Duydum ki beni çok övmüşsün. Daha geçenlerde fırçalamıştın!
Dalga mı geçtin, ciddi mi konuştun anlamadım. Şimdi sen beni dinle.
Bu mektubun bir kopyasını Kasımpaşa-Bitirimler kahvesinin duvarına asıyorum. Gelen okusun, diye…
Bak Sarıkafa, iyi dinle!
Türklerde bir söz vardır; “Deli deliyi görünce sopasını saklarmış!”
Bu sözü neden söylediğimi biraz sonra anlayacaksın!
ABD’li Demokrat Senatör Chris Van Hollen ve Cumhuriyetçi Senatör
Lindsey Graham, “Türk Saldırganlığı Karşı Koyma Yasası 2024” adıyla Türkiye’ye yaptırım uygulayacak tasarıyı Kongreye sundu. Ayrıca birkaç kendini bilmez Senatör ise, bizim ve ailemizin Türkiye dışındaki mal varlıklarımızın-paralarımızın-yatırımlarımızın dünya kamuoyuna açıklanmasını istediler.
Elinizden geleni ortaya koymazsanız namertsiniz! (If you do not explain this, you are a coward)
Yaptırım uygulayacaklarmış! Uygulamazsanız adam değilsiniz!
CB Erdoğan’ın Türkiye dışındaki (sözde) mal-para varlığını açıklayacaklarmış!
Açıklayın be. Açıklamazsanız coward’sınız dedik işte!
Sizin Dolarınız varsa, bizim de Allah’ımız var!
Damat, Ay’a 4 gidiş 4 geliş yol yaptık dedi, millet ay’a gitmek için sıraya girdi yahu! Öyle inanmış bize insanlar.
Bak Sarıkafa, sen henüz bizi tanımıyorsun. Kendimizi sana bi güzel tanıtalım!
Biz, sizin zannettiğiniz gibi züğürt değiliz, tamam mı? Denizde kum, bizde para! Hem de her çeşidinden!
IMF bizden 5 Milyar Dolar istedi, biz “Hemen Verin garibanlara” dedik.
Emeklimizden kestik, başta Moskova ve Londra olmak üzere, dünyanın dört bir yerine, ”Altın Kaplama Kubbeli” Camiler yaptırdık!
Milletimizi aç bıraktık, namımız yürüsün diye 15 milyon sığınmacıyı paşalar gibi yaşattık!
Biz savaşçı milletiz. Bizim Diyanet İşleri Başkanımız bile elinde KILIÇ’LA minbere çıkar. Var mı sizde eli kılıçlı bir Papaz?
Biz S-400 aldık Rusya’dan, sen kırılmayasın diye depoya kaldırdık.
Yaptırım uygulayacağına F-35 için sana verdiğimiz dolar borcunu öde.
Sarıkafa, sen “El-Kaide’yi sizin mi kurduğunuzu sanıyorsun!”
Siz uyurken, biz Gulbettin Hikmetyar’ın dizinin dibinde oturuyorduk, yaa!
İşin özü; Barzani bizim onur konuğumuz, MİT Başkanımız Golani’yi, şoför diye işe aldı. Öcalan zaten kankamız. Taliban ile aramızda inanç yönünden bir farklılık yok. “Ne Kandil ne Domuz Bağı” diye bağırıp sonra da bize kaçan harbi Ülkücü Sinan Oğlanımız bile var.
Başkan Sarıkafa;
Sana iki büyük gücümden bahsedeyim ki, yukarıdaki sözün manasını iyi anlayasın.
Bunlardan biri; Tüm dünyadaki Mafya Örgütlerinin Liderlerinin taptığı bir ortağım. O isterse tüm Mafyalar sana dünyayı dar eder. Arada bir düşüp yüzünü gözünü çarpıyor ama, aldanma. O çok güçlüdür.
Diğeri, İsrail ve tüm Avrupa’nın korkudan tir-tir titrediği HİZBULLAH Terör Örgütünün Siyasi Temsilcisi HÜDA-PAR partisi.
Bunlar ne Allah’tan korkar ne de senden.
Yaa Sarıkafa işte böyle!
Daha sana anlatmadığım, sihirli güç sahibi elemanlarım var. Biri Jetski’ci Cübbeli Hoca. Öyle derin Hoca ki, sizin milyarlarca dolar harcayıp bulamadığınız “Mars’ta su ve hayat” var mı sorusunu 100 Bin Dolara bulacağını söylüyor. Ayrıca sana öyle bir büyü yapar ki, sidikliğin bağlanır, işeyemezsin…
Şimdi anladın mı, “Deli deliyi görünce sopasını saklarmış” ne demekmiş?
Sen sen ol, aptal olma Sarıkafa! Kafamı bozma, kim daha deli imiş, göstertme bana. Be Slow! Be Relax…
Sağlık ve başarı dileklerimle
23 Aralık 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı
TÜRK MİLLETİNE ÖĞÜTLER
Anadolu’da “Mal(!) nasipten çıkmışsa uçkur düğüm tutmazmış” derler ama insanlık bizde kalsın diye bildiklerimizi anlatalım da, dediklerimiz belki Türk Milletinin kulaklarından, vicdanlarına ulaşır!
Temel feci bir bel ağrısına yakalanmış. Ağrı dayanılmaz hale gelince Doktora gitmiş. Doktor, bir sürü ilaç vermiş, en önemlisi de ağrı kesici olan fitilmiş.
Doktor Temel’e fitili göstererek, “Bunu anal yoldan alacaksınız” demiş.
Temel evde haplarını içmiş, sıra fitile gelince “anal yol” ne demek bilmediğinden doktora telefon edip, fitili nasıl kullanacağını sormuş.
Doktor “anüsten alacaksınız” deyip telefonu kapatmış!
Temel öyle kalakalmış! Ula anüs nedir da, deyip telefona sarılmış!
Bu kez Doktor önce bir ya sabır çekmiş ve “Temel Bey makattan alacaksınız” deyip kapatmış.
Temel, kesilmeyi bekleyen yılbaşı hindisi gibi düşünürken arkadaşı Dursun gelip “yahu derdin nedir” deyince, Temel anlatmış ve utancından artık Doktora telefon edemeyeceğini söylemiş.
Dursun, sen arama ben arayayım deyip Doktoru aramış; “Doktor Bey kusura bakma ben Temel’in arkadaşıyım, bu fitili nasıl kullanacağını anlayamamış, bir de bana anlatır mısın” deyince,
Doktor; Yetti ulan, kıçına soksun kıçına” deyip kapatmış!
Temel, Dursun’a “ne dedi” deyince, “Valla Temel Doktoru çok kızdırmışsın, kıçına soksun dedi…”
-Kuvvetler ayrılığı Demokrasinin vazgeçilmezidir. (Evrensel Demokrasi Kuralı)
Özlem Gürses gözaltına alındı! Hem de çok çirkin ve kaba bir üslupla!
Oturduğu koltuktan aldığı “DEVLET GÜCÜNÜ” kendi kuvveti sanan aptal bir yetkili, Polise emir verir; “Alın şu kadını! Biraz da ezin!”
30 yıllık başarılı bir Gazeteci, bir anne, akşam 20.30’da kaldığı otelden alınır, karayolu ile sabaha karşı 04.30 da İstanbul Emniyetine getirilir. Saat 14.00’te ifadesi alınır ve Savcı Bey’in odasının önünde beklemeye başlar. Yazıyı Cumartesi günü saat 17.30’da yazdım. Özlem Hanım kahraman Savcı tarafından “Tutuklanması Talebiyle” mahkemeye sevk edilmişti!. Sonucunu öğreneceğiz. Yaklaşık 20 saattir, yorgunluk, stres altındaki deneyimli bir KADIN GAZETECİ’NİN ruhsal durumunu varın siz düşünün!
Halbuki bu emri veren düşüncesiz, Polis kanalıyla Özlem Gürses’e ulaşsa ve saat vererek davet etse, elbette ki gelecektir!
İşte insanlarımız böyle çağdışı muameleye uğramasınlar diye ısrarla “HUKUK Devleti” , “Kuvvetler Ayrılığı” ve Demokrasi diyoruz. Ya Bademler ne diyor;
*Kuvvetler Ayrılığı bizim ayağımıza bir prangadır! (AKP)
-Yargı Bağımsızlığı Demokrasinin vazgeçilmezidir. (Evrensel Demokrasi Kuralı)
*Yargı bir tek bana bağlı olacak, ben seçerim, sonra ezer geçerim! (AKP)
Halkın Filozofu Bergamus’a sordum; Hocam bu ne iş, sen ne diyorsun?
Bergamus; Doktorun en son dediğini yapsın. İster anal yoldan, ister anüsten, ister makattan alsın. Size de ancak böyle bir demokrasi yakışır…
Fransız kadın kocasını aldatmaktadır. Aşığıyla evdeyken kocası aniden gelir.
Kadın telaşla aşığının elbiselerini eline verir, balkona çıkarır.
Kocası içeri girdiğinde bir bakar, karısı çıplak ve sehpanın üzerinde iki dolu viski kadehi! Tam ne oluyor diyecekken karısı, seni bekliyordum canım beraber içelim diye, der. Dışarda soğuktan donmak üzere olan aşığı, ne olursa olsun, ölümden öte köy mü var der ve tekrar odaya dalar!
Koca, adamı görünce şoke olur ama adam hemen lafa girer; “Çok özür dilerim Beyefendi, yukarı kattaki sevgilimle beraberdim, aniden babası gelince ben de kaçmak zorunda kaldım!”
Koca sakinleşir ve gülerek; “Biz de gençliğimizde benzer durumlar yaşadık. Boş ver!” der adamı giydirip gönderir ve uykuya dalar.
Gece yarısı kadın bir tokatla uyanır, kocası bas bas bağırmaktadır;
Ulan biz zaten çatı katındayız, ne üst katı…”
-Sıkmabaş’ı, ilkokullara kadar indirdiler!
-Okullarımızı tarikatların emrine verdiler!
-Okullarımızdan Milli Andımızı kaldırdılar!
-Atatürk’ün fotoğraflarını okullardan kaldırdılar!
-Anayasaya göre kurulması yasak olan MEDRESELERLE ülkeyi donattılar!
Arkadaş, hala en üst katta kimin oturduğunun farkında değil misin?
Eyy AKP ve Ortakları;
Bu yapılanların tümü sadece ülkemize zarar vermekle kalmaz, seni, ortaklarını ve yedi sülaleni de süpürür.
Dünyanın, Faşist Dikta ile yönetilen ülke liderlerine bakışı şudur;
“Kendi vatanına, kendi insanına ihanet eden bir anlayış, ilk fırsatta bize de ihanet edecektir. Kullanın, sonra süpürün deliğe…
Yazıyı yine Bergamus’un bir sözüyle bağlayalım;
Kabiliyetsiz olmak çok da önemli bir kusur değildir ve telafisi mümkündür.
Fakat karaktersiz olmak çok büyük bir kusurdur ve ihanetle amca çocuğudur…
Sağlık ve başarı dileklerimle
22 Aralık 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı