İçişleri Bakanlığı sürekli olarak televizyonlarda ülkenin her yanında yaptığı yoğun operasyonları anlatıyor ve bunu tek başına başarı gibi gösteriyor!
Elbette ki güvenlik güçlerimiz başarılıdır lakin bu tek başına yeterli değildir. Bunu önleyici politikalarla desteklemek ve operasyon sayısını en aza indirgeyerek polisimizin ölüm ve yaralanma riskini azaltmak gerekir..
İktidar operasyon sayısı ve başarısıyla övünerken aynı zamanda suçun oluşmasını önleyici ve vatandaşı koruyucu hiçbir politikalarının olmadığını, bu konudaki toplumsal eğitimin yıllardır ihmal edildiğini, sonunda ülkenin suça, suçluya ve çetelere teslim olduğunu, 23 yıl sonra kriminal olayların rekor bir seviyeye ulaştığını ve işin sadece son aşama olan operasyonlara kalmış olduğunu ikrar ediyor!
Bu yüzdendir ki yargı dosyalara yetişemiyor, cezaevleri tutuklu ve mahkumu yatıracak yer bulamıyor, devlet kültür merkezleri inşa etmek yerine yüklü bütçeler tahsis ederek adliye sarayları ve kampüs haline dönüştürdüğü devasa cezaevleri inşa ediyor!
Sonra da kalkınmadan, gelişmişlik seviyemizden ve başarıdan bahsediyor..
Bir ülkenin kalkınma, gelişmişlik seviyesi ve dolayısıyla iktidarların başarısı; suçlu sayısındaki , kriminal olaylardaki, adliye ve cezaevi sayısındaki artışla değil kültür merkezleri sayısındaki ve kültürel faaliyetlerin artışıyla doğru orantılıdır..
Şehir merkezlerinde devasa adliye sarayları değil kültür sarayları ve önünde medeni insan kuyrukları görmek istiyoruz..
Saygıdeğer Dostlarım,
Ülkenin ana sorunu; siyasilerin şahsi ikballeri değil vatandaşın içinde bulunduğu sefalet ve çaresizlik, batan ve iflasını ilan eden şirketler, kapanan kepenkler, durmuş olan üretim, işsizlik, önü alınamayan enflasyon ve pahalılık, her geçen gün derinleşen ekonomik kriz, risk altındaki iç ve dış güvenlik, ülkeyi bölmek isteyen dış güdümlü terör unsurlarının pervasız faaliyetleri, onları muhatap alan iktidar ve muhalefet unsurları, terörün meclisteki siyasi uzantıları, işgal altındaki siyaset, tahribata uğramış kamu kurumları, yaşamın her alanını sarmış rant, rüşvet ve irtikap, çökmüş olan ahlak, antidemokratik uygulamalar, kurucu değerlere yapılan saldırılar, böylesi kaotik bir ortamda doğruları şaşmış ve demokrasiye olan inancını yitirmiş çaresiz seçmendir..
Onurlu, ahlaklı, istismardan uzak, tecrübeli ve milli bir siyasete olan ihtiyaç her zamankinden daha fazladır..
Artık bu gerçekle yüzleşme ve her türlü ideolojik ayrımı bir kenara bırakarak yeni bir yol açma vakti gelmiştir..
Çare, milli çizgide yer alan partilerden oluşacak bir üçüncü yol ittifakıdır..
Dr. Vecdet Öz
