1. Haberler
  2. Öne Çıkan
  3. Adnan Oktar suç örgütünün siyasi ilişkileri tartışılıyor! Yaşar Okuyan operasyonu nasıl haber verdi?

Adnan Oktar suç örgütünün siyasi ilişkileri tartışılıyor! Yaşar Okuyan operasyonu nasıl haber verdi?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Örnek Resim

Adnan Oktar organize suç örgütünün siyasi ilişkileri, dönemin operasyonu yapan polis müdürü Furkan Sezer’in açıklamalarıyla yeniden gündeme oturdu. Adnan Oktar‘la ilişkisi gündeme gelen siyasetçilerden en dikkat çeken isimlerden biri de eski bakanlardan Yaşar Okuyan.

Örgütle ilgili detayları 2,5 yıl önce kitaplaştıran gazeteci Hakan Erol’un Turnike isimli kitabı ve yaptığı açıklamalarda çarpıcı detaylar yer alıyor.

Yaşar Okuyan, operasyondan önce örgüte haber veriyor

Adnan Oktar’ın lideri olduğu organize suç örgütü, 140journos’un yayınladığı ‘Kedicik’ belgesiyle yeniden gündeme geldi.

Adnan Oktar suç örgütüne operasyon yapan polis müdürü Furkan Sezer’in açıklamaları sonrasında, örgüte operasyon haberini veren kişinin eski bakanlardan Yaşar Okuyan olduğu ortaya çıkmıştı. Yaşar Okuyan ismi, örgüt elemanlarının ifadelerinde de yer aldı. Ayrıca örgütün Azerbaycan’da da yapılanmaya gittiği konuşmalarda geçiyor. Yaşar Okuyan telefon ederek “tedbirinizi alın” diyerek haber verdiğini doğruladı.

Adnan Oktar’ın başında olduğu örgütün, ‘Kedicik’ belgeseliyle ne kadar alçakça işlere bulaştığı bir kez daha ortaya çıktı.

Adnan Oktar’ın başında olduğu örgütün, ‘Kedicik’ belgeseliyle ne kadar alçakça işlere bulaştığı bir kez daha ortaya çıktı.

Adnan Oktar Suç Örgütü, reşit olmayan çocuklara tecavüz dahil birçok olayda yer aldı. Ekranlarda ‘kedicik’ diye yer alan kadınların nasıl bir süreçten geçerek o hale geldiği ise izleyen herkesin kanını dondurmuştu.

‘Örgüt yöneticiliği’, ‘cinsel istismar’, ‘eğitim hakkının engellenmesi’, ‘eziyet’, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak’ ve ‘kişisel verilerin kaydedilmesi’ gibi pekçok suçtan mahkum olan Adnan Oktar ve grubuna yönelik tartışmalar 140journos’un ‘Kedicik’ adlı belgeselinin ardından yeniden alevlenirken, Oktar grubuna yapılan operasyonu önceden haber veren ismin eski bakan Yaşar Okuyan olduğu ortaya çıktı.

2018 yılında Adnan Oktar Suç Örgütü Operasyonu’nu yürüten dönemin Mali Şube Müdürü Furkan Sezer’in, “Eski çalışma bakanının örgüte ‘Adliyede sizinle ilgili hazırlık var’ diye bilgi verdiğini biliyoruz” dediği aktarıldı.

Eski bakanlardan Yaşar Okuyan’ın operasyon yapılacağı haberini sızdırdığı ortaya çıktı.

Cumhuriyet gazetesindeki habere göre Yaşar Okuyan, örgüt elemanlarından kendisinin Adnan Oktar ile görüştürülmesini talep etti. “Eymen” kod adlı örgüt üyesi Aylin Atmaca ile örgütün Ankara grubundan olan Yeliz Sucu’nun telefon konuşmaları ifadelere yansıdı.

İşte örgüt elamanlarının ifade tutanaklarındaki konuşmaları 👇

İşte örgüt elamanlarının ifade tutanaklarındaki konuşmaları 👇

İçeriğin Devamı Aşağıda

👇

👇

Ayrıca ifadelerde Azerbaycan ayrıntısı da dikkat çekiyor. Aylin Atmaca, daha önce Adnan Oktar ile görüştürdükleri bir kişinin, Azerbaycan’da bakan yardımcı olmasını sevinçle karşılıyor.

Gazeteci Saygı Öztürk, Adnan Oktar suç örgütüne yönelik operasyonu örgüte haber verdiği iddia edilen eski Çalışma Bakanı’nın, Yaşar Okuyan olduğunu söylemişti.

Yaşar Okuyan‘ın “Bunlarla ilgili soruşturmalar olduğunu herkes biliyordu. Ben de kendilerini yanlış bir şey yapmayın diye uyardım” dediğini dile getiren Öztürk şunları söyledi:

“İsmi geçtiği için Yaşar Okuyan’ı aradım. Okuyan bugün önemli bir yerdeydi. Meslektaşımız Merdan Yanardağ’ın duruşması için İstanbul’a gitmişti. Kendisine söyledim, ‘Buna da mı beni kattılar. Bir bu eksikti’ dedi. ‘Ben bunların televizyonlarına birkaç kez röportaja çıktım. Bir kere de iftarına gittim. Onların dışında bunlarla bir bağlantım yok. Ancak bunlarla ilgili soruşturmalar olduğunu herkes biliyordu. Ben de kendilerini yanlış bir şey yapmayın diye dostça uyardım. Yanlış yapmamaları için uyardım’ dedi. Ama bu kayıtlara giriyor, kayıtlara girdiği için de dosyanın içerisinde Yaşar Okuyan da var. Furkan Sezer’in söylediği isim Yaşar Okuyan.” 

Ayrıca ifadelerde Azerbaycan ayrıntısı da dikkat çekiyor. Aylin Atmaca, daha önce Adnan Oktar ile görüştürdükleri bir kişinin, Azerbaycan’da bakan yardımcı olmasını sevinçle karşılıyor.

Adnan Oktar ve grubuna yönelik davada verilen kararın istinaf mahkemesi tarafından usulden bozulmasının ardından 72’si tutuklu 215 sanığın yeniden yargılandığı dava karara bağlandı. Mahkeme 16 Kasım 2022’de Adnan Oktar’ı 8 bin 658 yıl hapis cezasına çarptırdı.

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın karar duruşmasına, Oktar’ın da aralarında bulunduğu tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.

Davaya ilişkin kararı açıklayan mahkeme heyeti, sanık Adnan Oktar’ı “örgüt yöneticiliği”, “cinsel istismar”, “eğitim hakkının engellenmesi”, “eziyet”, “kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak” ve “kişisel verilerin kaydedilmesi” suçlarından toplamda 891 yıl hapse çarptırdı.

Heyet ayrıca, Oktar’ın yönetici konumunda bulunduğu için diğer sanıkların cezalarıyla birlikte toplamda 8 bin 658 yıl hapisle cezalandırılmasına karar verdi.

Mahkeme, örgüt lideri oldukları iddiasıyla yargılanan sanıklar Alev Babuna, Aylin Atmaca, Ayşegül Hüma Babuna, Bora Yıldız, Ulviye Didem Ürer, Yeliz Sucu, Merve Büyükbayrak, Sinem Hacer Tezyapar, Tarkan Yavaş, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan ve Fatma Ceyda Ertüzün’e de ayrı ayrı 8 bin 658 yıl hapis cezası verilmesine hükmetti.

Adnan Oktar organize suç örgü davası

Adnan Oktar, mali suçlar şubesine bağlı polisler tarafından Temmuz 2018’de önce gözaltına alınmış sonra da tutuklanmıştı.

78’i tutuklu 236 sanığın yargılandığı dava Eylül 2019’da başlamıştı.

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, 11 Ocak 2021’de açıkladığı kararında, örgüt yöneticisi olmak suçundan yargılanan Adnan Oktar ve diğer sanıklara ayrı ayrı 9 bin 803 yıl 6 ay hapis cezası verilmesine hükmetmişti.

Mahkeme 107 sanığa “örgüt üyeliği”, “örgüte üye olmak”, “gerçeğe aykırı mal bildirme”, “örgüte yardım etme”, “suçluyu kayırma”, “ruhsatsız silah taşıma” ve “tehdit” suçlarından değişen miktarlarda hapis cezası vermişti. Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan 12 sanığa “örgüte üye olmak” suçundan 11 ay 7’şer gün hapis cezası veren mahkeme, bu sanıklarla ilgili hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasını karara bağlamıştı.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi ise Adnan Oktar organize suç örgütüne yönelik davada yerel mahkemece verilen hükmü usulden bozmuştu. İstinafın bozma kararıyla 68 sanığın, tutuklulukta geçirdikleri süre ve haklarındaki hükümlerle ilgili bozma nedenleri dikkate alınarak tahliyelerine karar verilmişti.

Adnan Oktar liderliğindeki suç örgütüne yönelik yapılan yeniden yargılamada savcı, Eylül 2022’de mütalaasını açıklamıştı.

215 sanıklı dava, kararın istinaf tarafından usul yönünden bozulmasının ardından yeniden görülmeye başlanmıştı.

“Politikacı ve emniyetçilerle ilişkiler kuruldu”

Mütalaada dikkat çekici hususlardan biri, Oktar’ın lideri olduğu belirtilen örgütün politikacı ve emniyetçilerle yakın ilişkiler kurduğuna işaret edilmesi. 

Birçok sanık, örgütün lobi faaliyetleri kapsamında siyasetçilerle ilişkiler geliştirdiği vurgulanıyor. Ancak sanık isimlerinin yer aldığı dosyada, 1 eski politikacı dışından hiçbir siyasetçinin ismi bulunmuyor. 

Örgütün merkezi olarak adlandırılan Üsküdar’daki köşkte ele geçirilen flaş belleğin incelenmesinin ardından Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü bir rapor hazırlamıştı. Raporda, örgüt üyelerinin bürokrat, siyasetçi, gazeteci, kamu görevlisi ve başka sivillerle yönelik kişisel bilgilerin kaydedilmiş olduğu belirtilerek bu bilgilerin Oktar’a sunulduğu ve sonrasında arşivlendiği vurgulandı.

“Trafik kazasında ölen vekilin eşi, örgütün siyasetçilerle bağlantısını sağladı”

Siyasetçilerle bağlantıya geçen isimlerden biri olarak Fatma Ceyda Ertüzün gösteriliyor.

Ertüzün, dava dosyasına göre örgütün birinci derece yöneticileri arasında.

Mütalaada da Ertüzün için, “Siyasilerle örgüt adına propaganda maksatlı lobi faaliyetleri yürüttüğü“, “Örgütün Ankara grubu olarak adlandırdığı özel bir birimde görev aldığı“, “Örgüt liderinin bilgisi dahilinde üst düzey emniyet ve yargı birimleri ile ve siyasi partilerin ileri gelenleri ile örgüte nüfuz sağlayıcı bağlantılar kurmakla görevli örgüt üyesi olduğu“, hatta “Oktar tarafından direk yetkilendirilip, üst düzey devlet yöneticileri, milletvekili ve bakanlar ile görüşmeler yaptığı” vurgulanıyor.

Ertüzün, eski DYP milletvekili Tevfik Ertüzün‘ün eşiydi. Ertüzün bir trafik kazasında hayatını kaybetmişti.

“Eski Dışişleri Bakanı, Oktarcılarla CFR toplantısını görüştü”

Dosyada ismi geçen tek siyasetçi ise eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış.

Yakış‘ın örgüt yöneticilerinden biri olarak gösterilen Ayşegül Hüma Babuna ile CFR toplantısında yapacağı konuşmayla ilgili e-posta ile iletişime geçtiği ifade ediliyor. Yakış ile bu yazışmayı yapan Babuna’nın hem Fatma Ceyda Ertüzün hem Ayfer Gökmenli hem de Aylin Atmaca ile birlikte lobi faaliyeti yürüttüğü, özellikle siyasi ve bürokratik camia ile yakın temasta bulundukları, kendilerine yapılacak herhangi bir operasyona karşı ön almaya çalıştığı gibi bilgiler de mütalaada kendine yer buldu.

Ayşegül Hüma Babuna’nın kardeşi Ferhunde Eda Babuna‘nın da siyasi kişiler ve kamu görevlileri ile sıkça telefon üzerinden görüştüğü belirtiliyor. Onun da örgüt adına siyasi kişiler ve kamu görevlileri ile irtibat kurma görevinin olduğu savcılık tarafından değerlendiriliyor.

Örgüt yöneticilerinden biri olarak gösterilen Mehmet Alp Ünlü‘nün ise örgütün silahlanma stratejisi doğrultusunda ruhsat almaya çalışan örgüt üyelerine emniyetteki bağlantıları aracılığıyla yardımcı olduğu bilgisi verildi. 

Adnan Oktar’ın ‘İslami yaratılış’ teorisi

Adnan Oktar, son 25 yılda ismi farklı soruşturmalar, suçlamalar ve açıklamalarla gündeme gelmiş bir kişi.

Son yıllarda ise özellikle “kedicikler” olarak bilinen ve yapılanması içinde “kadın bacılar” olarak anılan kişilerle yaptığı televizyon programlarıyla öne çıkıyordu.

Yaptığı konuşmalarda “İslami yaratılış” adını verdiği teoriyi savunan ve Darwin’in evrim teorisini çürüttüğünü öne süren Oktar hakkında 1999 yılında da bugünkü gibi örgüt suçlamasıyla dava açılmıştı.

Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılandığı o dava kapsamında verdiği ifadeler, yapılanmasının ilk yıllarına ilişkin de ışık tutuyor.

1956 yılında Ankara’da doğan Oktar, 1979 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Akademisi’ne girdikten sonra kendi ifadesine göre “Adnan Hoca Grubu” isimli yapılanmasını da burada oluşturmaya başladı:

“1979-80 yıllarında Adnan Hoca Grubu olarak bilinen örgütlenmeyi tek başıma oluşturmaya başladım. O dönemde Yasin Gürlek ve 2-3 kişi daha benim yanımda idi. Daha sonra Akademi öğrencileri arasından 20-25 kişilik bir grup oluşturdum. Gürlek halen benim müridimdir ancak örgüt içinde bir görevi yoktur.”

Said-i Nursi öğretileri ile hareket ettiğini söyledi

Adnan Oktar, “Harun Yahya” isimli internet sitesinde Mimar Sinan yıllarına ilişkin şunları anlatıyor:

“Güzel Sanatlar Akademisi, Fındıklı. Orayı gözüme kestirdim, orası çok iyiydi. Hem Marksistlerin çok yoğun olduğu bir yer, yani tamamen onların hakimiyetindeydi, hem de sanatın kalesi. Üstad Said-i Nursi Hazretleri de, sanat, marifet ve ittifakla karşı mücadele vereceğiz diyor, ateizme karşı. Ben tam yerine gidiyorum o zaman dedim.

“Üçüncü olarak kazandım. Okul benim için çok uygundu. Atölye çalışması vardı, devam mecburiyeti yani o kadar kontrollü değildi. Sabahtan akşama kadardı okul. Açıktı atölye de, yani inanılmaz kolay faaliyet yaptım Allah’a şükür. Darwinizm ile ilgili kitaplar dağıttım. Tebliğ yaptım, anlattım. Okul iyice doyduktan sonra, yani kanaatim geldikten sonra, ben dedim, şimdi Felsefe bölümüne geçeyim İstanbul Üniversitesi’nin. Üniversite imtihanlarına girdim. Orası da yine ilk tercihimdi, orayı da kazandım. Orada da faaliyetlerime başladım, devam ettim. Ama baktım ki, fert fert anlatmaktansa kitap olarak anlatmak daha etkili olacak, daha geniş kitlelere yönelecek. O zaman kitap yazmaya karar verdim.”

Adnan Oktar, Mehmet Şevket Eygi ve Şeyh Kıbrısi
Adnan Oktar (sağda), Nakşibendi tarikatının 2014’te hayatını kaybeden lideri Şeyh Nazım Kıbrısi (ortada) ile birlikte

1987’de Harun Yahya takma adıyla “Yahudilik – Masonluk” isimli bir kitap yazan Oktar kendi ifadelerine göre bu kitap yüzünden tutuklandı ve 9 ay cezaevinde kaldı.

Cezaevi sonrasında ise “şizofreni” teşhisi ile Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde 10 ay kalan Oktar, Adli Tıp Kurumu’nun teşhisi “İdealist Pasoniye” (liderlik hezeyanına sahip) çevirmesiyle tahliye oldu.

Oktar yine “Harun Yahya” isimli internet sitesinde, akıl hastanesi sürecine ilişkin de şunları anlatıyor:

“Abdülhamit devrinden kalma eski bir binada 300 tane cinayet işlemiş akıl hastasıyla beraber, bahçeye çıkamayacak, telefon edemeyecek şekilde orada tutuldum, ki o zaman cinayet işlemiş akıl hastaları bile dışarıda geziyordu, ama bana bu yasaktı, hatta hemşirelerle, doktorlarla görüşmem de yasaktı benim, yani öyle bir durum vardı.”

1991 yılında, 35 yaşındayken Bilim Araştırma Vakfı’nı kuran Adnan Oktar’ın yapılanması bu yıllarda büyümeye ve yapılanmasındaki kişiler de “Adnan Hocacılar” olarak anılmaya başlandı.

DGM yargılaması ve ‘şantaj’ iddiaları

1999 yılında bir kez daha tutuklanan Adnan Oktar hakkında o dönemde başlatılan DGM yargılaması iki yıl sürdü.

Bu dönemde ismi en az Adnan Oktar kadar dile getirilen iki kişi, Oktar Babuna ve Adnan Oktar hakkındaki iddiaları ile manken Ebru Şimşek’ti.

Şimşek’in şantaj iddiaları 26 Kasım 1999 tarihli Hürriyet gazetesinde yer almıştı:

”Beni rezil edeceklerini söylüyorlardı. Bu yüzden bazı müritlerle ilişki kurmak zorunda kaldım. Adnan Oktar’la tanıştırıldım ve onunla da ilişki kurmam istendi. Soyununca fıtığını gördüm. Çok fena oldum ve kaçtım”

Bugün yapılan operasyonda gözaltına alınan Oktar Babuna’nın adı, DGM yargılaması döneminde de sıkça dile getirilmişti.

Beyin cerrahı olan Babuna’nın kendisi gibi doktor olan babası Cevat Babuna’nın, oğlunu yapılanma içinden “kurtarmak” için verdiği mücadele de bu yıllarda medyada yer almıştı.

Adnan Oktar gözaltında

Adnan Oktar yapılanması, 90’lı yıllardan itibaren ünlü ailelerin çocuklarının gruba katılması ile de dikkat çekti.

DGM yargılaması sırasında, “mürit” olarak tanımlanan bazı kişilerin ailelerinden meşru olmayan yollarla gelir elde edildiği iddiaları da dile getirildi.

Adnan Hoca, 2011 yılında kurduğu A9 televizyonunda “erkek kardeşler” ve “kadın bacılar” ile yaptığı müzikli programlarla daha fazla kamuoyu önüne gelmeye başladı.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu da gündemine aldığı bu yayınlarla ilgili “Reyting kaygısıyla genç kızların cinsel meta olarak kullanılmaktan kaçınılmadığı, toplumun ahlaki değerlerini yozlaştıran bu tutumun ve aşırı dekolte giyim tarzının Adnan Oktar tarafından normalleştirilmeye çalışıldığı” ifadelerinin yer aldığı bir rapor yayımladı.

Dini içerikli konuşmalarında Said-i Nursi’ye sık sık atıflar yapan Adnan Oktar’a Nur cemaati genelde mesafeli yaklaşıyor.

Refah Partisi döneminde Necmettin Erbakan ile yakınlaşan Oktar, son dönemde kendisine ait yayın organlarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı da destekleyen mesajlar paylaşıyordu.

Adnan Oktar operasyon için ‘İngiliz derin devleti’ dedi

63 yaşındaki Adnan Oktar, operasyon sonrası sağlık kontrolünden geçirilmek üzere getirildiği hastanede, gözaltı için “İngiliz derin devletinin oyunu” cümlesini kullandı.

Oktar, 2017 yılı Mart ayında yayınlanan “İngiliz Derin Devletinin İçyüzü” isimli kitapta bu değerlendirmesinin nedenleri hakkında ipuçları veriyor.

Harun Yahya mahlasıyla kaleme alınan kitabın ön sözünde şu ifadeler yer alıyor:

“Dünyanın son 200 yıllık tarihi yakından incelendiğinde, dünya çapında gerçekleşen radikal değişimlerin; kurulan veya yıkılan devletlerin; milyonlarca cana mal olan savaşların; komünizm, vahşi kapitalizm, anarşizm, Darwinizm gibi belaların; ahlaki çöküntü ve dejenerasyonların arka planında bir “üst aklın” olduğu hemen fark edilmektedir. Ancak gariptir ki hemen hiç kimse, bu yapılanmanın adını koyamamıştır. Bu gizli yapılanma, İNGİLİZ DERİN DEVLETİ’dir.”

Adnan Oktar, İslami yaratılış teorisi ile İngiliz bilim adamı Charles Darwin’in Evrim teorisini çürüttüğünü iddia ediyordu.

harunyahya.org'da yayımlanan ve "Yaratılış Atlası"ndan bir örnek
Adnan Oktar, “Yaratılış Atlası” kitabında yaratılış teorisini yukarıdaki örneklerle savunuyor

Oktar’ın savunduğu yaratılış kavramı

Adnan Oktar, “Yaratılış Atlası” kitabında canlı türlerinin evrimle değil yaratılış ile dünyaya geldiğini savunuyor ve evrim teorisini ‘Darwin’in senaryosu’ olarak tanımlıyor.

Binlerce bedava nüshası ABD ve Avrupa’daki üniversiteler ile akademisyenlere gönderilen kitapta, resimli örneklerle, bazı canlıların “yüz milyonlarca yıl içinde dahi değişmeyen formlarına” yer veriliyor.

Bu sav ile evrimin “hayal olduğu” teorisi anlatılıyor.

2008 yılında bir belgesel için BBC’ye konuşan Adnan Oktar, Darwinizm için “terörizmin kaynağı” demişti.

Kaynaklar: İnternet, YouTube, Cumhuriyet, Sözcü, İndependent, BBC

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Adnan Oktar suç örgütünün siyasi ilişkileri tartışılıyor! Yaşar Okuyan operasyonu nasıl haber verdi?
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Sonsöz Gazetesi | İlkeli Gazeteciliğin Yerel Öncüsü ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin