1. Haberler
  2. Çevre
  3. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ve Artan Sıcaklıklar Dünya’yı Kasıp Kavuruyor. İnsan Vücudu Ne Kadar SICAĞA Dayanabilir?

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ve Artan Sıcaklıklar Dünya’yı Kasıp Kavuruyor. İnsan Vücudu Ne Kadar SICAĞA Dayanabilir?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Örnek Resim

Avrupa’nın güneyini yakıp kavuran sıcak hava dalgasına İtalya’da “Cehennem Haftası” adını takmışlar. Çin ve ABD’de 50C (santigrat derece) üzeri sıcaklıklar kaydedildi. ABD hastanelerinde hastaları serinletebilmek için buz doldurulmuş ceset torbaları kullanıldı. İngiltere, gelmiş geçmiş en sıcak Haziran ayını yaşadı.

Ve 2022’de İngiltere’de sıcaklık ilk kez 40C’nin üzerine çıkmıştı. Geçen yılki sıcak dalgasının Avrupa’da toplam 60 bin kişinin ölümüne sebep olduğu düşünülüyor.

Bu durumda Birleşmiş Milletler’in “küresel kaynama” diye adlandırabileceğimiz yeni bir döneme girdiğimiz uyarıları da gayet yerinde.

İngiltere Meteoroloji Dairesi’nden Profesör Lizzie Kendon “Artık uzak bir gelecekten bahsetmediğimizi anlamak çok önemli bence. Isınmayı gerçekten, şu anda görüyoruz” diyor.

O zaman değişen iklim bedenlerimiz ve sağlığımız açısından ne anlama geliyor?

Sıcak havalarda ben terli bir köpek gibi olurum ama sıcak dalgasıyla ilgili bir deneye katılma davetini kabul ettim.

Güney Galler Üniversitesi’nden Profesör Damian Bailey, bana tipik bir sıcak dalgası deneyimi yaşatmak istiyor. 21C sıcaklıktan başlayıp yavaş yavaş 35C’ye ve sonra da İngiltere’nin bugüne kadar gördüğü en yüksek sıcaklık olan 40,3C’ye kadar çıkacağız.

Profesör Bailey “Terleyeceksiniz ve vücudunuzun fizyolojisi kayda değer şekilde değişecek” diye uyardı.

Profesör Bailey beni ısının kontrol edildiği kabine götürdü. Bu, bir oda büyüklüğünde, ısının, nemin ve oksijen düzeyinin teknoloji yoluyla tam olarak kontrol edilebildiği bir alan.

Daha önce soğuk havanın etkilerini anlamak için yine bu odayı kullanmıştım.

Fakat parlak çelik duvarlar, ağır kapı, içerideki donanıma bugün beni bambaşka bir yere götürecek.

Pişeceğim fırına bakar gibiyim.

Önce gayet ferah bir 21C ile başlıyoruz. Profesör Bailey tamamen soyunmam talimatını veriyor.

Kaşlarımı hayretle kaldırdığımda, nasıl terlediğimi ve kilo kaybımı ölçmek istediğini anlatıyor.

James Gallagher deney odasında

Sonra cildimin, iç organlarımın ısısını, kalp atışlarımı ve tansiyonumu ölçen çeşitli aletler bedenime iliştiriliyor. Ağzıma takılan büyük alet nefesimi tahlil ederken, ultrason, ensemdeki damarlardan beynime ne kadar kan gittiğini ölçüyor.

Profesör Bailey “Tansiyon iyi, nabız güzel, bütün fizyolojik işaretler şu anda bana gayet sağlıklı olduğunuzu söylüyor” diyor.

Hızlıca bir de beyin işlevlerini ölçen test yapıyoruz. 30 kelimeden oluşan bir listeyi ezberliyorum. Ve bundan sonra ısıtıcılar çalışmaya başlıyor. Sıcaklık hızla yükseliyor.

Vücudumun tek bir basit hedefi var: Kalbimin, akciğer ve karaciğerim ve diğer organlarımın ısısını 37C civarında tutmak.

“Beyindeki termostat, yani sıcaklık ayarlayıcısı olan hipotalamus sürekli ısıyı izler ve bunu sürdürmek için gereken sinyalleri gönderir” diyor Profesör Bailey.

Odanın sıcaklığı 35C olduğunda bazı ölçümler yapmak için kısa bir ara veriyoruz. Artık içerisi sıcak. Rahatsız edecek kadar değil henüz. Hala sandalyemde rahatça oturuyorum. Ama örneğin, bu sıcaklıkta egzersiz yapmak istemezdim.

Profesör Damian Bailey
Fotoğraf altı yazısı,Profesör Bailey de odadaki sıcaklıktan etkileniyor

Vücudumdaki bazı değişiklikler şimdiden açıkça görülüyor. Bir kere, iyice kızarmış görünüyorum. Profesör Bailey de öyle. Burada benimle o da odada kaldı ve sıcaklığı o da hissediyor. Kızarmanın sebebi cildimin yüzeyine yakın kan damarlarının, kanımın soğumasını sağlamak amacıyla genişlemesi.

Ayrıca terliyorum. Oluk oluk değilse de parıl parıl parlıyorum ve ter buharlaştıkça beni serinletiyor.

Hedefimiz olan 40,3C’ye doğru çıktıkça etrafımdaki sıcağın beni adeta dövdüğünü hissediyorum.

Profesör Bailey “Sıcağın etkisi doğrusal olarak değil katlanarak artıyor. Beş santigrat derece insana fazla bir fark gibi gelmeyebilir ama gerçekten de fizyolojik olarak çok daha büyük bir fark yaratıyor” diyor.

Bundan daha yüksek bir ısıyı denemediğimiz için çok mutluyum. Alnımı sildiğimde sular geliyor elime. Şimdi başta yaptığımız testleri yineleme zamanı.

Sıcak oda deneyimi tablosu

Terli giysilerimi yere atıp, kurulanıyorum ve tartıya çıktığımda hayretler içinde deney süresince 300 gramdan fazla su kaybettiğimi öğreniyorum.

Cilt yüzeyine yakın bütün o damarların açılmasının bedeli de açıkça görülüyor. Kalp atışlarım ciddi ölçüde artmış ve 40C olduğunda vücudum 21C’dekine göre dakikada bir litre daha fazla kan pompalıyor.

İşte sıcaklar arttıkça kalp krizleri ve inmelerin artmasının sebebi de kalbin üzerine binen bu ekstra yük oluyor.

Kan cildimi soğutmak için uğraşırken beynime giden kandan fedakarlık ediyor ve bu da kısa dönem hafızamın zayıflamasına sebep oluyor.

Fakat vücudum, ana hedefi olan vücudumun iç ısısını 37 derecede tutmayı başardı.

Profesör Bailey “Vücudunuz iç ısınızı savunmak için gerçekten çok güzel çalıştı fakat tabi yaptığımız ölçümler 40 derecedeki siz ile 21 derecedeki sizin çok farklı olduğunu gösterdi. Ve bütün bunlar bir saatten az bir süre içinde meydana geldi” diye özetliyor.

Nem faktörü neleri etkiliyor?

Benim deneyimde sadece ısı değişti, fakat dikkate alınması gereken diğer hayati unsur da havadaki rutubet-nem oranı.

Boğucu bir havada gece uyumakta zorlanıyorsanız bunun sorumlusu, bedenimizin serinlemesini zorlaştıran nemdir.

Serinlemek için terlemek yeterli değil, yalnızca bu ter buharlaştığında kendimizi serinlemiş hissederiz.

Havada fazla nem olunca, üzerimizdeki terin havaya karışması zorlaşıyor.

Damian nem seviyesini yüzde 50’de sabit tuttu.

Daha önce Pennsylvania Devlet Üniversitesi’nden akademisyenler, nem oranının genç yetişkinler üzerindeki etkisini incelemişti.

Araştırma ekibinden Rachel Cottle “Beden ısısının hızla artmaya başladığı anı tespit etmeye odaklandık. Çünkü bu sağlık açısından tehlike arz ediyor. Organ yetmezliğine bile yol açabilir” diyor.

Nem yüksek olduğunda bu tehlikeli an, daha düşük sıcaklıklarda gerçekleşiyor.

Sıcak oda deneyiminin sonuçları

Cottle sıcak hava dalgalarının yalnızca daha sık ve uzun görülmekle kalmayıp aynı zamanda daha nemli de olduğunu ekliyor.

Hindistan ve Pakistan’ı geçen yıl etkisi altına alan aşırı sıcak hava dalgasında nem oranının da yüksek olduğunu hatırlatıyor:

“Bu geleceğe dair bir endişe değil, günümüze dair bir problem.”

İnsan bedeni normalde 37 derece civarında oluyor. Isımız 40 dereceye yaklaşırsa başımız dönmeye başlıyor ve bayılma ihtimali de artıyor.

Bedenimizin yüksek ısıda kalması kalp kası ve beyne zarar verebiliyor ve bunun da ölümcül sonuçları olabiliyor.

Prof. Bailey “Beden ısısı 41-42 dereceye çıktığında çok belirgin problemler görmeye başlıyoruz ve bu kişiler, müdahale edilmezse hayatlarını kaybedebiliyor” diyor.

Sıcak çarpması denen bu olay bir tıbbi acil durumdur.

Herkesin sıcakla başa çıkma gücü farklıdır fakat yaşlılık ve hastalıklar bu gücümüzü azaltır.

Bir zamanlar deniz kenarında güneşlenirken tadını çıkardığımız dereceler ilerleyen yaşlarda sağlık riski oluşturabilir.

Prof. Bailey bana “Bugün laboratuvarımdan gülen bir yüzle ayrılacaksın. Çünkü bütün veriler bu zor koşullara başarıyla ayak uydurduğunu gösteriyor” diyor.

Ne yapmalı?

Sıcakla başa çıkma yollarının büyük bir kısmı zaten çoğu kişi tarafından bilinir: Gölgede kalın, bol kıyafetler giyinin, alkol kullanmayın, evinizi serin tutun, günün en sıcak saatlerinde spor yapmayın, bol su için.

Prof. Bailey “Bir diğeri de güneş yanığı olmamak. Hafif bir güneş yanığı bile bedenimizin ısı ayarlamasını iki haftalığına etkileyebiliyor” diyor.

Sıcak havalar vücudumuzu nasıl etkiliyor, kimler risk altında?

James Gallagher / BBC Sağlık ve Bilim Muhabiri

sıcak hava

Hava şartları ne olursa olsun vücudumuz ortalama 37,5 santigrat derece vücut ısısını korumak üzere çaba gösterir.

Bu, insan vücudunun en iyi şekilde çalışmasını sağlayan vücut ısısıdır.

Hava sıcaklığı arttıkça vücut ısısını düşürmek üzere vücudumuzun daha fazla çalışması gerekir. Isı kaybını sağlamak için deriye yakın damarlar genişler ve terlemeye başlarız.

Terin buharlaşması yoluyla deri üzerinden ısı kaybı artar.

sıcağın etkileri illüstrasyonu

Ne zaman sorun başlar?

Hava sıcaklığı yükseldikçe bu işlemlerin vücut üzerindeki zorlayıcı etkisi de artmış olur.

Damarların genişlemesi nedeniyle tansiyon düşer ve vücutta kan dolaşımını sağlamak için kalbin daha hızlı ve yoğun çalışması gerekir.

Damarlarda sızıntı yüzünden isilik veya ayaklarda şişme baş gösterir.

Tansiyon daha fazla düşerse hayati organlara yeterince kan ulaşamaz ve kalp krizi riski artar.

Terleme yüzünden vücutta sıvı ve tuz kaybı olur ve bunlar arasındaki denge bozulur.

Tansiyonun düşmesiyle birlikte bu sorun, sıcak bitkinliği olarak adlandırılan soruna yol açar. Bunun belirtileri şunlardır:

  • baş ağrısı
  • baş dönmesi
  • bulantı
  • terleme
  • baygınlık
  • halsizlik
  • akıl karışıklığı
  • kramp
sıcak havada terlemek

Sıcak bitkinliği olan kişiye ne yapmalı?

Vücuttaki aşırı ısınma yarım saat içinde düşerse sıcak bitkinliği normalde ciddi bir sonuç doğurmaz.

İngiltere Ulusal Sağlık Hizmetleri (NHS) bu soruna maruz kalan kişiler için şu tavsiyelerde bulunuyor:

  • Kişinin serin bir yere götürülmesi
  • Ayakları hafif yüksek olacak şekilde yatırılması
  • Bol su içirilmesi – sporcuların içtiği veya sıvı kaybı için kullanılan içecekler de verilebilir
  • Derinin serinletilmesi için yelpazeleme ve spreyleme veya süngerle, özellikle koltuk altı ve boyuna soğuk su uygulaması

Ancak 30 dakika içerisinde düzelme olmaması halinde sıcak çarpması baş gösterir.

Bu acil müdahale gerektiren bir sorundur.

Kişinin vücut ısısı 40 dereceyi aşmış olsa da terleme durmuştur ve nöbet geçirme veya bilinç yitimi olabilir.

öneriler

Kimler daha fazla risk altında?

Sağlıklı kişiler sağduyulu önlemler alarak sıcak havadan korunabilir. Ancak bazı insanlar daha büyük risk altındadır. Bunlar:

  • Yaşlılar
  • Kalp hastalığı gibi kronik hastalıkları olanlar
  • Diyabet hastaları – tip 1 ve tip 2 diyabet nedeniyle vücut daha hızlı su kaybeder ve hastalığın yol açtığı bazı komplikasyonlar damarların yapısında ve terlemede değişime yol açabilir
  • Bebekler ve çocuklar ile demans (bunama) gibi beyinsel hastalıkları olanlar- vücut ısılarının arttığını anlayıp gerekli önlemleri alamazlar
  • Evsizler ve çatı katında oturanlar – güneşe ve sıcağa daha fazla maruz kalırlar
park

Bazı ilaçlar sıcak çarpması riskini artırır mı?

Evet, bazı ilaçlar sıcak çarpması riskini artırır. Ama ilaçları tavsiye edildiği şekliyle almaya devam etmek ve serinlemek ve yeterli sıvı almak için daha fazla çaba göstermek gerekir.

İdrar söktürücü diüretik ilaçlar vücudun su kaybını artırır. Kalp yetmezliği gibi sorunlar nedeniyle bu tür ilaçlar yaygın kullanılıyor. Hava sıcaklığı arttığında bu ilaçlar vücutta su kaybı ve mineral dengesinin bozulması riskini artırıyor.

Yüksek tansiyon ilaçları, damarları genişleterek tansiyonun düşmesini sağlar; ancak sıcağa karşı vücut ısısını düşürmek için vücudun otomatik tepkisi de damarların genişlemesidir. İkisi birleştiğinde tansiyondaki düşme tehlikeli boyutlara ulaşabilir.

Bazı epilepsi ve Parkinson hastalığına karşı ilaçlar ise terlemeyi önlediğinden vücudun serinlemesini zorlaştırabilir.

Ayrıca sıcak nedeniyle vücutta fazla sıvı kaybı olduğunda lityum ve statin içeren ilaçların kandaki yoğunluğu da artarak sorunlara yol açabilir.

Sıcak hava ölüme yol açar mı?

Evet. Dünyada her yıl binlerce kişi aşırı sıcak hava nedeniyle hayatını kaybediyor. İngiltere’de bu sayı 2000 civarında.

Bu ölümlerin çoğu, vücut ısısını belli bir düzeyde tutma çabasının yarattığı baskıdan dolayı ortaya çıkan kalp krizi ve inme nedeniyle oluyor.

Hava sıcaklığı 25-26 dereceyi aştığında ölüm oranı da artıyor

su içen kadın

Ancak araştırmalar, ölümlerin “yaz ortasında” değil de ilkbahar ve yaz başlangıcı döneminde meydana gelen sıcaklık artışlarından kaynaklandığını gösteriyor.

Geçmişteki sıcak hava dalgaları incelendiğinde, ölümlerin büyük oranda bu dalganın ilk 24 saatinde gerçekleştiği görülüyor.

Bu durum soğuk hava dalgalarının etkisiyle tezat oluşturuyor. Ölümcül sonuçlara yol açabilen soğuk havanın etkisini göstermesi daha uzun sürüyor.

2010’da yapılan ve Avrupa’daki 9 kentte sıcak hava dalgasının ölüm oranları üzerindeki etkisini inceleyen araştırmada, bu artışın yüzde 7,6 (Münih) ile yüzde 33,6 (Milano) arasında değiştiği görüldü.

2003’teki sıcak hava dalgasında Avrupa’da 70 bin ek ölümün meydana geldiği tahmin ediliyor.

Gece ve gündüz sıcaklığı

Hava sıcaklığı doğal olarak güneş gördüğümüz gündüz saatlerinde daha yüksek, ama gece sıcaklığı da hayati önem taşıyor.

Vücudun dinlenmeye ihtiyacı var. Vücut ısısını düşürme çabası gündüz ve gece devam ederse sağlık sorunları riski de artıyor.

Sıcak havalarda ne yapmalı?

Bu sorunun cevabı basit: Vücudu serin tutmak ve su kaybını önlemek gerekir.

Bunun için de bazı davranışları değiştirme ihtiyacı doğabilir. Örneğin her gün koşuyorsanız bunu öğle saatlerinde değil de akşam hava daha serinken yapabilirsiniz.

Vücuttaki sıvı seviyesini dengede tutmak için yeterince su içtiğinizden emin olun. Süt, çay, kahve gibi içecekler de tüketilebilir.

Alkol alımına ise dikkat etmek gerekir, zira fazla alkol vücudun su kaybetmesi riskini artırır.

Vücudu serin tutmak önemlidir. Dışarısı evden daha sıcaksa perdeleri çekip evde kalmak daha yararlı olabilir. Esintili bir havada parkta gölgede dolaşıp sonra eve gitmeyi daha cazip bulanlar da olabilir.

BBC Türkçe

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ve Artan Sıcaklıklar Dünya’yı Kasıp Kavuruyor. İnsan Vücudu Ne Kadar SICAĞA Dayanabilir?
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Sonsöz Gazetesi | İlkeli Gazeteciliğin Yerel Öncüsü ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin