Hıristiyanlık da diğer dinler gibi, zulme, haksızlığa isyan yataklarında doğdu.
İsa’nın çarmıha gerildiği günlerde, havarilerinin kuramları oluşturmaya, dini örgütlemeye çalıştığı yıllarda, mazlumların sığındığı çatı idi. Derebeylerin, kralların, zalimlerin zulmünden sığınacak yer arayanlar, havarilerde toplandılar.
Tıpkı Yavuz’un katliamından kurtulmaya çalışan Alevilerin dağların tepesine, kuş uçmaz diyarlara sığınması, oraları yurt, köy yapması gibi, o kaçak yıllarda da Hıristiyanlar, Kapadokya gibi yerin altlarına, dağların tepesine, mağaralara sığındılar. Yıllar yılı gizlice bir araya geldiler, gizlice yaydılar öğretilerini.
Ta ki, Roma’nın imparatorluk dini olarak benimsemesine kadar… İşte o zaman, diğer dinler gibi Hıristiyanlık da, mazlumun sığınağı olmaktan çıktı, egemenlerin saltanatına meşruiyet aracına dönüştü.
Derebeylerin, feodal beylerin, kralların egemenlik ve sömürü aracına dönüştü.
Bilimin, ilerlemenin, özgürlüklerin karşısındaki duvarlardan biri oldu.
Engizisyon mahkemelerinde yıllar yılı kan kusturdu halka.
Cadı avlarında kadınların kanını emdi.
İngiliz, Fransız, İspanyol, Portekiz sömürgelerinin dünyayı yağmalama, toplumları köleleştirme aracına dönüştü.
Amerikan haydutluğunun da tarih sahnesine çıkması ile diğer sömürgeciler ve Amerika, zencilerin köleleştirilmesine, vahşice çalıştırılmalarına, derilerinin yüzülmesine fetva veren yerdi.
Kızılderili soykırımında, İnka, Aztek uygarlığının yok edilmesinde sömürgecilerin sağ koluydu.
Emperyalizm çağında, dünya savaşlarında ise, dünyayı ateşe verenlere odun taşıdı.
Bugün de Amerikan emperyalizminin yayılmasının, dünya imparatorluğunun en önemli araçlarından biri.
CIA kadar önemli artık, ABD’nin emperyalist planları için.
Psikolojik sömürgeciliğin en önemli unsuru… ABD-İngiliz-Fransız vahşetinin her yüceltildiği sinemalarda kiliseleri, haç işaretlerini, kilise korolarını gördük hep.
Hıristiyanlığı İsa’nın çarmıha gerildiği günlerdeki masumiyeti ile bilen, bunu yaşatmak için çırpınan Hıristiyan din adamları var elbette. Büyük olasılıkla da sayıları az değildir.
Ancak mekanizma zalimlerin elinde artık…
Örneğin Vatikan, Polonya’da sosyalizmin yıkılması sürecinden beri, turuncu darbelerin baş figüranlarından biri artık…
Anlaşılan o ki, ABD, Vatikan ve Hıristiyanlık üzerindeki dolaylı etkisi ile yetinmiyor artık.
Çöken Amerika’nın saldırgan ihtiyaçları için daha etkili beklentileri var Vatikan’dan.
Bizzat ABD vatandaşını Papa seçtirerek birinci elden CIA karargahı haline dönüştürüyor Vatikan’ı.
Yeni Vatikan’ın ilk görevi de, Lozan’a savaş açarak Ekümenikliği hortlatmak, Türk devletine ve Rusya’ya karşı savaşın çıtasını yükseltmek…
Mehmet Akkaya


















