Enes Kaya’nın intiharı, toplumu yönetmek iddiasındaki parti genel başkanlarının gerçek düşüncelerinin ortaya çıkmasına sebep oldu. AKP’ye karşı olduğunu söyleyen bazı genel başkanların, tarikat-cemaat-vakıflar ve bunlara bağlı öğrenci yurtları için aynen AKP gibi, Cihangir İslam gibi, Mehmet Bekaroğlu gibi, Şevki Yılmaz gibi, Fesli Deli Kadir gibi düşündüklerini gördük.
Umuyorum ki Türk Milleti, kendi geleceği için bunu çok iyi değerlendirecektir.
İnsan sırf birinden hoşlanmadığı, kendisi gibi düşünmediği için onu yok edemeyeceğini bilmelidir.
Zaten Allah’ın sadece akıl sahiplerine verdiği ahlakın başlangıcı da budur.
Bizim dışımızdakilerin çoğu dostumuz olmasa da düşmanımız da değildir. Birarada yaşayabilmenin tek yolu bu gerçeğin kabulüdür.
Fakat “Dincilik” mekanizması kullanılarak, cahil ve dargörüşlü insanlara kendilerinden olmayanların, onları yok etmeye çalışan düşmanları olduklarını
ve mutlaka yok edilmeleri söylenir, öğretilir!
Erdoğan’ın “Dindar ve Kindar nesil yetiştireceğim” dediği, kaçak kurslarda küçücük bebeleri Taliban militanı gibi yetiştirme olaylarının gerçeği budur.
Bu olay toplumsal yaşamı kökünden dinamitleyen büyük bir kötülüktür.
Yeterli eğitim almayan bağnaz insanlar kendi düşmanlıklarını, düşmanlaştırdıkları ötekilere yansıtarak toplumsal yaşamı imkansız hale getirirler. Bunları yaparken temel dayanakları, kendi kutsallarını korumak güdüsüdür. Oysa kutsal, çoğunlukla yönetenlerin kendi adaletsizliklerinin üzerine örttükleri bir şaldır. (AKP’nin her hırsızlığı-soygunu-rüşveti “Darbe Girişimi” diye örtmesi gibi)
Farklı inançtan insanların birarada ve barış içinde yaşamalarının garantisi “Laiklik İlkesidir.” Laiklik hiçbir inanç için tehlike değildir, niçin sizin inancınız için tehdit olsun ki?
İnsanlara kan-gözyaşı ve ızdırap dışında hiçbir şey vermeyen teokratik tek adam rejimleri modern dünyada tarihin çöp sepetine atılmasının üzerinden asırlar geçti! Biz niçin hala bu çileyi çekiyoruz?
Ne farklı inançlar, ne deizm, ne de ateizm “Din Düşmanlığı” değildir.
İnanç özgürlüğünün bir zorunluluğudur. Herkesin inancı kendine kutsaldır.
Farklı inançlara hoşgörü göstermemek ortaçağ anlayışıdır.
Diyanet’in, Okul öncesi 4-6 yaş için Kur’an kurslarının zorunlu eğitim sayılması da ortaçağ anlayışının hortlamasıdır. 4-6 yaşındaki bebelere kutsal kavramları öğretemezsiniz. Bu çocuklara Kur’an’ı öğretmek, Kur’an’ın tefsirini, açıklamasını öğretmek ilmen mümkün değildir. 4-6 yaş arasındaki çocuklara soyut kavramlar öğretilemez. Öğretmeye kalkarsanız, İŞID gibi, İhvancılar gibi Taliban gibi
terör örgütlerine çocukları yem edersiniz. Buna kimsenin ama hiç kimsenin hakkı yoktur.
Bizler yani DOĞRU Partililer, Anayasamızda yasaklanmış tarikat-cemaat-vakıfların kapatılmasını istiyoruz ve bunu programımıza yazdık. DOĞRU Parti, iktidar sorumluluğunu aldığında gereğini yapacaktır. Ayrıca tarikat-cemaat-vakıfların işlettiği öğrenci yurtları derhal devletleştirilecektir.
Gençlerden ricamız şudur;
Sizler haklarını ve sorumluluklarını bilen bireylersiniz. Herşeyi araştırın, inceleyin, aklınızı kullanın ve cesur olun. Bulunduğunuz ortamlardaki size ters gelen her şeyi sorgulayın. Allah’ın size verdiği aklınızı, başkalarının vesayetine vermeyin. Aklınızı kullanır ve cesur olursanız, tüm sorunlarınızı çözebilirsiniz.
Unutmayın, bu vatanda hepimizin birer hissemiz var. İster Cumhurbaşkanı, ister hoca, ister çok zengin olsun, herkesin sadece bir hissesi var.
Sizin olanın, size bahşiş gibi verilmesine karşı koyun.
Büyük Atatürk’ün kurup sizlere emanet ettiği “Türkiye Cumhuriyet’ini” demokratik rejimle taçlandırıp sahip çıkın.
Bu hassas dönemde, özellikle siyasi parti genel başkanlarını iyi izleyin…
Not; Sayın Yusuf Samim Lütfü’ye çok teşekkür ederim.
Sağlık ve başarı dileklerimle
Rifat Serdaroğlu / 15 Ocak 2022
Yorumlar kapalı.