. Ana Muhalefet ayağa kalkarsa onlarda ayağa kalkıyor, yoksa tosuncuk MHP nin İktidarın ağzına baktığı gibi onlar da Tıpkı Türk siyasetindekiler gibi birilerinin kucağında siyaset yapmayı sindirebiliyorlar, ya da yedek lastik diye tanımlanan MHP gibi vatan, millet, Sakarya söylemleriyle tutunmaya çalışıyorlar. Gerçi son Sakarya Meydan Muharebesinde kuluçkasının üstünde oturan tavuk gibi olmuş ve iktidarın istetmesi olmayı kabullenmiş bir partiden ses bile çıkmadı. Aman yumurtalarınız soğumasın, üstünde oturmaya devam edin siz
Son Giresun olayları göstermiştir ki sel yatağının üzerine ev yapmak, Doğa’nın verdiğini alır temel ilkesini yok saymak akıl işi değildir. Akılsızlıklarını zaten Diyanet işleri başkanını oraya götürmelerinden anlıyoruz. Ayağındaki çizmesi, eteği pardon üniforması ile kırıtarak yürümesini biz anlayamadık. Anlayabilen varsa beri gelsin. Suların üstünden atlamasını hala Murat gilin damından atlayamadık şarkısını söyleyebilmesini anlamakta güçlük çekiyoruz. Bu iş uygun olmayan yerlerde eteğiyle atlamak, Ayasofya’da kılıcı eline almak ve sonra sözlerimi çarpıttılar sözcüklerini sarf etmekle olmaz Ali Erbaş efendi. Ya sözcükleri ağzından çıkmadan konuşmayacaksın ya da ağzına almayacaksın derler adama. Ağzına aldıysan biberin acısına da katlanacaksın.
Mit gibi FETÖ pisliğinin yaptığı ihtilalin olacağını her zaman arzı endam ettiğin efendine pardon Başkan mı AKP genel başkanı mı desek hangisi doğru olur biz anlayamadık, söylemedin de ülkeyi yönettiğini zanneden bir zat eniştesinden haber alıyorsa yazıktır bu adama da, yönettiğini sandığı ülkesine de. Ahmet Şık’ın da söylediği gibi “Dün dokunan yanıyordu, bugün dokunmayan” diyelim ve devam edelim. Diyanet bütçesine bakarsanız çok büyük, aslında ufacık bir kurumdur. Ayazda kalmış bekçi gibi kaskatı olmuş birisine ne söylersen söyle ağzından çıkanı yağmur yağıyor zannederdi eskiden şimdi maskeni tak diye söylenebiliyor. Ali Erbaş Efendi. Sen pozitif bilim yerine halen dogmalarla uğraş, milleti kandırırken pardon oyalarken atı çalan Üsküdar’ı geçiyordu bile. Millet de halen o yalıyordu desin.
Sonsöz olarak pozitif bilimle uğraşmak yerine dogmalarla yani hurafelerle geçinen bir kişinin arkasına takıldık, bindik bir alamete, gidiyoruz daha önce görmediğimiz yerlere diye çok bağıracağız anlaşılan…
Yorumlar kapalı.