UKRAYNA SAVAŞININ ETKİLERİ GENİŞLİYOR: KÜRESEL DENGELER YENİDEN BELİRLENECEK

Screenshot_20220221_164720

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi 4ncü ayında. Ukrayna’nın bir bütün olarak Rus işgaline karşı büyük direnişine küresel aktörlerin de dâhil olmasıyla Rusya’nın önemli ölçüde kayıp vermesi, siyasi yalnızlaşmaya gidişi ve ekonomik yaptırımlar nedeniyle çok kutuplu dünya düzeni bozulma sürecine girmiştir. Rus ordusu artık Ukrayna için başlangıçta öngördüğü hedeflerden çok uzakta yalnızca Donbas bölgesinde güçlükle tutunmaya çalışmaktadır. Başlangıçta tüm dünyaya bir süper güç edasıyla hedeflerini açıklayan, Ukrayna’nın yönetimini değiştireceğini, Kiev dâhil tüm ülkeyi kısa sürede kontrol edeceğini söyleyen Rusya’nın sesi-soluğu kesilmiştir. Ukrayna devlet başkanı Zelensky’nin son Donbas ziyareti, burada halkla ve askerlerle buluşması önemli bir mesajdır. Ukrayna, ülkesinin her karışını savaşarak savunma iradesini ortaya koymaktadır.

Son dönemde önemli ölçüde lojistik üslerini, Ukrayna için görevlendirdiği 200.000 askerinin büyük bölümünü, işgal için gönderdiği zırhlı birlikler ve hava araçlarının imhası yanında general seviyesindeki önemli sayıda kayıplar Rus ordusu açısından tarihindeki en önemli hüsranlardan birine dönüşmek üzeredir. Üstelik savaşın devamlılığını sağlayacak ekonomik güç açısından gittikçe zayıflamakta, silah ve teçhizatını yenileyememekte, SU-57, T-90 gibi yeni nesil savaş uçaklarını ve tanklarını imha endişesiyle savaş alanına gönderememektedir. Rusya’nın son aldığı tedbirler kapsamında yaklaşık 80 yaşındaki T-64 tanklarını Donbas bölgesinde savunma hattı oluşturmak maksadıyla gönderme kararı, taarruzi gücünü kaybettiğini, artık bu çelik yığınlarıyla yalnızca Donbas bölgesini koruyarak itibar kaybının önüne geçmeyi hedeflediğini göstermektedir. 

Ukrayna devlet başkanı Zelensky’nin son Donbas ziyaretinin temel nedeni Severodonetsk şehrinin kontrolü için süren şiddetli çatışmalardır. Rusya bu sanayi şehrini alarak Donbas bölgesini tümüyle kontrol etme açısından avantaj sağlamaya çalışırken, Ukrayna ordusu bu bölgeyi elde tutarak halen hazırlıklarına devam ettiği ve Kırım, Mariupol ve Donbas bölgelerinin Rus ordusundan temizlenmesini hedefleyen karşı taarruz için çıkış noktalarını kontrol etmeye çalışmaktadır. Nitekim batılı devletler bu taarruzi harekât için gereken silah ve mühimmat desteğine artan bir ivmeyle devam etmektedirler. Batılı ülkeler ve doğu Avrupa ülkelerinden gönderilen daha modern tank ve zırhlı araçlar taaruzi açıdan avantaj sağlarken, yine bu ülkelerden gönderilen yeni nesil tanksavar ve uçaksavar füzeleri ile diğer hava savunma sistemlerine en son ABD tarafından Ukrayna’ya gönderileceği belirtilen 80 kilometre menzilli Himars füzelerinin de dâhil edilmesiyle Ukrayna ordusu taarruz için hazırlıklarını tamamlamış olacaktır. Ancak batılı ülkeler savaşın kısa sürede bitmesini istememekte, Rus ordusunun daha fazla yıpratılması için gayret göstermektedir. Şu anda Ukrayna’daki mevcut durum bu yıpratma için gerekli ortamın oluştuğunu göstermektedir.   

Farklı kaynaklardan alınan istihbarat bilgilerine göre Ukrayna’da bulunan Rus ordusunun en seçkin birliklerinden 200.000 civarındaki askerinin önemli bir bölümünü etkisiz hale getirilmesinin yanında, Ukrayna ordusunun ve destekçilerinin Rusya’nın iç bölgelerine girmek suretiyle başta lojistik tesisler ve komuta merkezlerine yönelik saldırıları nedeniyle ağırlıklı olarak zırhlı birliklerden oluşan Rus ordusu için hayati öneme sahip lojistikte yaşanan büyük zafiyet ve emir-komutada bütünlüğün ortadan kalkmış olması, artık hedefsiz ve sonuçsuz bir harekât nedeniyle fiziksel ve psikolojik olarak etkisini hissettirmeye başlamıştır.

Yine farklı istihbarat kaynaklarından alınan bilgilere göre Rusya hava gücünün yaklaşık 3’te 1’ini kaybetmiştir. Ağırlıklı olarak MİG-29 ve MİG-35’lerin imha edilmiş olması Rus hava gücü için önemli bir kayıptır. Rus birliklerinin S-300 hava savunma sistemlerinin büyük ölçüde imhası gerçekleştiğinden, hava bombardımanı yerine gittikçe azalan oranda uzun menzilli füze sistemleriyle harekâta devam etmeye başlamıştır. 

Ukrayna, Rus ordusunun Kırım’dan sağladığı lojistik destek için hayati öneme sahip demiryolunu ve demiryolu güzergâhındaki köprüleri de imha etmiştir. Bu nedenle Rusya, Karadeniz’de amiral gemisinin vurulması sonucu savaş gemilerini Ukrayna kıyılarından 200 kilometre ve daha uzağa çekmiş, daha önceden deniz yoluyla ikmalini sağladığı Kırım’da oluşan zafiyeti giderebilmek maksadıyla, Donbas bölgesiyle Kırım arasında bir karayolu ikmal hattı kurmaya çalışmaktadır.

Ukrayna’nın yeterli hazırlık sonrasında önce Mariupol ve sonrasında sırasıyla Kırım ve Donbas bölgelerine yönelik olarak muhtemelen Haziran ayı sonuna doğru başlatacağı taarruz, Rusya’yı önemli güçlüklerle karşı karşıya bırakabilecektir. 

Ukrayna’nın Rus lojistik üslerini ve komuta merkezlerini imha etmek maksadıyla Rus toprakları içinde operasyon yapmaya başlaması, Rus halkını endişeye sevk etmenin yanında Putin’e olan güveni önemli ölçüde etkileyebilecektir. Ukrayna’nın Rusya içlerinde, hatta sınırdan 160 kilometre içeriye girerek kritik hedeflere yönelik son derece isabetli operasyonlar yaptığı görülmektedir. Yani Ukrayna taarruzi harekât için ordusunu hazırlarken, Rus birliklerini rahat bırakmamakta ve toparlanmasına imkân vermemektedir. 

Ukrayna taarruz için hazırlıklarına devam ederken, NATO üyeliği için başvuru yapan Finlandiya ve İsveç, Türkiye’nin ikna edilmesi sonucu bu hedeflerine ulaşabilecektir. Türkiye her ne kadar bu 2 ülke için haklı olarak bazı koşullar ileri sürse de bu tutumunu devam ettirebilecek bir ekonomik ve siyasi konjonktür mevcut değildir. Bu ülkelerin de NATO üyesi olmasıyla Rusya artık kuşatılmış bir ülke olacaktır. Rusya’nın Baltık bölgesi, Finlandiya sınırı, Asya ve Kafkasya cephelerinden asker kaydırma konusundaki sınırlılıkları Ukrayna’da etkili olmasını engellemektedir. Rusya başlattığı haksız ve beceriksiz harekâtla kendisini çok kötü bir konuma düşürmüş, her yönden kuşatılan ve batının yıpratmasına maruz bir ülke haline gelmiştir.

Ukrayna savaşı sonucu süper güç olma özelliğini kaybedeceği gittikçe belirginleşen Rusya’nın yerini dolduracak güç olarak Çin görülmektedir. Çin, Rusya gibi saldırgan bir tutum yerine, başta ekonomi olmak üzere batılı ülkeler üzerinde hâkimiyet kurmaya başlamış, küresel lojistik “hub”larını kontrol etmeye başlamış, bu maksatla Avrupa’dan limanlar satın almaya devam etmektedir. Pire limanı bu açıdan çok önemlidir. Demiryolu projesiyle de Çin’den Avrupa’ya önemli bir ulaştırma hattına sahip olan Çin’in durdurulması kolay olmayacaktır. Çin’in ABD ve Avrupa ile olan karşılıklı bağımlılığı yeni dünya düzeninde esas savaşın ekonomik olacağına işaret etmektedir. Çin bu nedenle küresel üretim üssü olma özelliğini geliştirmeye devam etmektedir. 

Türkiye, Rusya’nın zayıflaması sonucu oluşacak denge boşluğundan yararlanmaya yönelik stratejisini, politikalarını, ilişkilerini bir an önce değiştirmeli, ağırlıklı olarak iç politikaya yönelik çabalarını dışa yöneltmeli, yeni dünya düzeninde yerini almalıdır. Bu maksatla başta Suriye, Irak ve İran olmak üzere komşularıyla ilişkilerini toparlamalı, küresel aktörleri bölgede etkisiz hale getirecek ve uzaklaştıracak tedbirleri geliştirmelidir.  

09.06.2022

Haydar ATEŞ 

Exit mobile version