1. Haberler
  2. KÖŞE YAZISI
  3. DOLAŞAMAZSINIZ, EVİNİZDEN ÇIKMAYIN!

DOLAŞAMAZSINIZ, EVİNİZDEN ÇIKMAYIN!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Örnek Resim

(Bu yazı, FETÖ ile “Menzilimiz aynıdır bu sebepten örgüte yardım ettim” diyenlerin devletin tepesinde oturdukları, AKP’li eski Başbakan Binali’nin Hollanda’da 140 milyon avroluk mal varlığı olduğunun açıklanmasından, AKP Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in MİT Tırları ile gönderilen silahlar için “Vallahi de billahi de bu silahlar Türkmenlere gitmiyordu, bilerek söylüyorum” dedikten 11 YIL SONRA yazılmıştır!)

Televizyonda uydurma da olsa bir haber programı seyrediyorsunuz. AKP’nin kadrolu yağcıları olayları çarpıtmakta ne kadar usta olduklarının örneklerini veriyorlar!
Yalan söylemeye, çarpıtmaya, kara çalmaya mecburlar çünkü Saraydaki başdanışmanlar onları izliyor. Performansa göre para alacaklar ya, salla sallayabildiğin kadar!
Programın yarısında taaak diye yayın kesiliyor, bütün gün tüm kanallarda zorla seyrettiğiniz AKP Genel Başkanı ve tarafsız CB’nı şaaak diye karşınıza çıkıyor!
Haber değeri olmayan bir tomar saçmalığı zorla bizlere dinletiyorlar.
AKP teşkilatları, üzerlerine yapışan metal yorgunluğunu atacaklar ve kapı-kapı dolaşacaklar, sıkmadık el, çalmadık kapı, öpmedik yanak bırakmayacaklarmış!

Dolaşamazsınız, dolaşamazlar!
Çünkü Türk Milletine söyleyecek sözleri, suratımıza bakacak yüzleri kalmadı.
Belediye Meclis Üyelerinden İlçe Başkanlarına, Belediye Başkanlarından Bakanlara-Başbakanlara kadar avantadan zengin olmayan AKP’li kalmadı ki!
Hepsi dolar-avro doygunu oldular, metal para yorgunu değil!
Bunların kıpırdayacak halleri kalmamış. Eskiden Reis için dünyaları yakmaktan çekinmeyenlerin, şimdi kibrit çakacak halleri bile kalmamış…

Değerli Okurlar;
Evinizin kapısının çalındığını ve Egemen Bağış adlı eski Bakanın, size AKP propagandası için geldiğini varsayın! Egemen Bağış ne diyecek de sizi tekrar AKP’ye oy vermeye ikna edecek?
“Ayet salla Bakaradan, oylar gelsin Fukaradan”“Öküz tahta çıkarsa öküz padişah olmaz, olsa olsa Saray ahır olur” veya “Çikolata kutusundaki, elbise torbasındaki dolarları ben almadım, bu Rıza’nın oyunu” dese siz de ona inanıp AKP’ye oy mu vereceksiniz?

Reis’in abi dediği saatçi Zafer yolunu şaşırıp sizin kapınızı çalsa, size ne anlatacak da AKP’ye oy toplayacak? “İnanmayın abilerim ablalarım! 700 bin avroluk bir saatin karşılığını, Rıza’ya otelde ben verdim. Bak peçeteye bile yazdım. İnanmazsanız çok üzülürüm. Kemiği yok diye kalbimi kırılmaz mı sandınız, bağışlayın bu garibi” dese inanıp AKP’ye oy mu vereceksiniz?

Beni AKP’ye oy vermem için ikna etmeye Türkiye’nin son Başbakanı Binali’nin gelmesini isterim!
Kendisi benim “Nobel Ekonomi” adayımdır.
Ömrü boyunca memur maaşı ile çalışıp, üç-beş senede milyarlarca dolarlık mal sahibi olmayı beceren bir beynin Nobel’i alması sizce de münasip değil midir?
Binali bana dese ki; “Altın varaklı koltuğa çıkmakla Başbakan olunmazmış Rifat abi, anca anladım” veya “Dünyanın en yüksek tahtına çıksam da yine aynı götle oturacakmışım abicim, inan bana” dese ben Binali’ye inanıp AKP’ye oy
verir miyim sizce?

Bak Reis;
Sen deniz gibisin. Diriyi boğmaya çalışırsın, ölüyü üzerinde taşırsın!
Dolar-avro yorgunu AKP’yi sen de ayağa kaldıramazsın. Çünkü senin de inanırlığın kalmadı.
Kalemin su, kâğıdın rüzgâr olmuş senin, artık ne yazarsan yaz kimse okumaz…

Sen, Prof Hüseyin Nail Kubalı’nın şu yazdıklarını önce bir oku, belki izi kalır;
Allaha kul olduk kalu belada, yalnız bu yolda ikrarımız var!
Üç günlük ömür için kahpe dünyada, kula kul olmamak kararımız var!
Hayra hayr oluruz şerre belayız, bu zevki cidale pek müptelayız, fazilet ehline biz muktedayız!

Mecnunuz, yalnız Leyla-perestiz, bizim de dilimiz dildarımız var…

Tasavvuf ehli böyle diyor da sen ne diyorsun a Reis?
“Eşşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır semeri!”
Ah be Reis, evlat olsan çekilmezsin, inan bana…

Not:
Kalu Bela; Ruhların Allah ile buluştuğu an. Cidal; Cenk. Mukteda; Kendisine uyulan. Dildar; Sevgili.

Sağlık ve başarı dileklerimle

04 Nisan 2025

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı

BİLGENİN ÖLÜMÜ

Ön Türklerden kalma bir atasözümüz var;
Yaşlı bir bilge ölünce, onun kütüphanesi de ölür!

Türklerde bilgelere verilmiş görev şu şekilde ifade edilir;
Bilgi, paylaşırsan güzelleşir çoğalır, yoksa sen ölünce bilgilerin de seninle birlikte çöp olur!

Sözün özü; Türk Kültüründe yaşlıların yeri, “Hürmet Makamıdır.” Yaşlısından yararlanmayan toplumlar, hafızalarını kaybetme riskiyle karşı karşıyadır.

Bir Bilge insanımız şöyle der; “Geleceğimizin nasıl olması gerektiğini ben sadece gençlere sorardım. Onlar nasılsa bizden daha bilgililer.”

Bilgenin bu sözleri üzerine, aklıma takılanları sizlerle paylaşmak isterim.
Hangi genç? Genç olmanın ölçüsü nedir? Ölçü Yaş ise, kaç yaşına kadar genç sayılacak? Bir Bilgenin sahip olduğu deneyimlere, bilgiye, görgüye sahip bir genç gösterebilir misiniz?

Tabii ki günümüz gençleri içinde iyi eğitimli, birkaç dil bilen, yurtdışında yüksek lisans-doktora yapmış çok sayıda gencimiz var. Onlarla gurur duyuyoruz, üzerlerine titriyoruz!
Peki biz yaşlılar gençlerimize, deneyimlerimizi aktarıp onların yetişmelerine, yetişirken yapacakları hata oranının en düşük seviyede olması için eğitmeye gayret ediyor muyuz?
Bence esas problemimiz, gençlerimizle yeterince ilgilenmemektir.

Yaşadığım bir olayı anlatayım;
28 yaşında Bergama Belediye Başkanı seçildim. Almanya’nın Böblingen Kenti Kardeş Şehrimiz idi. Bergama Kermes Festivali için Belediye Başkanı ve Meclis üyelerini davet ettik. Başkanlık makamını ziyaretlerinde, Alman Başkan bana şunu sordu;
-Sayın Başkan, siz nasıl Başkan seçildiniz?
-Şaşırarak yanıt verdim; Burası Demokratik bir ülke, Partim aday gösterdi, demokratik seçimle göreve geldim, dedim.
Alman Başkan; Ben onu sormadım. Sizin Belediyecilik üstüne hangi eğitimi aldığınızı sordum, dedi ve 40 yaşlarında bir Belediye Meclis Üyesini göstererek; Bu bey, partimizin önümüzdeki seçimlerdeki adayıdır. Kendisi 12 yıldır Meclis Üyesidir. Her sene Belediyenin bir biriminde çalıştı, bizler de tüm deneyimlerimizi ona aktardık. Seçimi kazanırsa göreve hazır olarak gelecek!

Bergama Belediyesi Başkanlık Odası sanki kafama yıkılmıştı!
Konuklarımı uğurladıktan sonraki hafta, benden önce Belediye Başkanlığı yapmış büyüklerimi ziyaret edip, Askeri Darbe ile (12 Eylül 1980) görevden alınıncaya kadar onların deneyimlerinden olabildiğince yararlanmaya çalıştım!

İşte bizim problemimiz bu!
Özellikle siyasette. Yerimi kapar, korkusuyla kimse insan yetiştirmez.
Aksine sivrilmeye kalkanın kafasına vururlar. Liderler, kendilerinden zeki, akıllı, bilgili kimseleri yanlarına sokmazlar. Her emirlerine “evet” diyecek kişileri belli bir zaman için yanlarında tutarlar. Sonra onu, benzerleriyle değiştirirler. Ülkemiz ise yerinde sayar…

Bizler yani DOĞRU Partinin “Aksaçlıları” olarak bu eksiğimizi gidereceğiz.
Ölmez sağ kalırsak bizler aday olmayacağız. Kendilerinde gelecek gördüğümüz iyi yetişmiş gençlerimize, bilgilerimizi ve deneyimlerimizi aktarıp, onları
Türk Milletinin emrine vereceğiz.

Gerisi Türk Milletinin işidir. Artık, bu kadar beladan-dertten sonra Türk Milletinin “seçme” işini öğrendiğini var sayıyoruz!.
Örnek vermek gerekirse, 39 yaşında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçtiğimiz Erdoğan, sizce doğru bir seçim miydi?
Türkiye’de seçimle gelinebilecek tüm makamları görmüş birinden, bu günün gençlerine ve gelecek nesillere kalacak iki cümlesini hatırlayalım;
-Fakir, çalmasını bilmediği için fakirdir.
-Hırsızlık oğuldan babaya değil, babadan oğula geçer
.
-Hepsini sıfırladınız mı?
-Hayır Babacım. Bütün gece çalıştık ama geriye daha 30 Milyon Avro kaldı!

Yaptığı yolsuzluğa, çocuklarını-yakınlarını da ortak eden böyle bir genç babaya
yine görev verir misiniz?

Gençlerimize ülke yönetiminde görev vermeye “EVET”. Fakat, yetiştirmek ve desteklemek şartıyla!
Bana gençlerimizden, bir Muazzez İlmiye Çığ- Osman Karatay-Cengiz Özakıncı- Kazım Mirşan- Rahmi Turan- Onur Öymen- Şükrü Server Aya- Mehmet Haberal- Haluk Günuğur-Osman Karatay-İskender Öksüz-Yılmaz Özdil-Sedat Şenerman gösterebilir misiniz?

Sağlık ve başarı dileklerimle

03 Nisan 2025

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı

HAKLI OLMAK, KUVVETİN ÜSTÜNDEDİR

Türk Milleti olarak bizlerin ADALET ve MERHAMET dilenmek gibi bir prensibimiz yoktur, olamaz. Eğer Bağımsız-Özgür ve İnsanca yaşamak istiyorsak, bunları dünyaya örnek olacak şekilde yaşatmalı ve korumalıyız.
Çünkü bizler çok iyi biliyoruz ki haklı olmak, kuvvetlerin üstünde olmak demektir!

23 yıldır Türk Milletinin “Haklı olan” büyük çoğunluğu dertlidir.
Gerek ekonomik sıkıntılar ve fakirleşmek, gerek adaletsizlik ve hukuksuzluk,
gerek demokrasi ve eşitsizlik, gerek baskılar ve gözlerinin önünde yapılan hırsızlıklar ve soygun, gerek evlatlarının gelecek endişesi insanların hayatlarını zehir etti.

En son rezillik ise, Anayasadaki “Gösteri ve Yürüyüş” haklarını kullanan, kırmayan- dökmeyen GENÇLERİMİZ, bayramı gözaltında ve cezaevinde
geçirmeleridir.

Ne yapmış bu gençler?
Ellerinde Türk Bayrağından başka bir bayrak mı vardı?
Demokratik tepki haklarını kullanırlarken birine hakaret mi ettiler?

Devlet Bahçeli adlı, “Bebek Katili Apo’ya ÖNDER” diyen kişi diyor ki;
“Sokağa çıkan gençlerin karşısına ya birileri çıkarsa ne olur? Kan akar!”
Bahçeli Bey; Diyarbakır’da DEM Partililer sokağa çıktılar! Hem de ellerinde
PKK Narko-Terör örgütünün paçavraları ve büyük boy İSRAİL Devleti bayrağıyla! Bu zavallılara tek kelime edemiyorsunuz da, ellerinde Türk Bayrağından başka bir bayrak olmayan Türk Gençliğini mi hedefe koyuyorsunuz?
Sizin hedefiniz ülkemizin geleceği olan gençlerimizi susturmak mı?
Bu kadar mı aklınızı-kontrolunuzu kaybettiniz?

Sizin ve CB Erdoğan’ın, Emir ve Komuta Merkezleriniz bile sizler kadar gaddar değildirler! Ne istiyorsunuz çocuklarımızdan?

Sizin desteğinizle ayakta durmaya çalışan AKP-HÜDA PAR-DEM yeni ittifakının hedefi, ülkede kardeşi kardeşe kırdırmak mıdır?
Biraz olsun ülkede ve dünyada neler olduğu ile ilgilenemez misiniz?

Tamamen İSRAİL emrinde olacak Kürt Devletinin 1’nci ve 2’nci parçalarının kurulmasına izin verdiniz.
Kıbrıs’ta çok ilginç oyunlar tezgahlanıyor.
Sınırlarımız halen kevgir gibi. Yeni bir göç dalgası gelmesi durumunda zaten çok sıkışık olan ekonomimizi ve demografik durumu koruyamayız.
Yunanistan 126 Türk Okulunu kapattı.
Sınırımızın dibine bir adet TERÖRİSTAN bir adet de CİHATİSTAN diye iki devletçik kuruldu. Sizler izin verdiniz…

Sayın Bahçeli;
Türk Milleti olarak biz haklıyız! Atatürk’ten aldığımız görevlendirme ile anamızın ak sütü kadar haklıyız. Sabır bardağımızı taşırmak üzeresiniz.
Bu ihanet oyununu bozun!
Bozmazsanız, bizler bozacağız. Bizler kim miyiz?
Bizler genelde (+65) diye adlandırılan T.C Devletinin hafızası olan insanlarız.
Sizin, neler yaptığınızı, akıl hocanızın, neler yapabileceğinizi çok iyi bilen milyonlarca Vatanseveriz.
Eğer bizleri sokağa çıkmaya mecbur bırakırsanız, “İhanet İktidarınızı” başınıza yıkmadan evlerimize dönmeyiz!

Bu dünyadaki itibarınızı, saygınlığınızı un ufak edip kaybettiniz.
Hiç olmazsa ahretinizi de kaybetmeyin! Tabii ki o da kaldıysa…

Sağlık ve başarı dileklerimle

02 Mart 2025

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
DOLAŞAMAZSINIZ, EVİNİZDEN ÇIKMAYIN!
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Bizi Takip Edin