Rusya’nın Ukrayna’yı işgal amacı ile başlattığı savaş 25. gününde. Ukrayna’yı işgal ve bu suretle eski çarlık Rusya’sı dönemindeki gücüne ve topraklarına kavuşma emelinin daha ilk adımında hem askeri, hem siyasi hem de ekonomik olarak çok önemli sorunlarla karşı karşıya kaldığını ve adeta tüm dünyayı karşısına alıp yalnızlığa itildiğini gözlemliyoruz. Tabi çarlık Rusya’sını kurma hayali bizim değerlendirmelerimiz değil, Putin’in işgal öncesi dönemdeki söylemlerinde yer alan ve işgalin gerekçesini ortaya koymaya çalışan siyasi ve askeri adımlardan da görüyoruz.
Tarih boyunca her ülkenin dış politikada hedefleri olduğu, diğer ülkelerle ilişkilerinde bu politikalar doğrultusunda hedeflerine yöneldikleri tarihçilerin araştırmalarında ve bu konuda yazdıkları kaynaklarda yer alır. Ülkeler hedeflerini ele geçirme sürecinde öncelikle politik ve ekonomik güç olmak üzere milli güç unsurlarını kullanırlar. Bu kapsamda genelde en son kullanılan güç askeri güçtür. Her askeri harekât öncesinde bu harekâtın siyasi hedefi ortaya konulur ve siyasi veçhesi yayınlanır. Askeri güç ise bu siyasi hedefi sağlayacak askeri hedefleri belirler, bu hedefleri elde edecek şekilde yapılandırılır, hazırlanır, yığınağını yapar ve harekâtı gerçekleştirir. Bir askeri gücün kullanılmasında 3 önemli kavram ön plana çıkar: Kuvvet, Zaman ve Mekân. Bu 3 faktör çok iyi değerlendirilmeden yapılan askeri harekâtın başarıya ulaşması imkânsızdır. Tabi bu değerlendirmeyi yapabilmek için bu alanda uzman olmak, gerekli teorik ve uygulama deneyimine sahip olmak gerekir. Nitekim bir önceki köşe yazımda yaptığım değerlendirmelerde bu konuyu ele almaya çalıştım. Köşe yazım sonrasında çevrimiçi bağlantı ile katıldığım bir TV programında (KRT TV, Şimdiki Zaman) konuya ilişkin değerlendirmelerimi, Ukrayna ve Rusya açısından ele alarak paylaştım. Bana yöneltilen soruda değerli program moderatörü Rus birliklerinin Kiev’e 15 dakikalık bir mesafede olduğunu belirterek giriş yaptı. Açıklamamda, hem aldığım askeri eğitim, hem de görevim sürecinde yurtiçi ve yurtdışındaki çatışma alanlarında bizzat yaşayarak elde ettiğim deneyimlerden de yararlanarak, bu 15 dakikalık sürenin belirleyici olmadığını, askeri açıdan Ukrayna’nın avantajlarını, Rus birliklerinin bu harekâttaki zayıf yönlerini ve hatalarını ortaya koymaya çalıştım. Tabi süre 7-8 dakika ile sınırlı olduğundan detaylara giremedim. Programın sonraki bölümüne katılan kamuoyu araştırıcısı sevgili Semih Turan, benim açıklamalarıma ilişkin yorumunda “Ukrayna Genelkurmay Başkanı konuşuyor” zannettim ifadesini kullandı. Muhtemelen Rusya’nın askeri açıdan içine düştüğü çıkmaz onu pek mutlu etmemişti. Tabi cevap hakkımı kullanma şansı olmadığından bu yazım bir şekilde Sayın Semih Turan ve onun gibi düşünenleri sanırım biraz daha gerçekçi olmaya zorlayacaktır. Uzmanı olduğumuz alanlardaki değerlendirmelerde takım tutar gibi hamasi olarak davranmak yerine, dinleyici kitlesi olan kamuoyuna karşı olan sorumluluk duygusu gereği, tarafsız bir bakış açısıyla, konuya ilişkin çok sayıda faktörü bilgi ve deneyimlerimizle ele alıp öyle aktardığımızı belirtmekte yarar var.
Rusya’nın başlattığı işgal harekâtını hem Rusya hem de Ukrayna açısından Kuvvet, Zaman ve Mekân faktörlerini ele almak, harekâtın seyrine yönelik değerlendirmelere ışık tutabilecektir.
Öncelikle Rusya, askeri stratejinin belirlenmesinde çok önemli olan bu faktörleri iyi değerlendirmemiş görünüyor. Mekân Ukrayna topraklarıdır. Ana yollar diğer Avrupa ülkelerinin otoyolları özelliğine sahip değildir. Genelde 2 yönlü, zemini zayıf bir ölçüde stabilize özelliğine sahip, üzeri hafif asfalt kaplanmıştır. Ülkeyi kuzeyden güneye ikiye bölen Dinyeper nehri yüksek bir debiye sahiptir. Nehir engeli nedeniyle doğu-batı veya tersi istikametinde kuvvet kaydırmak ancak köprülere tabidir. Ukrayna tarafından bu köprüler işgalin ilk aşamasında tahrip edildiğinden Rus kuvvetleri ikiye ayrılmak zorunda kalmıştır. Yine Dinyeper nehrini besleyen daha küçük akarsular ise doğu batı istikametinde akmakta olup, bu da kuzeyden güneye veya tersi istikametinde harekâtı yine yollara ve köprülere kanalize etmekte olup, köprü tahribi nedeniyle kuvvetlerin kuzey-güney istikametinde de harekatı çok tahditlidir. Mekân faktörü ile birlikte Zaman’ı da ele aldığımızda, ana yollar dışında arazinin büyük ölçüde tarım için kullanıldığı, kış koşulları nedeniyle zeminin çok yumuşak olduğu, bahar sürecinde karların erimesiyle arazinin büyük ölçüde adeta bataklığa dönüşeceği açıktır. Zaten bu durumu daha önce yerinde görmüştüm. Kuvvet açısından baktığımızda Rus birlikleri genelde zırhlı birliklerden oluşmaktadır. Mekân ve Zaman faktörleri dikkate alındığında yol dışı harekât imkânı son derece sınırlı, hatta birçok yerde Rus birliklerini hareketsiz açık hedef haline getirecek şekildedir. Nitekim olan da budur. Yine Kuvvet açısından bakıldığında şehirleri işgal edecek bir güç zırhlı birliklerden değil, şehir muharebelerinde deneyimli, bu açıdan uygun teçhizata sahip yaya unsurlardan oluşur. Oysaki Rus ordusunun ne böyle bir kuvvet yapısı, ne de bu açıdan bir eğitimi ve deneyimi vardır. Özetle Rus ordusu askeri stratejinin 3 önemli faktörü olan Kuvvet, zaman ve Mekan’ı iyi değerlendirememiş, yoğun zırhlı birlik gücüyle kütle halinde işgale başlayıp, 1-2 gün içinde Ukrayna ordusunu dağıtıp, siyasi yapıyı ülkeden kovup, kendi isteği doğrultusunda bir yönetimi işbaşına getireceğini hesaplamış ve bütün hesapları alt-üst olmuştur. Belki harbin siyasi hedefini başlangıçta ortaya koymuş, ancak askeri stratejide büyük hatalar yapmıştır. Nitekim Kiev’e 15 dakikalık mesafeye kadar gelip, derinliği 64 kilometreye ulaştığı belirtilen askeri konvoy çakılıp kalmış, açık hedef haline gelmiş, bir adım dahi ilerleyememiş, topçu atışları, İHA saldırıları ve Ukrayna kuvvetlerinin küçük çaplı vur-kaç harekâtı nedeniyle ağır kayıplara uğramıştır. En son alınan bilgi yol civarındaki araziye dağıldığı, kendisini koruyabilmek ve zayiatı azaltabilmek için savunma mevzileri kazmaya başladığı şeklindedir. Eğer bu birliğe gerekli lojistik destek ulaştırılamazsa kendiliğinden yok olup gidecektir. Tabi ihtiyaç duyulan lojistik destek de ana yollara tabi olup, bu konuda önemli güçlükler vardır. Rusya askeri açıdan üstünlük sağlayamayacağını anlayınca, sivil halka, okullara, hastanelere yönelik hava kuvveti, topçu ve füze saldırılarıyla zayiat verdirip, halkın yönetime baskısını elde etmeye çalışmakta, çoluk-çocuk, hasta, yaşlı, kadın demeden büyük bir soykırıma başlamıştır. Halka yönelik bu saldırılarda özellikle Çeçenler ve ortadoğudan getirdiği paralı paramiliter güçleri de kullanmaktadır. Özellikle Çeçenlerin kadın ve çocuklara yönelik eylemleri insanlık dışıdır. Bu konudaki bilgileri Ukrayna’da bulunan bazı akademisyen arkadaşlarımdan günlük olarak resim ve video olarak da alıyorum. Dünyanın en büyük uçağı olarak tek 1 adet imal edilen Antonov uçağı da hangarında Çeçenler tarafından yakılmış, bu efsane havacılık harikası yok edilmiştir. Bir zamanlar Rusya’nın soykırımı ve işgaline karşı ülkesini savunan Çeçenler Şeyh Şamil’in torunları olduklarını unutup, Rusya’nın kölesi durumuna gelmiştir. Rusya bugüne kadar Donbas bölgesinde Rus ayrılıkçıların yoğun olduğu 2 şehir hariç hiçbir şehri kontrol edememiş, işgali tamamlayamamıştır. Rus işgali, diğer savaşlarda olduğu gibi yine öncelikle kadın ve çocukları mağdur etmiştir. Aynen diğer bir emperyalist güç olan ABD’nin Irak işgalinde yaptığı, başta kadın ve çocuklar olmak üzere 1,5 milyon insana uyguladığı soykırım gibi.
Stratejinin faktörlerini Ukrayna açısından ele aldığımızda, savunma açısından avantajlı duruma gelmeye başladığını, Rus işgalinin kolay olmayacağını hatta Rusya açısından ikinci bir Afganistan hezimeti ortaya çıkabileceğini görüyoruz. Nitekim Ukrayna’dan aldığım bilgiler, 18-60 yaş arası erkek nüfusun diğer ülkelere göçünün yasal olarak engellendiği ve dolayısıyla askeri hizmet altında olduğu, hatta çok sayıda kadının diğer ülkelere gitmemekte direnerek gönüllü olarak askeri hizmete katıldığı, diğer ülkelere eş ve çocuklarını gönderen herkesin tam zamanlı olarak orduda görev aldığı şeklindedir. Nitekim yaşı 60’ın üstünde olan eski askerler dahil çok sayıda Ukraynalı ordu bünyesine katılmıştır. Unutulmamalıdır ki en iyi silah iyi eğitilmiş ve milliyetçi duygularla vatanını savunma azminde olan askerdir. Rusya bunu tam olarak hesaba katamamıştır. Ukrayna’nın yedeklerle birlikte sayısı 930.000’e ulaşan ordusu, kendi ülkesini ve araziyi iyi tanıması, başta milisler olmak üzere şehirlerde iyi bir savunma sistemi kurmuş olması, Rus hava gücüne karşı elde yeterli sayıda uçaksavar silahının bulunması ve etkin olarak kullanılması, Rus zırhlı birliklerine karşı yeterli tanksavar silahına sahip olması ve etkin şekilde kullanılması, ayrıca batı ülkelerinden başta hava savunma ve tanksavar silahları açısından desteklenmesi dikkate alındığında Kuvvet açısından Ukrayna’nın avantaj sağlamaya başladığını söylemek mümkündür. Nitekim Rusya bu direniş karşısında uzun menzilli füzeler, topçu silahları ve belli ölçüde hava gücünü kullanabilmektedir. Zaman ve Mekan açısından ele aldığımızda, yukarıda Rusya açısından ortaya koyduğumuz her şey Ukrayna açısından avantajdır.
Sonuç olarak stratejinin kuralları değişmez. Bilinen 18.000 yıllık insanlık tarihinde yalnızca 300 yılın savaşsız geçtiğini, stratejinin kurallarının binlerce yıldır uygulandığını ve iyi hesaplanmadığında hep hezimetle sonuçlandığını söylemek mümkündür. 1800’lü yıllarda Afganistan’ı işgal eden güneş batmayan imparatorluk İngiltere’nin o dönemde en modern silahlarla donatılmış ordusu Kabil’de günümüzde İngiliz Köprüsü olarak adlandırılan yerde, Afgan köylüleri tarafından oluşturulan direnişçiler tarafından tümüyle imha edilerek kovulmuş, savaş sonucu Büyük Britanya İmparatorluğu parçalanmıştır. Yine Afganistan’ı işgal eden Sovyetler Birliği’nin süper güce sahip, en modern teçhizatla donatılmış 120.000 askeri, Afgan direnişçilerinden oluşan 10.000 kişilik mücahit tarafından yenilgiye uğratılmış ve ülkeyi terk etmek zorunda bırakılmış, savaş sonucu Sovyetler Birliği dağılmıştır. Düşmanını küçümseyip onu iyi tanımadan savaşa başlayan ordular daima yenilgiye uğramaya mahkûmdur.
20.03.2022
Haydar Ateş