Türkiye’de başta iktidar, egemen güçler ve muhafazakarlar emekçilerin (kendi gibi düşünmeyenlerin) sorununa etnik, dini ve kültürel açıdan bakıyor. Çözüm önerilerini de ona göre topluma sunuyorlar. Son yıllarda yaşanan bütün sorunlar eğitim, güvenlik, işsizlik, deprem vb. Din, yani İslam ve etnik, Türk kimliği veya başka etnik kimlikler üzerinden tartışılıyor.
Kafa karışıklığına sebep olan en önemli hata da bu.
Her din bir ideoloji ama her ideoloji bir din değildir.
Türkiye ve Avrupalı muhafazakarlar, Avrupa’da yaşayan Türk vatandaşlarının sorunlarına da aynı bakış açısı ile bakıyorlar. Avrupa’da muhafazakar partiler ve politikacılarda aynı bakış açısı hakim olduğu için, Avrupa’da ırkçı ve ayrımcı politikalar etnik, dini ve kültürel bakış nedeniyle yükselmekte ve yer yer yabancı düşmanlığına dönüşmektedir.
Türkiye’de ve dünya ’da emekçinin-emeklinin-işçinin-üreticinin-esnafın-iş insanın sorunları sosyal sınıf sorunu ve insanlarımızın sorunlarını etnik, dini veya kimlikler açısından analiz etmek doğru olmayacağı gibi hiçbir konuda sorunlara çözüm bulmak mümkün olmamaktadır.
Çağdaş Demokrasi ve Sosyal Devlet
Demokrasi de bireyin özgürlüğü, mutluluğu ve insanca yaşaması temel amaçtır. Sömürünün, adaletsiz paylaşımın olduğu bir düzende bireyin mutlu olması mümkün değildir.
Bireyin mutluluğunu, hak ve özgürlüklerini yok sayan, bireyi araç olarak gören rejimler faşist diktatörlüklerdir.
Diktatörlüklerde ve dikta heveslilerinde topluma, bireylere görev verir, birey verilen görevi yerine getirmekle zorunludur. Birey üstünde tutulan birtakım değerlere feda edilir. Söz hakkı, eleştirme ve kendi düşüncesini açıklama özgürlüğü yoktur.
Gelişmeyi, yalnız ekonomik büyüme olarak değil; ekonomik, sosyal ve kültürel yönleriyle bir bütün olarak görür.
Emekçi, çalışan, çiftçi ve esnaf düşmanlığı -ve örgütlenmesi engel olmak-, sosyal güvencesizliğin, düşük yaşam düzeyinin görüldüğü, işsizlik, yoksulluk ve ekonomik kriz dönemlerinde rastlanan bir olgudur. Bu nedenle çalışanlar arasında sosyal farklılıkları artırıcı politikalar yerine, bu farklılıkları giderici bir politikanın uygulanması, sosyal barışın sağlanması için bugün ivedi bir gereksinim haline gelmiştir. İşsizliğe ve yoksulluğa yol açıcı politikalar yerine, tam istihdamı amaçlayan bir politikanın uygulanması çok önem kazanmaktadır. Bu da demokrasinin tam istihdam politikası, sosyal gruplar arasındaki gerilimi önleyebileceği gibi, çalışanları yasal sosyal güvence ve güvenlik içinde yaşayabilmelerini sağlayacaktır.
“sosyal devlet” bireylere Özgürlük sağlamakla yetinmeyip onların insanca yaşamalarına olanak sağlamayı görev bilir.
“Sosyal Devlet” in öncelikli hedefleri, Yoksullukla savaş, Adil bir gelir dağılımı sağlamak, işsizlikle etkin bir savaşım ve tam istihdamı gerçekleştirmek ve- Servetin bir azınlık elinde yığışmasını önlemeyi amaç edinmektir.
GELECEK DEMOKRASİ
Demokrasinin temel anlayışında insanları egemenlik altına almak değil, onları egemenlikten ve zincirlerden kurtarmak amacı vardır.
Demokrasi özgürlükçüdür. İnsanların özgürlüklerini sona erdirmeyi değil, özgürlükleri ellerinden alınmış olan insanları özgürlüklerine kavuşturmak ister.
Demokrasi bölücü değil, birleştiricidir. İnsanı devletin güçlenmesi için bir araçtan ibaret sayan anlayışa orada yer yoktur. Demokrat düzen de devlet insan için vardır, yoksa insan devlet için değil.
Demokrasi, ulusal ve uluslararası düzeyde yeni haksızlıkları yaratılmasını değil, var olan haksızlıkların düzeltilmesi ve ortadan kaldırılması için mücadele verir.
Demokrasi savaşçı değil, barışçıdır.
Demokrasi yerel olduğu kadar evrenseldir.
Demokrasinin ideolojinin en güçlü destekçileri geçimini kendi emeği ile sağlayanlardan görmektedir.
Bizim Demokrasi siyasetimizin amacı; özgür, barışçı, insancıl, toplumu ile bütünleşmiş ve değişen koşullara göre kendini sürekli yenileyebilen bir insan yetiştirmektir.
Bu, dürüstlüğünü, çalışkanlığını, mertliğini, yurt ve insan sevgisini kendi zengin geçmişinden alan fakat çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak zorunda bulunan bir toplumun gereklerine yönelik bir insandır. Bir yanı ile ülke gerçeklerini düşünen ulusal, diğer yönüyle evrenseldir.
Demokrasi bir yaşam biçimidir toplumun yapısındaki değişime, dünyada gelişime ve değişime bağlı olarak da değişir; kendini yeniler.
Demokrasinin amacı insan yaşamını kolaylaştırmak olduğu gibi, programı ilkeleri ve uygulamaları ile de insanın iç dünyasını yumuşatır. İnsan sevgisiyle, yurt sevgisiyle, yaşam sevgisiyle, doğa sevgiyle ve hoşgörü, dayanışma, adalet, dürüstlük vb. İnsana özgü temel duyguları geliştirir, pekiştirir.
Sonuç olarak Demokrasi: İnsanı sömüren, ezen, özgür gelişmesini ve yaratıcılığını engelleyen, onu ürettiğine, işine ve yaşadığı topluma yabancılaştıran sistemlerin yerine; Demokrasi sürecinde insanı tüm baskı ve engellerden kurtarmak, onu gelişen düzeyde özgürce düşünme, kişiliğini geliştirme ve kişi onuruna dokunulmamasının güvence altına alınmasını sağlamaktır.
Cezmi Doğaner
Avrupa Sosyal Demokrat Hareketi Başkanı