DÜĞMEYE 1980 ASKERİ DARBESİYLE BASILDI..❗
AMAÇ: BAŞKANLIK SİSTEMİNİN TESİS EDİLMESİ, FEDERATİF YÖNETİME GEÇİLEREK EYALETLERİN KURULMASI VE SONUNDA BÖLÜNMÜŞ BİR TÜRKİYE’DİR❗
ŞİMDİ SİZLERE BUNUN YOLUNU AÇAN, TAŞLARINI DÖŞEYEN 1980-2015 SÜRECİ POLİTİKALARINI DETAYLARA GİRMEDEN TARİHSEL SÜRECE GÖRE SIRALAYACAĞIM..
Yıl 1980: Askeri darbeyle milli siyaset tasfiye edildi ve Kenan Evren komutasında dış güdümlü ve kontrollü bir darbe hükümeti kuruldu..!
Yıl 1981: Turgut Özal, Darbe Hükümetinin ekonomi bakanıdır ve 15 Ekim 1981 tarihinde Kürt sorununa çözüm adı altında Hürriyet gazetesine yaptığı açıklamada “Federasyon dahil her şeyi konuşmalıyız” diyerek ilk kez niyeti ortaya koydu.
Yıl 1983: Darbe komutanı Kenan Evren’in talimatıyla ülkenin Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Erzurum, Diyarbakır, Eskişehir, Trabzon olarak 8 eyalete bölünmesiyle ilgili bir kararname hazırlandı ve ilk resmi işlemi başlattı.
Yıl 1988: Mesut Yılmaz’ın Dışişleri Bakanı olduğu ikinci Özal hükümeti döneminde Türkiye, Avrupa yerel yönetimler özerklik şartını imzalayarak ilk tavizi verdi.
Yıl 1991: Turgut Özal Cumhurbaşkanı oldu ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı 3723 sayılı ve 12.04.1991 tarihli yasa ile TBMM tarafından onaylandı. Özal yapmakta olduğu işlem yüzünden ileride Anayasa’nın 105. Maddesi uyarınca “Vatana İhanet” ile suçlanmaktan çekinerek 21.05.1991 tarih ve 3723 sayılı terörle Mücadele Kanunu’nun 23. Maddesi ile 29 Nisan 1923 tarih ve 2 sayılı “Hıyanet-i Vataniye kanununu yürürlükten kaldırttı.
Yıl 1993: 17 Şubat günü uçağının düşürülmesiyle Org. Eşref Bitlis şehit edildi. Eşref Bitlis İncirlikten kalkan ABD helikopterlerinin PKK’ya ikmal yaptığını tespit etmiş ve tekrarı halinde vur emri vermişti. Böylelikle TSK’nın ilk direnci kırılarak orduya göz dağı verilmiş oldu. Hükümet olayın üstüne gitmedi.
Yıl 1995: TSK, 21 Mart- 02 Mayıs tarihleri arasında, ABD’den bağımsız olarak Kuzey Irak’ta PKK’ya karşı Çelik Harekâtı düzenledi. Bunun üzerine ABD’nin Foreign Affairs, Foreign Reports, Mediterranean Qarterly ve Joint Forces Qarterly gibi yarı resmi organları “Türk komutanlar hizadan çıktı” açıklamasını yaptılar.
Yıl 1995: Temmuz ve Ağustos aylarında gerçekleşen ve ABD heyetince ABD’nin Kuzey Körfez İşleri İstasyon Şefi Robert Deutsch’ın başkanlık ettiği birinci Türkiye -ABD görüşmelerinde ABD Türkiye’nin Federasyona geçmesini istedi.
Yıl 1996: TSK, ABD’nin tehdit ve tasarruflarına karşı yeniden yapılanmaya başlayarak TSK’yı tümenler yerine yüksek ateş gücüne sahip hareketli tugaylara dönüştürdü ve yurt sathında yaygın yerleştirmeye başladı.
Yıl 1998: 28 Şubat tarih ve 406 sayılı Milli Güvenlik Kurulu kararı ile Genel Kurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu “28 Şubat’ı bin yıl sürdürmeye kararlıyız” dedi.
Yıl 1999: Recep Tayyip Erdoğan 26 Mart günü okuduğu bir şiir bahane edilerek Pınarhisar Cezaevine konuldu ve burada dört ay tutularak mağdur edildi.
Yıl 2001: Cezaevi mağduriyeti kamu vicdanında karşılık bulan Recep Tayyip Erdoğan 14 Ağustos günü bu rüzgarla Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kurdu.
Yıl 2002: 24 Temmuz’da ABD, TSK’nın bu kararlılığı karşısında harekete geçti. Bin Yılın Meydan Okuması adı altında Nevada çölünde Türkiye’yi işgal tatbikatı yaparak gözdağı verdi.
Yıl 2002: AKP, 03 Kasım günü yapılan genel seçimlerde iktidara geldi.
Yıl 2003: ABD 20 Mart günü Irak’ı işgale başladı.
Yıl 2003: Dışişleri Bakanı Abdullah Gül 02 Nisan günü ABD Dışişleri Bakanı Colin Powel ile 2 sayfa, 9 maddelik gizli bir anlaşma imzaladı ve 7. madde gereği Federasyona dönülme şartı kabul edildi.
Yıl 2003: 04 Haziran günü BM İkiz Sözleşmeleri TBMM’de onaylandı.
Yıl 2003: ABD askerleri 04 Temmuz günü Türk subaylarını esir alarak, kafalarına çuval geçirdi.
Yıl 2003: Başbakan Erdoğan, 08 Temmuz günü çuval operasyonu karşısında ABD’ye nota verilmesini isteyen muhalefete alaylı bir tavırla “ne notası veriyorsun, müzik notası mı” diye cevap verdi.
Yıl 2004: 07 Mayıs günü Anayasa’nın 90.maddesine ek yapıldı. (Ek.07.05.2004-5170/7 Md.)
Buna göre milletlerarası antlaşmaları uygun bulma kabul edildi. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda Milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır hükmü kabul edildi.
Yıl 2005: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a American Jewish Congress (Amerikan Yahudi Kongresi) tarafından ‘Profiles in Courage’ cesaret ödülü verildi.
Yıl 2006: Recep Tayyip Erdoğan 04 Mart günü BOB eş başkanıyız açıklamasını yaptı.
Yıl 2006: 25 Ocak tarih ve 5449 sayılı Kalkınma ajansları kanunu ile 25 eyalete geçiş hazırlığı istendi.
Yıl 2007: TSK’ nın küçültülmesini isteyen ABD, 12 Haziran günü yerli işbirlikçileriyle tertiplettiği kumpasla Ümraniye’de bir gecekonduda 27 adet el bombası bulunmasıyla TSK’ya karşı davalar başlatılmasını sağladı. Ergenekon, Balyoz gibi davalarla TSK’nın gözde subay ve komutanları tasfiye edildi.
Yıl 2009: “Kürt Açılımı” ile yola çıkarılan federasyon hazırlıklarına başlandı ve Oslo görüşmeleri yapıldı.
Yıl 2009: 29 Mart günü Büyükşehir Belediye seçimleri sonrasında BDP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan artık Kürdistan sınırlarının çizildiğini açıkladı.
Yıl 2010: 12 Eylül günü Anayasa referandumuyla Yargı bağımsızlığı zedelendi.
Yıl 2012: 06 Aralık gün ve 6360 sayılı Büyük Şehir Kanunu ile Güneydoğu’da kurulacak eyalet iskeleti şekillendi.
Yıl 2014: 16 Temmuz gün ve 6551 sayılı Çözüm Sürecine (Terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesine) dair kanun çıkarıldı.
Yıl 2015: 07 Haziran seçimlerinden sonra PKK’ya karşı başlatılan askeri temizlik harekâtının ABD’nin askeri gücüne zarar verdiği beyan edilerek Türkiye uyarıldı.
Yıl 2016: 15 Temmuz tarihinde Türk askerinin şerefli üniformasını giymiş FETÖ’cü vatan hainleri tarafından darbe teşebbüsünde bulunuldu. Recep Tayyip Erdoğan, “Ne istediler de vermedik” “Rabbimden af milletimden özür diliyorum” açıklamasıyla yapılanların vahametini ortaya koydu..
2016 sonrasını ise hepimizin malumudur..
Birbirine eklemlenmiş ve aynı amaca hizmet eden siyasi tasarrufları kronolojik sıraya göre kısaca ifade etmeye çalıştım, umarım geçmişe dair bir projeksiyon yapma imkanınız olmuştur..
Ülkemiz artık başkanlık sistemine yani alt yapısı hazır olan ve henüz adı konmamış olan federalizm yönetim şekline adım atmıştır.
Federal yönetime geçildiği an kurulacak özerk Kürt eyaleti bir müddet sonra İran, Irak ve Suriye’deki parçalarıyla bir araya getirilecek ve BOP projesinin bölgesel ayağı tamamlanmış olacaktır..
APO’nun ev hapsine çıkarılarak DEM yönetiminin başına getirilme girişimi hiçbir şüpheniz olmasın ki bu sürecin devamı ve önemli bir ayağıdır.. Yani süreç kesintisiz devam etmektedir..
Tüm bu çabalar Türkiye’nin Yugoslavya örneğinde olduğu gibi bölünmesi ve minimal bir coğrafyaya hapsedilmesi içindir..
Bu gerçeği görmeyen yada görmezden gelen herkim varsa dolaylı bir şekilde bu projenin hizmetkarıdır..
Tek çözüm ülke yönetimine yüzde yüz yerli ve milli bir siyasetin hakim olmasıdır. Bu ise ancak sürekli ifade ettiğim gibi milli bir siyasi ittifakla mümkündür..
Artık sona doğru gelinen böylesi bir süreçte Atatürk çizgisinden asla taviz vermeyecek olan siyasi partilere düşen tarihi görev çok büyüktür..
Münferit siyasetten vazgeçilerek, her türlü şahsi ego bir tarafa bırakılarak aynı çatı altında birleşmek vatani bir zarurettir..
Dr. Vecdet Öz