Sevgili dostlar,
Ülkenin içinde bulunduğu içler acısı durum hepimizin malumudur..
Bugünlere gelinmesinin tek nedeni hiç tartışmasız komuta merkezi dışarıda olan taşeron siyaset ve yıllarca uyguladığı din ceketi giydirilmiş ihanettir..
Kurtuluş savaşının kuyruk acısını unutmayan emperyal güçler, cephe savaşıyla yok edemeyeceklerini anladıkları Türk vatanını 1923’ten itibaren kendi insan gücüyle yok etmeye karar vermişlerdir..
Bunun böyle olduğu 1923-2000 yılları arasında ısrarla telaffuz etmiş oldukları sözlerden bellidir..
İşte o sözler ve sahipleri!.
“Türklerin din adamlarını ele geçirip, kullanabilirsek, onlara kendi devletlerini yıktırabiliriz..”
Winston Churchill
“Türkler bir devlet kurdu. Bir asker yeniden Türkleri diriltti. Ancak kutsal amacımızdan vazgeçmeyeceğiz. Türkleri İslamla yıkacağız. İngiliz istihbaratının birinci görevi budur..”
Lloyd George
“Türklerin yolları İslam ile kesilebilir. Bu milleti ne kadar karanlığa itersek, bölgedeki çıkarlarımıza o kadar hizmet etmiş oluruz..”
Joseph Grew
“Yapılması gereken Atatürk ün hem din, hem de kürt düşmanı olduğu fikrinin yayılmasıdır..”
Kurt Ziemke
“Türkiye Atatürk ün mirasını reddetmelidir..”
Samuel Huntington
“AtaTürkçülük öldü, nurcular ileri..”
Paul Henze
“Kemalizme son verin. Osmanlı ile övünün..”
Graham Fuller
“Atatürk yüzünden, planlarımızı yarım yüzyıl ertelemek zorunda kaldık..”
David Rockefeller
“Mustafa Kemal, bizim temsil ettiğimiz dünyanın en büyük düşmanıdır..”
Guy Rothschild
“ABD kontrolunda bir halife ile İslam dünyasını yönetmek, bizim için en masrafsız yoldur.”
Bill Clinton
Ve nihayet hayalleri gerçekleşmeye başlamış ve kapanması gereken bir parantez olarak gördükleri Cumhuriyetin tam da arzu ettikleri gibi 100. yılına yetişmiştir..
Şimdi sıra bu hayali meşru hale getirecek altın vuruşu yapmaya yani köklü bir anayasa değişikliğine gelmiştir..
Bu günlerde gündeme getirilerek olumlu bir toplum algısı için “Sivil Anayasa” söylemiyle ortaya atılmıştır. İtirazların erken başlayıp tırmanmaması için de içeriği sır gibi saklanmaktadır. Anlaşılan odur ki önceden olduğu gibi yine bir oldu bittiyle meclisten geçirilmeye çalışılacaktır..
Ülkesini, milletini seven hiçbir vatan evladı buna izin vermemelidir..
Buna itiraz etmenin demokratik yolu ise ancak güçlü bir topyekün siyasi muhalefetle mümkündür.!
Gün; biran evvel siyasi ideolojik ayrımcılığı terk etme, milli bir siyasi ittifak çatısı altında toplanma ve ülkenin geleceğine sahip çıkma günüdür.!
Adalet Partisi olarak milli hassasiyete sahip partilerle birlikte seçimin hemen ardından böyle bir çalışmayı başlatılmış bulunuyoruz..
Bu ulvi davada bizleri yalnız bırakmayınız!
Yoksa geçmiş olsun Türkiye’m..
Dr. Vecdet Öz
Yorumlar kapalı.