Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu’nun Tel Rıfat ve Mebiç’i alması

smo-2313646

Türkiye’nin desteklediği Suriye Milli Ordusu (SMO) oluşumu, Fırat Nehri’nin batısında Tel Rıfat’tan sonra Menbiç’te de kontrolü sağlaması, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde oluşturmak istediği güvenli bölgenin Fırat’ın batısında tamamlanmış olması açısından büyük önem taşıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 9 Aralık’ta kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, Tel Rıfat ve Menbiç‘in, Halk Koruma Birlikleri’nden (YPG) geri alınmasından memnuniyet duyduğunu kaydetti. Erdoğan, Türkiye’nin, sınırları ötesinde yeni “terör çıban başları” çıkmasını önlemekte kararlı olduğunu söyledi.

YPG‘nin öncülüğünü yaptığı Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ABD’nin arabuluculuğuyla “Sivillerin güvenliğini sağlamak” için Türkiye destekli isyancı güçlerle bir ateşkes anlaşması yapıldığını duyurdu.

SDG Komutanı Mazlum Abdi “27 Kasım’dan bu yana saldırılara direnen Menbiç Askeri Konseyi savaşçıları, bölgeden mümkün olduğunca kısa süre içinde çekilecek” dedi.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Menbiç ve çevresinde üç gün süren çatışmalarda 218 kişinin öldüğünü belirtti.

YPG, Kürt Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) askeri kanadı. Türkiye, PYD ve YPG’yi, “PKK’nın Suriye kolu” ve “terör örgütü” olarak nitelendiriyor.

Bu nedenle Menbiç’in SMO’nun eline geçmesinin, Suriye’de 2016’dan itibaren sınır ötesi operasyonlar düzenleyen Türkiye açısından güvenlik ve jeopolitik çıkarlar açısından farklı bir önemi var.

Türkiye, PYD ve YPG’yi, “Suriye’de özerk bir yapı kurmaya çalışmakla” suçluyor. PYD bağımsızlık hedefleri olduğu iddialarını reddediyor.

ABD ise 2015’ten bu yana YPG ile IŞİD ile mücadele kapsamında ortaklık içinde. Amerikan yönetimi 2017’den bu yana YPG’ye, eğitimin yanı sıra silah desteği de veriyor.

ABD bununla birlikte YPG ile ilişkisini “taktiksel ve geçici” olarak nitelendiriyor ve Suriye’nin bölünmesinden yana olmadığının altını çiziyor.

SMO’nun hedefi YPG

Suriye’de 27 Kasım’da İslamcı Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) örgütü liderliğinde başlatılan saldırılara katılan SMO’nun hedefi Halep değil Tel Rıfat oldu. SMO, Rusya’nın da az sayıda askeri birliğinin olduğu Tel Rıfat’ı 1 Aralık’ta ele geçirdi.

8 Aralık’ta Suriye’nin başkenti Şam’ın muhalif grupların eline geçmesi ve Devlet Başkanı Beşar Esad’ın ülkeden ayrıldığının duyurulması sonrası, SMO bu kez Menbiç operasyonunu başlattı.

Türk güvenlik kaynakları, 9 Aralık’ta Menbiç’in SMO’nun kontrolüne geçtiğini açıkladı.

SMO’nun kent merkezinin yanı sıra bölgede bazı köyleri de ele geçirdiği, YPG güçleriyle kentin güneyinde çatışmaların sürdüğü bildirildi.

Menbiç, Kürt gruplar için doğudaki Cezire ve Kobani kantonları ile batıdaki Afrin kantonunun birleştirilmesi için önemli bir geçiş noktası olarak görülüyor.

Türkiye ise bu hattın kırılmasını “terör koridorunun” engellenmesi için önemli görüyor.

Tel Rıfat ve Menbiç, IŞİD’in bölgedeki varlığının sona erdirilmesinden sonra YPG’nin kontrolünde kaldı.

Menbiç’te bir dönem Amerikan askeri birlikleri de konuşlanıyordu.

Türkiye, 2019’da gerçekleştirdiği Barış Pınarı Harekâtı sonrası ABD ve Rusya ile yaptığı protokollerde bu iki bölgeden YPG’nin çıkarılması sözünü almış ancak bu adımın atılmasını sağlayamamıştı.

Türkiye, 2019’da Ağustos ve Ekim aylarında ABD ile iki ayrı protokol yapmıştı.

Ankara bu anlaşmalarla YPG’nin Türkiye-Suriye sınırından en az 32 kilometre güneye çekilmesini ve bu alana “güvenli bölge” kurulmasını güvence altına almak istedi.

Tel Rıfat ve Menbiç’in SMO’nun eline geçmesiyle, Türkiye açısından Fırat Nehri’nin batısında kalan kısımda kalan sınır boylarında fiili bir güvenli bölge kurulmuş oldu.

Böylece Menbiç’ten başlayıp Cerablus, Azez, Afrin, Tel Rıfat ve İdlib hattından Antakya’ya kadar olan sınır hattı Türkiye açısından güvenli hale geldi.

Suriye’de Fırat Nehri’nin doğusunda ise durum daha farklı.

Türkiye, bu bölgede istediği güvenli bölgeyi tam anlamıyla oluşturamadı.

Ekim 2019’daki Barış Pınarı Harekâtı sonrası Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Resulayn ile Tel Abyad arasında kalan yaklaşık 120 kilometrelik sınır hattını kontrol ediyor.

Ancak bu bölgenin doğusunda ve batısında kalan sınır hatlarında YPG varlığı sürüyor.

Fırat’ın doğusunda IŞİD ile mücadele sürüyor, ABD’nin de bölgede 900 kadar askeri var.

Ayrıca IŞİD mensuplarının tutuklu bulunduğu cezaevleri ile ailelerin barındığı kampların çoğu da bu bölgede.

Türkiye, 2019’dan sonra bu bölgede büyük çaplı bir sınır ötesi operasyon gerçekleştirmedi. (BBC)

Terör örgütü YPG/PKK, Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölgelere yönelik saldırılarında üs olarak kullandığı Tel Rıfat ve Münbiç ilçelerini 6 yıldır bölge halkına baskı uygulayarak işgal altında tutuyordu.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı harekatı, Suriye’nin kuzeyinde terör örgütü ve destekçilerince kurulmaya çalışılan “terör koridoruna” set çekti.

Suriye’de Türkiye’nin gerçekleştirdiği operasyonlarla oluşturulan güvenli bölgelere saldırılarından vazgeçmeyen YPG/PKK’nın, terör eylemlerinde ise Tel Rıfat ve Münbiç’teki mevzileri öne çıkıyor.

Fırat’ın batısında Türkiye sınırına 18 kilometre mesafede bulunan Tel Rıfat ve sınırdan 30 kilometre uzaklıktaki Münbiç ilçeleri, 6 yıldır YPG/PKK’lı teröristlerin işgalinde bulunuyor.

Halep’in Tel Rıfat ilçesi, Rusya’nın hava desteğiyle Şubat 2016’da YPG/PKK’lı teröristlerin eline geçti. İlçenin nüfus yapısını değiştiren YPG/PKK, bu yolla Tel Rıfat’ı işgali sırasında yaklaşık 250 bin Arap sivili göçe zorladı. Yerinden edilen Tel Rıfatlılar, Türkiye sınırına yakın bölgelere sığındı.

Derme çatma çadırlarda zor şartlarda yaşayan Tel Rıfatlılar, 6 yıldır evlerine tekrar kavuşmanın hayalini kuruyor. Azez ilçesine sığınan Tel Rıfatlılar, sık sık terör örgütü YPG/PKK’nın işgalinin son bulması talebiyle protesto düzenliyor.

YPG/PKK’nın, gençleri “zorunlu askerlik” adı altında zorla silahlı kadrosuna katma uygulamasına karşı çıkan Münbiç halkı da zaman zaman gösteri düzenliyor.

Münbiç halkına taleplerini kabul ettirmek için baskılar uygulayan terör örgütü, iç savaş öncesi nüfusu 1 milyonu bulan ilçede halkı, tekelinde tuttuğu yakıttan da mahrum bırakıyor.

YPG/PKK, 2016 başında Fırat Nehri’nin doğusunda işgal ettiği topraklar ile batısında bulunan Afrin’i karadan birleştirmek için arada kalan bölgeleri ele geçirmeyi amaçladı. Örgüt, böylece Suriye-Türkiye sınırı boyunca kesintisiz hakimiyet kuşağı oluşturacaktı.

Terör örgütü, 2016’nın başında o dönem işgal ettiği Afrin’den, Rusya’nın hava desteğinde saldırılar düzenleyerek Tel Rıfat’ı işgal etti. İlçenin işgalinde Rusya’nın desteğini alan örgüt, Münbiç’i ise ABD güçlerinin desteğiyle işgal altına aldı.

Suriye’deki iç savaşta Temmuz 2012’de muhaliflerin kontrolüne giren Münbiç ilçesi, Ocak 2014’te ise terör örgütü DEAŞ’ın eline geçti. ABD, DEAŞ’a karşı ortak mücadele bahanesiyle YPG/PKK’nın Münbiç’e girmesini sağladı. Ağustos 2016’da terör örgütü DEAŞ’ın çekilmesiyle ilçede YPG/PKK’nın işgali gerçekleşti.

Terör örgütü, yuvalandığı bu ilçelerden yaptığı sızma girişimleri ve roket saldırılarıyla, ülkenin kuzeyinde Türkiye’nin gerçekleştirdiği operasyonlarla oluşturulan güvenli bölgeleri tehdit ediyor.

Tel Rıfat’ın Taane, Kasne, İmhuş, Harbil, Şeyh İsa, Minnağ, Ayn Dakne, Kefer Kaşır, Meranaz, Burc el Kas ve Miyase köylerinde ağır silahlarıyla konuşlanan teröristler, buradan Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekat bölgesindeki yerleşimleri hedef alıyor.

Teröristler, Münbiç’teki Sacur Çayı çevresinden de güvenli bölgedeki Cerablus ve Bab ilçelerini ağır silahlarla vuruyor.

Türkiye, 9 Ekim 2019’da Suriye’nin kuzeyinde başlattığı Barış Pınarı Harekatı (BPH) esnasında ABD ve Rusya ile ayrı ayrı mutabakatlar yaptı. Bu mutabakatlar uyarınca Türkiye sınırından itibaren 30 kilometre derinlikteki alandan YPG/PKK’nın çekileceğini vadeden ABD ve Rusya, aradan 2,5 yıl geçmesine rağmen verdikleri sözleri yerine getirmedi.

BPH’nin 8’inci gününde dönemin ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’in Türkiye ziyaretinde, Amerikan tarafı, örgütün sınırdan 20 mil (yaklaşık 32 kilometre) güneye çekileceği sözünü verdi ancak Washington yönetimi bu taahhüdünü yerine getirmedi.

Rusya da Ekim 2019’da Türkiye ile BPH sırasında vardığı mutabakatla terör örgütünü Tel Rıfat ve Münbiç’ten tüm unsurlarıyla çıkarmayı taahhüt etti.

Moskova yönetimi ayrıca, M4 yolu üzerinde ve BPH sahası dışında kalan alanda teröristlerin sınırdan itibaren 30 kilometre dışarı çıkartılacağı teminatını verse de bu sözlerini yerine getirmedi.

Halihazırda terör örgütü YPG/PKK, söz konusu mutabakatlara rağmen belirlenen sınırlardan ve bölgelerden çekilmeyerek işgalini sürdürüyor.

Halep’in Münbiç ilçesi, Ağustos 2016’dan bu yana YPG/PKK’nın işgalinde bulunuyor. ABD, ilçenin DEAŞ’tan temizlenmesinin ardından YPG/PKK’lıların Münbiç’i terk edeceği sözünü vermişti.

Türkiye ve ABD, Haziran 2018’de Münbiç yol haritasında uzlaşmıştı ancak ABD’nin oyalamaları nedeniyle yol haritası tamamlanamadı.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “(Suriye) 30 kilometre derinliğinde güvenli bölge oluşturma kararımızın yeni bir safhasına geçiyoruz. Tel Rıfat ve Münbiç’i teröristlerden temizliyoruz.” ifadelerini kullanmıştı. (AA)

Suriye Milli Ordusunun (SMO) başlattığı Özgürlük Şafağı Operasyonu kapsamında, özellikle doğu kesimde yer alan illerin su ve elektrik kaynağının büyük bölümünü sağlayan Tişrin Barajı, terör örgütü PKK/YPG’nin işgalinden kurtarıldı.

SMO, operasyon kapsamında 2015’ten beri PKK/YPG terör örgütünün işgalindeki Tişrin Barajı’nın kontrolünü sağladı.

Münbiç ilçesinin güneyinde yer alan ve Fırat Nehri üzerindeki önemli barajlardan biri olan Tişrin, şu ana kadar ele geçirilen en büyük ve önemli baraj.

Suriye’nin ELEKTRİK ihtiyacının yaklaşık yüzde 70’i Tişrin, Tabka ve Baas barajlarından karşılanıyor.

Fırat Nehri’nin batı yakasındaki Tişrin Barajı, 27 Aralık 2015’te ABD desteğiyle YPG/PKK’nın eline geçmişti. Baraj, terör örgütünün Fırat’ın batısında işgal ettiği ilk nokta olmuştu. ABD, Ocak 2016’da barajda üs kurmuştu. (TRT)

Exit mobile version