1. Haberler
  2. CHP
  3. Millet İttifakı’nın Görkemli İSTANBUL Mitingi MALTEPE’deydi. Seçimden Önceki Son Dönemeçler…

Millet İttifakı’nın Görkemli İSTANBUL Mitingi MALTEPE’deydi. Seçimden Önceki Son Dönemeçler…

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Örnek Resim
İlk büyük mitingini İzmir’de gerçekleştiren Millet İttifakı, bugün İstanbul Maltepe’de halkla buluştu. Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’na 5 siyasi lider ve 2 büyükşehir belediye başkanı eşlik etti. Kılıçdaroğlu, konuşmasında “Beraber, akılla, bilgiyle, birikimle, ahlakla, erdemle yöneteceğiz. Hiçbir ayrımcılık yapmayacağız. Bu ülkeye baharı, huzuru getireceğim. Herkesi kucaklayacağız, hiç kimseyi mağdur etmeyeceğiz” dedi.

Millet İttifakı’nın 14 Mayıs Genel Seçimleri öncesindeki “Büyük İstanbul Buluşması”, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2017 yılında Ankara’dan İstanbul’a gerçekleştirdiği “Adalet Yürüyüşü”nün bitiş noktası olan Maltepe’de gerçekleştirildi.

Fotoğrafın Millet İttifakı'nın 6 Mayıs Maltepe mitinginden olduğu iddiası - Teyit

Millet buluşması, İstanbul’un CHP’li ilçe belediye başkanları, Millet İttifakı’nın milletvekilleri, yeni dönemin milletvekili adayları ve il başkanlarının halkı selamlaması ile başladı. Mitingde ilk konuşmayı Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu yaptı.

Karamollaoğlu coşkulu kalabalığı “Sizin şu ortaya koyduğunuz tablodan inşallah 14 Mayıs’ta mührü Millet İttifakı’na vereceğinizin işaretini görüyorum” sözleri ile selamladı.

Karamollaoğlu “İnşallah 15 Mayıs yeni bir dönemin başlangıcı sayın Kılıçdaroğlu’nun da cumhurbaşkanlığının tescili olacak. Biz 6 siyasi parti olarak bir araya geldik. Sırf ülkemizin son 21 yıldır içine sürüklenmiş olduğu sıkıntılardan kurtulabilmek için. Sizin sıkıntılarınızı biliyoruz. Onlara derman olacak projeleri, ilkeleri de son 1.5 yıldır  hazırladık ve inşallah 15 Mayıs’tan sonra da bunları tatbikata başlayacağız. Bizim derdimiz belli bir makama, belli bir mevkiye gelmek değil. Bizim derdimiz; sizin derdinizle dertlenebilmek, sizin içine sürüklenmiş olduğunuz problemlerden bir an önce kurtulmanızı sağlayabilmek” diye konuştu.

Karamollaoğlu şöyle devam etti:

*Hislerimiz değil, aklımız, vicdanımız, tecrübelerimiz bu ülkenin içine sürüklenmiş olduğu problemlerden nasıl kurtulacağımızı bize gösterecek. Bizim her konuda,KHK mağdurları, atanamayan öğretmenler, bunun dışında farklı sebeplerle mahkemelere gidip haklarını almalarına rağmen haklarını mahkemede alıp devlet nezdinde alamayanların derdi de bizim derdimiz.

*Her mağdur insanın derdiyle dertlenmeyi kendimize ilke kabul ettik. Elbette toplum kesimleri her birinin birbirinden farklı sıkıntıları var.

*Söz gelimi esnaf bizim memleketimizin bel kemiğini oluşturur. Türkiye’mizin tamamını düşündüğümüzde milyonun üzerinde esnaf kardeşlerimiz var. İstanbul’da 300 binden fazla esnafımız var.

*Esnafımız aslında toplumun temel direklerinden bir tanesi ama dertliyle dertlenenler maalesef şu anda yok. İktidarda bulunanlar, onların derdini kendilerine sadece hatırlatmak için bir vazife olarak görüyorlar. Ama 21 yıllık iktidarları esnasında esnafın problemini çözmediler. Çözemediler. Tam tersi artırdılar. Bundan dolayıdır ki söz gelimi esnafın derdiyle dertlenmek, onun kredi problemlerini halletmek bizim en önemli görevimiz olacak.

*Biz sadece vaatte bulunmuyoruz. Biz çok farklı programları olan 6 siyasi parti genel başkanları olarak bir araya geldik. Meselelerimizi mütalaa ettik. Mağdur olan kim olursa olsun, siyaseten bizimle aynı duygu ve düşünceleri paylaşmasa bile onun derdini biz kendi derdimiz bileceğiz. Bundan emin olun. Herkesin dert babası olacağız.

image small

*Bir deprem yaşadık. 11  ilimiz yerle bir oldu. Sırf bugünkü başkanlık sisteminden dolayı müdahaleye bu iktidar 2 gün geç teşebbüs edebildi? Düşünebiliyor musunuz? Bir depreme bile bugünkü sistemden dolayı iki gün geç müdahale eden bu iktidar. Mutlaka değişmesi icap eden bir yapı haline geldi. Mecburuz. Sizin dertlerinizle dertlenebilmek için bu değişiklikleri yapmaya mecburuz. Şunu bilin bütün dertler sıralandı. Adalet başta olmak üzere her konuya el atacağız.

Karamollaoğlu’nun ardından Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Mansur Yavaş kürsüye çıktı. Yavaş’ın açıklamalarından önce çıkanlar şöyle oldu:

“Bu kalabalıklar bir şey söylüyor; İnşallah 14 Mayıs’ta değişimin müjdesini veriyor. Seçime gidiyoruz fakat nasıl bir seçim anlamadık. 21 yıllık iktidar, yaptıklarını anlatıp, yeni vaatler ileri sürmesi gerekirken tankları, tüfekleri gösteriyor, gemileri gösteriyor. Seçim mi yapıyoruz, savaşa mı hazırlanıyoruz belli değil.

Bu eserlerin hepsi bizim eserlerimiz, gurur kaynağımız ama 14’ünden sonra insanlar şununla karşı karşıya kalacak: Kiracı-ev sahibi, kredi kartları, pahalılık, enflasyon, uyuşturucu, mülteci. Bu sorunlarla karşı karşıya kalacak. Ama bunların konuşulmasını istemiyor. Seçim zamanı mevsimlik biraz milliyetçilik sosu, birazcık muhafazakarlık sosu… İnsanlar bununla tartışsın, başka şey konuşulmasın istiyorlar. Sorunlar görülmesin istiyorlar.

image small

Gerçeklerin konuşulmasını istemiyorlar, bir sürü iftiralar atıyorlar. Kulak asmıyoruz. Neden korkuyorlar? Hesap vermekten. Biz 15 Mayıs’ı bekliyoruz. İnşallah 14 Mayıs’tan sonra hukukun üstünlüğü de mutlaka yerini bulacak ve hukuk herkese adil işleyecek.

6 siyasi parti genel başkanı bir araya geldi. 6’sı da iki yıl uğraştı ve uzlaştı. Uzlaşmak çok güzel bir kelime değil mi? ‘6 tane birbirine benzemez bir araya geldi’, ‘Bunlar ne yapacak’ falan… Ama sonuç itibariyle kendileri de 6’yı buldular. Fakat Millet İttifakı’ndaki altı parti, uzlaştı, bir araya geldi.

Öbür taraftakiler hakikaten bir acayip. HÜDAPAR var. Bir kısmı ‘ittifakta’, bir kısmı ‘değil’ diyor. E berabersiniz. Dün sayın Binali Yıldırım’a sordular; ‘Yok ittifakta değil.’ Spiker de çok güzel cevap verdi; ‘içinizde’ dedi. Öyle mi? Dolayısıyla seçime giderken milli-gayrimilli laflarını reddediyoruz. Mevsimlik milliyetçiliklerinizi, mevsimlik muhafazakarlıklarınızın hepsini reddediyoruz.

Dün akşam birden bire bir tweet… Biz 31 Mart’ta bekledik o tweeti. ‘Yarından itibaren bize düşen, hep beraber ülkemiz için çalışmak’ sözünü cumhurbaşkanından beklerken ‘topal ördek’ ithamlarıyla karşı karşıya kalmıştık. Bugün seçime giderken ilk defa hepimizi kucaklayan bir mesaj attı. ‘Oy versin, vermesin herkes bizim vatandaşımız’ gibi bir şey oldu… Çok şaşırdık. Uzun yıllardır sayın Cumhurbaşkanı’nın ağzından böyle güzel bir şefkatli cümle duymamıştık.

image small

Bugün Aydın’da da söyledim bunu. Uçağa bindik gelirken gördük ki, hepimizi sandıkta mezara gömecekmiş. Ne diyeyim ben? Artık tatlı dilli, azarlamayan, herkesi kucaklayan, oy versin-vermesin herkesin cumhurbaşkanı olacak bir cumhurbaşkanına ihtiyacımız var. O da geldi… Az kaldı. İnşallah 14 Mayıs’ta sandığa gidiyoruz ve birleşe birleşe kazanıyoruz.”

Maltepe’deki Büyük İstanbul Buluşması’nda İBB Başkanı ve cumhurbaşkanı yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu coşkulu kalabalığı eşi Dilek İmamoğlu ile birlikte selamladı.

Mitingin ev sahibi de olan İmamoğlu konuşmasına “İstanbul, tarihi mitinglerle iz bırakmış  bir şehirdir. Kurtuluş Savaşı döneminin Sultanahmet mitinglerinden bugüne, bu milletin en güçlü, en gür sesi İstanbul’dan yükselir. İstanbul mitingleri, Türkiye’nin tarihini değiştirmiştir, değiştirmeye devam edecek. Tarihi bir buluşma yaşıyoruz. Bu muhteşem tablo gösteriyor ki…Türkiye değişiyor dostlar, Türkiye değişiyor. Kazanıyoruz” sözleri ile başladı.

31 Mart 2019 İstanbul seçimlerinin iptal edildiği tarihin 6 Mayıs olduğunu hatırlatan İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü;

*Bugün, Türkiye tarihinin unutulmaz 6 mayıslarından birini yaşıyoruz. Bundan 4 yıl önce, 6 Mayıs 2019 günü, bir yargı darbesiyle karşı karşıya kalmıştık. (Yuh sesleri yükselince) Genelde yuhalamayın derim ama bu kararı alanları yuhalayın ki bir daha cesaret edemesinler.

*İstanbulluların iradesini beğenmeyenler seçimi iptal ettirmişlerdi. O gün utanmadan ‘sandıktan biz çıkmazsak, o seçim geçerli sayılmaz’ dediler. Sonra millet onlara öyle bir demokrasi tokadı attı ki, Osmanlı tokadı, yerle bir ettiler.

*Hem milletin kararına saygı duymayı hem de tek tek oyları saymayı öğrendiler. 23 Haziran’da, 806 bin oy farkını millet onlara tek tek saydırdı.

*Bu millet onlara 14 Mayıs’ta da milyonlarca oy farkını tek tek sayacaklar. Milletin iradesine saygı duyacak, iktidarı millete teslim edecekler, millete. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözü altı dolu bir sözdür.

image small

“Bugün hep beraber ekonomiyi konuşacağız” diyen İmamoğlu şunları söyledi:

*Ama onlar, onlar ekonominin e’sini ağızlarına almaya cesaret edemiyorlar. Tarihin en büyük ekonomik krizini unutturmak için, kötü dillerini fütursuzca milletimizi bölmek için kullanıyor. Sanıyorlar ki; bu milleti kandıracaklar. Yemez kardeşim.

*Artık yemiyor bu numaralar, yemiyor. Millet uyandı. Millet her gün yaratıcı bir slogan buluyor: ‘Patates – soğan güle güle Erdoğan.’ Güle güle kardeşim, güle güle. Evinize yollayacağız sizi evinize.

*Bunlar, kötülüğü o kadar büyüttüler ki artık miting alanlarında eşlerimizin görüntülerini yayınlayarak oy kapma ucuzluğuna başladılar. Bunlar ‘oy için her şeyi yaparız’ ahlakını sahip bir avuç insan. Biz sana benzemeyiz, ‘eyy benzersiz kötülüklerin sahibi. Biz kutsal saydığımız aileleri, oy uğruna seçim meydanlarına katmayız.

*Eşleri, çocukları siyaset mücadelesinden muaf tutarız. O yüzden, bugün buradaki yüzbinlerce insana görüntüler izletip, aileleri hedef yapmayız. Oysa çok kolay, çok malzeme verdiniz bu millete. Ama biz aileye kutsal olarak yaklaşırız. Siyasi rakiplerimizin eşlerini, çocuklarını hiçbir zaman hedef haline getirmeyiz.

*Miting meydanlarında görüntülerini sergilemeyiz. Bizim aile terbiyemiz de, ahlakımız da, vicdanımız da bunu yapmaz. Bizde mertlik var. Kadına çocuğa dokunmayız biz. Allah kalbinde sevgi olmayana sevgi versin. Dua edeceğim faydası yok ama Allah, ona da doğru yolu göstersin inşallah. Ahlakı ve erdemi bulmasına vesile olsun inşallah. Allah senin iyiliğini versin be kardeşim, ne diyeyim…

*Hak, hukuk, adalet mücadelesinin simgesi, 13’üncü Cumhurbaşkanı adayı  Kemal Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’nin birleştirici gücü olduğunu dile getiren İmamoğlu “Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde, Millet İttifakı bir devri  kapatacak.  Bir avuç insanın torpilli yaşamı bitecek, millet huzura erecek.

*15 Mayıs’tan itibaren, Türkiye güçlü ülke olma yolunda büyük adımlar atacak. Güçlü ülke, herkesin ‘çalışır kazanırım, ne ihtiyacım varsa kendim alırım’ diyebildiği ülkedir. Türkiye öyle bir ülke olacak. Eli ekmek tutanların, işiyle gurur duyanların ülkesi olacak.

İBB’nin yeni yönetim döneminde bölgesel istihdam ofisleri açarak vatandaşa iş bulmaya başladığını anlatan İmamoğlu, şunları söyledi;

*Bizden önceki 25 yılda İstanbul’u yönetenlerin, insanlara iş bulmak gibi bir derdi hiç olmadı. 110 bine yakın  yurttaşımıza iş bulduk.  Bu yönetimin, uyguladığı model istihdam yaratmıyor. Türkiye OECD ülkeleri arasında yüzde 54’e yakın oranla en düşük istihdam oranına sahip ülke. Ekonomide güven ve istikrar ortamını tesis edeceğiz.

*İstihdamda ve eğitimde yer almayan gençlere öncelik vereceğiz. Gençlerin doğru istihdamı için ‘garantili yetenek programları’ başlatacağız.  Kadınların iş gücüne daha aktif katılımını sağlamak amacıyla kreşlerin sayısını artıracağız. Liyakat zincirini bu ülkede yok ettiler. Mülakat çöpe, liyakat memleketin gündemine gelecek. Milyonlarca vatandaş hakkıyla işe girecek.

İBB’nin tarıma, hayvancılığa verdiği destekleri aktaran İmamoğlu Millet İttifakı’nın iktidarında da bunların tüm Türkiye’de uygulanacağını ve üretenler kazanırken gıda fiyatlarının da düşeceğini belirtti. İmamoğlu “Bunların hepsi nasıl olacak?  Diyebilirsiniz ki ‘bunlar 20 yıldır iktidarda, siz daha yenisiniz.’ Kaygı duyanlar olabilir. Bu kaygıların çok güzel bir yanıtı var. Bakın, İstanbul’da Ankara’da, değil 20 yıl bunlar 25 yıldır iktidardaydı. Onları evine yolladık. Ne oldu? İstanbul’a biz geldik, Ankara’ya Mansur başkanım geldi. Üstelik 25 yıllık kadrolaşmanın üstüne. Üstelik her işimize köstek olan hükümete rağmen Ankara da İstanbul da bugün en güzel günlerini yaşıyor. Ankara’da da İstanbul’da da bugün 4 yıl önce bize duyulan halk desteğinin 10 puan daha önünde destek alıyoruz” diye konuştu.

İmamoğlu konuşmasını şöyle bitirdi:

*Her işimize köstek olan hükümete rağmen, bu kadar iş yapıyorsak, şu iktidarı bize verin memleketin 81 ilini uçuracağız. Cümle aleme iş nasıl yapılır  gösterelim. Bu fırsatı verecek misiniz? O zaman bu iş ilk turda bitsin… Bakın bu alevereciler dalavereciler var ya, hani ‘bir iş oldu ama ne iş oldu’ diye işi karıştıran insanlar, 2’inci tura gittiğinde ellerinden geleni yapacaklar.

*Her şeye rağmen biz karşılığını veririz. Ama 2’inci tura bu işi bırakmayın. Her türlü numarayı çeker bunlar. Bunların fıtratında var. Bunun cevabı 31 Mart seçimidir. Bunlar dövize de, ekonomiye de her türlü zevali getirirler. İnanın emekliye de, işçiye de, memura da her türlü zararı verirler.

*Beter işler yaparlar. Sonra da suçu bize atmaya kalkarlar. O yüzden size diyorum ki;  bizim kaybedecek bir günümüz bile yok. Bugünün işini yarına bırakmayacağız. O yüzden bu işi ilk turda bitirmek farzdır, farz.

*Artık bu ülkede ‘ben’ devri bitecek, ‘biz’ dönemi başlayacak. Milletimiz dönemi başlayacak. Milletin ittifakıyla bu memlekete güneş bir başka doğacak. 15 Mayıs sabahı kalktığınızda  içinize derin bir nefes aldığınızda diyeceksiniz ki; ‘mis gibi demokrasi kokuyor, mis gibi cumhuriyet kokuyor, mis gibi eşitlik kokuyor.’ Haksızlığa uğrayan herkese adalet istiyorum. Tayfun kardeşim bir yıldır Gezi davasında haksız yere hapiste tutuluyor.

*Hiçbir suçu yokken, Gezi davası dahil haksız yere, hukuksuz yere hapiste tutulan herkese adalet istiyoruz. Adalet kişiye göre olmaz. Adalet iktidara yakınlığına göre olmaz. Adalet millete göre olur, millete adalet olur. Devlet insanı, vatandaşına iyi davranır, düzgün davranır. Devlet güçlü olur. Devletimiz güçlü olacak. Ama devletimiz, insanına gücünü değil, şefkatini, vicdanını, adaletini, erdemini gösterecek.

Maltepe’de Millet İttifakı’nın Büyük İstanbul Buluşması’nda konuşan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan “Değerli İstanbullular siz bu ülkenin ekonomisini en iyi bilenlersiniz. Bu pahalılığı da yoksulluğu da yolsuzluğu da en iyi hissedenlerdensiniz, bilenlerdensiniz. İstanbul 2010’da  Avrupa Kültür Başkenti olmuş muydu? Tek haneli enflasyonla ve Avrupa Birliği standartlarına ulaşmak için yaptığımız reformlarla başarmıştık bunu. Şimdi ülkeye getirdikleri şu hale bakın çok yazık” dedi.

Sahnede cebinden 200 TL’lik banknot çıkaran Babacan, şunları söyledi;

*Bunun hikayesini anlatmak istiyorum. 2009 yılında tedavüle çıktı. 134 dolar ediyordu. Bugün 10 lira bile etmiyor. Herkesin cebinden 124 doları kim çaldı?  Gerçekten bu enflasyon tam baş belasıdır. Ekonomiyi kötü yönetirseniz yüksek enflasyona mahkum edersiniz bu ülkeyi.  Şu an Türkiye’de  kurum murum kalmadı.

*Patates, soğan diyoruz; gerisini siz tamamlıyorsunuz. Şu anda ülkede devlet kurumu neredeyse kalmadı. Her şey tek bir kişinin keyfine bağlı. Şu anda bu ülkenin bir ekonomi politikası yok. Ne var? Zırh cahillik var.

*Merkez Bankası’ymış, BDDK’ymış, SPK’ymış, bu kurumlar neredeyse yok hükmüne geldi.  Devlet kadroları tek bir kişinin oyuncağı oldu. Ama arkadaşlar endişeye mahal yok. Ne yapacağız? Türkiye’yi hızla düzlüğe kavuşturacağız.

image small

2 YILDA ENFLASYONU 2 HANEYE İNDİRECEĞİZ

*2002’de ülke çok kötü bir durumdayken başarmıştık. Şimdi çok çok daha iyisini yapacağız. İlk bir ayda kurumları ayağa kaldıracağız. 6 ayda bu mevcut kriz iklimini sona erdireceğiz. En geç 2 yılda da enflasyonu tek haneye indireceğiz.

*Ne kadar adalet, o kadar ekonomi. Ne kadar hak ve özgürlük, o kadar ekonomi. Ne kadar demokrasi, o kadar ekonomi. İşte siz ülkemizdeki demokrasi güçlendirmezseniz üstüne sağlam bir ekonomiyi asla inşa edemezsiniz. Olmaz. Olmuyor.

*Siz her gün hukuku ayakları altına alıp, bu ülkenin ekonomisini büyütemezsiniz. Onun için olmuyor. Onun için yapamıyorlar. Bunu anlamıyorlar. Ve ülkemizi bir krizden diğerine savuruyorlar. İşte bunun için biz ne diyoruz? Hak, hukuk, adalet diyoruz.

*İşte biz hakkı düştüğü yerden kaldıracağız. Hukukun üstünlüğü sağlayacağız. Ve adaletle yöneteceğiz. Ancak o sağlam zeminin üzerine sağlam bir ekonomi inşa edeceğiz. Çürük zemine sağlam ekonomi inşa edemezsiniz.

“HALININ ALTINA SÜPÜRÜLEN HER ŞEYİ ORTAYA ÇIKARACAĞIZ”

*İktidara geldiğimiz gün hemen bir durum ve hasar tespit çalışması yapacağız. Halının altına süpürülen her şeyi ortaya çıkaracağız. Enflasyonla mücadele temel önceliğimiz olacak. Çünkü çağımızın bu en büyük hırsızlık yöntemine dur demek zorundayız.

*Merkez Bankası’nın bağımsız ve itibarlı bir kurum olmasını sağlayacağız. Tüm kadroları bilgili, deneyimli, dürüst isimlerle donatacağız. Reel sektör ve bankacılık sektöründeki sorunların hepsini tek tek çözmeye başlayacağız.

*Bu ülke şu anda içinde bulunduğu duruma, bu kötü yönetim sebebiyle düştü. Dürüst ve  ehil insanlar yönetmeye başlayınca derhal ayağa kalkacak bu ülke.

*86 milyon, 1’den büyüktür arkadaşlar. Türkiye 1’den büyüktür. Güven olmayınca olmuyor. Güveni sağlamadan bir ülkenin ekonomisini ayağa kaldıramazsınız.

“MERKEZ BANKASININ ARKA KAPISINDAN 250 MİLYAR DOLARI SATMAYACAKSIN”

*Güveni nasıl kazanacağız? 1 dakikada 8 madde özetliyorum. Bir; konuşunca doğruyu söyleyeceksin. Merkez Bankası’na yalan yanlış işler yaptırmayacaksın. TÜİK’e yalan yanlış enflasyon açıklattırmayacaksın. İki, söz verince tutacaksın. Üç, emanete hıyanet etmeyeceksin. Dört, adaletle yöneteceksin.

*Beş, ehliyetli, liyakatli kadroları göreve getireceksin. Altı, istişareyi asla elden bırakmayacaksın. Yedi, şeffaf olacaksın. Merkez Bankası’nın arka kapısından 250  milyar doları gizli saklı satmayacaksın. Sekiz, her zaman hesap vermeye hazır olacaksın. Bu sekiz maddeyi yerine getirin,  korkmayın, güveni kazanırsınız. Güveni kazandıktan sonra da sırtınız yere gelmez.

*Seçime gidiyoruz. Ama aslında bu seçim özünde bir referandum. 2 seçenekli bir referanduma gidiyoruz. Önümüzde iki tane tercih olacak. Bu iki tercihi ben İstanbul’a soracağım. İstanbul cevabın nedir? Otoriterlik mi, demokrasi mi? Keyfilik mi, hukuk mu? Baskı mı, özgürlük mü. Tek akıl mı, ortak akıl mı? Korku mu, umut mu? Öfke mi, sevgi mi? Kavga mı barış mı? Kriz mi, huzur mu? Yoksulluk mu, zenginlik mi? Kara kış mı, bahar mı? İşte biz demokrasi diyoruz, zenginlik, huzur, özgürlük diyoruz. İstanbul cevabını veriyor.

*Seçimlerin olacağı 14 Mayıs, Anneler Günü. Gelin bu 14 Mayıs’ta annelerimize baharı hediye edelim. ‘Oyumu sana hediye ediyorum anneciğim’ diyelim. Ve adaleti, barışı, huzuru annelerimize hediye edelim.

*Ama bu Anneler Günü aynı zamanda annelerden de çocuklara bir hediye bekliyoruz. Diyoruz ki; evlatlarımız için, çocuklarımız için en güzel hediye demokrasidir. Anneler de çocuklarına demokrasiyi hediye etsin diyorum.

Babacan’ın ardından Demokrat Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Gültekin Uysal kürsüye çıktı. Uysal’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle oldu:

*Çağlar açmış, çağlar kapatmış İstanbul; Bir dönemi kapatmaya, yeni bir dönemi açmaya var mıyız? Bir tarihi kavşağa doğru hep berber ilerliyoruz. 14 Mayıs 2023 milletin yeniden kaderine hakim olacağı bir gün olacak Allah’ın izniyle.

*Kendilerini vazgeçilmez zannedenlere, kendi varlıklarını kaçınılmaz bir kadere dönüşmek için Türkiye’yi risklere mahkum edenlere, bu büyük ülkenin kaynaklarını 85 milyona değil de bir avuç insana sunanlara karşı ‘yeter’ diyeceğiz.

*Bugüne bir günde gelmedik. Güzel bir söz var; ‘Bir anın arkasında asırlar vardır.’ İşte bu noktaya yürüne yürüne, mücadele edile edile, emek verile verile, alın teri akıtıla akıtıla sizler getirdiniz. İşte bu an, bugün bunu taçlandırma günüdür.

*Sadece 4-5 yıllık bir siyasi dönemi değil, 20 yıllık bir iktidar dönemini değil, 1.5 asırdır sürdüregeldiğimiz gelişim çizgisi içerisinde bir devri kapatıyoruz. Demokrasimizi, Cumhuriyetimizin değerlerini kaybetmeye yüz tuttuğunda mücadele ede ede, birleşe birleşe içselleştireceğiz, kazanç haline getireceğiz. Demokrasiyi bu ülkenin yegane değeri haline getireceğiz.

*Bu büyük ülke tarihi fırsatları kaçıramaz. Çağın bize emrettiği demokrasisine, hukukuna, eğitim sistemine, ekonomisine, bu çağın icap ettiği derinliği katmak zorundayız. Ama bugün milyonlarca insanımız eğer sefalet içindeyse bunun sorumluluğu elbette yönetenlerdedir. Türk-İş açlık sınırını açıklıyor da biz bu ülkenin kaynaklarını kendisi için beytülmal zannedenlerin tokluk sınırını açıklayamıyoruz. Onların tokluk sınırını bilmiyoruz. Onların tokluk sınırını bilsek bir şey söyleyeceğiz.

“’DEMOKRASİ MAFİŞ’ DİYORLAR”

*Allah’ın izniyle bu büyük ülke Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını layıkıyla kutlayacaktır. Cumhuriyet ve demokrasiye lafzen inananlar var. Ruhen inanmıyorlar. Demokrasi ve hukuk onların lehine işliyorsa kabulleri; lehlerine işlemiyorsa kabulleri değil. Şimdi bunlar ‘devleti ele geçirdik’ zannediyorlar ya; şimdi ‘demokrasi mafiş’ diyorlar.

“BU MİLLETİN KALKINMASINA DAİR HİÇBİR HAYALLERİ YOK”

*Birileri çıkmış diyor ki ‘14 Mayıs bir darbe girişimidir…’ Bir İçişleri Bakanımız var; çıkmış aynen böyle diyor. Darbe ise sizin vazifeniz darbeyi önlemek. Seçimleri iptal mi edeceksiniz? O yüzden bunların düşünceleri, zihin dünyaları ortaya döküldü. Türkiye’ye dair, bu milletin kalkınmasına dair hiçbir hayalleri yok.

“SÖZLERİ BİTTİ, YALANLARI DA BİTTİ”

*Geldikleri noktada söz bitmiş, yalanları da bitmiş. Sözü olanlar, kadroları olanlar, programları olanlar iktidara gelecek; ruhen, fikren, bedenen tükenmiş olanlar gidecek. Demokrasi buna diyoruz.

*Bu ülkede nimeti de külfeti de eşit paylaşan bir Türkiye’yi özlemimiz var. Millet İttifakı olarak Allah’ın izniyle yarınki Türkiye’nin cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde Türkiye’nin bu hasretini gidereceğiz.

“HARAM SALTANATI KURDULAR”

*Bir haram saltanatını Türkiye’de kurdular. Dünümüzü çalanlara yarınımızı çaldıracak mıyız? Çaldırmayacağız. Bu ülkenin kaynaklarını hak edenlerle buluşturacağız. 14 Mayıs’ı bir bahar günü, milletimizin derinden nefes aldığı bir bayram gününe çevirmek adına, o güne kadar şafağımıza az kaldı.

*Şafağın göründüğü gün kaderimize el koyacağız ve Türkiye’yi birbiriyle kucaklaştıracağız. Türkiye’ye korku vadedenlere umut vadediyoruz, baharlar vadediyoruz, güzel bir gelecek vadediyoruz.

Gelecek Partisi lideri ve Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı Ahmet Davutoğlu’nun konuşmasından satır başları ise şöyle;

  • Atatürk’ün ‘geldikleri gibi giderler’ dediği gibi İstanbullular meşaleleri yaktırlar.

*İstanbul anlayana bir hocadır, ders verir. Bugün İstanbullular bir milli irade dersi veriyor.

*Seçimlere siyasi darbe diyen bir bakana, toplumu bölerek kardeşi kardeşe düşüren bir söylem kullananlara milli irade dersi veriyor İstanbul…

İYİ Parti lideri Meral Akşener de konuşmasında şu ifadeleri kullandı;

*Uzun bir zamandır ayaktasınız. Öncelikle bu alanı doldurdunuz. Allah bizi utandırmasın.

*14 Mayıs’ta burası gösteriyor ki, 13. Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu Çankaya’ya Cumhurbaşkanı olarak götüreceğiz.

*Bizim Anadolu’da yaptığımız tüm mitinglerde diyoruz ki 1 oy Kemal’le 1 oy Meral’e…

*Burada hem CHP’li hem de İYİ Partili seçmenler var. Birleşe birleşe kazanıyoruz. Ben şimdi buradan CHP’lilerden bir istekte bulunuyorum. Her CHP’li aileden sadece 1 oy istiyorum.

KILIÇDAROĞLU: DEVLETİ BİR KİŞİYE TESLİM ETMEYECEĞİZ

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

* “Ülkeyi çok kamplaştırdılar. Devleti bir kişiye teslim etmeyeceğiz. Beraber, akılla, bilgiyle, birikimle, ahlakla, erdemle yöneteceğiz. Hiçbir ayrımcılık yapmayacağız. Bu ülkeye baharı, huzuru getireceğim. Herkesi kucaklayacağız, hiç kimseyi mağdur etmeyeceğiz.

* Yerimiz saray değil Çankaya olacak. Her hakkı teslim edeceğiz. Birilerinden yana tavır almayacağız. En geç 2 yıl içerisinde bütün Suriyeli kardeşlerimizi, Afgan kardeşlerimizi ülkelerine uğurlayacağım.”

 

SÖZCÜ

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Millet İttifakı’nın Görkemli İSTANBUL Mitingi MALTEPE’deydi. Seçimden Önceki Son Dönemeçler…
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

Yorumlar kapalı.

Bizi Takip Edin