‘Egemenlik hiç kimse tarafından, hiç kimseye, ilim icabıdır diye, müzakere ile, münakaşa ile verilmez. Egemenlik kuvvetle, kudretle, zor ile alınır. Türk milleti de egemenliğini isyan ederek, bilfiil kendi eline almıştır. Bu olmuş bitmiş bir durumdur…Mesele bu olmuş bitmiş durumu ifadeden ibarettir…Türkiye halkı egemenliğine kayıtsız şartsız hakim olmuştur. Egemenlik hiçbir renkte, hiçbir şekilde, hiçbir manada ortaklık kabul etmez. Unvanı ne olursa olsun hiç kimse milletin iktidarına ortak olamaz.’
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
23 Nisan 1920’de Mustafa Kemal önderliğinde Büyük Millet Meclisi açılarak Türk halkının bağımsızlığı ve egemenliği ilan edilmiştir. Anadolu halkının egemenliğini altı yüzyıldan uzun bir süredir elinde tutan padişahın resmi iradesi, Ankara ‘da TBMM’nin açılması ile son bulmuştur.
Bu meclisle, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atılmış, Atatürk’ün 1919’da ‘millet egemenliğine dayanan tam bağımsız yeni bir Türk Devleti kurmak’ kararı 23 Nisan 1920’de hayata geçmiştir.
Bu tarihte milletin mukadderatı bizzat milletin eline geçmiş, Türk devrimi şaha kalkmış,30 Ağustos 1922 zaferinin yolunun açılmıştır.
Bundan böyle en yüksek irade Ankara’nın iradesi olacaktır.
Meclis, 23 Nisan 1920 tarihinde yayınladığı açılış bildirgesinde ilan ettiği, ‘Türkiye halkını emperyalizm ve kapitalizmin tahakküm ve zulmünden kurtararak irade ve egemenliğine sahip kılma’ amacını gerçekleştirmiştir.
Dünya tarihinde eşi benzeri olmayan, mazlumlar dünyasında büyük bir sevinç yaratan bir başarı gerçekleşmiştir.
Birinci dünya savaşından yenilgiyle çıkan, yorgun, yoksul, işgal edilmiş, parçalanmış, orduları dağıtılmış bir ülke, dünyanın en güçlü ordularını yenmiş, bağımsızlığını kazanarak tarihin akışını değiştirmiş, dünyanın tüm ezilen uluslarına ve sömürgelerine bağımsızlık kapısını açmıştır.
Türk devriminin temel ilkesi olan Milli Egemenlik, Milli Mücadele’nin ruhunu oluşturmuş, Milli Mücadele ile hayat bulmuş, eşzamanlı olarak hayata geçmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk milletin ve milli iradenin her şeyden daha önemli olduğunu savunmuştur. Bu yüzden, ‘Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve milletin üstünde hiçbir kuvvet yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da Milli egemenliktir. Yalnız bir makam vardır o da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir.’(Kocatürk 1984:26) demiştir.
Mustafa Kemal Atatürk Haziran 1919 tarihinde yayınladığı ‘Amasya Tamiminin’ üçüncü maddesinde ; ‘Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır’ diyerek, milletin iradesinin esas olduğunu ifade etmiştir. Bu maddeyle İlk kez devlet anlayışımızda milli iradenin karar alma sürecinde belirleyici olduğu vurgulanmış, ulusal iradeye dayalı bir sistemden bahsedilmiştir.
Amasya Genelgesi bir ihtilal parolasını oluşturmuştur. Bu genelge ile Türk ulusuna bir çağrıda bulunulmuş, Milli Mücadele için ilk adım atılmıştır.
Atatürk, ‘TBMM, yalnız ve yalnız milletindir. Milletin seçtiği milletvekillerinden oluşur. Bu meclis yalnız ve yalnız milletin emrine boyun eğmek zorundadır. İsmi ve makamı ne olursa olsun millet hakkını bir şahsa ve makama teslim edemez’ demiştir.
Atatürk bütün siyasal eylemini kuruluşuna önderlik yaptığı meclise dayandırmıştır. Millet Meclisi, Türk Devriminin iki yüzyıllık tarihinin tam merkezinde yer almıştır. Hükümetler Mecliste kurulmuş, Meclis tarafından denetlenmiş, çözümler Meclis tarafından bulunmuş, hükümetler ve Millet arasındaki bağı Meclis kurmuştur.
Müdafaa-i Hukuk anlayışını varlığında somutlaştıran, Milli Egemenliğe dayanan bir Cumhuriyet yaratan TBMM 101 yıl sonra emperyalist merkezlerin iradesini temsil eden işbirlikçi iktidar tarafından ‘başkanlık sistemi’ ile devre dışı bırakılmış, Tek Adam rejimi tarafından işlevsizleştirilmiştir.
NATO, ABD ve AB güdümünden arındırılmış, savunmasının, ekonomisinin, tarımının, sanayisinin, eğitiminin, iç ve dış siyasetinin, Cumhuriyetin bütün kurumlarının devrimci bir anlayışla yeniden inşa edildiği bir Türkiye’yi, 101 yıl öncesinin eşsiz başarısını ve devrimci ruhunu tekrar tarih sahnesine çıkarmalıyız.
Ateş çemberinden ve sınavlardan geçtiğimiz bu günlerde, rehberimiz Atatürk olmalıdır. Atatürk gibi düşünmeli, egemenliğin kuvvetle, kudretle, zor ile alındığını unutmamalıyız.
Panzehirimiz, bağımsızlık sevdalısı Milli bir Meclis’in kurulması olacaktır.
Ankara’yı bir kez daha en güçlü irade haline getirecek bir Milli Meclis ve Milli hükümet, ABD’nin iradesine teslimiyetin panzehiri ve bağımsızlığımızın güvencesi olacaktır.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramımızı 101.yılında alnımızın akıyla, tekrar hak ederek kutlayacağımız günlerin özlemiyle kutluyoruz.
Mehtap Kaynak
Yorumlar kapalı.