Sosyalist hareketin köklü temsilcileri Sosyalist Cumhuriyet Partisi ve Toplumcu Kurtuluş Partisi buluştu

BU-DAHA-BASLANGIC-1-1536x960
Türkiye sosyalist hareketinin iki köklü partisi, Toplumcu Kurtuluş Partisi (1920 TKP) ve Sosyalist Cumhuriyet Partisi (SCP) birlik ve dayanışma yemeğinde buluştu.

Harbiye zindanlarında başlayan ayrılık son buluyor!

Türkiye seçim süreciyle birlikte tüm ayrılıkların ve birlikteliklerin iki bloğa hapsolduğu bir döneme iyiden iyiye girdi. Bu süreçte kimin kimle birleşeceği ve kimle hareket edeceği son ana kadar belirsizliğini korurken aynı zamanda partilerin çoğunluğunun bu güne kadar ilan ettikleri ilkelerini ve programlarını rafa kaldırdığına da şahitlik ettik. Halkın, hamasi söylemlerle tabanlarını etkilemeye çalışan, ülke sorunlarına dair anlamlı bir çözüm ve söylem üretemeyen partiler/ittifaklar arasında seçim yapmak zorunda kaldığı bir dönemdeyiz. Özünde aynı şeyleri savunan, NATO’cu, serbest piyasacı sistem partileri ve onların ardına takılan birçok örgütü bu dönemde daha net gördük.

Türkiye sosyalist hareketinin iki köklü geleneğinin temsilcisi Sosyalist Cumhuriyet Partisi (SCP) ve Toplumcu Kurtuluş Partisi (1920 TKP), ilk olarak 1 Mayıs 2023’te Türkiye genelinde alanlara “Vatan, Cumhuriyet, Emek” “Birlik, Mücadele, Dayanışma” şiarıyla, birlikte çıkmışlardı. Geçtiğimiz hafta sonu iki örgüt, Genel Başkanlar İsmail Kaplan ve Yılmaz Ersezer’in katılımlarıyla birlik ve dayanışma yemeğinde bir araya geldi.

“BUGÜN İÇİN ÇOK MÜTEVAZİ GÖRÜLEBİLİR AMA…”

İstanbul’da gerçekleşen yemekte konuşan 1920 TKP Genel Başkanı İsmail Kaplan ise devrimci kuvvetler arasında yıllardır süre gelen ayrımları bitirme kararlılığını dile getirerek “Bugün için çok mütevazi görülebilir ama tam tersi olacak. Bunu göreceğiz. Bütün Türkiye’de, Batı Asya’da, bütün dünyada etkisini gösterecek adımlar atıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Kaplan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

1951’de Harbiye zindanlarında başlayan esas örgütsel olarak 1962’de farklı kanallara akan iki büyük akım bugün burada bir araya geliyor. Tarihsel bir birleşme yaşıyoruz. Türkiye tarihinde sosyalist hareketin, devrimci mücadelenin merkezinde ayrı sanımla birleştirme yolunda adımlar atıyoruz. Bugün için çok mütevazi görülebilir ama tam tersi olacak. Bunu göreceğiz. Bütün Türkiye’de, Batı Asya’da, bütün dünyada etkisini gösterecek adımlar atıyoruz. 1951 yılında Harbiye zindanlarındaki o ayrılığın getirdiği döneme baktığımızda bu Amerikan çağının başlamasının bir sonucuydu. Şimdi bunu tersine çevireceğiz. Dağınıklık sürecini sona erdiyoruz. Bu temel üzerinde Türkiye’nin bütün sosyalist güçlerini, ulusal demokratik güçlerini birleştireceğiz. Hepsini bir araya getireceğiz. Bugün burada bulunmanız tarihsel bir önem taşıyor. Tarih bunu böyle yazacak. Türkiye’yi emekçi halkın yönettiği bağımsız, laik ve demokratik bir ülke haline getireceğiz.
Önümüzde bir seçim var. Orada sonuç ne olursa olsun mücadele edeceğiz. Türkiye’yi orta çağ güçlerinin, gericilerin ve emperyalistlerin elinden kurtaracağız.”
“BURADAN BİRLİĞİ SAĞLAYARAK ÇIKACAĞIZ”
İsmail Kaplan’ın ardından söz alan SCP Başkanlık Kurulu Üyesi Önder Kırmızıtaş ise konuşmasında sosyalist birlikteliğin önemine vurgu yaparak “İki partinin de programlarını yan yana koyduğumuzda o kadar çok ortak nokta buluyoruz ki çok küçük nüans ve ifade farklıları dışında aynı şeyleri söylediklerini görüyoruz. Temel hususların hepsinde bir aradayız. Tarih bize bu birlikteliği dayatıyor” dedi.

Önder Kırmızıtaş’ın açıklamalarından öne çıkanlar ise şu şekilde:

Tarihsel bir iş yapıyoruz. Türkiye soluna yapılan suni ayrışmaların bittiği bir noktaya geldik. Artık bir dönüm noktasına geldiğimiz yerdeyiz. Buradan birliği sağlayarak çıkacağız. Sizlerin de bildiği gibi bölünmek, ayrılmak çok kolay bir iştir. Ceketini alır çıkarsınız. Fakat bir araya gelmek, özellikle de 60 yıla yakın bir süre bir birinden ayrı düşmüş iki akımı bir araya getirmek çok daha özveri gerektiriyor. Bu anlamda hem Toplumcu Kurtuluş Partisi’ndeki arkadaşlarımız hem de Sosyalist Cumhuriyet Partisi’ndeki arkadaşlarımız üzerlerine düşeni yaptılar.
Bakın bugün bir meclis aritmetiği oluşturuldu. Bu meclis aritmetiği Amerika’da oluşturulsa ancak bu kadar Amerikancılar ile dolu olurdu. Velhasıl, önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucu ne olursa olsun Türkiye halkını çok zor günler bekliyor. Burada en büyük görev devrimcilerin, sosyalistlerin ve aydınların üzerine düşüyor. Yani görev bizim üzerimize düşüyor.
Bakın sosyalist düşüncenin iki ayrı kampı kendiliğinden aynı programda buluştu. İki partinin de programlarını yan yana koyduğumuzda o kadar çok ortak nokta buluyoruz ki çok küçük nüans ve ifade farklıları dışında aynı şeyleri söylediklerini görüyoruz. Temel hususların hepsinde bir aradayız. Tarih bize bu birlikteliği dayatıyor. Bizim tek sorumluluğumuz toplumumuza ve tarihe karşıdır. Ve yalnızca topluma hesap veririz. Bu noktada ayağımız titremeyecek, bu mücadeleyi sürdürecek saldırıları birlikte göğüsleyeceğiz.”
Exit mobile version