Michel, egemen bir Filistin devletini resmen tanımaya hazır üye ülkeler arasında AB düzeyinde koordinasyon sağlamak için bir girişim başlatmıştı.
Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Charles Michel, benzer düşünen AB üyesi ülkelere Filistin devletini tanımak için “birlikte hareket etmeleri” çağrısında bulundu.
Brüksel’de basına konuşan Michel, “Filistin devletini tanımaya istekli üye ülkeler, savaşın harap ettiği bölgede barışın inşasında önemli ilerlemeyi tetiklemek için birlikte hareket etmeli” dedi.
Michel, egemen bir Filistin devletini resmen tanımaya hazır üye ülkeler arasında AB düzeyinde koordinasyon sağlamak için bir girişim başlatmıştı.
Bu girişim, geçen ay İspanya, İrlanda, Slovenya ve Malta’nın desteğini açıklamasından bu yana üye ülkeler arasında daha fazla ilgi görmeye başladı.
Michel, AB dışında benzer düşüncelere sahip diğer ülkelerin de girişime katılabileceği görüşünü dile getirdi.
Bulgaristan, Çekya, Romanya ve İsveç’in de aralarında bulunduğu dokuz AB üye ülkesi halihazırda Filistin’in egemen devlet olma hakkını resmen tanıdı.
AB’nin resmi tutumu ise uluslararası kabul görmüş barış teklifinin hayata geçirilmesiyle iki devletin parçası olarak kurulduğunda bir Filistin devletinin tanınması yönünde.
Ancak Michel’e göre, üye ülkelerden gelen eşgüdümlü tanınma, AB’yi hem İsrail’i hem de Filistin Yönetimi’ni iki devletli çözümü mümkün kılmak için gereken reformları gerçekleştirmeye teşvik etme konusunda daha fazla “itici güç” olacak.
Brüksel, AB-İsrail Ortaklık Anlaşmasını baskı aracı olarak kullanacak mı?
Reformların neler içerebileceğini detaylandırmaktan kaçınan Michel, İsrail’i hukukun üstünlüğüne ve uluslararası insancıl hukuka uymasını sağlamak için Brüksel’in AB-İsrail Ortaklık Anlaşması gibi elindeki “imkanları” kullanması gerektiğini savundu.
Ortaklık Anlaşması, AB ile İsrail arasındaki ticari ve kurumsal bağları belirlerken, her iki tarafa da insan haklarını koruma konusunda bağlayıcı yükümlülükler getiriyor.
İrlanda ve İspanya’nın önerisi
İrlanda ve İspanya’nın, İsrail’in Gazze’deki temel hak ihlalleri ışığında anlaşmayı gözden geçirme çağrısı, 27 üye ülkenin tamamının gerekli oybirliğiyle desteğini şu ana kadar alamadı.
Michel, “Bu Ortaklık Anlaşması, uluslararası insancıl hukuk da dahil olmak üzere hukukun üstünlüğüne ve uluslararası hukuka saygının dikkate alınmasını zorunlu kılıyor.” dedi.
Anlaşmanın gözden geçirilmesine açık bir destek sinyali veren Michel,”AB Komisyonu’nun bu anlaşmaya uyulup uyulmadığını değerlendirme sorumluluğu var. Eğer buna uyulmazsa, Komisyon bu ortaklık anlaşmasıyla ilgili bir teklifte bulunabilir.” ifadesini kullandı.
BM’nin Filistin özel raportörü: AB, İsrail ile ticari bağlarını kessin
BM’nin Filistin özel raportörü Francesca Albanese Euronews’e salı günü yaptığı açıklamada, kuşatma altındaki Gazze Şeridi’nde soykırıma varan savaş suçlarını caydırmak için AB’nin İsrail ile ticari bağlarını kesmesi gerektiğini söyledi.
Bu talebin, İsrail’in Gazze’deki saldırısında kullandığı silahların satışını askıya alınması yönünde ABD ve Almanya üzerinde uluslararası baskının da arttığı bir dönemde gelmesi dikkat çekti.
İspanya, Filistin devletinin tanınması yönündeki baskıya öncülük ediyor
Michel’in Filistin devletinin koordineli bir şekilde tanınması yönündeki çağrısı, geçen ay AB liderleri arasında yapılan zirve sonrasında İspanya, İrlanda, Slovenya ve Malta liderlerinin bu girişimi ortaklaşa onaylamasının ardından gelmişti.
Belçika’nın, Batı Şeria, Gazze Şeridi ve Doğu Kudüs’ten oluşan bir Filistin devletinin tanınmasını desteklemeye hazır olduklarını teyit etmesiyle bu girişim daha fazla ilgi gördü.
Bu arada İspanyol hükümeti sözcüsü salı günü yaptığı açıklamada, Başbakan Pedro Sánchez’in gelecek hafta düzenlenecek AB liderleri zirvesinden önce Gazze’deki durumu ve Filistin devletinin tanınmasını görüşmek üzere Norveç, İrlanda, Portekiz, Slovenya ve Belçika liderleriyle çarşamba günü Brüksel’de bir araya geleceğini söyledi.
AB’nin İsrail’e karşı tutumunu sertleştirme çabalarına öncülük eden Sánchez, İspanya’nın temmuz ayına kadar Filistin devletini tanımak için harekete geçeceğini ifade etmişti.
Bununla birlikte İsrail’le güçlü bir dayanışmaya sergilemeye istekli bazı üye devletlerin bu hamleyi desteklemekten kaçınması bekleniyor.
Bu da AB başkentlerinin Orta Doğu’daki çatışmaya ilişkin derin bölünmüş tutumunu daha da ortaya çıkaracak bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
AB, potansiyel bir barış süreci için bir yol haritası ve ilkeler sunarak İsrail ile Filistin arasındaki gelecekteki müzakerelerde merkezi bir rol oynamayı hedefliyor.
Ancak ateşkes çağrıları da dahil olmak üzere pek çok konuda hızlı bir şekilde oybirliğiyle tutum oluşturamaması, şu ana kadar AB’nin bu konudaki güvenilirliğine büyük zarar verdi.
AB’nin ortak ateşkes çağrısının “çok zaman aldığını” kabul eden Michel, bununla birlikte üye ülkeler arasında Filistin devletinin resmen tanınması için gerekli koşulların uygun olacağı bir “anın” geleceğine olan güveninin tam olduğunu ifade etti.
Euronews Türkçe
Yorumlar kapalı.