Sayın Cumhuriyet Savcıları;
Bırakın Sedef Kabaş’la, Uğur Dündar’la, Tele-1 ile uğraşmayı, kapatmayı!
Kapatacak bir yer arıyorsanız, İşte size AKP! Kapatın, sevap işleyin!
AKP, Cumhuriyetin önemli kurumlarımızı bilerek planlayarak, bozdu, kapattı.
Atatürk’ün Ordusu; Ruhsuz-duyarsız-özündeki vatan sevgisi ve saygınlığı alınarak, tarikatçıları Askeri Okulların başına getirerek, El-Kaide gibi kafa kesicilerle birlikte operasyon yapmaktan çekinmeyecek ve kendisini bile korumaktan aciz güvenlik gücü haline getirildi! Gerekçe “Askeri Vesayet” idi!
-TSK’nın Komuta Heyeti, normal demokratik düzende asla Genelkurmay Başkanı olamayacak, Özel-Akar gibilerin eline geçti ve TSK tarihinde ilk kez SAVAŞMADAN TOPRAK KAYBETTİ.
Ege Adaları, Yunanistan’a teslim edildi! Adalar, yarın bizi vuracak ağır silahlarla dolduruldu!
-Bu ihanet, AKP’nin AYM’de (Anayasa Mahkemesinde) kapatılmasının yeterli sebebidir.
AKP, Bağımsız Türk Yargısını, “Adalet Bakanı Sadullah Ergin” döneminde 2011 yılında FETÖ’ye teslim etti. FETÖ’nun belirlediği listeden Yargıtay’a 108 adaydan 107’si, Danıştay adayları listesinin ise tamamı seçildi!
-Bu ihanet, AKP’nin AYM’de kapatılması için yeterli sebeptir.
DPT (Devlet Planlama Teşkilatı), AKP tarafından 8 Haziran 2011 tarihinde kapatıldı. Gerekçe aynı idi “Bürokratik Vesayet!”
DPT, bu ülkenin gözbebeği kadar önemli bir kuruluşu idi.
DPT, akıllı siyasetçilerin çok yararlandıkları ve dinledikleri bir kuruluştu!
DPT, iktidarları yanlış yatırımlar yapmaktan ve Türk Milletinin parasının salakça harcanmasını engellerdi. DPT olsaydı, Hazine garantili soygunlar yapılmazdı. Türk ekonomisi batak durumunda olmazdı!
DPT’nin kapatılması, AKP’nin kapatılması için yeterli sebeptir.
Maliye Teftiş Kurulu ve Hesap Uzmanları Kurulu Temmuz 2011 yılında AKP tarafından kapatıldı! Gerekçe bu kuruluşların “Bürokratik Vesayet ve Ayakbağı Olması” gösterildi. Gerçek neden ise, denetimden kaçmak, rahatça hırsızlık yapabilmek idi! Türk Devletinin rahatça soyulmasına neden olan bu davranış AKP’nin kapatılması için yeterli sebeptir.
Hıfzısıhha Enstitüsü, AKP tarafından 2011 yılında kapatıldı.
Gerçek sebep, aşıların kendimiz tarafından üretilmesi halinde, hırsızlık yapmak mümkün değildi. İthal etmek ise çok büyük kazanç kapısı oldu! Hıfzısıhha kapatıldı kapatılmasına ama, aşı ithalinde ve dağıtımında yaşadığımız beceriksizlik nedeniyle 250 binden fazla insanımızı kaybettik! (Kamuoyundan saklanıyor) Bu olay, AKP’nin kapatılması için yeterli sebeptir…
Aziz Türk Milleti;
Eğer bugün ülkemizdeki tüm üretim, ulaşım durduysa, fakirleşti isek, itibar kaybı yaşıyorsak, T.C Devleti “Kara Para Aklama-Uyuşturucu Satışı ile yeterli mücadele etmeme-Teröre destek verilmesini engellememe” ile suçlanıyorsa, hayal kurmak bile elimizden alındı ise, sebebi bir kısmını yukarıda yazdığım uygulamalardır. Bunların her biri AKP gibi Siyasal İslamcı bir partinin kapatılması için yeter sebeplerdir.
Anayasa Mahkemesine “Kapatma Davası” açılması usulleri, süreleri ile elbette ki bilgi sahibiyim.
DOĞRU Parti Genel Başkanı olarak, tarihe not düşüyorum ve diyorum ki;
Sevgili Türk Milleti;
Tüm bunlar yapılırken; Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan “Başbakan- Başbakan Yardımcısı-Dışişleri Bakanı-Ekonomiden ve Bankalardan Sorumlu Devlet Bakanı” idiler. Bu yıkımın taşeronları oldular, bırakın istifayı, itiraz bile etmediler.
CHP, Ana Muhalefet Partisi olarak, AYM’ye başvuru hakkı olan bir parti idi.
Meral Akşener, MHP adına TBMM Başkan Vekili idi.
Bu şahısların ve partilerin ne yapıp ne yapmadıklarını, Türkiye, adım-adım felakete götürülürken ne söyleyip ne söylemediklerini, Türk Milletinin takdirine bırakıyoruz!
Biz o dönemde elimizdeki tek imkan olan yazılarımızla bir taraftan uyarmaya, karşı çıkmaya gayret ederken, gerek FETÖ’nun gerekse AKP’nin tetikçi Savcı ve Yargıçları ile hapse girmek pahasına Türk Milletinin menfaatlerini korumak için boğuşuyorduk…
DOĞRU Parti Genel Başkanı olarak derim ki;
Denenmişi, deneyimsizleri, bilgisizleri, mücadele gücü olmayanları, başarısızları, Cumhuriyetin Temel değerlerini hazmetmeyenleri tekrar denemek, sizi çok ama çok üzer. Hele çocuklarınızı! Cumhuriyeti ise geri dönülmez bir noktaya götürür.
Büyük Atatürk’ün emaneti Türkiye Cumhuriyeti, AKP tarafından saldırıya uğrarken, Türk Milletinin kurumları, üniversitelerden, sivil toplum kuruluşlarından, işçi sendikalarından, işveren kuruluşlarından, esnaf ve çiftçi kuruluşlarından hiç ses çıkmadığını, aksine yalakalık seviyesinde işbirliği yapıldığını da hatırlatmak isterim!
Her millet layık olduğu şekilde yönetilir. Demokrasiyi ve Cumhuriyeti korumak, uğruna savaşılması, bedel ödenmesi gereken kıymetlerdir.
Tıpkı Atatürk ve arkadaşlarının yaptıkları gibi!
Türk Milleti kaderine el koymaz, kendi evlatlarına sahip çıkmaz ise demokrasiyi yaşatma şansımız, çok az olur. Vesselam…
Sağlık ve başarı dileklerimle
Rifat Serdaroğlu / 26 Ocak 2022
Yorumlar kapalı.