Türk Milleti artık şuna karar vermek zorundadır.!
Mensubu oldukları siyasi parti; hiçbir taviz vermeden kurucu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği milli yola, ülkenin kuruş felsefesine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının değiştirilmesi dahi teklif edilemez maddelerine ve vatandaşlık ilkesine mi tabi olmalı, yoksa demokrasi adı altında tüm bu değerleri yok sayarak dini ve etnik unsurları ön plana çıkaran bölücü ve emperyalist planlara mı tabi olmalı.?
Bunu şunun için söylüyorum!.
Cumhuriyet’in 100. yıl kutlamalarında meydanlara dökülüp coşkulu bir şekilde değerlerimize sahip çıkan bir toplum, söz konusu partisi ve partisinin din ya da etnik unsurlar üzerinden yaptığı terör sevici söylemler olunca nedense sessiz kalıyor..
Şimdi soruyorum kendilerine!
PKK/PYD, HAMAS/DAİŞ/HİZBULLAH/EL FETİH ve bunların ülkemizdeki siyasi uzantılarıyla bazı siyasi partilerin bu minvalde yaptığı terör sevici söylemlerin Atatürk’le, Atatürkçülük’le ve Türk milliyetçiliği ile yan yana olması ve birlikte anılması mümkün müdür?
Siyasi söylemlerde bunlara taraf olan bir siyasi parti, Atatürkçüler’in ve Türk milliyetçilerinin partisi olabilir mi?
Bu ne garip bir ilişkidir anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum..
Şu asla unutulmasın!
TBMM’de, yukarıda ifade ettiğim değerlere sadık kalacağına dair bağlılık yemini ederek göreve başlayan ancak daha sonra bu yeminini hiçe sayarak Anayasayı ihlal eder söylem ve eylem içinde olan bir siyasetçi, bu milletin vekili değil sadece meclisine sızmış bir bölücü terör örgütü mensubudur. Böyle birini içinde barındırmakta ısrar eden, savunan bir siyasi parti de terör örgütü bağlantılıdır, anayasal bir suç işlemiştir ve derhal kapatılmalıdır..
Bu yüzdendir ki her Türk vatandaşının önce Atatürk Milliyetçiliği kavramını özümsemesi ve sonra da Anayasa’nın ilk dört maddesini okuyarak siyasi parti tercihini bu sadakat çerçevesinde yapması gerekir..
Zira babamın partisi, dedemin partisi diye yapılan geleneksel particilik artık hatıralarda kaldı..
AZİZ TÜRK MİLLETİ
Ülkemiz 22 yıl süren dış güdümlü, mesnetsiz ve kasıtlı politikalar yüzünden önü alınamaz derin bir çöküşe maruz bırakılmıştır..
Bu yüzdendir ki her geçen günün dünü arattığı, hak, hukuk ve adalet kavramlarının mum ışığında arandığı, demokratik hak ve özgürlüklerin baskı altına alındığı, din istismarının ve din adı altında yapılan her türlü sapkınlığın zirve yaptığı, milli, manevi ve ahlaki değerlerin yozlaştığı, her türlü hırsızlık, rant, rüşvet ve yolsuzluk söylentilerinin ayyuka çıktığı, yaşatılan derin ekonomik kriz nedeniyle vatandaşın borç ve sefalet batağında çırpındığı, dış borcun artık ödenemez bir boyuta ulaştığı, uluslararası saygınlığımızın yerle yeksan olduğu, toplumun önemli bir bölümünde vatanperverlik ve yurttaşlık bilincinin tamamen dumura uğradığı, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığının alenileştiği, Türk düşmanlığının teşvik edildiği, altına imza atılarak eş başkanı olunan ‘BOP Projesi’ yüzünden komşumuz olan Irak ve Suriye’de binlerce insanın katledildiği, bir alan temizliğine dönüşen bu operasyonlar nedeniyle adeta bir kavimler göçüne dönüşmüş planlı mülteci akınıyla demografik yapımızın tahrip edildiği, bu akına Afganistan’dan otobüslerle getirilen organize militarist mülteci göçünün de dahil edildiği, sonunda bir ülke nüfusuna denk gelen ve içeriği son derece tehlikeli unsurlarla dolu bir kitle tarafından dolaylı işgale maruz kaldığımız, bu nedenlerden ötürü ülkesinde yaşama azmini yitirmiş insanlarımızdan oluşan tarihin en büyük beyin ve sermaye göçünü verdiğimiz, vurdum duymazlık ve maksatlı politikalar nedeniyle Cumhuriyet tarihinde eşi ve benzeri görülmemiş bir çok zincirleme felaketin yaşandığı, binlerce insanımızı yitirdiğimiz hüzün ve gözyaşıyla dolu son derece uzun ve karanlık bir korku tünelinden geçtik..
Ortadoğu’daki son gelişmeler şunu göstermiştir ki Gazze’de fitili ateşlenmiş olan savaşın son adresi Irak’ın kuzeyinde kurulmuş olan sözde Kürt devleti (ABD garnizonu) ve Suriye’nin kuzeyinde kuruluş aşamasında olan sözde PKK/PYD devleti (ABD garnizonu) üzerinden ülkemiz olacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyük bir hızla akibeti meçhul bir karanlığa doğru sürüklenmektedir..
Türk tarihi boyunca eşi benzeri görülmemiş böylesi bir vahim durum karşısında daha fazla seyirci kalmamız mümkün değildir..
Toplum olarak bu kabustan kurtulmanın tek yolu, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki milli heyecanla yeniden yola koyulmak ve ülkemizi fabrika ayarlarına geri çevirerek olacaklar karşısında güçlü bir yapıyı yeniden tesis etmektir..
Bizler “Milli Yol Partisi, Doğru Parti ve Adalet Partisi” yöneticileri olarak büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’sinde ifade ettiği gibi durumdan vazife çıkararak bir araya geldik ve sizlerin de desteğiyle ülkemizi içine sürüklendiği karanlıktan çıkaracak olan ve iştirakçi parti sayısı giderek artacak olan milli bir ittifak kurmaya karar verdik..
Adını bilahare ilan edeceğimiz bu ittifak, icazeti dışarıdan değil 1924 Anayasası ve yüce Türk milletinden alan yüzde yüz yerli ve milli bir ittifak olacaktır..
Kamuoyuna saygılarımızla arz ederiz..
Dr. Vecdet Öz
Adalet Partisi
Genel Başkanı
Yorumlar kapalı.