Prof. Dr. İlyas YILMAZER: Deprem, Sel ve Heyelandan Nasıl Yararlanılır?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Örnek Resim
Prof. Dr. İlyas YILMAZER’in “Deprem, Sel ve Heyelandan Nasıl Yararlanılır?” isimli makalesinin güncellenmiş tam metnine, aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:

Sayfamız:       www.ilyasyilmazer.com
Dosya:          http://ilyasyilmazer.com/gallery/makale1.pdf

Öz

Yarım yüzyıl öncesi yazar ve ekibinin araştırmaları sağlam temelli şu sonuca ulaşmıştır. Doğal olaylar olan deprem, taşkın ve yerkaymalarını afete değil, servete dönüştürmek oldukça kolay ve kazançlı bir projedir.

Depremler sadece ve sadece ovalarda ve birinci sınıf tarım alanlarında yıkar. Kayada (tarım için elverişiz kaya zeminde) yıktığına, ulaşılabildiği kadarıyla, dünyadan da tek bir örnek yoktur. Bütün kıta içi depremler, özellikle yanal (doğrultu) atımlı depremler (örneğin; Kuzey Anadolu, Doğu Anadolu, Ecemiş vb. faylar) zamanla çok geniş ve kalın toprak katmanlarından oluşan ovaları [Örneğin; Amik ovası, Düzce-Adapazarı-Yalo(ı)ova ve mersin ovası (viranşehir)] yaratırlar. Ki bunlar; (a) kütle deviniminden (hareketinden, Ek=mv2/2: m=kütle, v= parçacık/molekül devinim hızı) kaynaklanan toplam ısı (kalori veya Jul) ve (b) diri fay kuşaklarına özgü yüksek yer ısısı eğimi nedeniyle alttan ısıtılır ve beslenir. Alttan ısıtmalı ve beslemeli üstü açık sera özelliği taşırlar. Ayrıca, düşük elastik (esneklik) özellikleri ve düşük birim hacim ağırlıkları nedeniyle bu ovalar her depremde paramparça olur. Yüzlerce metre derinliğindeki toprak katmanı oksijene doyurulur. Bu oksijen bitki kökleri için olmazsa olmazdır. Yer yer de faydalı bakteri ve bitkiler için gerekli birincil ve ikincil elementlerce toprak zenginleştirilir.

Dere-akarsu havzalarının özellikle orta ve yukarı su toplama kesimleri Seldağınaklık için ileri derecede uygundur. Böyle taşkın tehlikesi sıfıra yaklaşır. Aynı zamanda, Seldağınaklık duvarı arkasında biriken killi-milli taneli gereç (akarsu çökeli) çok değişik mineral, mineralimsi madde ve organikleri içerir. Bunlar su toplama alanındaki değişik mineral, kaya ve organikleri içeren dağlardan, tepelerden ve vadilerden geldiğinden bitki için çok zenin bir karışım-bileşim (mama-ana sütü örneği) özellik taşırlar. Tüketicilerin peşinde koştuğu İyi Tarım Uygulamaları [İTU: (Good Agricultural Practice (GAP)] için olmazsa olmazdır. Doğal ve daha ötesidir. Özellikle çınar, paulovnya, söğüt kavak vb. endüstriyel bitkiler için geniş sulu alanlar oluşturur. Son fakat en önemlisi yeraltısuyu beslenerek gizilgücü çok yüksek tarım ve evsel kullanım amaçlı yüksek nitelikli su kazanılır. Bu su akışaşağı (daha düşük kottaki) yerleşimlerde ve tarım alanlarında pompa enerjisine gerek duyulmadan kullanılabilmektedir.

Yerkaymaları (heyelanlar) kil dolgulu ve yamaçdışarı eğim içeren kaya yamaçlarında ve suyun varlığında düzlemsel olarak kaymaya başlar. Dünyadaki bütün jeoteknik sorunların ana nedeni su, süreksizlik ve kil (SSK) üçlüsüdür. Daha sonra bu kayma kütleleri dönel kaymalara evirilerek sulu ve kalın toprak yığışımlarına dönüşür. Bu tür toprak alanlar yerleşimler için uygun olmazken su girişi denetim altına alındığında birinci sınıf meyvecilik sahalarıdır.

Anahtar sözcükler: Deprem, taşkın, yerkayması, kaya, toprak verimliliği, tarım, afetleri servete dönüştürme ________________________________________________________________

1.      GİRİŞ

Her yıl dünyada depremden, taşkından ve yerkaymasından sırasıyla ve yaklaşık olarak 13 milyon, 1,8 milyar ve 5 milyon insan olumsuz yönde etkilenmektedir (Venn, 2012). Ölü ve yaralı sayısı yılda 200 bini aşmaktadır. Oysa bu doğal olaylar afete değil servete kolayca dönüştürülebilir (Leventeli ve ark., 2020, Yilmazer ark., 2007).

En sonuncu büyük (7,7) deprem 6.03.2023’de Maraş/Pazarcık/Çiğdemtepe mahallesi ovasında oldu. Killi kireçtaşı zayıf kayası üzerinde kurulan Çiğdemtepe’de ölü-yaralı sıfırken 160 km uzaktaki Battalgazi ve 200 km uzaktaki Harran ovalarını işgal eden yerleşimlerde çok büyük can ve mal kayıpları yarattı.

Depremin merkez üssündeki enerjisi 1000 Hiroşima atom bombasından (HAB) daha büyükken Battalgazi ve Harran ovalarına 1 HAB enerjisinin daha azı ulaştı. Buna karşın, yukarıda verilen dayanılmaz kayıplara neden oldu. Oysa merkez üssü bitişiğindeki Çiğdemtepe ve diğer kayalık zeminlerde kayıplar sıfır düzeyindedir.

Şek. 1’de sunulan ve 39 m yüksekliğindeki Kızkulesi ilkselliğini 2500 senedir korumaktadır. Halbuki Kızkulesi Marmara denizindeki Triyas yerleşim yaşlı karmaşığının suya doygun bir kireçtaşı tektaşı üzerine 2500 sene öncesi konuşlandırılmıştır. Kuzey Anadolu Fayının da birinci derecede tehlike taşıyan kuşağı içerisindedir. Son Kocaeli depremini de sıfır sorunla atlatmıştır.  Merkez üssüne 80 km uzaktaki Kızkulesi’ne dokunmazken @130-150 km uzaktaki Avcılar’ı (eski adı: Göltarla) ve Çatalca ovalarındaki yerleşimler ile 200 km uzaktaki Tekirdağ ovalarında çok büyük kayıplara neden olmuştur. Daha da önemlisi; Merkez üssünün bitişiğindeki Kocaeli yamaçlarında ve Umuttepe’ye çıkarttığımız Kocaeli Üniversitesi yerleşkesindeki tek bir yapının camını bile kırmamıştır.

Bu gerçeğin arkasındaki ana neden üç yönlüdür.

  1. Sağlam (dayanımlı) kayalarda sismik enerji, sığ (d <20 m) su tablası ve kalın (t> 20 m) toprak katmanı içeren ovalardakinden birim zamanda bin kat daha hızla azalır. Sismik dalgalar dayanımlı kaya zeminde; daha yüksek birim ağırlık ve elastik özellikler içerir. Bu nedenle daha yüksek frekans ve daha yüksek hızla yayılırlar. Bu da sismik enerjinin daha yüksek kinetik enerji (Ek) harcamasına yol açar. Dolayısıyla birim zamanda daha hızla tükenir. Deprem merkez üssüne yüzlerce km uzaktaki ovalarda yıkım yaparken bitişiğindeki kayalık yamaç ve düzlüklerde tek bir yapının camını bile kırmaz. 17.08.1999 (B=7,6) Kocaeli depremi ve 06.02.2023 Maraş/Pazarcık/Çiğdemtepe bu bağlamda tipik bir örneklerdir. Deprem merkez üssü bitişiğindeki kaya üzerine kurulmuş Kocaeli ve Çiğdemtepe’ye dokunmazken yüzlerce km uzaktaki ovaları işgal etmiş yerleşimlerde yıkım (afet) yapmıştır.
  2. Kayadaki dalga hızı, suya doymuş topraktakinden yaklaşık 40 kat daha yüksektir. Sonuç olarak, kayadan toprağa bir anda aktarılan kinetik enerji (Ekkaya = mk(vk)2/2), toprağın iletebileceğinden 1600 kat (Ekk / Ektoprak) daha fazladır (Ekt = mt(vt)2/2). Bu nedenle birim zamanda artan enerji toprağın iletebildiğinden 1599 kat daha yüksektir. Bu artan enerjide kaybolamayacağından toprakta genlik büyümesine dönüşür. Halk deyişiyle; “Deli danalar gibi her yöne sallar.” ve kıyımlara (afete) yol açar. Ova zemini de alttaki kaya katmanına kadar paramparça eder. Böylece toprağa bitki kökleri için 10 ila 100 yıl yetecek O2 sağlar.Fotoğrafı AçŞekil 1. Kız Kulesi, 2500 yıl önce Marmara Denizi’nde ve Kuzey Anadolu Fay Kuşağı içinde yer alan kireçtaşı tektaşı (olistoliti) üzerine kurulmuş olup, orijinal kimliğini hala korumaktadır.3. Son fakat oldukça önemli örnek: Kız Kulesi ince kristalli kireçtaşı üzerine 2500 yıl öncesi konuşlandırılır. Yakınında kireçtaşından türemiş mil, kum ve çakıldan oluşan gerece kireç (CaO) katılarak harç oluşturulur. Kireçtaşı blokları bu harç ile tutturularak inşa edilmiştir. Normal nemlenme ve kuruma koşullarında çözünen CaCO3 molekülleri boşlukları doldurarak yeniden çimentolama yapar (Şek. 2). Bu özellik sadece ve sadece kristalin kireçtaşına özgüdür. Daha açık bir anlatımla, kireç harcı kireçtaşı bloklardan yapılmış kule ve tabandaki kireçtaşına kaynaşır ve tek bir yapı kazanır (bkz., Şek.2). Bunun ana nedeni yapının oturtulduğu ince kristalli kireçtaşı, harç ve kireçtaşı bloklarının hepsi katyon olarak Ca+2 iyonu içerir. Üçü birden bu iyonu ortaklaşa kullanırlar. Böylece sağlam bir yapı ortaya çıkar (Yılmazer ve ark. 2021, 2011, 2001; Yılmazer, 2002a).Taşkın denetimi vadinin dar yerinde ve özellikle de iki-üç derenin hemen birleşiminden sonra yapılacak ters “T” (^) duvar sistemi ile kolayca sağlanabilir (Şek. 3). Böylece değişik havzalardan gelen taneli gereç seldağınaklıktan birikir. Duvar arkasında biriken milli çökeller (i) tarım topraklarının su tutma-verme özelliklerinin ve erimiş O2 içeriğinin uygun oranlara çıkarılması ile (ii) toprağın verimliliğini artırmak için paha biçilmez organik-inorganik gereç kaynaklarıdır. Organik maddeler ve inorganik mineraller ana ve eser elementleri taşır. Ayrıca organik karışım, topraktan element çekme ve toprağın nemini artırmak için biyolojik ve kimyasal reaksiyonları hızlandırır.

Açıklama yok.

Açıklama yok.

Açıklama yok.

Açıklama yok.

Açıklama yok.

Açıklama yok.

2. TARUMİ DEPREMİ

Tarumi depremi, deprem kıyımında (afetinde) kayalık zeminin toprak zemine karşı üstünlüğünü kanıtlayan çok açıklayıcı bir örnektir (Şek. 5-6). Merkez üssüne bitişik ve kayalık bir zemine konuşlandırılmış olan Tarumi’deki kıyım sıfır iken, merkez üssüne 50-60 km uzaklıkta olan ve toprak ovası ile yapay dolgu içine yerleştirilmiş olan Kobe’deki ölü ve yaralı sayısı 41.000 dolaylarındadır. Bu durum Şek. 5-6’da gösterilmeye çalışılmıştır.

Temel bilimlere (matematik, fizik, kimya, biyoloji ve jeoloji) ve sanata saygı göstererek deprem, sel ve heyelan gibi doğal olayları kıyıma (afete) değil servete dönüştürmek çok kolay ve karlı bir mühendislik projesidir (Yılmazer ve Yılmazer, 2002; Yılmazer vd. 1999a-b; Yılmazer ve ark. 1994a-b).

Açıklama yok.

Şekil 5. Tarumi depremi: M= 6.9, Dodak = 17,6 km, ve UTC zaman dilimi 1995-01-16 20:46: 53’de oluşmuştur ve ilgili bölgede 1900-2020 döneminde 5’ten büyük deprem merkez üslerini (USGS, 2020) göstermektedir [Kobe’nin bir iç denizin kıyısına yerleştiğini lütfen unutmayınız. Pasifik Okyanusu ile uzak güney tarafındaki dar bir geçitle hidrolik iletişim kurar. Bu nedenle, tsunami riski olasılığı neredeyse sıfırdır. Pasifik Okyanusu’ndaki yıkıcı depremlerin yarattığı 40 m yüksekliğindeki dalgalar bile bu dar geçitten geçerken sönümlenir. Marmara boğazlarının Karadeniz ve Ege’deki olası bir tsunaminin Marmara denizine geçemeyeceği gibi.].

Japonya’dan bir başka örnek de Thoku depremidir (11 Mart 2011, saat 14:46’da JST, Pasifik Okyanusu’nda, Tōhoku bölgesinin Oshika Yarımadası’nın 72 km doğusunda bir Mw 9.0–9.1 denizaltı megatrust depremi oluştu.). Fukuşima nükleer santrali felaketi, “Doğayı Sev, Asla Meydan Okuma (I.Y., 1990)” özdeyişini anımsatan açık-seçik bir örnektir. Nükleer santraldeki sistemler depremi tespit etti ve nükleer reaktörleri otomatik olarak kapattı. Acil durum dizel jeneratörleri, reaksiyonlar durduktan sonra bile inanılmaz derecede sıcak kalan soğutma sıvısının çekirdeklerin etrafına pompalanmasını sağlamak için açıldı. Ancak kısa süre sonra 14 metreden yüksek bir dalga Fukuşima’ya çarptı. Dalga, savunma deniz duvarını aşarak tesisi sular altında bıraktı ve acil durum jeneratörlerini devirdi (Wikipedia, 2022). Yerleşim yerlerinin ve yapıların muhtemel tsunami istilası yüksekliğinin ötesine taşınması ve riskli bölgenin plantasyon ve geçici rekreasyon faaliyetleri için kullanılmasından başka bir yolu yoktur. Bu arada yazarlar ve ekibi, sevilesi Türkiye’yi nükleer cehenneme çevirecek olan Sinop nükleer santralinin tamamlanmasından vazgeçtiği için Japon Atom Ajansı‘na minnettardırlar.

“Deprem değil, bina öldürür.” ve benzeri bilimdışı önermeler, halkın deprem kıyımının ardındaki yalın gerçekleri anlamasını engelliyorlar. Gerçek, büyüklüğü (Mw)> 5,5 olan her deprem bu yalın gerçekleri apaçık ortaya koymaktadır.

Açıklama yok.

3. MARAŞ (6.02.2023, B=7,7) DEPREMİ VE YANAL ATIMLI FAYLAR
BOYUNCA OLUŞAN ÇEK-AYIR HAVZALARININ ÖZELLİKLERİ

Son deprem (B=7,7, Odak Noktasına Derinlik=8,6 km, 6.02.2023, 04.17) Maraş/Pazarcık Çiğdemtepe ovasında oldu. Merkez üssü bitişiğindeki Çiğdemtepe’yi değil 200 km uzaktaki ovaları yıktı (Şek. 7).

Açıklama yok.

Şekil 7. Depremin merkez üssüne bitişik Çiğdemtepe&#39;de (Çiğdem Tepesi) kayıp sıfır iken, 200 km uzaklıktaki Harran Ovası&#39;nda 2500&#39;ün üzerindedir.

Açıklama yok.Şekil 7. (Devamı).

Çiğdemtepe’de ortaya çıkan deprem enerjisi “Idriss, I., 1991; Kayal, JR, 2006; ve Ulusay ve ark.’nın formülasyonlarına” dayanarak 1000 HAB’ın (Hiroşima Atom Bombası) enerjisinin üzerindedir. Zayıf killi kireçtaşı üzerine konuşlandırılan Çiğdemtepe’de kayıp sıfırken merkez üssünden sırasıyla 160 ve 200 km uzaklıkta olan Battalgazi ve Harran ovalarında dayanılmaz kayıplara neden oldu. Oysa deprem enerjisi, bu ovalarda, 1 HAB’sı enerjisinin altına düşmüştü. Fay kırıklarının bitişiğindeki ve merkez üssüne çok yakın olan kayalık zeminlerin hiçbirisinde kayıp olmamıştır (Şek. 8 ve bkz., Şek. 7). Bu bağlamda Şek. 7 yapıların toprak zemine inşa edilmeleri durumunda deprem kıyımına açık olduklarının altını çizmektedir.Açıklama yok.

YEK sahası Akdeniz’i de görecek bir yüksek kaya düzlüğü olarak belirlenmiştir. Bu tür
alanların 5 yıldızlı yaşam ortamı sunduğu son derece açıktır. Havanın molekül ağırlığı 29 g iken CO 2 ve O 2 ’nin sırasıyla 44 ve 32 gramdır. Dolayısıyla CO 2 ovalarda yüksek derişime ulaşır. Bu nedenledir ki CO 2 detektörlerinin binalarda zemine yakın olacak şekilde yerleştirilmesi önerilmektedir (Idso vd., 1998, Jacobson vd., 2019; Lowther vd., 2021). Dolayısıyla ovalarda (alçak düzlüklerde) CO 2 yoğunluğu artarken bitişiğindeki yüksek yamaç ve tepelerde azalır (Şek. 9). Güneşten kısa dalga (yüksek frekans) ile gelen ışık dalgaları ova üzerindeki sis-is örtüsünden kolayca geçer. Ancak yere çarpıp yansıyan ışın uzun dalga (düşük frekans) ile yayıldığından bu örtüyü geçip yükselemez. Şehirlerin havasındaki CO 2 yükünün önemli ölçüde trafik kaynaklı olduğu bilinmektedir (Velasco ve ark., 2005). Özellikle yazın bu tür ovalardaki yerleşimlerde dayanılmaz (nefes almakta güçlük çekilen) bir ortam oluşur. Oysa bitkilerin fotosentez yapabilmesi için CO 2 olmazsa olmazdır.

Açıklama yok.

Örtü altı üretim sistemlerinde (sera vb.) CO 2 püskürtülmesi (gübrelemesi) kaçınılmazdır ve 700 ppm’in altına düştüğünde ise verim de doğru orantılı olarak düşer. Ayrıca CO 2 ile zenginleştirme daha iyi bitki büyümesi, erken hasat ve yüksek kalite sağlamaktadır. Bu nedenle, CO 2 enjeksiyonuna CO 2 gübrelemesi adı verilir. Bitki büyümesi ve üretiminde optimum CO 2 derişimi genel anlamda700-900 ppm arasında olduğu tespit edilmiştir (De Pascale ve Maggio, 2008). Ancak birçok bitki 1500 ppm’e kadar üretimde nicelik ve niteliksel olarak doğru orantılı artış gösterir. Örtü altı tarımda karbondioksit zenginleştirme işlemi için farklı yöntemler kullanılmaktadır. Yaygın olanları aşağıda verilmiştir.

1. Sıvı (Saf) karbondioksit kullanmak,
2. Sera içi gaz yakıtlı hava ısıtıcının egzoz gazını kullanmak,
3. Seraiçi CO 2 enjeksiyon ünitesi kullanmak,
4. Sera dışında merkezi yakma ünitesi kullanmak.

Oysa CO 2 insan sağlığını olumsuz etkilediği bir gerçekliktir. Özellikle solunum frekansını arttırırken beynin elektriksel etkinliğini bozmaktadır (Eliseeva, 1964). ve diğer hava kirleticiler yükseklerdeki kentlerde hava akımıyla alçaklara doğru inerler.

Yanal atımlı fayların önemli bir bölümü çek-ayır sistemiyle ovalar yaratırlar. Antakya Maraş-Adıyaman-Elazığ-Bingöl ovalarının önemli bir bölümü Doğu Anadolu fayı tarafından, bu bağlamda, oluşturulmuştur. Elazığ/Sivrice Hazar gölü bu bağlamda tipik bir örnektir (Şek. 10). Kızıldeniz Akaba körfezinden Karlıova’ya kadar benzer mekanizma ile gelişmiş pek çok verimli ovalar bulunmaktadır. Bunlar tarım için uygunken yerleşim için ileri derecede tehlikelidir.

Açıklama yok.

Şekil 10. Kızıldeniz’in 12 milyon sene öncesi oluşmaya başlamasıyla gelişen Ölüdeniz fayı ve
kuzeye uzantısı olan Doğu Anadolu fayı üzerinde ortaya çıkan çek-ayır mekanizması altında
gelişen havzalara örnek olarak Tatlısu kaynağı olan Hazar Gölü (6×20 kmx213 m).

Yaklaşık 300 sene öncesi Hazar gölünde bir yarımada kenti olan Dzovk (Batık şehir) su
seviyesinin 12 m altındadır. Hazar gölü derinleşme ve genişlemeyi sürdürmektedir.
Ortalama deniz seviyesinden yüksekliği 1248 m&#39;dir. Güney ve kuzeydeki dağların yüksekliği sırasıyla 2347 ve 1747 metredir. Sonuç olarak havza 1300 m çökmüştür. Son depremin yaşandığı Maraş havzası 9-10 milyon yıllık dönemde 1000 m çökmüştür. Her ikisi de çökmeyi sürdürmektedir (Şek. 12).

Açıklama yok.

Açıklama yok.

4. KAYADA SİSMİK ENERJİNİN HIZLA TÜKENMESİNİN NEDENLERİ

Açıklama yok.

Sonuç olarak viskozite (akışa direnç) artarken dalga boyu kısalır, frekans artar ve genlik
küçülür. Dalga enerjisi de hızla tükenir. Benzer şekilde sismik enerji kayada birim
zamanda hızla tükenirken toprakta daha düşük oranda zayıflar. Aynı olgu ışık enerjisi
zayıflaması için de geçerlidir. Güneş doğup batarken, güneş gözlemciye en uzak
noktadadır. Kızıllık ufukta egemendir. Bu nedenle, göreceli olarak daha uzun dalga boyu
ve daha düşük frekans ile ilerleyen kırmızı ışık gözlemciye ulaşır [Ahmet Haşim: …Kızıl
havaları setret ki akşam olmakta….]. Daha kısa dalga boyu ve yüksek frekansla ilerleyen
ışık zayıflar veya tükenir (Şek. 15). Tüm sismik kayıtlar ve ilgili literatür, hız ve enerji
tüketim oranlarının bir dalganın frekansı ile doğru orantılı olduğunu, dalga uzunluğunun
ise frekansla ters orantılı olduğunu göstermektedir.

Açıklama yok.

 

Açıklama yok.

Anlık zamanda kayada kaybedilen enerji toprakta kaybedilenden 3200 kat daha fazla olur.
Dolayısıyla deprem enerjisi kayda hemen tükenirken toprakta 100’lerce km ilerleyebilir
(bkz. Şek. 5-8). Merkez üssü bitişiğindeki Çiğdemtepe’ye dokunmazken 200 km uzaktaki
Harran ovasını yerle bir etmiştir.

Açıklama yok.

Şekil 16. Doruk (peak) yer ivmesi (PGA) yaklaşık merkez üssünde bulunan jeofonda (J1)
0,23 g iken 101 km uzakta ovadaki jeofonda (J2) 0,4 g ölçülmüştür [Lütfen J1’in merkez üssü bitişiğindeki kayada olduğunu J2’nin ovada olduğunu göz önünde bulundurun. Sismik dalga, kayada topraktakinden 100-1600 kat daha hızlı hareket eder. Bu nedenle, bir
seferde kayadan toprağa enerji transferi, toprağın ilettiğinin (1/100-1/1600) 100-1600
katıdır. Bu nedenle, fazla enerji (99-1599) genlik büyümesine dönüşür. Bir toprak tipine
özgü dalga boyu değişmez. Sonuç olarak, Enerji Korunumu Yasası gereği ovada genlik
büyümesi kaçınılmazdır. Bu nedenle depremler bitişiğindeki kaya üzerine konuşlandırılmış
yapılara dokunmazken 100’lerce km uzakta ovayı işgal eden yerleşimleri yıkar (bkz. Şek.
7).].

5. TARTIŞMA VE ÖNERİLER

 

1970 yılından bu yana özellikle Anadolu&#39;da meydana gelen büyük depremler yazarlar ve ekibi tarafından gözlemlenmiş ve araştırılmıştır. Sonuçta yazarlar, kayalık zemin üzerine
kurulan binaların ve diğer yapıların gözle görülür şekilde etkilenmediği konusunda özlü ve
kapsamlı bir sonuca varmışlardır. Bu kuram her ülke için de geçerlidir.

Çiz. 1 deprem gerçeklerini açıkça gösteren olayları özetlemektedir (Yılmazer, ark., 2021).
Bunun arkasındaki temel neden, suya doymuş bir kayalık zeminin, doymuş toprağa
kıyasla; (a) sıfır sıvılaşma potansiyeli, (b) milyon kat daha yüksek elastikiyet (esneklik)
modülü, (c) yüksek dayanım, (d) iki katlı ve daha yüksek (h~ 6 m) binalarda rezonans
oluşturma gizilgüce son derece düşüktür ve (e) son derece düşük tabaka faylanması riski
taşır (Çiz. 2, bkz. Çiz. 1).

Bir ülkeyi ayakta tutan stratejik maddeler sağlıklı yiyecek ve içeceklerdir. Fay kuşakları en
verimli toprak ovalarını oluşturur. Kurutmalık incir (Sarılop-Sarızeybek) ve çekirdeksiz
Sultani üzümün anavatanı sırasıyla Menderes ve Gediz ovalarıdır. Ege graben fay sisteminde ova tabanı yerçekimi etkisi altında düştükçe (battıkça) binlerce dere ve tepeden beslenen Menderes ve Gediz nehirleri bitkiler için mama (ama sütü) niteliğinde organik ve inorganik maddeleri akarsu çökeli (Qa) olarak taşır. Batmakta olan ovayı doldurur. Ovalar hala çöküyor ve Qa dolduruyor. Bu ovalar deprem ve taşkın tehlikesine açıktır. Ayrıca bu
tür tarım arazileri 1961 Anayasası (Madde 44-46) ve ilgili kanun tüzük ve yönetmeliklerle
(örneğin 2005 tarihli toprak koruma kanunu ve ilgili tüzük ve yönetmelikler) korunma altına alınmıştır.

Seldağınaklık yapıları (bkz. Şek. 3) özellikle yukarı ve orta su toplama havzalarında hızlı
ve kolayca yapılabilmektedir. Böylece taşkın sorunu sıfıra yaklaştırılırken mil-kum-çakıl
kaynağı elde edilir. Seldağınaklık düzlüğünde kavak, söğüt, çınar, pavlonya (paulownia) ve
benzeri endüstriyel bitkiler yetiştirilebilmektedir. Doğal olarak filtrelenmiş yeraltı suları
depolanır. Pompasız olarak akış aşağısındaki yerleşimlerin içme/kullanma ve sulama
suyunu sağlar. Bir havzada mevsimsel akarsular, dereler ve kuru derecikler tarafından
parçalanmış çok sayıda jeolojik birim olabilir. Her oluşumun kendine özgü mineralojik
bileşimleri vardır. Örneğin;

Açıklama yok.Açıklama yok.Açıklama yok.

Açıklama yok.

Açıklama yok.

Açıklama yok.

Açıklama yok.

Açıklama yok.

Açıklama yok.

Açıklama yok.

Açıklama yok.

Açıklama yok.

6. SONUÇ VE ÖNERİLER

Açıklama yok.

Açıklama yok.

Açıklama yok.

Açıklama yok.

 

Prof. Dr. İlyas YILMAZER

 

İlyas Yilmazer1 and Ozgur Yilmazer 2

                     

1Yilmazer Eğitim ve Müh. Ltd, ilyashocam@gmail.com

2Atac Müh ve Danışmanlık Ltd, Ahmet Taner Kislali Mah. 2866 cadde, 35/A, 06810 Ankara

Yilmazer@atacmuhendislik.com.tr

______________________________________

Prof. Dr. İlyas YILMAZER’in “Deprem, Sel ve Heyelandan Nasıl Yararlanılır?” isimli makalesinin güncellenmiş tam metnine, aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:

Sayfamız:       www.ilyasyilmazer.com
Dosya:          http://ilyasyilmazer.com/gallery/makale1.pdf

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Prof. Dr. İlyas YILMAZER: Deprem, Sel ve Heyelandan Nasıl Yararlanılır?

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Sonsöz Gazetesi | İlkeli Gazeteciliğin Yerel Öncüsü ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin