Vatana Millete hayırlı olsun, nur topu gibi bir oğlumuz daha oldu. Ülkemizdeki 8 Milyon Suriyeli de Anadilde eğitim istediler. Yakında Türkçe konuşmak suç sayılırsa hiç şaşırmayın…
Türkiye’de 8 milyon Arap ve Arami yaşadığını söyleyen “Beyt Nahreyn Arap-Arami Birliği” adlı örgütün lideri-sözcüsü Mim Yavuz Binbay şunları söyledi;
“Türkiye’deki diğer halklar gibi başta “Anadilde eğitim” olmak üzere tüm haklar bizlere de verilmelidir. Partileşme çalışmalarını yürütmek üzere bir komisyon kurduk. Yakında partileşip haklarımız için mücadele edeceğiz!”
Tek başına bu Suriyeliler olayı, AKP’nin Türk milletine yaptığı en büyük ihanettir.
Değerli Okurlar;
Dünya tarihinde şimdiye kadar, 8 milyondan fazla yabancıyı, yani küçük bir ülke nüfusu kadar insanı kendi ülkesine kabul eden bir devlet görülmemiştir. Savaşlar-işgaller ve zora dayalı göçlerde bile böyle bir olay yaşanmamıştır.
AKP, Türk siyasetinde olduğu günden itibaren çok zikzak çizdi ama bir konudaki hedefini ilk günkü gibi korudu ve inatla bu hedefe doğru yürüdü!
O hedef, Atatürk’e ve devrimlerine duyduğu nefret gereği, lâik Cumhuriyeti yıkarak yerine, bir bölümü ikinci İsrail gibi görev yapacak olan Kürt Devleti ile “Federe İslam Devletini” kurmaktır.
Biz bunu yıllardır yazıyoruz, söylüyoruz. AKP zaten dinlemedi, ama muhalefet partileri dediğimizi anlamadı ve bu günlere geldik.
Elimde bir imkan olsa, muhalefet partilerinin Genel Başkanlarına ilkokulda okuduğumuz “Yurttaşlık Bilgisi” dersini tekrar-tekrar okuturdum!
Cehaletin böylesi ancak bizde görülür!
Hiçbir devlet, kendi iradesi ve kendi tasarrufu ile ülkesinin demografik, etnik ve sosyal yapısını değiştirmez.
Hiçbir devlet, “Kalbi” gibi tarihi ve kadim şehirlerini, bir başka halkın istilasına açmaz. Örneğin, İtalya’ya giden mültecilerin Roma şehir merkezine yerleşmelerine izin verirler mi?
İstanbul’da Fatih-Suriçi-Dülgerzade-Zeyrek-Yavuzselim-Balipaşa da dolaşın, Türkçe konuşan bulursanız, kendinizi şanslı sayabilirsiniz.
İzmir’de akşamları o güzel Kordonboyunda tek başınıza dolaşamazsınız!
Kilis’te, Antakya’da, Gaziantep’te sığınmacıların sayısı, yerli halkımızdan daha fazla hale geldi!
Osmanlı’da da büyük göç dalgaları yaşadı.
Fakat ne 1850’lerde Kırım’dan gelen milyonlarca insana, ne 1864 Kafkasya sürgünlerine, ne 1912 Balkan bozgununda savrulan insanlara, ne de mübadillere, İstanbul’da topluca oturabildikleri bölgeler göstermedi.
T.C Devletinin bir iskan politikası vardır. Öldürülme korkusuyla Türk Vatanına sığınan insanlar yurdumuzun çeşitli bölgelerine serpiştirilir. Böylelikle, vatanın gerçek sahipleriyle kaynaşmaları, topluma entegre olmaları kolaylaştırılır.
Türkler, her göç dalgasında gelenleri kardeş saymışlar, yeri geldiğinde yönetim yetkisini bile onlarla paylaşmışlardır. Fakat bu milli politika da, AKP tarafından rafa kaldırılmıştır.
Türkiye’nin şehirlerinin belli bölgelerinde Suriyeli-Afganistanlı-Ortadoğulu Araplardan oluşan gettolar, AKP izniyle kurulmuştur. Buralara Türk Vatandaşları girememekte, oturanlar ise evlerini terk etmek zorunda kalmaktadır.
Tedbir alınmazsa olacağı şudur;
İstanbullu kimliği nasıl son 30-40 yıl içerisinde yok olmuşsa,
Türk Kimliği de AKP sayesinde, yok oluş sürecine konulmuştur.
Bu ihanetin dik alasıdır.
AKP’nin Suriyeliler politikası aynen şuna benziyor;
Sokakta karşılaştığınız ihtiyaç sahibi bir kişiye karnını doyurması için para verebilirsiniz. Ama onu alıp evinize götüremezsiniz. Götürseniz bile ona yatak odanızı, televizyonun kumandasını vermezsiniz. Eğer bunu yaparsanız, evinizdeki baba koltuğuna da o oturur!
Tüm siyasi partileri, STK’ları, tüm Türk Milletini uyarıyoruz.
Bu defaki dert, eğer engel olunmazsa önümüzdeki on yıllarda çocuklarımızı-torunlarımızı kendi vatanlarında ikinci-üçüncü sınıf vatandaşlar olarak yaşamaya kadar gider.
Lütfen düşünür müsünüz?
İçinde bu kadar Arap olan bu geminin istikameti sizce neresidir?
Sağlık ve başarı dileklerimle
14 Mart 2025
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı
ZALIM DÜNYA!
Bakın AKP-MHP-HÜDA PAR-DEM İttifakı!
“Hendeklerde, tenhalarda gizli-gizli sevişen, aşikare doğurur!”
ABD kucağında, Öcalan’ın Ocağında, İsrail’in ebeliğinde neler çevirdiğinizi çok net biliyoruz. Babası çok olan çocuk sakat doğar!
Bu yol sizleri Divan-ı Harbe kadar götürür!
Türk Ordusunun Komuta Heyeti; Siz ne diyorsunuz bu ihanete?
Dünya zalımlar dünyası / Giden zalım gelen zalım,
İnsanlığın yüzkarası / Hayvan gibi ölen zalım.
Almış ele arsızlığı / Baştan başa yersizliği,
Bilmem neden hırsızlığı / Yapan değil, gören zalım… (Aşık Mahzuni)
Ortadoğu’da Savaş Bitmez!
1) Petrol ihraç eden ülkeler örgütü (OPEC) tarafından yayımlanan yıllık istatistik verilerine göre; Dünya’da toplam kanıtlanmış doğalgaz rezervi 201 trilyon 966 milyar metreküptür!
İran-Irak-Kuveyt-Umman-Katar-Suudi Arabistan-Birleşik Arap Emirlikleri’nin yer aldığı bölgede toplam kanıtlanmış doğalgaz rezervi 79 trilyon 430 milyar metreküptür.
Doğu Avrupa ve Avrasya bölgesinin kanıtlanmış doğalgaz rezervi ise 65 trilyon 422 milyar metreküptür.
Bölgemizde toplam kanıtlanmış doğalgaz rezervi 144 trilyon 852 milyar metreküptür.
Yani tüm dünya doğalgaz rezervinin yaklaşık %72’si Ortadoğu ve Avrasya’dadır…
2) İsrail, çepeçevre Müslüman yönetimler tarafından sarılmış bir haldedir. İsrail dahil bölgedeki tüm devletler “Demokrat ve özgürlükçü olmayan Din Devletleridir.”
İsrail Devletinin stratejisi, çevresindeki devletlerin birbirleriyle sürekli savaşıp parçalanmaları ve çok sayıda devlete bölünmeleridir.
Irak şimdilik üçe, Suriye henüz dörde bölündü! Sırada İran, arkasından Türkiye var. Tabii ki sıra değişmezse!
ABD derin devletini yöneten evanjelistler de İsrail güdümündedirler.
3) Bölgede İsrail haydutluğunun uşaklığını yapacak en önemli güç ise bölücü Kürt çeteleridir. Türkiye’yi yönetenler bu temel gerçekleri görmezden gelip, “Eşbaşkanlık-Dinlerarası Diyalog-Medeniyetler İttifakı-Mezhep Savaşları gibi yalan projelere bekçilik ederlerse, ülkemiz bu çılgın savaştan nasibini çok şeyler kaybederek alır.
Hadi şimdi bugün bazılarını hapse attığınız, dünün “Akil İnsanlarını” yeniden görevlendirin ve bölgeye salın…
Sizin “Asrın Lideri” diye başınıza geçirdiğiniz anlayış, Türkiye’nin ve Türk Milletinin tapusu olan Lozan için “Bizlere Lozan’ı zafer diye yutturdular” diyor ve siz de alkışlıyorsanız, başınıza daha çok dertler gelecek demektir.
Bakın sizin “Asrın Lideri” dediğiniz kişi “Dinlerarası diyalog” toplantısında neler söyledi;
“Tarih boyunca Doğu ile Batıyı, Müslümanlar ile Hıristiyanları ayrıştıran en büyük çatışmanın Haçlı Seferleri olduğu iddia edildi. Haçlı seferleri aynı zamanda bu tarafların birbirini tanıdığı, birbirleriyle iletişime geçtiği, birbirleriyle ittifaklar kurduğu, en önemlisi de çok yoğun bir şekilde bilim ve sanat noktasında alışverişte bulunduğu dönemlerdir!”
İşte, şimdi peşinden gittiğiniz, ittifak kurabilmek için tükürdüklerinizi utanmadan yaladığınız, “Yerli ve Milli” anlayışı iyi tanıyın. Özellikle Türk Milliyetçileri, sizler iyi tanıyın…
AKP İktidarında;
-Türkiye’de belli başlı 30 tarikat silsilesi ve bunların 400 kolu bulunuyor.
-Sadece İstanbul’da 445 tekke faaliyetlerini açıktan sürdürüyor.
-İstanbul-Siirt-Diyarbakır-Mardin-Adıyaman-Batman-Van-Hakkâri-Şırnak-Ağrı-Muş-Bitlis-Gaziantep ve Şanlıurfa olmak üzere 800’ün üzerinde faal medrese bulunuyor.
-Büyük şehirlerde kaç adet apartman dairesi medresesi olduğu bilinmiyor.
-Tarikat okullarındaki öğrenci sayısı 210 bin dolayında.
-4 binin üzerindeki özel yurdun 2 bin 480’i bir tarikata aittir.
Tarikat yurtlarında kalan öğrenci sayısı 225 bini buluyor!
-Devlet, eğitimden kademe kademe çekiliyor. 2012 yılından bu yana devlete ait 4 bin 22 ilkokul kapatıldı…
-Türkiye’de, özellikle dağ köylerinde 10 bin civarında kaçak Kur’an kursu vardır. Eğitimleri olmayan cahil kişiler tarafından bu çocuklar, birer Cumhuriyet düşmanı olarak yetiştirilmekte ve her türlü tacize uğramaktadırlar!
-AKP Hükümetleri tarafından izin verilen “Apartman Dairesi Kiliselerinin” sayıları bilinmemekte ve buralara getirilen gençler iş vaadi ile din değiştirmeye zorlanmaktadırlar.
Türk’ün adını her yerden silmeye çalışan “Yerli ve Milli” anlayışa verdiğiniz desteğin ülkemizi ne hale getirdiğini görüyor musunuz?
Bakın Sayın Burhanettin Akbaş nasıl seslenmiş;
Toprağa karışan kandan / Şehitliğe eren candan,
Aziz bildiğimiz vatandan / Türk’ün adını mı sileceksin?
Silemezsiniz! Fakat Türk Milleti sizi ebediyen silecek…
Sağlık ve başarı dileklerimle
13 Mart 2025
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı
ANADOLU ÖZ BE ÖZ TÜRK VATANIDIR
Türklüğünü unutup Arap Milliyetçiliğini Türk Milletine dayatan ve Emperyalist İsrail-ABD-İngiltere’nin elemanlığını kabul eden, Siyasal Ümmet Devleti taraftarı YOBAZLAR okusun ve ders alsınlar diye yazıyoruz. DOĞRU Parti Siyasi Sorumluluk aldığında, tüm Osmanlı Arşivlerini açacak ve dünya tarihi yeniden ve gerçek olarak yazılacaktır…
“Bu topraklar sadece size ait. Sizler Anadolu’ya Malazgirt zaferiyle yerleşmediniz. Çatalhöyük’teki arkeolojik bulgular, sizlerin 10.000 yıldan daha uzun süredir burada bulunduğunuzu kanıtlamaktadır. (Nisan 2005 İstanbul Teknik Üniversitesi Konferans Salonu- Prof. Dr. Erich Feigl- Avusturya Devlet Onur Nişanı Sahibi)
Bizim resmi tarihimizin büyük bir kısmı bize dayatılan, tahrif (bilerek bozma-değiştirme) edilmiş tarihtir. Resmi tarihimiz bize Türklerin Anadolu’ya ilk gelişlerinin 1071 Malazgirt Savaşı ile olduğunu söyler!
Halbuki 1071 yılı, Müslüman Türklerin Anadolu’ya ilk gelişlerinin tarihidir.
Türkler milattan önce 13 bin yılında Anadolu’ya gelip, Anadolu’nun dip kültürünü oluşturdular.
Ön Türkler Anadolu’ya göçebe olarak değil, göçmen olarak geldiler.
Şölgen Mağarasında, Rus ve Fransız araştırmacılar tarafından bulunan yazıtlarda, M.Ö 14000 yılında, Türklerin Tanrının Birliğine inandıkları ve yazıyı buldukları yazmaktadır.
Kırgızistan Saymalıtaş Vadisinde bulunan eserlerde, Türklerin tekerleği icat ettikleri, tekerlekli sabanla tarla sürdükleri, geyik-at-köpek gibi hayvanları ehlileştirdikleri kanıtlanmıştır.
Çoğumuz, Profesör Dr. Afif Erzen tarafından 1967 yılında kurulan ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine bağlı “Van Bölgesi Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezini” ve yaptığı çalışmaları bilmeyiz!
Üniversite mezunu gençlerimizin çoğu Prof. Dr. Erich Feigl- Prof. Dr. Justin McCarty- Tarihçi Andrew Mango- Tarihçi Normon Stone- Tarihçi Stanford Shaw- Kazım Mirşan- Servet Somuncuoğlu- Prof. Dr. Semavi Eyice- Ord. Prof. Ali Tanoğlu-Necdet Sümer-Haluk Tarcan gibi isimleri ve çalışmalarını bilmezler!
Ama tamamına yakını Hırant Dink’i, Cübbeli Hoca’yı bilirler! Ne tuhaf değil mi?
Yukarıda bir kısmını yazdığım, çoğu rahmete kavuşmuş bilim insanlarımız Ön Türkler konusunda mevcut tarihi alt-üst edecek buluşlara imza attılar.
Ön Türkler, Anadolu’ya ilk kez M.Ö 13.000 yılında geldiler.
İstanbul Üniversitesi Senatosunun “Şeref Doktoru”, Türk Tarih Kurumunun “Onur Üyesi” payesi ile ödüllendirilen Prof. Dr. Afif Erzen, yıllar süren araştırmalarını Türk Tarih Kurumunun 1984 yılında yayınladığı “Anadolu ve Urartular” kitabında bu gerçeği bilimsel olarak ispat etmiştir.
Kazım Mirşan’ın incelediği, Doğu Anadolu’da mevcut yazı öğelerini içeren kaya resimleri ve kaya yazıtları, rahmetli Servet Somuncuoğlu’nun Orta Asya’dan Anadolu’ya yıllar süren araştırma boyunca belirlediği on binlerce kaya yazıtları, resimleri ve damgalar, Ön Türklerin Anadolu’ya M.Ö 13.000 yıllarında geldiklerini tartışılmaz bir şekilde kanıtlamışlardır.
Göbeklitepe’nin tarihinin çözülmesi bize bu konuda çok şeyler anlatmaktadır.
Göbeklitepe M.Ö 12.000 yılında kurulmuştur. Göbeklitepe dikilitaşlarının üzerine resmedilmiş çok sayıdaki hayvan figürlerinin damgaların, Türk Dikilitaşlarındaki hayvan figürleriyle, insan figürleriyle, damgalarıyla birebir aynı olması Ön Türklerin Anadolu’ya geliş tarihini doğrulamaktadır…
Ön Türkler M.Ö 13000 yılında Anadolu’ya geldiler. Peki Hıristiyanlar ne zaman geldiler? “Ben Kilikya’dan Tarsuslu bir Yahudi, ehemmiyetsiz olmayan bir şehrin ahalisindenim. St. Paul, Resullerin İşleri, ACTS 21:39”
Hıristiyan Misyonerlerinin en önemlilerinden Aziz Paul Tarsus’ta doğmuş, Kudüs’e gitmiş Hıristiyan olmuş ve Kudüs’te yapılan baskılarla yok olma tehlikesi geçiren Hıristiyanlığın ilk kilise toplulukları halinde ortaya çıktığı ve dünyaya yayıldığı bir köprü haline geldiği hoşgörü diyarı Anadolu’ya gelmiştir. Türklerden yaklaşık 13.000 yıl sonra! Bu gerçek, Prof. Feigl’ı doğrulamaktadır…
1933 yılı Eylül ayında Hitler zulmünden kaçıp Türkiye’ye sığınan ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinin Kurucu Akademisyenleri arasında yer alan ve 1953 yılına kadar bilim insanı yetiştiren Prof. Dr. Fritz Neumark’ın şu sözünün altını çizip, defalarca okumamız gerekmez mi?
“Tarihten Türk çıkarılırsa, tarih kalmaz! Osmanlı arşivi tam olarak ortaya çıkarsa bugünkü tarihlerin yeniden yazılması gerekir…”
Büyük Atatürk, 1930 yılında Türk Tarih Kurumunun Alacahöyük’te yaptığı kazılar sonucunda bulunan Türk Tarihi ile ilgili bilgiler karşısında, kendi el yazısıyla şunları yazmıştır;
“Bu memleket dünyanın beklediği, asla unutamadığı bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine sahne oldu. Bu sahne 7 bin yıllık bir Türk beşiğidir. Beşiği rüzgarlar salladı beşikteki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk tabiatın yıldırımlarından, şimşeklerinden, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu, sonra onlara alıştı, onları tabiatın babası olarak tanıdı. Onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu, şimşek oldu, yıldırım güneş oldu, Türk oldu.
Türk budur, yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir…”
Değerli Okurlar, sevgili gençler;
Tüm bunları artık tarihin derinliklerinde kalması gereken şövenist bir yaklaşımla, kafatası milliyetçiliği anlayışıyla elbette ki yazmadım. Fakat bizlerin de kendi tarihimizi doğru bilmemiz, emperyalist devletlerin çıkarları uğruna çarpıttıkları alçakça bir oyunu bozmamız gerekmez mi?
Olduğumuz gibi değil de onların istediği gibi olmaya, bu aşağılanmaya ne kadar tahammül edeceğiz?
Bu ülkenin ekmeğini yiyen bilim insanlarının, atalarımıza bu kadar bir hizmeti yapmaları için ellerini tutan mı var? O zaman, tek başına tüm ömrünü Asya’dan Anadolu’ya, buradan da Avrupa’nın içlerine kadar tüm mağaraları, kaya resimlerini, yazıtları inceleyip bizlere eşsiz tarihi bulgular armağan eden rahmetli Servet Somuncuoğlu’nun, Etrüsk’çeyi Ön Türk yazı dili ile okuyabilen Kazım Mirşan’ın yüzlerine nasıl bakacağız?
Hem gerçekler niçin gizli bırakılıp, 200-300 yıllık tarihleriyle dünyaya hükmeden modern eşkıyaların istedikleri olsun ki?
Gerçek ne ise o meydana çıksın. Tarih te yeniden ve doğru olarak yazılsın!
Erdoğan’ın bu olaylarla uzaktan yakından ilgileri, bilgileri olmadığını hepimiz biliyoruz. “Türk Milleti” demekten utananlar, “Bana Türk demeyin utanırım, ben Arap’ım” diyen sefilleri baştacı edenler mi Türk Tarihine sahip çıkacak?
Görev sizlerindir sevgili gençler! Siz isterseniz başarırsınız!
Hiç unutmayın; Anadolu, öz be öz Türk Vatanıdır!
Sağlık ve başarı dileklerimle
12 Mart 2025
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı