Değerli okurlar, AKP’nin 23 yıllık iktidarlarında saray ve eşrafının çıkarları ve değerlerine göre izlediği yolun sonunda yapılan işlerin yanlış olduğu ve vatandaşlarda endişeye sebep olduğu görülmektedir. AKP iktidarının şanlı ordumuz dahil her alanda çöküşe sebep olduğu ne yazık ki muhalefet partilerince de görülmüyor. Çünkü; iktidarıyla muhalefetiyle hepsi aynı gözeden su içiyorlar.
İktidarlar, ülkemizin içinde bulunduğu tıkanıklıkları aşacak politikalar önermek ve umut olmak zorundadır. Çünkü; ülkemiz içinde bulunduğu sorunları çözebilecek bir potansiyele sahiptir. Eksik olan politik önderliktir ki o da bu iktidar ve koşulsuz destekçilerinde yok. Bu tutum vatandaşın siyasete ve siyasetçiye duyduğu güven ve umutları yok etti. Oysa; siyasette Kitleleri seferber eden umut ve inançtır. Tüm araştırmalarda “kararsızlar”, “hiçbir parti” diyenlerin çokluğu da göstermektedir ki ülkemizde vatandaşların dertleriyle dertlenen bir iktidar yoktur.
AKP iktidarının siyasal İslam’a dayalı tercihinin, Türkiye’nin iç yapısını değiştirdiği ve bu değişimin temelinde de kurucu lider Atatürk’ün ilke ve devrimleri yanında cumhuriyetin kuruluş felsefesine aykırılık yatmaktadır. Çözüm; anayasal, yasal, sosyal, ekonomik ve kültürel yapıların kurucu değerler çizgisinde güçlendirilmesi ile mümkün olacaktır. DOĞRU PARTİ bu anlayışın merkezdeki tek temsilcisidir. Buna ihtiyacın nedenini anlamak adına son günlerde gündem olan olaylara ve nedenlerine bakalım,
Değerli okurlar, çıkarlarının peşinden koşan AKP iktidarı ve MHP için vatandaşın dertleri ve sorunlarının çözümü konu dahi değil. MHP, bürokrasi ve yargı üzerindeki etkinliğini, AKP ise silahlı gücünü korumak adına karşılıklı mücadeleleri tavizlere dayalı olarak sürdürülmektedir. Kim haklı arayışında değiliz. Çünkü; her iki tarafta sadece kendi çıkarları ekseninde hareketleri nedeniyle haksızlar, üstelik bu durum ülkemiz ve insanlarımıza da yapılan en büyük haksızlık sonucunu doğuruyor.
AKP, iktidarını sürdürmek için MHP’nin desteğinin devamı, MHP’nin ise hükümette olmamasına rağmen etkinliğini koruma peşinde. Al gülüm, ver gülüm misali. AKP ve MHP birlikteliğinin siyasi ittifaklarında sorun yok ancak devlet yapılanmasında aralarındaki ittifak bir türlü sağlanamıyor. Asıl amaçlarını gizlilik içeren mesajlarla anlatmaya çalışanların hangi konuda uzlaşamadığını bilmek mümkün değil ancak hangi konuda! uzlaşma olmadığını tahmin etmek zor olmasa gerek. Devleti yönetme yetkisi…
Bir başka konu ise eğitim dışında her konuda ahkam kesen sözde Bakan Yusuf Tekin’in söylemleri. Neymiş “Camilerin kapısına kilit vurmak, camileri ahıra çevirmek, vatandaşın Kuran’ı Kerim öğrenmesini yasaklamak…” laiklik sonucudur dedi. Bakın sayın Tekin;
- Din ve devlet işlerinin ayrılmasıdır, laiklik.
- En temel özelliği ise dini kendi anlayışları çerçevesinde yorumlayan ve anlayışlarında farklılıklar nedeniyle birbirleri ile çatışma halinde olan tarikat ve cemaatlerin karşısında dinimizin gerçek anlamını koruma altına almaktır, laiklik.
- Dinin birçok alanda belli kesimlerin çıkarlarına alet edilmesini önlemektir, laiklik.
Bilmem anladınız mı laikliğin ne demek olduğunu sayın Tekin. MEB, tekin olmayan bir yer halini almıştır. Eğitim kurumlarımızı çağdaş eğitim düzeyine çıkarmanın tek yolu, AKP iktidarının orta çağ zihniyetinin temsilcisi olan Yusuf Tekin’in derhal istifa etmesidir. İstifa edin sayın TEKİN.
Değerli okurlar, Terörist başını TBMM’ne davet eden bu anlayış, varlıklarıyla gurur duyduğumuz “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen teğmenlerimizi ordudan atmaya çalışıyorlar. Eksenlerinde millet olmayan ve her fırsatta çıkarları doğrultusunda dini ve milli duyguları acımasızca istismar eden bu siyaset ve siyasetçilerde sen, ben kavgası devam edecektir. DOĞRU PARTİ sorumluluk üstlendiğinde biliniz ki, önce vatan sonra millet var olacak. Elbette sen, ben YOK biz varız biz anlayışı hakim olacak. 19.Kasım.2024
Selam ve saygılarımla
Cezmi Orkun
Doğru Parti Genel Başkan Yardımcısı
(Enerji, Tabii Kaynaklar ve Madencilik Politikaları Başkanı)