İngiltere’de üç eski Yüksek Mahkeme yargıcı dahil 600’den fazla hukukçu İsrail’e silah satışının durdurulması için hükümete çağrı yaptı.
Hukukçuların Başbakan Rishi Sunak’a hitaben yazdığı 17 sayfalık mektupta, İngiltere’nin Gazze’deki “makul soykırım riski” nedeniyle uluslararası hukuku ihlal etme riskiyle yüzleştiği ve ihracatın sona ermesi gerektiği belirtildi.
Sunak halihazırda Gazze’de öldürülen yedi yardım çalışanıyla ilgili farklı partilerin baskısı altında.
Sunak, Salı günü yaptığı açıklamada, İngiltere’nin “çok dikkatli” bir silah ihracat ruhsatı sağlama sisteminin olduğunu söyledi.
‘Masum sivilleri ve çocukları ayrım gözetmeksizin katledemezsiniz’
İngiltere’nin satışları ABD, Almanya ve İtalya gibi diğer ülkelere kıyasla daha düşük olsa da silah satışına ilişkin getireceği bir yasak İsrail üzerindeki diplomatik ve siyasi baskıyı arttıracaktır.
600’den fazla avukat, akademisyen ve emekli üst düzey yargıcın imzaladığı 17 sayfalık mektupta, aksi halde “Soykırım Sözleşmesi’nin potansiyel ihlalleri de dahil olmak üzere uluslararası hukukun ağır ihlallerinde suç ortaklığından kaçınmak” için İngiltere’nin “ciddi adımlar” atması gerektiği belirtiliyor.
Mektupta, Uluslararası Adalet Divanı’nın Ocak ayında verdiği geçici kararda vurgulanan Gazze’deki “olası soykırım riski” ve son dönemde daha da kötüleşen insani durum göz önüne alındığında, İsrail’e silah satışının hükümetin uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerinin “önemli ölçüde gerisinde kaldığı” belirtiliyor.
Mektubu imzalayan eski Yüksek Mahkeme yargıcı Jonathan Sumption, BM’nin en yüksek mahkemesi Uluslararası Adalet Divanı’nın geçici kararının, İngiltere politikası üzerinde etkisi olması gerektiğini belirterek “soykırımı önlemek için elinizden geleni yapmalısınız” dedi.
BBC’ye konuşan eski yargıç, “savaşla ilgili uluslararası hukuk” gereği, ülkelerin kışkırtılmış veya saldırıya uğramış olsalar bile istedikleri gibi hareket edemeyeceklerini söyledi.
“Bu, masum sivilleri ve çocukları ayrım gözetmeksizin katledebileceğiniz anlamına gelmez. Bu, yardım konvoylarına saldırabileceğiniz, yardım çalışanlarının vizelerini geri çekebileceğiniz anlamına gelmez. Bu, iki hafta boyunca hastaneleri dümdüz edebileceğiniz anlamına gelmez.”
“İnsanların kendilerini savunmak için bile yapabileceklerinin sınırları var.”
Mektupta hükümetin uluslararası hukuk çerçevesindeki yükümlülüklerini yerine getirmek için atması gereken diğer adımlar arasında şunlar yer alıyor:
- BM’nin Filistinli mültecilere yönelik ajansı UNRWA’ya finansmanın yeniden sağlanması
- “Filistinlilere karşı soykırımı teşvik eden açıklamalar yapan kişi ve kuruluşlara” yaptırım uygulanması
- İsrail ile devam eden diplomatik ve “geliştirilmiş ticaret anlaşması” müzakerelerinin askıya alınması
- İngiltere’nin mevcut ticaret anlaşmasının askıya alınması için inceleme başlatılması ve İsrail’e “yaptırım uygulanmasının değerlendirilmesi”
Sunak bağımsız incelemeyi işaret etti
İngiltere’nin ihracat ruhsatlarını iptal etmesi çağrıları, 3’ü İngiliz vatandaşı 7 yardım görevlisinin Pazartesi günü Gazze’de İsrail hava saldırısında öldürülmesinin ardından yoğunlaştı.
Saldırıda Avustralyalı, Filistinli, Amerikalı-Kanadalı ve Polonyalı kişiler de öldürüldü. Ekipleri 100 tonluk gıda yardımı yapmıştı.
Olayı İngiliz Sun gazetesine değerlendiren Sunak, bağımsız bir inceleme başlatılması için çağrıda bulundu ancak silah satışlarının durdurulması gerektiğini söylemedi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, saldırıyı kasıtsız ve “trajik” olarak nitelendirdi ve bağımsız bir soruşturma sözü verdi. Netanyahu soykırım iddialarını “tamamen asılsız” diyerek reddediyor.
Silah Ticaretine Karşı Kampanya (CAAT) grubuna göre 2008’den bu yana İngiltere’nin İsrail’e sağladığı silah ihracatı ruhsatlarının değeri 574 milyon sterlini geçti.
İngiltere Ticaret Bakanı Greg Hands, daha önce yaptığı açıklamada 2022 yılında bu sayının 42 milyon sterlin olduğunu ve İsrail’in yıllık askeri ihracatının % 0,02’sini oluşturduğunu söylemişti.
Silah ihracatı ruhsatları Ticaret Bakanlığı tarafından sağlanıyor ancak silahların uluslararası insani hukuka aykırı kullanılması riski görüldüğü takdirde verilmiyor.
İngiltere’de ana muhalefetteki İşçi Partisi ticaretin durdurulması için çağrıda bulunmadı ancak hükümetten İsrail’in uluslararası hukuka aykırı davranıp davranmadığı konusunda bir yasal tavsiye yayımlamasını istedi.
Partinin gölge Dışişleri Bakanı David Lammy, satışların durdurulmasının “emsali” olduğunu söyledi. İngiltere’de eski başbakanlar Margaret Thatcher 1982’de ve Tony Blair 2002’de bu adımı atmıştı.
İktidardaki Muhafazakar Parti’de bazı milletvekilleri ticareti eleştirirken eski İçişleri Bakanı Suella Braverman gibi bazıları da yasaklanmasına karşı çıkıyor. “İsrail’e yanında durmayı borçluyuz” diyen Braverman, BBC’ye verdiği demeçte, “Bölgedeki en yakın müttefikimize arkamızı dönersek trajik bir utanç olur” ifadelerini kullandı.
7 Ekim’de 1,200 kişinin öldüğü ve 253’ünün rehin alındığı Hamas saldırılarından sonra İsrail’in Gazze’ye savaş açmasının ardından, Gazze’de 33 bine yakın kişi öldürüldü.
İsrail’in Gazze’de 7 çalışanını öldürdüğü yardım örgütü WCK’nın kurucusu: Konvoyumuz araç araç hedef alındı
Gazze’de insani yardım faaliyetlerinde bulunurken, 7 personeli İsrail jetlerinin saldırısıyla öldürülen sivil toplum kuruluşu World Central Kitchen’ın (WCK) kurucusu Jose Andres, İsrail ordusunu yardım çalışanlarını “sistematik bir şekilde, araç araç hedef almakla” suçladı.
Reuters haber ajansına konuşan Andres, WCK çalışanlarının öldürülmesinin bir hata ya da yanlışlıkla hedef alma olmadığını belirtti. Andres, İsrailliler’in saldırı sırasında yardım çalışanlarının hareketlerinden haberdar olduğunu da ifade etti.
“Saldırı sırasında İsrail ordusu ile koordinasyon içinde olmasak bile, hiçbir demokratik ülke ve ordu sivilleri ve yardım çalışanlarını hedef alamaz.”
Daha sonra İsrailli Kanal 12 televizyonuna konuşan WCK’nın kurucusu “Konvoyumuza düzenlenen hava saldırısının, talihsiz bir hata olduğunu düşünmüyorum. Hareketleri İsrail ordusundaki herkes tarafından bilinen, açıkça işaretlenmiş araçlara gerçekten doğrudan bir saldırıydı” dedi.
Andres ayrıca, WCM konvoyunun İsrail güçlerinin denetimi altındaki çatışma yaşanmayan bir bölgede vurulduğunu söyledi.
WCK’nin kurucusu İsrail’in kendisini savunma hakkını kimsenin sorgulamadığını, ancak “kendi halkını savunmanın etraftaki herkesi öldürmek anlamına gelmediğini” vurguladı.
İsrail Ordusu, olay nedeniyle “derin bir acı duyulduğunu” söylemiş, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu da saldırının kasti olmadığını savunmuştu.
Bu arada, Gazze’ye yardım dağıtımını koordine etmek ve İsrail Ordusu ile yardım kuruluşları arasındaki temastan sorumlu İsrail Savunma Bakanlığı kurumu Cogat’ın bir sözcüsü, konvoyun hareketleriyle ilgili olarak İsrail ordusuna verilen bilgide bir sorun olmadığında ısrar etti.
BBC’ye konuşan sözcü Şimon Friedman, yardım çalışanlarına saldırının “büyük bir hata” ve “mutlak bir trajedi” olduğunu söyledi.
Friedman, sistemle ilgili bir sorun olmadığını savunurken, “Günde onlarca koordinasyon yapılıyor ve savaşın başlamasından beri binlerce koordinasyon yapıldı” dedi.
Bu arada, İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, saldırının “yanlış kimliklendirme” sonucu yapıldığını iddia etti.
Halevi, saldırı için “Gece saatleriydi ve karmaşık bir ortam vardı. Ama olmamalıydı” sözlerini sarf etti.
Araçların tavan bölümünde yardım kuruluşunun logosu bulunuyordu.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ise “Savaşta bunlar olur” savunmasını yapıyor.
Ancak İsrail’de yayınlanan liberal sol çizgideki Haaretz gazetesi, ordu kaynaklarına dayandırdığı haberinde, “saldırının arkasında koordinasyon sorunlarının değil, sahadaki komutanların disiplinsizliğinin olduğunun” değerlendirildiğini yazdı.
Yüksek tirajlı Haaretz’e konuşan kaynaklara göre, saldırı emrini veren komutanlar “emir ve talimatlara aykırı” davrandı.
BBC’nin Ortadoğu muhabiri Yolande Knell, yardım konvoyunun 100 tonluk bir yardımı indirdikleri depodan ayrıldıktan hemen sonra vurulduğunu aktarıyor.
Kuruluşun, saldırıya uğramadan önce dört gemilik filodan yalnızca birinin boşaltılabildiği kaydediliyor.
Biden tonunu değiştirdi
Saldırı sonrası, Tel Aviv’e uluslararası baskılar arttı.
ABD Başkanı Joe Biden, “İsrail sivillerin hayatını korumak için yeterince çabalamadı” ifadelerini kullandı.
Biden daha önce, Tel Aviv’in daha fazla çabalaması gerektiğini ifade ediyordu.
Saldırıda ABD ve Kanada vatandaşlığı bulunan bir yardım görevlisi de öldürüldü.
Biden açıklamasında, saldırı soruşturmasının hızla sonlandırılmasını ve sorumlulardan hesap sorulmasını istedi.
İngiltere Başbakanı Rishi Sunak da Netanyahu ile yaptığı görüşmede, Gazze’deki durumun “giderek katlanılamaz” hale geldiğini söyledi.
BBC’ye konuşan eski İngiliz Ulusal Güvenlik Danışmanı Peter Ricketts, “silah satışını durdurarak” İsrail’e mesaj verilmesi gerektiğini söyledi.
World Central Kitchen (WCK), görevlilerinin içinde bulunduğu araçlar, Deyr El Balah’ta bir depodan ayrıldıktan sonra saldırıya uğradı.
Kuruluş, Gazze içinde yer değiştirirken İsrail ordusu ile iletişim kurduklarını kaydediyor.
WCK, hava saldırısı sonrası bölgedeki faaliyetlerini durdurdu. Kuruluş, saldırı öncesi Gazze çapında 67 mutfakta, yaklaşık 350 bin kişiye günlük yemek dağıtımı yapıyordu.
Kuruluş geçen ay Gazze’de 175 gün içinde 42 milyon öğünden fazla gıda dağıttığını açıklamıştı.
ABD merkezli bir diğer STK olan Amerikan Yakın Doğu Mülteci Yardımı (Anera) da Gazze’deki faaliyetlerini dondurduğunu açıkladı.
WCK deprem bölgesinde de vardı
World Central Kitchen, 6 Şubat depremleri sonrası Türkiye’de de yardım çalışmalarına katkı vermişti.
İlk olarak Adana’ya ulaşan ekip, Osmaniye, Gaziantep, Hatay, Adıyaman ve Kahramanmaraş’ta yerel restoranlarla koordine olarak öğün dağıtımı yaptı.
AFP haber ajansı saldırıda öldürülen Polonya vatandaşı Damian Sobol’un Türkiye’de görev yaptığını aktarıyor.
Kurumun internet sitesinde süreçte 20 milyon öğün dağıtıldığı kaydediliyor.
Kaynak: BBC Türkçe
Yorumlar kapalı.