Biz ailece Beşiktaşlıyız! Çocuklarım da her maçtan evvel, önce Çarşı’ya sonra maça gider! “Çarşı, Her Şeye Karşı” diye bir slogan var. Acaba Çarşı, her şeye karşı mı? Yoksa; Çarşı haksızlıklara, adaletsizliklere, kötülüklere, yanlışlıklara, yobazlığa mı karşı? Çarşı iyiden, doğrudan, güzelden, demokrasiden, özgürlüklerden, Cumhuriyetten, topluma yararlı her sosyal projeden yanadır.
Çarşı, tamamen bir demokrasi-özgürlük mücadelesi olan Gezide gençlerin desteğinde, FETÖ kumpasına karşı Fenerbahçe’nin kolunda, sıkıntılı günlerinde de Galatasaray’ın ve Trabzondpor’un yanında yer almıştır. İşte Çarşı budur!
Çarşının uğradığı haksız suçlamalar, şimdi de DOĞRU Partiye yapılıyor!
Suçlamalar veya bize iletilenler şöyle;
“AKP İktidarına karşısınız, anladık. Ama muhalefete de karşısınız! Bu nasıl iş? Bak ne güzel 6 parti biraraya geldi. Evet, içlerinde AKP eskileri, FETÖ’cu-Nurcu var ama, köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı deseniz olmaz mı? Önce ülkenin başından AKP’yi gönderin, diğerlerini sonra halledersiniz!”
Aziz Türk Milleti;
DOĞRU Partililer, toplumun kaderini ilgilendiren her konuda, Türk Milletine hep doğruyu söylemek için söz verdi. Bizim doğruluk, dürüstlük anlayışımız şudur;
Doğruluk ve dürüstlük, kişinin doğru bildiğini söylemekle, işine geleni söylemek arasında yaptığı seçime dayanan bir AHLAK sorunudur. Dürüstlük çok pahalı bir değerdir, her insanda bulunmaz! Biz işte buyuz…
AKP, biat kültürüne inanan Siyasal Ümmetçi, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı, şaibeli bir organize suç örgütüdür. Amerika tarafından (Erdoğan’ın yurtdışındaki usulsüz mal varlığı nedeniyle) rehin alınmış AKP ile, AKP tarafından rehin alınmış Bahçeli ve diğer iki partiyi, demokratik bir seçimle iktidardan indirip, hukukta hesap sormak DOĞRU Partinin ilk ve öncelikli işidir. Ama bunu doğru, dürüst, Türk Milletinin dostlarıyla birlikte yapacaktır. FETÖ ve PKK dostlarıyla değil.
Türkiye’de TOBB Başkanı dahil herkes Erdoğan’a yağ çekerken, biz bunları haykırarak söyledik.
Gelelim ana başka-baba başka olan 6 üvey kardeşe!
Türk Tarihini ve insanını bilmeyen siyasetçilerde yanlış bir kanaat vardır.
“Aman Cemaat ve Tarikatlara karşı çıkmayalım. Birkaç milletvekili verelim, işlerini görelim, oylarını alalım, onları kullanalım, sonrasına bakarız!”
Halbuki gerçek başkadır. Tarikat Cemaatler o siyasi yapının içine bir girdiler mi siyasetçileri onlar kullanır. Sonunda olan millete ve Cumhuriyete olur.
Bu taa 1950’den beri istisnasız her iktidarın yediği halttır, bu ikiyüzlülük!
Günümüzdeki örneğini, 6 Partinin aylarca çalışıp Türk Milletine sundukları “Deklarasyonda” gördük. Bu deklarasyon bir manda ve ihanet belgesidir.
Vahdettin döneminde, hilafet varken kabul edilen 1921 Anayasası bu belgede en KAPSAYICI Anayasa olarak takdim edilmiş, 1924 ve 1961 Anayasaları
“Dar Kalıplı” olarak nitelendirilmiştir. 1921 Anayasasının örnek olarak alınması, Öcalan’ın ısrarla talep ettiği bir konudur. “Türk Milleti” ifadesinin kaldırılmasının ve yerel özerkliğin sağlanmasının örtüsüdür. Anayasamızın değiştirilemeyecek maddelerinin bu yolla yıkılması planlanmıştır.
AKP’nin Çözüm Süreci boyunca hazırlattığı Anayasa değişiklikleri, AKP’nin Akil İnsanları (Yabancı örgütlerin elemanları) tarafından hazırlanmış ve bir kısmı Dolmabahçe Mutabakatına yerleştirilmiştir. Bu deklarasyon da aynı mantıkla aynı kadrolarla hazırlanmıştır. Türk Milleti-Atatürk-Toprak bütünlüğü yoktur.
Şimdi soruyoruz;
Suriye politikasını hazırlayan, uygulayan, İngiltere ve onun madalyalı ortağı Abdullah Gül’ün elemanı Davutoğlu değil midir? 2011 yılından beri 10 milyon Suriyeliyi bize besleten, milyarlarca dolarımızı sığınmacılara harcatan kimdir? Ortadoğu bu politikayla, tarihteki en büyük insan ölümlerine ve en büyük göç olayını yaşamıştır. Akdeniz ve Ege Denizi, tarihin en büyük mezarlığı olmuştur.
7 Haziran 2015-1 Kasım 2015 arasında yaşanan katliamların sorumlusu Davutoğlu’dur. Cumhuriyetin tüm eserlerini satan, kendisine bağlı Halkbank’ta yaşanan Reza Zarrab rezilliğine sessiz kalan, Telekom’u satan, ülkeyi yüksek faizle borca sokan, FETÖ ile beraber çalışan Davutoğlu-Babacan ikilisidir.
Bu ikili ile ilgili onlarca Yüce Divan dosyası bizim arşivimizde mevcut iken, bizden bu şaibeli kişilerle birlikte olmamızı istemek, en hafifinden bize yapılacak bir saygısızlıktır…
Peki ne olacak? Doğrusunu yapacağız. Türk Milletinin dediği olacak, emperyalist ülkelerin gönüllü militanlarının değil. 4 partinin oy toplamı %3’ü geçmez! CHP’nin kaptan köşkünün bu ortaklığa gönüllü olması, kuruluş değerlerine ve kurucularına ağır hakaret içinde olduğunun göstergesidir. CHP bu yanlış işbirliğine devam ederse, kendi tabanını büyük ölçüde kaybeder.
Bu, ikinci FETÖ operasyonu da AKP ve Erdoğan’a yarar.
Çare, Türk Milletine dönüp, gerçekleri anlatmaktır. Türkiye’de Siyasi Ümmetçilerin, kadın-erkek eşitliğine inanmayan, kadını eve kapatmak isteyenlerin kemik oyu %8-%12 arasındadır. Geride, Demokrat, Vatansever, Cumhuriyetçi, Milliyetçi Atatürk’ü seven %90 oy var.
Doğru politikalarla, doğru partilerle, dürüst siyasetçilerle Türk Milletini ikna edip oylarını almak mümkündür. Biz bunu yapıyoruz. Büyük Kongremizi gerçekleştirdikten sonraki iki ay içinde DOĞRU Partinin oyu, Türk Siyasetine yön verecek düzeye gelecektir.
Türk Milleti bu oyunu bozacak ve AKP larvalarına, onlarla birlik olan siyasi körlerin de gözlerini açacaktır…
Sağlık ve başarı dileklerimle
Rifat Serdaroğlu / 09 Mart 2022
Yorumlar kapalı.