Alıştığı herhangi bir işten vazgeçemeyen kişiyi, eğer engellemeye kalkarsanız o, kişi inadına kudurmuşçasına saldırarak yapar. Bu tipleri özellikle kötü alışkanlıklarından kolay-kolay vazgeçirmek mümkün değildir.
Bir Belediye Başkanının davranışlarından konuyu anlatmaya gayret edelim!
Adam, çulsuz- ahlaksız-insafsız-görgüsüz-utanmaz biri olsun!
Rakiplerinin siyasi ihtirasları sonucu oluşan bölünmeden yararlanıp hasbelkader Belediye Başkanı olmuş.
Aradan sadece ÜÇ YIL geçer. Dünün çulsuzu üç yılda, milyar dolarlarla ifade edilen servet edinir?
Belediye Başkanı olmadan önceki mal varlığı SIFIR. Anadan-babadan-atadan kalan mal-mülk-para SIFIR! Herhangi bir ticari faaliyet, SIFIR.
Üç yıl boyunca o ülkedeki şans oyunlarının tüm büyük ikramiyeleri, bizim Zübük Başkana çıksa bile, edindiği servetin kırkta biri etmiyor!
Sizce, bu Zübük, böylesine büyük bir serveti nasıl edinmiş olabilir?
Bu soruyu 1000 Aliye soran gazetecilerin aldıkları tek kelimelik yanıt şu olmuş; “ÇALMIŞTIR!”
İşin kötüsü; Zamanla “Çalma Alışkanlığı” bu kişinin bir parçası olur. Artık Zübük için bu durum alışkanlıktan da öte, yaşamsal bir ihtiyaç haline gelmiştir. Onu asla çalmaktan vazgeçiremezsiniz. Hele bu gibi Zübük’ler, araç olarak dini kullanmaya başlarlarsa, halk deyişiyle “Allah’ın cebinden Peygamberi bile çalarlar!”
Siyasette böyle Zübük’lerden mebzul miktarda vardır ve bunlar sürekli olarak yöntemlerini geliştirirler!
Suratı KÖSELE, midesi İŞKEMBE olmuş bir Zübük, utanmazlığa çağ atlattı!
Gazeteci soruyor; “Mal varlığınızı açıklayacak mısınız” diye, Zübük yanıt veriyor;
“İlerde vereceğim. Zaten mal da mülk de Allah’ın, biz emanetçiyiz.”
Pes! 1974 yılından bu yana siyasetin içindeyim. (50 YIL) Askeri-Sivil darbeler, Meclis içi-Meclis dışı çok sayıda kumpas, içten ve ya dıştan kurgulu çok sayıda ihanet gördüm, ama inanın böylesini ben bile görmedim, pes!
“Köylü dayı, satmak için kasaba pazarına getirdiği kazlarından birini satamaz. Köy dolmuşunun hareketi için vakit vardır. Sinemaya gider yerine oturur. Kaz’ı şalvarının içine saklar. Film başlar, ışıklar söner, köylünün yanındaki kadın fındık yemeye başlar. Fındığın kokusunu alan kaz, kafasını şalvardan çıkarır ve kadının elindeki kesekağıdından fındığı kapar ve yine şalvarın içine kaçar.
Kadın, korkudan bağırmaya başlar, film durdurulur, ışıklar yanar, görevliler kadının yanına gider ve sorarlar. Ne oldu? Kadın şunu söyler;
Kırk yıllık çaçayım. Her türlüsünü gördüm ama, fındık yiyeni ben bile ilk defa gördüm!”
Aziz Türk Milleti;
Çalma hastalığına yakalanmış Zübük’lerin düzelmesi-durması asla mümkün değildir. Bunların panzehiri, ne bunlara ne de aday gösterdiklerine OY VERMEMEKTİR!
Oy vermeyin, Zübükler köküne kibrit suyu dökülmüş ağaç gibi kurur ve yok olurlar. Oy vermeye devam ederseniz, yedikçe acıkırlar ve sizi daha çok soyarlar…
Takdir de karar da Aziz Türk Milletinindir. Bizim görevimiz doğruları anlatmaktır. Bu kadar!
“Oy verecek parti bulamıyoruz” diyenlere önerimiz şudur;
Dini ve Etnik Kökeni kullanarak siyaset yapanlara, tarikat-cemaat-Vakıflar yoluyla oy isteyenlere oy vermeyin. İçinize sinen yoksa, yine mutlaka sandığa gidin ve oyunuzu iptal olacak şekilde kullanın. Önümüzdeki Genel Seçimlerde DOĞRU Parti Türkiye Genelinde örgütlenmesini tamamlayacak (Şimdilik 49 İl’de ve İlçelerinde örgütlenmemizi tamamlayarak, seçime girme hakkımızı elde ettik), yeni- bilgili ve dürüst vatansever Cumhuriyetçi kadrolarıyla ve ayakları yere basan programlarıyla, çözüm önerileriyle huzurunuza çıkacaktır.
DOĞRU Parti, iktidar sorumluluğu yüklendiğinde “Devr-i Sabık” yaratacaktır.
Makamı, mevkii ne olursa olsun, kimler ki Türk Milletini soymuş, kul hakkı yemiş, vatan bütünlüğünü koruyamamış, Türk Ordusuna ihanet etmiş, Yargıyı siyasete alet etmişse, yeniden yapılandırılacak Bağımsız Türk Yargısında yargılanacaklardır…
Ne Mutlu Türküm Diyene ve Sözünden Dönmeyene…
Sağlık ve başarı dileklerimle
15 Mart 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Eş Genel Başkanı
Yorumlar kapalı.