Görevden alınan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Tele1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ hakkında başlatılan casusluk soruşturmasında ifadeler tamamlandı.
İstanbul Valiliği’nin eylem yasağına rağmen Cumhuriyet Halk Partisi bugün Çağlayan Adliyesi önünde miting düzenledi. Polis alanda geniş güvenlik önlemleri aldı.
CHP’nin tutuklu cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında başlatılan “casusluk” soruşturması kapsamında, bugün Çağlayan Adliyesi’nde ifade verdi. 19 Mart’ta gözaltına alınıp 23 Mart’ta tutuklanan İmamoğlu, Silivri’deki Marmara Cezaevi’nden 7 ay sonra ilk kez çıktı. Beş saat boyunca adliye nezaretinde tutulan İmamoğlu’nun ifadesi üç saat sürdü. 24 Ekim’de gözaltına alınarak gözaltı süresi 24 saat daha uzatılan TELE1 televizyonu Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın da ifadesi tamamlandı. Soruşturma kapsamında İmamoğlu’nun danışmanı Necati Özkan ve İSTTELKOM A.Ş. Genel Müdürü Melih Geçek‘in de ifadeleri alındı.
İmamoğlu’nun ifade işlemleri sürerken İsviçre’deki programını iptal ederek Türkiye’ye dönen CHP lideri Özgür Özel, adliye önünde yaptığı konuşmada, casusluk soruşturmasının kilit ismi Hüseyin Gün’ün itirafçı olarak “İngiliz ajanıyım” dediğini duyurdu. Seçmen verilerinin çalınmasıyla ilgili Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bakanlara işaret eden CHP lideri, “Bize sorulacak her soruyu önce Erdoğan ve başkanlarına soracaksın!” dedi. Özel, “İçeride bu zulüm sürdükçe biz de demokratik bir şekilde kimseye zarar vermeden ama haysiyetimizi de ezdirmeden mücadele edeceğiz, burada direniyoruz, gelin!” diyerek vatandaşları adliye önüne çağırdı.
Gelişmeler
Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Yanardağ’a casusluk soruşturması açılmış, Tele 1 kanalı Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ önceki gün gözaltına alınmıştı. Yanardağ‘ın eski İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Necati Özkan‘a yönelik “casusluk” soruşturması kapsamında gözaltına alındığı açıklanmıştı.

Necati Özkan
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu ve danışmanı Necati Özkan’ın “casusluk” suçuyla başlatılan soruşturmada ifadelerinin alınacağını, Merdan Yanardağ’ın ise aynı soruşturma kapsamında gözaltına alındığını bildirdi.
Başsavcılıktan yapılan açıklamada, 4 Temmuz’da “casusluk” suçundan tutuklanan ve yabancı ülkeler lehine ajanlık faaliyetlerinde bulunduğu, görüşmelerini gizliliğe riayet etmek amacıyla kriptolu telefonlar üzerinden gerçekleştirdiği, farklı ülkelerde gerçekleşen iç karışıklıkları finanse ettiği tespit edilen şüpheli Hüseyin Gün‘e ait dijital materyallerin incelendiği belirtildi. Açıklamada, söz konusu incelemede, ‘Gün’ün dijital materyallerinde sivil kişilerin ya da şirketlerin temin etmesinin mümkün olmayacağı askeri mühimmat ve silahlara ait fotoğraflara ve İsrail’de askeri ya da siyasi alanda faaliyet gösterdiği anlaşılan İsrail vatandaşlarına ait pasaport fotoğraflarına’ rastlandığı ifade edildi.

Hüseyin Gün’ün yanındaki bayanla İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu pek çok kişi bibi, makamında tebrik için ziyaret ettiği sırada çekilen fotoğraf
Başsavcılıktan Hüseyin Gün hakkında yapılan açıklamada; ‘FETÖ/PDY silahlı terör örgütü kapsamında adli işlem yapılan kişiler, terör örgütü PKK/KCK kapsamında adli işlem yapılan kişiler ve farklı ülkelerin konsolosluk görevlileri ile çok sayıda iletişim irtibatı tespit edildiği ifade edilen Hüseyin Gün hakkındaki MASAK incelemesinde ise halihazırda ticari işletmesi olmamasına rağmen yüklü miktarda yurt içi-yurt dışı para transferlerinin bulunduğu, hesaplarında 85 milyon liranın nakit olarak çekiminin gerçekleştirildiği ve bu tutarın kullanımına ilişkin herhangi bir alım-satım kaydına rastlanılmadığı’ kaydedildi.
Başsavcılığın açıklamasında; ‘el yazısı defter ve belgelerin incelenmesi neticesinde ise şüpheli Gün’e ait olduğu anlaşılan belgeler içerisinde farklı ülkelerde gerçekleşen darbe girişimi, iç karışıklık olaylarıyla ilgili hususlardan bahsedildiği, Türkiye’de görüştüğü kişi veya kurumları günlük olarak not aldığı’ belirtildi. Gün’ün, “yabancı bir ülke lehine faaliyet gösterdiği anlaşılan istihbarat elemanları ya da siyasi faaliyetlerde bulunan kişilere Türkiye’yle ilgili konularda bilgi aktarımında bulunduğu yönünde içerikler ve terör örgütü FETÖ/PDY’nin üst yönetim kadrosunda bulunan ve sözde İngiltere imamı olarak nitelendirilen Mustafa Özcan ile yüz yüze görüşme gerçekleştirdiği, bu kişiden öneriler aldığına dair notların bulunduğuna” dikkat çekilen açıklamada, “Orta Doğu ve Afrika ülkeleri ve Türkiye ile ilgili konularda topladığı bilgileri istihbari faaliyet gösterdiği tespit edilen yabancı bir ülkeye mensup şahıslara aktardığı şeklinde tespitlerin bulunduğu” vurgulandı.
Yine Savcılık açıklamasında, ‘şüpheli Hüseyin Gün’ün ticari kimliğini ön planda göstererek, başka ülkelerin menfaatleri doğrultusunda Türkiye ve başka ülkelerde faaliyet gösterdiği, birçok yabancı ülke istihbarat görevlisiyle irtibatının bulunduğu’ aktarıldı. Şüpheli Gün’ün ‘üst düzey gizliliğe sahip kriptografik haberleşme programlarından olan “Wickr” programı üzerinden yaptığı yazışmalarda, yabancı ülke istihbarat görevlisinin şüpheliye Türkiye’de önceden görev yapmış iki bakanın da aralarında bulunduğu bir grubun uzaktan ve gizli çekilmiş bir resmini göndermesinin dikkat çekici bulunduğu’ kaydedildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Yine şüphelinin aynı kriptografik haberleşme programı üzerinden Ekrem İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü yöneticilerinden olan şüpheli Necati Özkan isimli şahısla özet olarak ‘dijital istihbarat toplama, İmamoğlu için gerçekleştirilen çalışmalarda dikkat edilmesi gereken hususlar, 70 bin gönüllünün acil aktive edilmesi gerektiği, Murat Ongun’un cep telefonu uzaktan erişimli dinlemeye izin verebilecek casus yazılım ile enfekte olduğunu bu nedenle Murat’ın Ekrem Bey ile yapılacak hassas özel kampanya toplantılarına telefonunu götürmemesinin çok önemli olduğu’ şeklinde Necati Özkan’a talimat verir vasıfta görüşmelerin tespit edildiği, şüpheli Hüseyin Gün’ün Ekrem İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü yöneticilerinden şüpheli Necati Özkan’ın hiyerarşik olarak üstünde, suç örgütü içerisinde yönetici olarak faaliyet gösterdiği anlaşılmıştır.”
Yapılan açıklamada, ‘Ekrem İmamoğlu suç örgütünün asıl amacının maddi menfaat elde ederek örgüt elebaşı İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı için fon oluşturmak olduğu, suç örgütü yöneticilerinden şüpheli Hüseyin Gün’ün, şüpheli Özkan ile örgütün bu amacı doğrultusunda 2019 yerel seçim kampanyasında işbirliği yapmak ve özellikle seçmenlere ait gizli bilgilerin sızdırılması suretiyle bu amaç doğrultusunda eylemde bulundukları’ ifade edildi.
Merdan Yanardağ’ın ifadesi
Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından düzenlenen soruşturma kapsamında evinden gözaltına alınan TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın savcılıktaki ifadesi sona erdi. Yanardağ, itirafçı Hüseyin Gün ve Gün’ün “manevi annem” olarak hitap ettiği Seher Alaçam ile tanışıklığının tamamen insani ve gündelik ilişkiler çerçevesinde olduğunu anlattı.
Yanardağ, “Bana sormuş olduğunuz Hüseyin Gün isimli şahsı, ifademde bahsettiğim Seher Alaçam isimli şahsın yanında görmemle tanıdım. Kendisiyle Seher Alaçam’ın Yeniköy’deki evine ziyaret etmeye gittiğim zamanlarda görüşürdüm. Tahmini 5–7 kez bu şekilde görüşmüşümdür. Seher Hanım’ın ölümü üzerine başsağlığı dilemek amacıyla yine Seher Hanım’ın Yeniköy’deki evinde kendisini görmüştüm” dedi.
Yanardağ, görüşmelerin içeriğine dair de, “Bu görüşmelerde kendisi ile siyasi gündeme dair konuşmalar yapıyorduk. Kendisi siyasi konulara herkes gibi ilgiliydi. Genellikle 2023 seçimleri ile alakalı konuşuyorduk” dedi.
Yanardağ, “Ben sol görüşlü ve yurtsever bir gazeteciyim. Ülkemin aleyhine halkımızın aleyhine herhangi bir faaliyet içeresinde olmam düşünülemez” diye konuştu.
İmamoğlu’nun ifadesi
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu savcılıkta ifade verdi. İmamoğlu, Merdan Yanardağ’ı gazeteci olması sebebiyle tanıdığını söyledi. Melih Geçek ve Necati Özkanı 12 yıldır tanıdığını ifade eden İmamoğlu, Hüseyin Gün’ü tanımadığını ifade etti.
İmamoğlu şunları söyledi:
“Bahse konu Hüseyin Gün tarafından verilen beyanlar hayatımda duyduğum adeta en saçma yorumlardan ibaret beyanlardır. Yukarıda da belirttiğim üzere 2019 Haziran başında Necati Özkan ile tanıştığını anladığım ve iddia ettiği şekliyle seçim kampanyama yardım ettiğini belirten şahsın 15 gün içinde bütün kampanyamı yönlendirmesi ve etkilemesi kesinlikle akla mantığa uygun değildir. Çünkü ben o dönem 7 aylık bir seçim kampanyası gerçekleştirmiştim. Bütün kampanya süremin adeta çöpe atılarak sadece 15 güne indirmesi hayatın olağan akışına uygun değildir. 6 yaşında Kuran-ı Kerim okumayı bilen bir şahıs olarak CIA çalışanı olduğu belirtilen Aarron Barr isimli şahsın bana muhafazakarlara nasıl davranmam ile alakalı tavsiyelerde bulunması akla mantığa uygun değildir. Dolayısıyla söz konusu beyanlarla alakalı diyecek bir şeyim yoktur. Belirtilen hususlar ile alakalı bilgim yoktur. Sonuç olarak soruşturma dosyası kapsamında casusluk suçu iddia edilerek bu suç sebebiyle davet edilmem benim bütün hayatıma hakarettir. Benim nazarında casusluk vatan hainliği ile eşdeğerdir. Dolayısıyla söz konusu dosya nazara alınarak hakkımda yürütülen casusluk kapsamındaki hiçbir suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum. Bu dosyanın oluşumunda veya yürütülmesinde yer alanlar ile alakalı hukuki haklarımı kullanacağım.
Öncelikle şahsın Başsavcılıkta alınan ifadesinde Necati Özkan ile 31 Mart 2019 – 23 Haziran 2019 tarihleri arasında iddia ettiği haliyle benim seçim sürecimde yer aldığını belirtmiş ise de, kolluk beyanında Necati Özkan ile 2019 yılı ilk seçimlerin iptali sonrası Mayıs sonu ya da Haziran başlarında tanıdığını belirttiği, dolayısıyla her iki ifadesi arasında çelişkiler bulunduğu ve yönlendirilmiş bir şekilde kasıtlı olarak ifade verdiği tarafımca anlaşıldığından Başsavcılık ifadesinde vermiş olduğu ifadeyi de kesinlikle kabul etmiyorum. Benim ne istihbarat örgütleri ile, istihbarat örgütlerinin çalışanları ile hiçbir şekilde bilgim alakam olamaz. Üzerime atılı suçlamaları yukarıda da belirttiğim üzere kabul etmiyorum. İkinci ifadeyi de incelediğimde absürt bir suç isnadı olduğunu düşünüyorum. Komplo teorisi ile karşı karşıya olduğumu düşünüyorum. Roma’yı benim yaktığım daha gerçekçidir.”
Özgür Özel’den Eskişehir’de “Nadir Toprak Elementleri” açıklaması

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Eskişehir’de saat 17:28’de konuşmaya başladı. Özel, daha sonra İstanbul’a hareket etti.
İktidarın, ülkenin geleceğini düşünmediğini söyleyerek, nadir toprak elementleri Amerika Birleşik Devletleri’ne satmak istediklerini ekledi.
Özel, “Türkiye’de sıfırı tüketen, siyaseten artık meşruiyetini yitiren, sandık kurulsa seçimi kaybedeceğini bilen birisi, meşruiyeti de geleceği de Amerika’da aramak için yola çıktı. Erdoğan gitti, meşruiyeti Trump’ta aradı, ABD’de aradı. Gitti Oval Ofise oturdu. Trump, görüşmeden memnuniyetini aktardı. Ruhban Okulu’nu Erdoğan’a söyletti. Dünyada beşinci en büyük rezerv Türkiye’de, Eskişehir’de. Büyük bir oyunla karşı karşıyayız. Erdoğan, Trump’a ‘nadir toprak elementleri’ni ham cevher olarak vermeyi taahhüt ediyor. Eğer bunu verirsek, altın yumurtlayan tavuğu vermiş oluruz. Eğer bunu verirsek, geleceği vermiş oluruz. Nadir elementler bu ülkenin geleceğidir, sana sattırmayız!” açıklamasında bulundu.
Türkiye Barolar Birliği’nden tepki
Türkiye Barolar Birliği, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatı üzerine İstanbul Barosu Başkanı, yönetim kurulu üyeleri ve avukatların Çağlayan Adliyesi’ne girişlerinin engellenmesinin “özünde yurttaşların adalete erişim hakkına doğrudan müdahale anlamına geldiğini” belirtti.
Türkiye Barolar Birliği tarafından konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada şunlar kaydedildi:
“Savunma görevini yapmak üzere adliyeye gelen avukatlar ile İstanbul Barosu Başkanı ve yöneticilerinin savunma makamının kurumsal temsilcileri olarak adliyeye alınmaması hiçbir yasal dayanağı bulunmayan, keyfi bir uygulama olup, savunma hakkını yok sayan bu uygulama hukuk devleti ilkesinin açıkça ihlali niteliğindedir. Savunmanın temsilcilerinin adliyeye girişinin engellenmesi, özünde yurttaşların adalete erişim hakkına doğrudan müdahale anlamına gelmektedir. Böyle bir uygulamanın neticesinde ne adil yargılanma hakkından ne de adaletten bahsedilebilir. Türkiye Barolar Birliği olarak hukukun üstünlüğünü, savunma hakkını ve baroların kurumsal saygınlığını zedeleyen her türlü uygulamanın karşısında durmaya devam edeceğimizi, yargının kurucu unsurları arasındaki denge ve saygının korunmasının demokratik hukuk devleti için zorunlu olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.”
Hüseyin Gün’ün ifadesi
Hüseyin Gün 25 Ekim etkin pişmanlıktan faydalanarak ifade verdi. Bu ifadede Gün, Ekrem İmamoğlu’nu yıllardır tanıdığını söyledi, “Bu kişiyle diyaloğum Necati Özkan ile olan eylemlerimizden kaynaklıdır. Ben Necati Özkan isimli şahsa göndermiş olduğum raporları Necati Özkan isimli şahsa iletirdim. Necati Özkan da bu raporları Ekrem İmamoğlu’na aktarırdı. Ekrem İmamoğlu isimli şahıs her raporum doğrultusunda eylemde bulunmazdı. Yani bazı raporlarım Ekrem İmamoğlu’nun nasıl davranması, ne şekilde hareket etmesiyle alakalı olduğundan bunları uygulardı” dedi.
Gün şöyle devam etti:
“Yani sinir hali durumları ya da muhafazakâr kesime davranış tarzı ile alakalı yönlendirmelerimizi uygulardı. Fakat bazı durumlar mesela bölgelerin beklentileri yada ne tarz çekinceleri oldukları hususlarında gerekli eylemleri Necati Özkan isimli şahıs İstanbul gönüllüleri üzerinden gerçekleştirirdi. Hazırlamış olduğumuz raporlar Aaron Barr ve teknik ekibimde bulunan diğer kişiler tarafından hazırlanırdı. Yani ben Ekrem İmamoğlu şu şekilde davranmalı ya da bu konulara dikkat etmeli gibi analizi yapmazdım. Tamamen Aaron Barr yönetiminde bulunan teknik ekip tarafından hazırlanırdı. Rakip olarak bulunan parti destekçilerinin kendi aralarındaki yazışmaları Aaron Barr ve teknik ekip tarafından analiz edilir ve oluşabilecek olumsuz haberlere karşı önlem alırdı. Bu verilerin gizli, insanların özel yazışmalarından da oluşan verilerden analiz edildiğini Necati Özkan isimli şahıs da bilirdi. Ben bu konuda aldığım riskleri Necati ve kampanyada bulunan kişilerin hatta Ekrem İmamoğlu’na bile Necati Özkan üzerinden aktarmıştım.”
262 sayfalık raporda Gün, Necati Özkan ile ilgili de şunları söyledi:“Necati Özkan isimli şahısla irtibatımın manevi annem vasıtasıyla olduğunu belirtmiştim. O dönemde kendisinin Necati Özkan ve bir çok partili ile irtibatları var idi. Necati Özkan isimli şahsın bana İBB verilerinin herhangi bir Osint verilerinde bulunup bulunmadığını sorması üzerine gerçekleştirdiğim araştırma sonucu benden bulduğum veriler üzerinde bu kişilerin ne hedefledikleri, ne konuştukları gibi bilgileri elde edip edemeyeceğimi sordu. Ben de kendisine Aaron BARR’dan bahsettim. Eski bir CIA çalışanı olduğunu ve ANONYMOUS ile bir dönem mücadele ettiğini ve siber konularında istihbarat analizinde çok etkili olduğunu söyledim. O da veriler üzerinde araştırma yapmamı ve kendilerine raporlama yapmamı istemişti. Bu görüşme sonrasında ben hazırlanan raporları Wickr programı üzerinden kendisine gönderdim. O da Ekrem İmamoğlu’na iletti. Ekrem İmamoğlu bu raporlardan haberdardı.”
İfadesi alınacak isimler:
1- Ekrem İmamoğlu – İBB Başkanı
2- Necati Özkan – Ekrem İmamoğlu’nun siyasi danışmanı
3- Merdan Yanardağ – gazeteci
4- Hüseyin Gün – “Ajan” olduğu iddia edilen baş şüpheli
5- Melih Geçek – İSTTELKOM A.Ş. Genel Müdürü (2. dalga operasyonda tutuklandı)

















