Önümüzdeki yüzyıllarda insanoğlu birbirini belden aşağı vurmamayı öğrenirse, gerçeklerle baş başa kalıp sorunlarla daha iyi mücadele edilebilir. Kıbrıs’ta gerçekte ne olup bittiğinin anlaşılabilmesi için, başbakanın kişisel hayatının çirkin bir şekilde medyaya sızdırılıp tartışılması mı gerekiyordu?..
Siyasi cinayetlerin hesabının sorulması, mafyanın defterinin dürülmesi, kara para aklayanlardan hesap sorulması için, CIA taktiği kullanarak siyasetçilere kaset kumpasları tezgahlamak mı gerekiyordu? Böyle daha mı iyi ses getiriyor yani, daha çirkef olunca daha mı akılda kalıcı oluyor? Televizyonlarda kumpasa uğrayan kişiyle beraber ailesi, yol arkadaşları, temsil ettiği devlet yaralanınca daha mı keyifli oluyor?
Maalesef insanoğlu akli gelişimini henüz ileri bir noktaya taşıyamadı… Kimi insanlar gerçek problemlere odaklanarak yaşadığımız dünya için çözüm üretmeye çabalıyor. Günde 16 saat çalışarak kansere çare bulmaya çalışan bilim insanları var. Covid-19 salgınına karşı aşı veya ilaç geliştirmek için daha ilk günlerden canını dişine takıp kendini laboratuvara kapatan doktorlar var. Doğal afetlerde kazazedeleri kurtarmak için hayatını tehlikeye atan yardım görevlileri var. Sokaktaki yaralı kedi veya köpeği kurtarma derdine düşmüş hayvan severler var.
Dünyada halen daha devam eden iç savaşlar var, terör var, açlık var…
Ancak GRİ İNSANLAR kategorisine mensup olanlar için durum farklı… İklim dengesi bozulan, savaşların yaşandığı, uyuşturucu trafiğinin ve ölümlerin olduğu bir dünya onları rahatsız etmiyor. Kısa vadeli kazançlarla elde ettikleri küçük dünyalarında, sahte suratlarıyla “mutluymuş gibi yaparak” yaşayabiliyorlar. Gerçekte sosyal adaletsizliğin yarattığı toplumsal çöküntülerin ruh halidir onlar: mafya, suç örgütü lideri ya da terörist…
İşte bir toplumda bu tür insanların ortaya çıkışının engellenmesi için bir ülkenin çok sağlam bir politikasının olması gerekir. Sınıf ayrılıkları arasındaki makas kapanırsa ancak bu mümkün olabilir ve önümüzdeki yıllarda bu insanların sayısı tükenebilir. Çok da ütopik değil aslında, çok da imkansız değil. Dünya nimetleri bir grup bencil azınlığın eline bırakıldığı için ve bu azınlık da kimi politikacıları rehin aldığı için öyleymiş gibi görünüyor. İmkansız değil…
OECD’ye bağlı FATF (Mali Eylem Görev Gücü) Türkiye’yi gri listeye aldı. Yani Türkiye, kara para aklama ve teröre finansman konusunda riskli ve gözetim altında tutulması gereken ülkeler listesine alındı.
Bir yandan da Türkiye’den KKTC’ye uzanan kumarhaneler, suç örgütleri ve siyasi ilişkileri deşifre ediliyor. Tüm bunların üzerine gitmek son derece önemli; ancak bunu yaparken kaset kumpaslarıyla işi magazin boyutuna saptırmak konuyu şirazesinden çıkaracaktır. Zira tarihte buna benzer örnekler görüldü ve akılda kalan sadece işin magazin kısmı oldu…
Yazık, gerçekten çok yazık.. Türkiye’de Dolar fırlamış, Türk Lirası değer kaybetmiş, halk çok ciddi bir ekonomik krizin içinde debeleniyor. Bir yanda açlık, diğer yanda coronavirüs salgınıyla günde 200’ün üstünde insanımız ölüyor. Bunlar yetmezmiş gibi ülkemizin itibarı derinden sarsılıyor. Türkiye bir an önce tek adam iktidarından kurtulmalı ve gelecekte ülkeyi bu duruma getirenleri hukuk sandalyesine oturtmalıdır. Bu yapılmadıkça ilerlemek mümkün olmayacak, her şey yapanın yanına kâr kalacaktır.
Çok güçlü olmamız gerekecek…
Ayça Yılmaz
Yorumlar kapalı.