İstanbul Kanalı projesi ABD’de hazırlanmış olduğu çevirmenin betimlemelerinden kolayca anlaşılıyor. “Boğaz İstanbul” değil, “İstanbul Boğazıdır”. Benzer şekilde “Kanal İstanbul” değil “İstanbul kanalı” olmalıdır.
Amacı Montrö sözleşmesinde Çanakkale boğazı ve İstanbul boğazı Montrö sözleşmesi (20 Temmuz 1936) açısından aynıdır. Bu nedenle Çanakkale boğazının da Ege’den Karadeniz’e geçişte bypass edilmesi (uğramadan geçilmesi) zorunludur (Şek. 1).

Şekil 1. Saroz körfezi-Gelibolu yarımadası-Marmara denizi geçişi olmadan Marmara-yarımada- Karadeniz geçişi Montrö’yü delemez [Ki, başka maddeleri savaş gemilerinin parça-parça havadan geçişini bile yasaklamıştır.].
Dolayısıyla; bu proje asla ve asla ticari geçiş sağlayacak bir proje değildir. Römorkörle çekilecek savaş gemileri (V= ~4 km/saat) içindir. Neden mi?
Bu tür çift yönlü geçişlerde uluslararası standart genişlik >400 m olması gerekmekte ve deniz seviyesi ile üst geçit köprüleri arasındaki yükseklik (açıklık) >74 m olması zorunludur. Örneğin 205 m genişliğindeki Süveyş kanalında sadece tek yönde geçişe izin verilir. Ancak 75 gemi, bir gün Akdeniz’den Kızıl Denize, diğer gün Kızıl Denizden Akdeniz’e konvoy olarak geçiş yapar. Bizimkinin genişliği 145 m olup tek yönlü geçişe bile izin verilemez. Ancak römorkörle çekilebilir. Bugünkü boğazlar hattından >30 km daha uzun ve süre olarak da >2 saatten fazladır. Süveyş kanalı ise Şek. 2’den de anlaşılacağı gibi Doğu Akdeniz, Ege ve Karadeniz limanlarına olan yolu >10 bin km daha fazla ve Batı Avrupa limanlarına 6 bin km daha çok KISALMA sağlamaktadır.

Şekil 2. Asya ve Amerika kıtasının pasifik denizi limanları – Avrupa Atlantik kıyısı limanlarına 6000 km daha kısaltmaktadır [Doğu Akdeniz, Ege denizi ve Karadeniz limanlarına uzaklık ise Süveyş kanalıyla >>10000 km kısalmaktadır].
Bizim kanal projelerinde ise yol uzuyor. Geçi süresi ise kanallarda hız sınırlaması nedeniyle en az 2 saat daha uzamaktadır. Çünkü, Kanal İstanbul 145 m genişliğinde olup tek yönlü geçiş bile tehlike altındadır. Bu nedenle römorkörlerin kullanımı zorunludur. Hiçbir ticaret gemisi bu kanalları kullanmaz. Bu nedenle; bu proje emperyalistlerin amaçlarına [1. Rusya’yı güneyden kuşatmak ve 2. Türkiye’yi masa başında dize getirerek kutsalımız içme sularımızı ve doğal kaynakları katletmek, böylece Çanakkale ve Kurtuluş savaşı yenilgilerinin acısını hafifletmek istemektedirler.] BOP eşbaşkanı RTE’ye de bu katliamları işleyebilmesi için can suyu olarak Arap sermayesini [asla katma değer sağlayacak bir yatırım değil. İlk büyük (Mw>7) depremde de yıkılacak konut projesidir.] yönlendirmek içindir.
Nurettin Canikli 10.12.2019 günü TBMM’de Kanal İstanbul’u savundu. “Boğazdan geçen gemilerin en büyük bölümü Güney Kıbrıs ve Yunan gemileridir” yalanını uçurdu. “Kanal İstanbul’un siyasi ve mali olarak ülkemize çok şey kazandıracaktır.” ve benzeri yalanları peş peşe dizdi. Oysa Montreux (Montrö) Boğazlar Sözleşmesine (20 Temmuz 1936) göre barış zamanında, ticaret gemileri, “bulaşıcı hastalık mikrobu dışında” gündüz ve gece, bayrak ve yük ne olursa olsun, hiçbir işlem (formalite) olmaksızın, Boğazlardan geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) tam özgürlüğünden yararlanacaklardır. Kamuoyunu kandıran N. Canikli’ye muhalefet dava açmak zorundaydı. Ancak, açtıramadık. Hiç olmasa kayıtlara geçirilmeliydi. Kaydedilmeyenler kaybedilmiş sayılır.
Daha da önemlisi İstanbul kanalı ile 3 demiryolu – metro ve 8 devlet yolu – otoyol – sayısız kent bağlantılarını koparılacaktır. Demiryollarında izin verilir en yüksek eğim %1,8 iken otoyollarda %2 tünellerde ve %4 köprülü geçişlerdedir. Dolaysıyla bu tür geçişlerde;
(a) kanal tabanından 30 m (deniz seviyesinden 60 m) alttan tünelle geçişe izin verilir. Böylesi bir durumda da tünel uzunlukları 10 km’yi çok aşacaktır.
(b) üstten asma köprülerle geçilmesi durumunda da 15 km uzunluğunda köprülerle yerleşim alanları üzerinden ilerleyecektir. Kentler arası bağlantılar ise tamamen kopacaktır. Bu nedenle bu proje asla ve asla ticaret gemileri için değil ABD emperyalizminin Montrö’yü delerek savaş gemilerini Karadeniz limanlarına çıkarması ve cennet ülkemizi cehenneme çevirmek içindir.
İstanbul Kanalı Neden Bir Emperyal Projedir.? Şekillerle anlatmaya çalışalım (Şek. 3-7).

Şekil 3. Kanallar zamandan ve yakıttan tasarruf için yapılır. Gelibolu ve yarımada geçişi zaman, maliyet ve çevre kıyımı açısından tam bir felakettir.

Şekil 4. Şu anda verdikleri geometrik ölçütlere bakıldığında ve tek yönlü Süveyş kanalı ile karşılaştırıldığında İstanbul kanalı ABD savaş gemileri ve Araplara arsa temini ülkemiz için ise >>>1 trilyon dolar hazine garantili felakete mal olacaktır.









Prof. Dr. İlyas YILMAZER