Türkiye’de doğruları, gerçekleri söylemek ve yazmak çok zordur.
Toplumun doğruları algılama kapasitesine diyecek bir sözümüz olamaz ama bazı sapkınlar şöyle der; “Türk Milleti cahildir!”
Bu söylemi şiddetle reddederim. Türk Milleti eğitimsiz olabilir ama asla cahil değildir.
Türk Milletinin eline, asker dipçiği, tarikat-cemaat etkisi, kara para değmezse her seçimde ülkesi için en doğrusunu yapar.
Fakat, toplumu yönetme iddiasında olanlar, Türk Milletine yalan söylüyorsa ve utanmadan toplumu yanlışa yönlendiriyorsa üstelik medyanın çoğunluğu satılmışsa, bizler gibi Cumhuriyetçilerin-Vatanseverlerin halka doğruyu anlatması doğal olarak zorlaşır.
Büyük Atatürk’ün dediği gibi, “Söz konusu vatan ise, gerisi teferruattır!”
Kim kırılır, kim üzülür hiç önemli değil! Türk Milleti üzüleceğine, kırılacağına yalancı siyasetçiler kırılsın, birileri bir dönem için kötü olunacaksa biz kötü olalım razıyız!
Hadi, Türk Milletine doğruları beraberce anlatalım;
Abdullah Öcalan; PKK Terör örgütünün kurucu lideri. Emperyal Devletlerin İstihbarat Örgütlerinin gönüllü elemanı. Kürt Siyasal Hareketinin, Kürtçe bilmeyen önderi. Elini-gözünü-bacağını-kolunu, onun terör faaliyetleriyle kaybeden gazilerimizi de katarsanız, yaklaşık 54 bin insanımızın hayatını çalmaktan sorumlu cani. Kürt kızlarını dağa kaçırtıp, “Yoğunlaştırma evlerinde” tecavüz edip, sonra da onları öldürten biri!
Nerede ve hangi şartlarda kalıyor bu cani?
F Tipi Kapalı Yüksek Güvenlikli İmralı Cezaevinde!
Yatak odası yaklaşık 12 metrekare. 32 metrekare Spor Odası, 20 metrekare Hobi Odası, 20 metrekare derslikten oluşan bir külliyede (!) kalıyor! Televizyonu, ailesi ile telefonda görüşme olanağı olan, 7/24 sıcak suyu, yanında kendi seçtiği terörist arkadaşları var!
Peki, terörle mücadele etmiş, Türk Milletinin huzuru için gece-gündüz çalışmış, Ordu Komutanlığı gibi çok önemli görevler yapmış, helal maaşıyla yaşamış TSK’nın Generalleri ne durumda?
“Bunlar darbeci, 28 Şubat’ta darbe yapıp, seçimle gelmiş bir iktidarı alaşağı ettikleri” iddiasıyla haksız ve yasalara aykırı olarak, ruhunu FETÖ’ya satmış yargıçlar tarafından zindana atılan şerefli Komutanlarımız ne durumdalar?
Yaşları 74-90 olan, herbiri dört metrekarelik hücrelerde kalan, haftada 3 gün sıcak su kullanabilen, elektrikli ısıtıcı ile ısınan, yardımsız yaşamakta zorlanan Komutanlarımız, yaşam mücadelesi veriyor!
Bir millet ki siyasetçileri, aydınları, vicdan sahibi insanlarıyla bu zulmü görmüyor veya gördüğü halde isyan etmiyor, Komutanlarını zalimin elinden alamıyorsa,
o milletin iflah olması mümkün değildir!
Bu ayıbın hesabını kimse veremez’ Ne vicdanında ne de adaletin huzurunda!
Neymiş, Komutanlar darbe yapıp, Erbakan Hükümetini düşürmüşler!
Belki yüz defa söyledik. Temeli, hırsızlıkla edinilen mal varlıklarını aklamak olan Erbakan-Çiller Hükümetini bizler, yani bir avuç vatansever milletvekili düşürdük. Bu gün de olsa yine aynı şeyi yaparız…
“28 Şubat’ta ben mağdurdum, fişlendim” diyen Kılıçdaroğlu’na şunları hatırlatalım;
25 Nisan 2012’de Bosna Hersek ziyaretinizde “Fişlemeyi yapan AKP İktidarıdır” diyen sizsiniz!
Batı Çalışma Grubu, 10 Nisan 1997’de Başbakan Erbakan’ın talimatıyla kuruldu.
BÇG, istihbaratını MİT ve İçişlerinden alır. Kılıçdaroğlu mağdur ise, kendisini mağdur eden, kendisini fişleyen dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener’dir.
Erbakan-Çiller Hükümeti, 28 Şubat’tan sonra 4 ay daha devam etti.
Başbakan Erbakan, 10 Nisan 1997’de, Meral Akşener’in 28 Mart 1997’de yayınladığı genelgelere göre hükümet etti.
Yani bu hükümet görevdeyken, bu gerçeği yok sayıp, Askere yüklenmek en azından insafsızlıktır, saptırmadır.
Yarın devam edelim…
Sağlık ve başarı dileklerimle
Rifat Serdaroğlu / 22 Şubat 2022
Yorumlar kapalı.