08 Ekim 2018’de, Hıristiyan inancında “Kutlu Teslis-Kutlu Üçleme” denilen “Baba-Oğul-Kutsal Ruh” üçlemesinden esinlenerek, “BABA-OĞUL-KUTSAL DAMAT” başlıklı bir yazı yazmıştım. Damadın neresinin kutsal olduğu konusunda fikir beyan etmememe rağmen, bu yazı için de yargılanmıştım!
Sonradan, Damadın manken kızımızla ilişkisi ortaya çıktı ve ailenin koruma polislerine dövdürülmesi sonucu, neresinin “Altın Kaplı” olduğunu anladık!
Yazıda, Erdoğan’ın 1995 yılında yani 37 yıl önce “Ben İstanbul İmamıyım” dediğini hatırlatıyor ve ekliyordum; “Erdoğan bu kadar yıl hep İmam olarak kalacak değil ya! Hırslı biridir. Derviş mi oldu, Erdi mi, Şeyh mi oldu, Halifeliğe mi terfi etti, ne oldu” diye sormuştum?
Erdoğan’ın Diyanet Akademisi projesinin kanunlaşmasından sonra anladım ki, Erdoğan kafasına bu yolda ilerlemeyi koymuş. Şimdilik tüm İslam aleminin liderliğine oynuyor!
Hedefi, çok büyük!
Türkiye’yi İran benzeri bir “Din Devletine” dönüştürmekle yetinmeyecek, Hilafet Makamını yeniden kurup, onu da bir nevi Papalık haline getirecek!
Dört gözle Mehdi bekleyen Başdanışmanların gözü aydın!
Gerçekte Hıristiyan inancında “Kutsal Üçleme, Kutsal Dörtlü” olarak yaşar.
Baba-Oğul-Kutsal Ruh üçlemesinin yanına Papalık yakıştırılır.
Bildiğiniz gibi Papalığın Aforoz etmek, Günah çıkartmak ve cennetten arsa vaat etmek gibi, ruhani yetkileri de vardır.
Papalık, kendi konumunu “Yeryüzündeki Tanrılık” gibi görmektedir!
Erdoğan, Diyanet Akademisi kurarak, bir çeşit İslam Vatikan’ını İstanbul’da kurmak istiyor olabilir mi?
ASSAM kanalıyla “ASRİKA” adını verdiği “İslam Ülkeleri Birliğini” kurdurması, şeriat hükümlerine uygun Anayasa hazırlatması, 4 yıldır bu toplantıları İstanbul’da düzenletip, çuvalla para harcaması ve “Nas böyle diyorsa bize uymak düşer” demesi bunun işareti olabilir mi?
Böyle yüksek bir hedefi olmasa, şimdiki yaşanan İslam’ı çağdışı olarak niteleyip, Diyanet Akademisi sayesinde İslam’ı “Çağa Uygun ve Nitelikli” yapacağını, kanun taslağına yazdırır mıydı?
Diyanet Akademisi için uygulama yönetmelikleri yayınlandığında herkesin göreceği, fakat Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının görmeyeceği, Anayasal bir emir olan Tevhid-i Tedrisat Kanuna (Eğitim birliğine) son verildiğini yaşayacağız.
Şu anda bile, “Atatürk İlkeleri doğrultusunda öğrenci yetiştirmek” amacının ve Atatürk Köşelerinde Türk Bayrağı-İstiklal Marşı-Gençliğe Hitabenin kaldırılması,
kız-erkek öğrencilerin ayrılmasına başlanmadı mı?
Diyanet İşleri Eski Başkanı Ali Bardakoğlu, bu günkü durum için;
“Şu an yaşadığımız dinin Müslümanlıkla ilgisi yoktur. Müslümanlar, şeyh ve siyasi liderlere tapan putperest oldular” derken
AKP’nin en büyük kötülüğü İslam’a yaptığının altını çizmektedir…
Bu oyun, “Dinler Arası Diyalog” aldatmacasıyla, tüm dünyayı “Tek Devlet-Tek Din” birliğine götürmek planıdır. ABD Derin Devletini yöneten Evanjelist’lerin planladığı, Papalığın uyguladığı bu proje için bizde önce FETÖ kullanılmıştır.
Anlaşıldığına göre şimdi de Erdoğan’ı kullanmak istemekteler!
Örnek vermek gerekirse ABD, nasıl Erdoğan’a içi boş bir Eşbaşkanlık verip aldattı ise, yine aldatmak isteyecektir. Erdoğan buna da kanar mı bilemem?
Fakat AKP, derhal ve en kısa zamanda sandığa gömülmezse, ülkemiz bu projeden çok büyük zarar görecektir.
AKP’nin Cumhur İttifakını kullanarak yıkmak istediği Ulus Devleti, Üniter Yapımızı, Milli Birliğimizi ve Cumhuriyetimizi, 6’lı ittifak ile koruyabilir miyiz?
Atatürk’e hakaret edenleri bünyesinde toplayan ve Atatürk İlke- Devrimlerini çağdışı bulan CHP üst yönetimiyle, FETÖ desteği ile kurulmuş ve üst yönetimin tamamına yakınının FETÖ’cu olduğu bilinen İYİ Parti ile, AKP ve FETÖ’nun ülkemize yaptığı tüm kötülüklerde büyük payları bulunan AKP Larvaları
Deva-Gelecek Partileriyle, Said-i Nursi’yi önder kabul eden şimdiki DP ile, Milli Görüş temsilcisi Saadet Partisi ile koruyabilir miyiz?
Keşke koruyabilsek! Tekrarlayalım; Partilerin gerçek yüzlerini Türk Milletine anlatmak onlara hakaret etmek değildir. Biz gerçekleri söylüyoruz.
Bugüne kadar dediklerimize itiraz eden partiyi görmedik.
Ülkemizin bu zor döneminde, çözüm vaat eden partilerin asgari olarak şu konularda ittifak etmeleri şarttır; Anayasamızın ilk ALTI maddesine bağlılık, Ulus Devlet ve Üniter Yapıya sadakat, Cumhuriyet ilkelerine bağlılık.
Bunlar olmazsa olmazlardır. Cumhur İttifakında bunların hiçbiri yok!
Millet İttifakında var mı? 6 ay çalışıp Türk Milletine sundukları deklarasyonu görünce maalesef burada da olmadığını görüyoruz.
Peki çözüm?
Biz yıllardır yazıyoruz, anlatıyoruz ama anlaşıldığımıza emin değiliz. O zaman millet olarak kısa bir dönem şunu yaşayacağız: Bugüne kadar görmeyenler önce kimlerle OLMAYACAĞINI görecekler, bunlardan ellerini çekecekler, sonra kimlerle OLACAĞINI bir daha anlatacağız!
Türk Milleti şunu bilmelidir.
Bizler DOĞRU Partililer, kadrolarımızla, programlarımızla, ayağı yere basan çözümlerimizle buradayız.
Biz kafası rahat, inancı tam, fikri ve tarafı belli bir partiyiz.
Ulus Devlete, Üniter Yapıya, Cumhuriyete, Atatürk İlke ve Devrimlerine, Kadın-Erkek eşitliğine, Çağdaşlığa, Özgürlüğe ve İnancını Allah rızası için yaşayanlara saygılıyız ve korumak kararındayız.
Takdir ve karar Yüce Türk Milletinindir.
Sağlık ve başarı dileklerimle
Rifat Serdaroğlu / 24 Mart 2022
Yorumlar kapalı.