1. Haberler
  2. Dünya
  3. NELERİ KONUŞMALIYIZ

NELERİ KONUŞMALIYIZ

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Örnek Resim

Her gün dostlarımdan mailler, sorular, eleştiriler, öneriler içeren onlarca ileti alırım. Okuyan, araştıran bu arada yazılar hakkında açılan davalarla uğraşan her yazar gibi ben de zaman fakiriyim. Üstelik Türkiye’nin “Milli Muhalefet” yapan tek ve ilkeli Siyasi Partisi DOĞRU Partinin bir Kuvvacısı olarak çok yoğun ve çok zor olan “Cumhuriyeti Korumak” gibi bir görevim de var.
Bu yüzden bazen okurlarıma yanıt vermekte gecikiyorum. Özür diliyorum.

Bugün Şadiye Alptekin Hanımefendinin “Siyaset” ile ilgili eleştirisinden yola çıkıp, neler konuşmalıyız sorusuna yanıt vermek istedim.
Amacım yeni bir tartışma ortamı açmak, düşüncelerimizi birbirimize aktarmak, varsa yanlışlarımızı düzeltmek ve Haziran 2023’te yapılması kaçınılmaz olan bir CB Seçimine ve Genel Seçime “bilinçli” olarak hazırlanmak ve nelere öncelik vererek konuşmamız gerektiğini belirlemektir. Fikirlerinizle katılım sağlarsanız, medeni bir ortamda, ortak bir yönde (Türkiye’nin geleceği) tamamen bilgiye ve gerçeğe dayalı bir tartışmanın ve sonunda uzlaşmanın mümkün olabileceğini hem siyasetçilere hem de Türk Milletine göstermiş oluruz…

Öncelikle dünya siyaset tarihinin tartışılmaz doğruları olarak kabul edilmiş gerçekleri yazalım;
-Siyasette mucize yoktur! Mucize sahibi insan da yoktur. Var diyen mutlaka yalan söylüyordur!
-Siyaset, mümkün olanı bilime dayalı planlayarak, en çabuk ve en faydalı şekilde yapabilme sanatıdır.
-Siyaset, akıl-inanç-cesaret ve fedakârlık ister. Zamanınızdan, ailenizden, paranızdan yapacağınız fedakârlıkları, milletin emrine vermek demektir.
İşin en acı tarafı, siyaset yoluyla yapılan hizmetler, iyilikler, anında unutulur. Asla yaranamazsınız!
-Siyasetçiler o toplumun içinden çıkan kişilerdir. Ne hepsi mükemmeldir, ne hepsi kötüdür.
-Geçmişi eleştirirken, o günün ülke şartlarını, milli imkânlarımızı, ekonomik durumumuzu, dünyadaki siyasi gelişmeleri, dost-düşman komşularımızın ülkemizle ilgili planlarını değerlendirmek gerekir.
Böylesine geniş bir bakışla yapılan eleştiriler, ders alınması gereken, geçmişte yapılan hataların bir daha yapılmamasını sağlayan irdelemelerdir.
Diğerleri kişisel tatminden öteye gitmez.
-Cumhuriyetin kuruluşundan 2002 yılına kadar Türkiye’yi yöneten hiçbir siyasetçi, hiçbir siyasi parti Cumhuriyetin kuruluş değerleri ile kavgalı olmamıştır.
-Türk Milleti ve Türk Seçmeni ile kavga ederek siyaset yapamazsınız. Milletin istediğini vereceksiniz. Değişim, kalkınma, demokratik bilince erişme, eğitim ve kültür seviyesindeki artış bir gecede olmaz.
Önemli olan doğru hedefleri Türk Milletinin önüne koymak, onun desteğini alarak hizmet edebilmektir.

Şimdi Türkiye gerçeklerini beraberce sıralayalım;
-Türkiye’de “Devlet Sistemi” tıkanmıştır. (2001 ve 2004 yılında yazdığım iki kitapta bu konu ile ilgili çözüm önerilerimi dönemin tüm Genel Başkanlarına, tüm üst düzet bürokratlara, tüm üniversitelere, basın mensuplarına göndermiştim. Bunlarla ilgili kanun tekliflerini de TBMM Başkanlığına vermiştim)
Bu arada yağmurdan kaçarken doluya tutulduk. CB Hükümet Sistemi denen rezil bir dönemi milletçe yaşadık ve şimdi kurtulmak için çırpınıyoruz.

-Türkiye’de “Siyasi Sistem” tıkanmıştır. Bu Siyasi Partiler Kanunu, bu Seçim Kanunu ile ne siyasete “Haram-Kara” paranın etkin olmasını ne de antidemokratik “Tek Adam ve Lider Sultasını” önleyemeyiz.
Bu TBMM İçtüzüğü ile ne meclis denetimini, ne de verimli çalışmayı sağlayamayız. Bunlar devam ettiği sürece gerçek demokrasi hayal olur.
-Türkiye, 12 Eylül darbe yönetiminin eseri olan bu Anayasa ile yürüyemez.
-Türkiye, tek kişini emri ile hareket eden Yargı ve Polis ile demokratik bir ülke olamaz.
-Türkiye, AKP tarafından bilerek yaratılan, dış destekli bu kavga-iç savaş durumuyla bir adım dahi atamaz. Türkiye öncelik ve ivedilikle bu problemi çözmelidir. Türkiye’nin birliğini ve bütünlüğünü bozmadan, tüm vatandaşlarımız için demokrasinin standartları “Gelişmiş Demokrasiler” seviyesine çıkarılmalı, TC Devleti ve Türk Milleti yeni bir sosyal mukavelede anlaşmalı ve bunu çağdaş bir Anayasa ile taçlandırmalıdır. Bu gerçekleştikten sonra, Türk Devletini-Türk Milletini rahatsız eden terör hareketlerinin tümü ve ülkemizin demografik yapısını bozan sığınmacı istilası çözülmeli ve terörün her çeşidi görüldüğü yerde etkisiz hale getirilmelidir. Türk Devleti sürekli kan kaybına neden olan bu iki yaradan derhal kurtulmalıdır.

Neleri Konuşmalıyız;
-Kuvvetler Ayrılığı İlkesini kesin şekilde belirleyecek, Hukuk Devleti- Lâiklik-Sosyal Devlet tanımlarının açıkça yapıldığı, yönetenlerin yetki ve yerlerinin belirtildiği, uymayanların cezalarının da yazıldığı, kişi hak ve özgürlüklerini koruyan, kadın erkek eşitliğini net olarak belirleyen çağdaş ve öz bir Anayasayı konuşmalıyız.
-Ülkenin eskiyen altyapısını yenilemeyi, yeni yatırımları planlamayı, böylelikle işsizliği azaltıcı tedbirler almayı, bölgelerarası kalkınma farklılığını giderici ekonomik politikaları, ülkenin belli yörelerinde toprak reformu uygulamasına başlamayı, İşveren-İşçi, Temiz Enerji ve Sanayileşme- Çevre sorunlarını konuşmalıyız.
-Ülke nüfusunun tamamını sosyal güvenlik kapsamına alınmasını, herkese sağlık hizmeti verilmesini, gençlerimizin geleceğine ibadethanelerden, huzurevlerinden ve bakımevlerinden daha fazla para ayırmayı konuşmalıyız.
-Eğitim sistemimizi yeni baştan kurup, çağdaş ve kademeli olarak ücretsiz hale getirmeyi, “Köy Enstitülerinin” modernize edilmiş halini oluşturmayı, nitelikli öğretmen açığının nasıl kapatılacağını konuşmalıyız.
-Lise sonrası “Mesleki Eğitime” ağırlık verip, çok sayıda gencimizi işveren haline getirip, işsizliği azaltmayı konuşmalıyız.

Sözün özü, Tıpkı Büyük Atatürk’ün başlattığı gibi yeniden yapılanma-kalkınma-çağdaşlaşma-zenginleşme-hür dünya ülkeleri arasındaki yerimizi alma hamlesini nasıl başlatacağımızı konuşmalıyız. Vahşi Kapitalizm denen neoliberal politikalardan derhal vazgeçip, planlı kalkınmaya ve kamu ağırlıklı karma ekonomik modele geçmeliyiz.

Bu yazılanların AKP’nin gündeminde dahi olmadığını 21 senedir görmektesiniz.
Tüm bunlara rağmen, oy hırsızlığını önleyecek, eşit adil şeffaf ve dürüst bir seçimin yolunu beraberce açmalıyız. Önümüzdeki hafta, “Seçim ve Sandık Güvenliği”, AKP’nin daha önce yaptığı ve yine yapmayı planladığı “Oy Hırsızlığını” rakamlarla ortaya koyacağız. Akıl akıldan üstündür, bilim her şeyin başıdır, danışmak şarttır. Konuşalım, tartışalım, doğruyu birlikte bulalım…

Sağlık ve başarı dileklerimle

13 Ekim 2022
Rifat Serdaroğlu

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
NELERİ KONUŞMALIYIZ
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

Yorumlar kapalı.

Bizi Takip Edin