1. Haberler
  2. Cezmi Doğaner
  3. Cezmi DOĞANER’den CHP Üzerine Değerlendirmeler: PARTİ İÇİ DEMOKRASİ VE KATILIM

Cezmi DOĞANER’den CHP Üzerine Değerlendirmeler: PARTİ İÇİ DEMOKRASİ VE KATILIM

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Örnek Resim

Bugüne kadar yapılan çalışmalar ve bunların sonuçlarından anlaşıldığına göre, parti içi yönetimi (ve eğitimini )yeniden düzenleme çalışmaları partinin üyelerin kısa süreli beklentilerine yanıt verecek biçimde yürütülmektedir.

Uzun dönemde partinin ülkenin çıkarı ile bağdaşacak çözümlerden genel olarak kaçınılmaktadır. Parti yönetimini, programını ve tüzüğünü düzenleme çalışmaları ‘etkin,yetkin,bitkin’ Sosyal Demokrat ideolojiyi özümsememiş ve donanımdan yoksun ; CHP’li olamamış ‘sağcı’ kişilerce yapılmıştır. Yeniden düzenleme ve yapılanma çalışmalarında tek değişiklik kişiler değişmiş fakat yaklaşımlar hep aynı kalmıştır.

Parti yönetimi kendi kendini yenilemeye gücü olmayan bir yapı ve ilişkiler yumağı haline gelmiştir. Yönetim kendi yanlışlarını bildiği halde, aynı yanlışları uygulamakta ve o yanlışlarda ısrar etmekte sakınca görmemiştir. Parti yönetimi kendi içinde tutucu, değişimden ve yenilikten ve yeni yüzlerden korkan, kendinden olmayana ‘düşman’ gözüyle bakan bir yapı haline gelmiştir.

Parti yönetimini yeniden oluşturmanın yolu toplumun beklentilerine daha kolay yanıt verecek ve onunla kolayca etkileşebilecek yapı ve anlayışa sahip bir yönetim biçimini oluşturmaktan geçmektedir.

Sosyal demokrat İstek

Bugün partililerin yönetime katılma konusunda yoğun bir isteği bulunmaktadır. Üyeler alınacak kararları etkilemek ve uygulanılacak politikalar da söz sahibi olmak istiyorlar. Üyelerin yönetime katılmaları ve partinin eylemlerinde söz sahibi olmaları parti içi demokrasinin temel özelliklerinden biridir. Üyelerin partiyle özdeşleşmeleri, alınan kararları benimsemeleri ancak alınan kararlara katılmaları ve sorumluluk almaları ile olanaklıdır. Katılanların yanlızca siyasi değil, hukuki sorumlulukları da bulunmaktadır. Bu insanlar partinin üyeleri ve partiye oy veren doğal tabanı oluşturmaktadırlar.

Üyelerin yönetime katılması demokratik bir istek. Yönetmek demek, partiyi, partilileri, seçmenleri ve çevreyi tanımak isteklerini, beklentilerini bilip tanımaktır. Bu katılım sayesinde Parti toplumla, halkla bütünleşecek ve alınacak kararlar sağlam ve sağlıklı olacaktır.

Yönetimin etkin bir biçimde işleyebilmesinin yolu Partili üyeler arasında birlik ve beraberliğin iyi yürütülmesine bağlıdır. Örgüt içinde üyelerin ve onların temsilcilerinin yönetsel kararlarda sorumluluk almalarından geçmektedir.
Parti içi yönetim ilkeleri içinde gizliliğin yeri olmadığı sık sık yenilenir. Gizliliğe ya üyelerden belirli şeyleri saklamak için ya da suçlu olunduğunda başvurulunan bir durum.

Değişim Şart

Yöneticiler disiplin ve düzeni sağlamak için güç kullanmayı gerektirmeyen yöntemleri uygulama becerilerini arttırdıkça, disiplinle ilgili konuşmalarında yepyeni bir dil kullanmaya başladıklarını da göreceklerdir.
Çağdaş Demokrat partiler de, Geleneksel güç dilinin yerini artık güç kullanmayan yöntemin dili almıştır.

Yöneticiler şu terimleri gittikçe hiç veya daha az kullandıklarını belirtmektedirler.
“denetim”, “yönlendirme”, “cezalandırma”, “gözdağı verme”, “sınırlar koyma”, “zorlama”, “kuralları hatırlatma”, “sert olma”, “kınama”, “emir verme”, “isteme” ve benzerleri. Disiplin sözcüğü bile kullanılmamaktadır.

Bu ifadelerin yerine yöneticiler “sorun çözme”, “etkileme”, yüzleşme”, “işbirliği”, “ortak çalışma”, “ortak bir amaçta birleşme”, “birlikte karar verme”, “üyelerle-çalışanlarla- çalışma”, “karşılıklı anlaşmalar yapma”, “gereksinimlerini karşılama”, “bir anlaşmaya varma için tartışma-konuşma- yapma”, “bir işi sonuçlandırma”, gibi yeni söylemler-kavramlar-sözcükler- kullanıyor.
“Disiplin altına alma”, “emir verme”, “yönetme”, “kural koyma”, “cezalandırma”, “azarlama”, ”sınır koyma”, bu sözcükler demokrat çağdaş politik partilerinin konuşma-uygulama dilinden çıktı.
Ne hikmetse; Türkiye’de uygulanılıyor ve kullanılıyor.

“Bir partide geniş ya da dar anlamda olsun, disiplin uygulamasının abartıldığı ve merkeziyetçiliğin aşırıya vardırıldığı durumlarda, disipline hedef olanlardan çok, partinin kendisi zarar görür.”

PARTİ İÇİ BASKI VE DIŞLANMA

Disiplincilik, her şeyden önce parti içinde yeni fikir üretme çabalarını ürkütür, bunun doğal sonucu olarak, partililerin zaman içinde parti ile kendi aralarında mesafe koymalarına yol açar.

Yeni düşünce üretme tekeli sadece parti genel merkez veya TBMM grup yönetiminin tekelinde, bireysel üyeler arasında dile getirilmeyen ya da getirilemeyen görüş farklılıklarının doğmasına yol açar ve parti bağlarının gevşemesi sonucunu verir.
Düşünce üretimi parti içinden dışına kayar ve parti dışında üretilen düşüncelere karşı parti merkezinin kuşkulu bir tepki duymasına ve o fikirlere yabancılaşıp gözardı etmesine yol açar. SDD, SODEV ve TÜSES gibi düşünce üretme mekanizmasıyla, (Avrupa’da kurulu Sosyal Demokrat örgütleri de sayabiliriz) CHP’nin bir türlü uzlaşamaması böyle bir yabancılaşmanın sonucudur. Keza Sendikaları, meslek odalarını vb demokratik kitle örğütlerini de sayabiliriz.

Partilerin fikir dinamizmini yitirmeleri, siyasal yaşamdaki edimlerini gündelik siyaset edimleri ile sınırlar ve böylece, bir yandan gündemini başkalarının belirlediği siyasal anaforların içinde dönmeye zorlanırken, bir yandan da partinin kamuoyu önünde entelektüel itibarını yitirmesine neden olur. Bugün CHP ve altılı masa birleşenlerinin durumu budur.
Partinin, genel merkez tekeli altında bürokratik ve hiyerarşik bir mekanizmaya dönüşmesi özellikle Sol partileri, temsilcisi olduklarını savladıkları sınıfların sorunlarına yabancılaştırır.

Siyaset genel merkezle sınırlandığı için kademe örgütleri emir kulu pasif birimler haline dönüşür ve parti eylemlerinin heyecanı kalmaz.
Ve belki de en önemlisi, partililer hele hele belli yerlere seçilmek istiyorlarsa genel merkez kliğinin ve liderinin “evet efendimcisi” haline gelirler, siyaset yapmak genel merkez kliğinin gözüne girmekle özdeşleşir.

Bütün bu olumsuzluklardan sakınmanın yolu parti içi disipline çok az durumlarda son çare olarak başvurulması zorunluysa, olabildiğince yumuşak uyarılarla yetinilmesidir.

PARTİ İÇİ DEMOKRASİ

Parti içi demokrasinin gereği üçtür;
1. Eşit ve özgür partililer arası ilişkiler için demokrasi.
2.Partiyi, temsil iddiasında olduğu sınıfın yönetmesi ve yönlendirmesi için demokrasi.
3.Ülkenin genel demokratik ikilemini geliştirmeye katkı için demokrasi .

Tek cümleyle söylemek gerekirse parti içi demokrasi, kendi üyeleri açısından, denkler arası ilişkiler düzeni, temsil ettiği sınıfı kararlara katma anlamında bir mekanizma ve ülke genelinde bir demokrasinin gelişmesine katkı anlamında bir güvenlik ağıdır.

UYGULAMA

Parti içi yönetim demokrasiden daha geniş bir çerçeveye, konsensüse dayanmalıdır. Parti belli bir dava konusunda çalışacak kişilerin birlikteliği ise, o doğrultunun yerindeliğine her şeyden önce partililerin ikna edilmesi gerekir. Doğal ki parti kararlarını oya başvurarak belirlemek kolay ve kestirmedir. Ama hiç bir oylama, tüm yapıyı ikna eden bir konsensüs kadar güçlü olamaz. İnsanların bir bütün olarak inandıkları bir karar uğruna çalışmaları başkadır, çoğunluğun istediği bir karar uğruna çalışmaları başkadır.

Parti, içerde yeni düşünce üretimini yaygınlaştırıcı, demokratik ara mekanizmalar geliştirmeli, düşünce desantralize edilmelidir.

Parti içi demokrasi salt partili üyeler arasındaki denk ilişkilerin düzeni değildir; aynı zamanda en yaygın ölçüde üyeleri kararlara katarak ülke genelinde demokratik ortamı geliştirici bir mekanizma şeklinde işlemelidir. Ülke genelinde demokrasi varlıklı sınıflarla, emekçi sınıfların barışçıl dengesi demekse böyle bir denge ancak siyasal kararlarda emekçi payının var olmasıyla sağlanabilir. Parti içindeki emekçileri kararlara katmak bir bakıma kararları kitleselleştirmek demektir. Bunu bilinen yöntemleri önemli sorunlarda tüm parti üyelerine danışmak, ayrıca karar kademelerini çoğaltmaktır.
Artık “Kıral çıplak!” deme gereğinin birinci önceliği aldığı bir durumdayız.

PARTİ İÇİ ZORLAMA

“Temel görevlerini yerine getiremediği halde görev yerinden ayrılmayan siyasal yöneticilerin, başında bulundukları örgüt için ve giderek tüm ülke için artık yalnız yıkım etkenine dönüşecekleri toplumbilimsel bir gerçektir.”
“Sayın Kılıçdaroğlu’nun, bir kaç istisna dışında çalışma takımının önemli bölümünün, en başta gerçek CHP’liler olmak üzere genel yurttaş kitlelerinin kafasında ve gönlünde, bırakalım umut ve heyecan uyandırmayı, güven bile veremeyen bir konuma düşmüş bulundukları çoktan belli olmuştur.”
Buna karşın yürürlükteki Siyasal Partiler ve Seçim yasalarının anti-demokratik nitelikleri ‘sayesinde’ parti içinde demokratik denetim ve yenilenme yollarının işlemesi önlenebildiği için, CHP’nin yönetiminden uzaklaşmama ‘başarılabilmektedir’!

Bu durumdan ulus olarak çıkarmamız gereken sonuçlar ancak şunlar olabilir:
Siyasal partilerin demokratik işleyişten yoksun oluşu, bir ulusu tümüyle demokrasiden yoksun bırakma ve bu yüzden bağımsızlığını da, yurdunu da yitirme yıkımına uğratacak ölçüde büyük bir ulusal tehlikedir.

“Birinci ödev” olan “Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini sonsuzluğa değin korumak ve savunmak”, ancak kuruluş ve işleyişiyle demokratik olan siyasal örgütlerle olanaklıdır.

CHP İl başkanlarının açıklaması çok zayıf, yetersiz ve içeriksiz. Biat ve itaat sarmalının devam ettiği çok açık, bu örgüt yapısı ile yerel seçimler bence çok zor, üzgünüm. Seçim sonuçlarını doğru okuyan bir bildiri olmamış.
Daha ilk paragrafta lastiği patlamış açıklamanın…

Bunları Kemal Bey seçtirmiş: bütün amaçları Kemal Beyi haklı çıkartmak. Kemal Bey haklı çıkarsa onlarda otomatik olarak haklı çıkacaklar!!! Ne güzel savunma?!!! Dünyadaki çağdaş sosyal demokrat partilerde partilerde böyle bir şey var mı diye neden bir etraflarına bakmıyorlar. Deme ki bunlar düzmece parti içi seçimler ile tekrar seçilecekler. Garantiye almışlar!!!

Bir de Kemal Bey ve Ekibinin esas amacı CHP Yönetimini ellerinde tutmaktır. Bu onlar için çok önemlidir.

Türkiye de iktidar olmak kadar önemlidir.
Temel sorun şudur: CHP’yi yeniden kazanmak için ne yapılabilir?

Bu soruya gerçekçi ve doğru, geçerli ve tutarlı yanıtlar bulabilmek için önce onun bu duruma gelmesinde rol oynayan etmenleri gözden geçirmek gerekir. Bu etmenlerden en önemlisini “ilkesizlik” ve “öğreti eksikliği” olarak betimlemek yanlış olamaz.

Bir siyasal parti kendisini var eden koşulları programında ve o programa özünü katan öğretisinde ve o öğretiyi topluma benimsetecek ilkelerinde bulmak zorundadır.

CHP’nin Parti İçi Demokrasi, Tüzük ve Program Konularında Yeniden Yapılanması, tüm yönetim kadrolarının genel başkan dan başlamak üzere yenilmesi Zorunludur.

 

Cezmi Doğaner

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Cezmi DOĞANER’den CHP Üzerine Değerlendirmeler: PARTİ İÇİ DEMOKRASİ VE KATILIM
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

Yorumlar kapalı.

Bizi Takip Edin