Mahkeme aynı karar farklı… Üç yılda ne değişti?
SÖZCÜ’de Özgür Cebe’nin haberi:
Hizbullah terör örgütünün, Güneydoğu’yu kan gölüne çeviren yüzlerce cinayetin sorumlusu, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilen 273 tetikçisinin “Yeniden yargılama” adı altında salıverilmelerinin yolunu açan “İnfaz durdurma kararları”nın birbiriyle çeliştiği ortaya çıktı.
24 Haziran 2018’deki genel seçimler ile 31 Mart 2019’daki yerel seçimlerinde HÜDA-PAR’ın AKP’yi destekleyeceğini açıklamasından sonra, cezaevlerinde bulunan ve yüzlerce cinayetin faili olan 273 Hizbullah tetikçisinin art arda salıverilmeleriyle ilgili tartışmalar gündemden düşmüyor.
Bu tartışmalar sürerken söz konusu tahliyelere gerekçe olan mahkemelerin “İnfaz durdurma” ve “Yeniden yargılama” kararlarının şaşırtıcı şekilde çelişkili olduğu ortaya çıktı.
2015’TEN BERİ DEFALARCA BAŞVURMUŞLAR
“Anayasal düzeni yıkarak yerine İran modeli Şerri esaslara dayalı Kürt İslam devleti kurmak amacıyla vahim nitelikli cinayetler işlemek” suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılan ve bu mahkûmiyet kararları da yüksek yargı organı Yargıtay tarafından onanarak kesinleşen Hizbullah tetikçilerinin neredeyse tamamının 2015-2017 yılları arasında da başvuru yaptıkları belirlendi.
TETİKTÇİLERİN TÜM TALEPLERİ “OY BİRLİĞİYLE” REDDEDİLMİŞ
Tetikçilerin, uzun yargılama ve uzun gözaltı süresi, DGM’lerde askeri yargıç bulundurulduğu için adil yargılanma hakkının ihlali yönünde AİHM’nin verdiği kararlar üzerine yargılandıkları mahkemelere birden fazla kez başvurdukları ortaya çıktı.
Bu tarihlerde yapılan başvuruların tümüne matbu karar şeklinde noktasından, virgülüne kadar ret kararı veren Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, 2016-2017 yıllarında verdiği ret kararlarının gerekçelerini açıklarken “CMK’nın 311. Maddesine göre yargılamanın yenilenmesi için duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliğinin anlaşılması, verilen cezayı ortadan kaldırabilecek derecede kuvvetli somut delillerin ortaya çıkması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince verilmiş ihlal kararı varsa 1 yıl içinde yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulması halinde yargılamanın yenilenebileceği” ifadelerini kullanıyor.
Mahkeme gerekçelerinin devamında, “Hükümlü Hizbullahçılar hakkında AİHM tarafından verilmiş ihlal kararı olsa dahi 1 yıl içinde başvuru yapmadıklarını” belirtip, süre yönünden başvurunun reddine oy birliğiyle karar verildiğini ifade ediyor.
Yargılamanın yenilenmesi nedenlerinin yasada belirtilen haller ile sınırlı olduğu, bu haller dışında her ne sebeple olursa olsun yargılamanın yenilenmesinin mümkün olamayacağının altı çizilerek, tüm Hizbullah hükümlüleri için ayrı ayrı ret kararları veriliyor.
Ancak aynı başkan ve üyelerden oluşan mahkeme heyetinin HÜDA-PAR’ın AKP ile yakınlaşmasından sonra ret kararı verdikleri Hizbullahçılar hakkında bu kez infazın durdurularak yargılamanın yenilenmesi yönünde karar aldıkları ortaya çıktı. AiHM kararlarının 1 yıl içinde başvurulması halinde uygulanabileceğinin altını çizen mahkeme 2016 yılında bu sürenin aşıldığı gerekçesiyle ret kararı verirken, 2018-2021 yıllarında AİHM’nin ihlal verdiği kararların uygulanması zorunluluğunu gerekçe gösterip tüm Hizbullahçılar hakkında ayrı ayrı tahliye kararları verdi
AYNI HEYET ÖNCE “RET” SONRA DA “KABUL” DEDİ
Bunlardan biri de 5 kez yeniden yargılama talebi reddedilen ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü Mustafa Ozan. Mahkeme heyeti 21 Eylül 2016’da verdiği ret kararında, Ozan’ın dilekçesinde anlattığı hususların Yargıtay denetiminden geçerek onandığını, yargılamanın yenilenmesini gerektirecek bir delil bulunmadığından reddine karar verdi.
Aynı heyet 7 Şubat 2019’da yine Mustafa Ozan’la ilgili verdiği kararında AİHM normlarına göre yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulüne, infazın derhal durdurularak hükümlünün salıverilmesine, yargılamanın tutuksuz olarak yeni bir dosya numarası üzerinden devam edilmesi yönünde karar vermesi dikkatlerden kaçmadı.
Hizbullah davalarının karar aşamaları dahil önemli süreçlerini izleyen içinde yer alan hukukçular, aynı başkan ve üyelerden oluşan heyetin aynı sanıkla ilgili daha önce peş peşe verdiği “ret” kararlarından sonra dosyanın esasını etkileyecek derecede bir delil girmediği halde “kabul” kararı vermesinin, ceza yargılaması ve CMK ile bağdaşmadığını, izaha muhtaç sorunlu bir karar olduğuna dikkat çekti.
Yorumlar kapalı.