AH BE DEDEM!
“Bugün CHP’yi, Özgür Özel ve yakın arkadaşlarını yazacaktım. Sonra vazgeçtim. Türk Milleti olarak içimiz zaten sıkıntıdan-dertten, “Ocakta odun ateşiyle pişen tencerenin dibi” gibi kapkara olmuş vaziyette! Bir de biz sizlerin içinizi karartmayalım, dedik. Yumuşamaya Tüzükten başladılar, nereye kadar yumuşayacaklar, göreceğiz…
90 yaşına gelmiş Erdoğmuş Dede, hastanede doğumhanenin kapısı önünde bekliyordu. Doğumhaneden çıkan doktor sağa sola baktı, Erdoğmuş Dededen başka kimse yok! Doktor, Erdoğmuş Dedeye sordu;
-İçerde doğum yapan bayan yakınınız mı?
*Evet, eşim.
-Ama bayan 25 yaşlarında!
*Tamam işte, eşim o. Niye şaşırdınız, ben baba olamaz mıyım yani?
-Yoo, aklıma benim dedem geldi de!
*Nesi varmış dedenizin?
-Kendisi av meraklısı idi. Yaşlanınca zorlanmaya başladı. Bir gün ava çıkmak istedi, yapma dedik, dinlemedi. Zorunlu olarak ben de onunla gittim. Fakat yaşlılıktan tüfek yerine eline bastonunu aldı. Ormana daldık. Bir geyik görünce, bastonunu omuzuna koyup ateş etti ve geyik öldü!
*Bırak doktor, olur mu yahu, başkası vurmuştur onu!
-Hah, ben de onu demeye çalışıyorum ya…
Erdoğan, anne tarafından büyük dedesinin Sarıkamış şehitlerinden olduğunu söyledi. Hatta büyüklerinin anlattığına göre, rahmetli büyük dedesi tüfeğine sarılmış bir vaziyette donarak ölmüş!
Elbette doğru söylüyordur. Erdoğan’ın nam yapmak için büyük dedesinin şehitliğine ihtiyacı yok ki! Dünyada onu tanımayan kalmadı. Ondan başka,
bir dakika bile savaşmadan toprak kaybeden başka Başkomutan yok ki?
Bence Sayın Cumhurbaşkanına, dedesinin şehit madalyasını büyük bir törenle takmak lazım, hakkıdır. Fakat Millî Savunma Bakanlığı 1990’lı yıllarda “ŞEHİTLERİMİZ” adlı 5 ciltlik bir kitap yayınladı.
Sarıkamış Şehitlerinin yer aldığı 1. Dünya Savaşı Şehitleri listesinde, Erdoğan’ın büyük dedesi Kemal Mutlu adı maalesef yok!
Değerli Okurlar;
Nedir bu Sayın Erdoğan’ın şanssızlığı yahu?
Üniversite bitirir, diploması yok, derler.
Kantin Subaylığı yapar, asker kaçağı derler.
Çocukları herkes gibi askerlik yapar, çürük raporu aldı yapmadı, derler.
17/25 darbedir der, hayır bal gibi hırsızlık yapıldı, derler.
Reza Zarraf “Hayırseverdir” der, yok o tam bir dolandırıcıdır, casustur, derler.
Dolaptaki dolarlar “İmam Hatip için” der, geç onu hırsızlık parası onlar, derler.
Ben, darbeci (!) Millî Savunma Bakanlığının Erdoğan’ın büyük dedesinin şehitliğini tanımayan tavrını kınıyorum ve kayıtlarını düzeltmeye davet ediyorum. Gitsinler Rize’ye, büyüklere sorsunlar!
Bu arada bazı tarihi gerçekleri de açıklamak isterim;
-Benim baba tarafından büyük, büyük, büyük, büyük dedemin, büyük dedesi, Fatih ile beraber İstanbul’u fethetmişti. Hatta Sultan Fatih, kahramanlığından dolayı Serdar Dedeme “Çamlıca Tepesini” bağışlamıştı. Şimdi oraya biri cami yaptırmış! Dedemin malını kimseye yedirtmem! Böyle biline…
-Anne tarafından büyük, büyük, büyük, büyük dedemin “Büyük Dedesi de” Küba’ya ilk camii yaptıran adamdır. Devletimden buradaki haklarımın da korunmasını talep ediyorum.
Şimdi sizler, “söylediklerinin doğru olduğunu nasıl bileceğiz” diye soracaksınız.
Benim kanıtım aynen Sayın Cumhurbaşkanın ki ile aynıdır ve doğrudur.
Kanıtımızın kaynağı “büyüklerimizin söyledikleridir.”
Bu arada bundan böyle “Devletin başına gelemeyecek Devlet’in de” dedelerini açıklamasını hasretle bekliyoruz! Soyunu-sopunu çok merak ediyoruz da!
Ah be Dedem, sen neymişsin?…
Sağlık ve başarı dileklerimle 07 Eylül 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı
FEDERE DEVLETİN VAGONLARI (1)
Yüz yıldan bu yana, Türkiye üzerinde oynanan oyunun senaryosu hep aynıdır. Senaryo aynıdır ama oyunun aktörleri, duruma göre değiştirilir.
Senaryonun yazarları ABD (İsrail), İngiltere’dir. Gelişmelere göre, AB’den Vatikan’a kadar eklemeler yapılır. İhtiyaç olursa, Senaryo üzerinde, esasını değiştirmeden bazı oynamalar da yapılır.
Bir tarafta başrol oyuncuları vardır. Biden-Trump-Obama-Clinton-Bush gibi!
Diğer tarafta kökleri, “Teali-i İslam Cemiyeti” ve Kürdistan Teali Cemaatine”
dayanan Kürtçü-Bölücü ve Şeriatçı Siyasetçiler vardır.
Türk Devletini bölmek ve insanlarımızı birbirine düşürmek için önce Sağ-Sol çatışması çıkarmaya çalıştılar. (12 Eylül 1980 öncesi)
Daha sonra (Türk-Kürt) çatışmasını körüklemek istediler.
Yetmedi Sünni-Alevi kavgası çıkarmak için gayret ettiler.
Ama başarılı olamadılar. Türk Milleti bu ayrıştırma faaliyetlerine kanmadı, elinin tersi ile itti. Emperyalist Devletler, senaryoda ufak değişiklikler yaparak mücadeleye devam ettiler!
İlk denemeyi ÖZAL ile başlattılar. Özal, emperyal devletler için uygun elemandı! ABD ile ilişkileri çok iyi idi. Hem köken olarak Kürt, hem de Nakşibendi idi! 1ABD 2 Eylül 1980 Darbesini yaptırdı. Demirel-Ecevit-Türkeş-Erbakan’a siyaset yasağı getirildi. MSP Milletvekili seçilemeyen Özal’ın önü açıldı ve Özal dönemi başladı.
ABD tarafından Özal’a sunulan havuç şu idi;
“Türkiye olarak Irak’a girin, Irak’ın kuzeyindeki Kürt ve Türkmen Bölgesini alın, bunlara özerklik vererek Federal hale getirin, bu arada Türkiye’yi de Federal yapıya geçirip hepsini Türkiye bünyesinde toplayın! Bölgenin en büyük ve zengin Konfederasyon Devleti olun! Özal, bu konuda kendisine karşı çıkanlara şunu dedi; “Bu tarihi bir fırsattır. BİR koyup, ÜÇ alacağız.”
Emperyal Devletler, uzun vadeli planlar yapar. Amaçları şu idi;
Türkiye’yi “ULUS DEVLET” yapısından, Federal Yapıya döndürmek, önce
çok milletli bir federasyona döndürülmesini sağlamak ve 10-15 yıl sonra,
plebisit yoluyla, Türkiye’yi paramparça etmek!
Genelkurmay Başkanı Necdet Üruğ ve Kuvvet Komutanları, bu tuzağı gördüler ve Özal’ı uyardılar. Özal dinlemeyince, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları Türk Tarihinde ilk kez görevlerinden beraberce istifa ettiler. Bu istifalar deprem etkisi yaptı ve plan durdu, Özal’ın vefat etmesiyle yeni elemanlar devreye alındı…
Emperyal Devletler, Türkiye’nin ekonomik ölçütündeki devletlerde, genelde
“Ekonomik Kriz” çıkartarak, iktidarları değiştirirler. 12 Eylül’de de böyle oldu.
Erdoğan, partisi AKP 2002 seçimlerini kazandıktan sonra, ABD’ye davet edildi ve ilk kez seçilmemiş bir siyasetçi olarak ABD Başkanı tarafından
Oval Ofis’te ağırlandı.
“Türkiye’nin Parçalanması” senaryosunun adı değiştirildi ve “Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi” devreye alındı. Erdoğan, BOP’un Eşbaşkanlarından biri oldu. Diğer Eşbaşkanlar Netanyahu ve PKK’yı temsilen Barzani idi!
Dikkat ederseniz, Erdoğan hiçbir zaman Demirel’den-Ecevit’ten-Türkeş’ten-Erbakan’dan bahsetmez, adlarını bile anmaz. Çünkü bu liderler MİLLİ idiler.
Erdoğan’ın kıymetlileri her zaman adlarını andığı Özal-Baykal-Kılıçdaroğlu-Öcalan (Çözüm Süreci) ve son zamanda yeni başrol oyuncusu Özel’dir.
Erdoğan, 23 yıldır tek başına iktidarda!
Türkiye’nin bütünlüğüne, birliğine, zenginliğine, tarımına, eğitimine, sanayisine çok büyük zararlar verdi. Bilerek, planlayarak ve “Emir Komuta Merkezinin” emirlerine uyarak. Şimdi, rehin alınmış gibi dolaşan, yaptırım gücünü kaybetmiş, Birkaç Teğmen’in Kılıç şakırtısını duyunca uykuları kaçan, ruh ve vücut sağlığı çok bozulmuş bir halde, bir ABD’ye, bir Rusya’ya, bir İslam Ülkelerine savrulup duruyor. Tıpkı dümeni kırık bir gemi gibi.
Bu hali, hem onun emir komuta merkezindeki hem de AB ve Rusya üzerindeki inanılırlığını çok zayıflattı. Bu ihanet düzeninin de sonuna gelindi!
Şimdi sahnede, arkasında Lideri “İmamoğlu” ile, yeni “Esas Oğlan” var!
Boyunu yükselten ayakkabıları, boyalı saçları, botokslu yüzü, mercekli gözleriyle, ameliyatlı sesiyle Normalleşme ve Yumuşama uzmanı, Kozmetik Genel Başkan var!
Yarın, yetiştirebilirsek onu yazalım…
Sağlık ve başarı dileklerimle 08 Eylül 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı
FEDERE DEVLETİN VAGONLARI (2)
Bazı siyasetçiler “El Arabası” gibidir. Biri onu itmezse, yıllarca aynı yerde kalır. Okumazlar, öğrenmek için danışmazlar, bilgilerini güncellemezler,
uzmanlığa saygı duymazlar, her şeyi bildiklerini zannederler, saatlerce konuşurlar ama hiçbir şey söylemezler. Yalan hariç! Yalan söylemekten de hiç çekinmezler.
Erdoğan bunlardan biridir. Eğitimi çok sığdır. Diplomaları şaibelidir. Kendisi hiç kitap okumadığını fakat yanında çalışanların ona özet çıkardıklarını söyler. Günde 40 kez konuşsa, 41 kez yalan söyler. Öyle yalan söyler ki, kendi söylediğini, kendisi inkar etmekte, dünya rekoruna sahiptir.
Sonuç ne? Sonuç 23 yılda Türkiye’yi her yönüyle KURUTTU.
Bu gerçek, AKP uygulamalarının yalnızca bir örneğidir!
CHP’ye yeni Genel Başkan seçilen Özgür Özel, işte bu kişiyle görüşerek, çok yeni bir şey yaptığını, ülkenin yumuşamaya ve normalleşmeye ihtiyacı olduğunu, erken seçim istemenin çıkarcılık olacağını defalarca söyledi.
Hiç düşündünüz mü? Son seçimlerde Türk Milleti sizi BİRİNCİ Parti yapmış,
ekonomi perişan halde, eğitim tarikatlara devredilmiş, ülke soyulmuş, Cumhuriyetin temel ilkeleri yıkılmış, ülkeniz demografik istilaya uğratılmış, ve siz erken seçim istemek, AKP’yi seçime zorlamak yerine, “Gel arkadaş, normalleşelim, yumuşayalım” diyorsunuz? Neden?
Bu yazı serisinin birincisi olan dünkü yazıyı bir daha okursanız, sanırım konu daha iyi anlaşılacaktır.
Siz, İktidar Partisi olarak, kişisel açıklarınızdan dolayı, Emperyal Devletlere
İktidarı dizayn etme iznini vermek zorunda kalırsanız yani uçkurun ucunu puşta verirseniz, Emperyaller muhalefeti de tanzim eder.
Hele İktidar Partisi, ülkenizin Kurucularına ve Kuruluş Değerlerine karşı bir İhvancı olursa, bu ihaneti gülerek yapar.
2007-2010 yılından bu yana Türkiye’de yapılan budur. Kimin Bakan olacağı, Ekonominin başına kimin geleceği, Merkez Bankası Başkanının kim olacağı,
Genelkurmay düzenlemesinin nasıl yapılacağı, karşılıklı telefon görüşmeleri ile ikna olunarak (!) belli olur.
Muhalefete gelince;
Erdoğan’ın siyasi yasağı mı var! Aniden Deniz Baykal’ın “Demokrasi-Özgürlük-Yasaksızlık” damarı kabartılır, olmayacak şeyler olur, yasalar değiştirilir, Milletvekilleri istifa ettirilir, YSK devreye sokulur ve Erdoğan Milletvekili ve Başbakan yapılır!
Sonra Kılıçdaroğlu dönemi başlar!
Erdoğan siyaseten ne zaman sıkışsa, Kılıçdaroğlu önünü açar. Eğer bugün
MV Can Atalay cezaevinde ise, sebebi Kemal Bey’in MV Dokunulmazlıklarını tıraşlamasındandır. Dini Eğitime ağırlık mı verilecek, Kemal Bey “Diyanet Akademisi” için oy verdirir. Erdoğan, Anayasa’ya göre 3’ncü kez CB Adayı olamayacak iken, Kemal Bey ortaya fırlar “Aday olsun, biz itiraz etmeyeceğiz, onu sandıkta yeneriz” gibi bir tezi ortaya atar.
Hadi şimdi bir daha ve beraberce düşünelim;
Özel ne diyor? “CHP Atatürk’ün Partisidir. Hadi kalkın ayağa ve Atatürk’ün Partisini iktidar yapın!”
Olur yapalım da, sen önce Cumhuriyetin Kuruluş Değerlerine uyup uymadığını bize anlatıver! Tüm konuşmalarınız, arşivlerde mevcut.
Atatürk’ün kurduğu T.C Devletinin, Kuruluş Değerlerinin hangisinde;
ANA DİLDE EĞİTİM diye, Kürtçe ve Arapçanın resmi dil yapılması var?
Türkiye’yi EYALETLERE ayıracak, AB Yerel Yönetimler şartı nerde var?
Anayasamızdaki “Eşit Vatandaşlıktan” başka eşit vatandaşlık nerde var?
Hangi Kuruluş Değerlerimizde, Seyit Rıza, Şeyh Said’e ve Öcalan’a saygı var?
Siz, bunları, delikanlı gibi Anıtkabir’de yüksek sesle söyleyebilir misiniz?
Sayın Özel; Gerek siz, gerek Kılıçdaroğlu bunlar için topluma sözler verdiniz.
Hem de Kurultaylarınızda söz verdiniz! İyi düşünün, insan içine çıkamazsınız!
Lütfen yalan söylemeyin Sayın Özel, yalan siyasetçinin kendi köküne kibrit suyu dökmesidir, onu bitirir.
Israrla 2024 Yerel Seçimlerinde %38 oy aldığınızı söylüyorsunuz. Tüzük Kongresinde de söylediniz.
31 Mart 2024 seçimlerinde;
Kayıtlı Seçmen Sayısı; 61 Milyon 439 Bin 616
Geçerli Oy Sayısı ; 45 Milyon 797 Bin 578
CHP’nin aldığı Oy ; 15 Milyon 806 Bin 197
Yani, CHP oylarının Geçerli Oylara Oranı; %34,5 tur.
CHP Oylarının Seçmen Sayısına Oranı ; %25,7 dir.
Sayın Özel, bu alınan oyun yüzde kaçının CHP’nin gerçek oyu olduğunu kimse bilemez. “Türkiye İttifakı” diye çağrı yaptınız.
Merkez Sağ oylarının tamamına yakını, Eğitimli Türk Milliyetçilerin oylarının çoğunluğu, AKP’nin yalanlarından nefret eden mütedeyyin kitle yani Cami Cemaati de, AKP’ye oy vermemek için CHP’ye oy verdi.
Eğer Atatürk İlke ve Devrimlerine yukarıdaki gibi ihanet ederseniz, tarihe
CHP’yi baraj altı bırakan Genel Başkan olarak geçersiniz…
Not; Bugün, Yunanı denize döküp, özgürlüğümüzü kazandığımız gün.
Bunu Atamıza, silah arkadaşlarına ve şehitlerimize borçluyuz.
Karar vereceksiniz Sn Özel;
Ya 9 Eylül ile gurur duyacaksınız, ya “Keşke Yunan Kazansaydı” diyen yumuşakçalarla görüşmeye devam edeceksiniz…
Sağlık ve başarı dileklerimle 09 Eylül 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı
Yorumlar kapalı.