Rusya’dan Montrö uyarısı

1079777679_0_122_3207_1926_1920x0_80_0_0_6b4f196e7b1618b76dac3d22a0f8fdda.jpg

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Pentagon’un Türk yetkililerden Karadeniz’e savaş gemilerinin girişi için kuralların değiştirilmesi konusunda herhangi bir taviz alamayacağını ifade etti. Lavrov, yaptığı görüşmelerde Türk meslektaşlarının kendisine ‘Montrö Sözleşmesi‘nin mirasının emanetçileri’ olarak bu sözleşmenin hükümlerine bağlı kalacaklarını dile getirdiğini belirtti. Lavrov, ABD’nin savaş koşullarında kıyısı olmayan ülkelerden gelen savaş gemilerinin Karadeniz’e giremediği mevcut şartlara göre Türkiye’den boğazlar düzenlemesini yumuşatılmasını isteyeceklerini, ancak Washington’un bu yöndeki girişiminin somut sonuçlara yol açacağından şüphe duyduğunu dile getirdi.

Daha önce ABD Savunma Bakanlığı Uluslararası Güvenlik İşlerinden Sorumlu Bakan Yardımcısı Celeste Wallander, ABD’nin Karadeniz’de seyrüsefer konusunda Türkiye ile birlikte çalışma niyetinde olduğunu söylemişti. Wallander, bölgede Karadeniz’in ticari deniz taşımacılığına tamamen açık olacağı elverişli bir ortamın sağlanması gerektiğini belirtmişti.

ABD, Karadeniz dışı güçlerin savaş gemilerinin Boğazlardan geçişine ilişkin kuralların gevşetilmesi konusunda neden bu kadar istekli? Mevcut kurallarda bir değişiklik nelere yol açabilir?

Askeri Siyaset Bilimciler Derneği Üyesi ve Rusya Plehanov Ekonomi Üniversitesi Siyasi Analiz ve Sosyal-Psikolojik Süreçler Bölüm Başkanı Andrey Koşkin, Sputnik’e verdiği demeçte dünyada yaşanan güncel jeopolitik değişimlere dikkat çekerek, bölgesel güvenliğin uluslararası hukuki güvencesi olarak Karadeniz bölgesinin ve Montrö Sözleşmesinin önemine vurgu yaptı. Rus uzman, şu değerlendirmede bulundu:

“Dünyadaki mevcut jeopolitik durum, tek kutuplu dünyanın yıkılması ve yeni bir dünya düzeninin kurulmasıyla karakterize ediliyor. Bu değişikliklerin gezegenin kilit bölgeleri için mümkün olduğunca sancısız gerçekleşmesi son derece önemlidir. ABD’nin liderliğindeki kolektif Batı, yeni bir dünya düzeninin doğuşuna güçlü bir şekilde direniyor ve var olan ayrıcalıklarına ve imkanlarına sarılıyor. ABD, Karadeniz gibi önemli bir bölgede hakimiyet kurma imkanının Türkiye üzerine kurulacak baskıda yattığına inanıyor. Her şeyden önce Ankara’yı, çok önemli bir anlaşma olan 1936 tarihli Montrö Sözleşmesi’nin gereklerine uymayı reddetmeye zorlamayı ve Karadeniz’deki mevcut düzeni ABD ve NATO lehine zayıflatmaya çalışıyor. Bu bağlamda, bugün bu bölgede güvenliğin büyük ölçüde sağlandığı Montrö Sözleşmesi de dahil olmak üzere uluslararası yükümlülüklerini yerine getirme konusundaki kararlılığından dolayı Türkiye’ye çok teşekkür ediyoruz.”

Montrö Sözleşmesi’nin uygulanmasından sapmanın Türkiye’nin çıkarına olmadığını ve bunun bölgeyi kaosa sürükleyebileceğini belirten Rus uzman, şöyle devam etti: “Türkiye Montrö Sözleşmesi hükümlerini uygulamaktan vazgeçerse, Karadeniz bölgesindeki öncü rolünü kaybedecektir. Açıkçası, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan böyle bir perspektifi kabul etmeyecektir. Erdoğan ileriyi gören, ülkesini lider bir konuma getirmeye çalışan, çok proaktif ve derin bir lider. Bana göre, Montrö Sözleşmesinin gerekliliklerine uyum, Türkiye’nin statüsünün önemli ölçüde artmasına ve liderlik konumunun güvence altına alınmasına olanak tanımaktadır. Aslında Türkiye, şu ya da bu nedenle kolektif Batı’nın baskısına boyun eğmiş bölgedeki diğer ülkelerin de yapmak istediklerini cesurca ve açık bir şekilde yapıyor. Boğazlardan geçiş kurallarının gevşetilmesi durumunda Karadeniz bölgesinin kaosa ve geniş ölçekli silahlı çatışma alanına dönüşmesi muhtemeldir.”

Sputnik

Exit mobile version