İktidarın “U” dönüşlerinin ve zikzaklarının ne kadar baş döndürücü olduğu malumumuz ama şaşırmıyoruz ve şaşırmamalıyız. Çünkü iktidarın doğal zihniyeti bu! Peşinden gittiği hiçbir ilkesi ve değeri yok. Buna din de dahil. Siyasi çıkarları neyi gerektiriyorsa bugüne dek onu yaptı ve yapacak. Ayrıca gücünün sınırlarının da fakında. Daha büyük bir gücü görünce nerede ve ne zaman çark edeceğini iyi biliyor. Ben asıl iktidarı her hal ve şartta desteklemek zorunda olan yandaşlarına ve medyasına acıyorum. Bu keskin dönüşlere yetişmek için nasıl kılıktan kılığa girdiklerini ve bir kaptan ötekine geçebilmek için nasıl çırpındıklarını görüyor ve onların adına üzülüyorum. Bırakın bizi, bu yaptıklarını yarın çocuklarına bile anlatamayacaklar ve bunun utancını yaşayacaklar. Bu yandaş davranış biçimi uzun dönemde ruhsal travmalar yaratır ve insanın karakterini olumsuz yönde etkiler.
Hatırlarsınız; eski ABD Başkanı Trump, görevde olduğu dönemde ülkemizdeki iktidara tehdit ve hakaretlerde bulunmuştu. Emin olun; sarf ettikleri sözler, mahalle kavgasında bile söylenmeyecek sözlerdi. Bunların hepsini sineye çektiler. Hatta Trump’ın hakaretamiz o vahim mektubunu da milletten sakladılar. Eğer mektubu Trump basına vermeseydi, bu durumdan haberimiz bile olmayacaktı. Ama tehdit başarılı oldu ve Trump Papazını aldı. Alman Şansölyesi Merkel de iktidarı elindeki kozlarla tehdit etti ve gazetecisini aldı. Bu olaylar tüm dünyaya en yüksek perdeden Türkiye’de yargının bağımsız olmadığını, aksine siyasi iktidarın tam kontrolü altında olduğunu gösterdi.
Tehdit Eden Ödünü Alıyor
Halen görevde olan ABD Başkanı Biden, iktidarla yaptığı kapalı görüşmede rica veya tehdit etti, ABD Afganistan’dan çekilirken, işbirliği yaptıkları Afganlar sığınmacı olarak ülkemize doluştu. İran’ı baştanbaşa geçerek Türkiye’ye akın akın gelen genç Afgan erkeklerinin buraya nasıl geldiğini ve İran sınırımızın nasıl kolayca aşıldığını hep beraber gördük. Son olarak; Vilnius’taki NATO Zirvesi’ne 15 gün kala, dünyanın en önde gelen medya kuruluşlarından olan Reuters’de “ABD ve İsveç’teki yolsuzlukla mücadele makamları, bir ABD şirketinin İsveç şubesinin, Erdoğan’ın oğluna Türkiye’de hakim bir pazar konumu elde etmesine yardım etmesi karşılığında rüşvet ödemeyi taahhüt ettiği iddia edilen bir şikayeti inceliyorlarmış” şeklinde bir haber çıktı. Bu haber hakkında Türkiye’den itiraz gelmesi sonrasında Reuters; “Haberimizin arkasındayız.” şeklinde bir açıklama yaptı. Yani; “Belgemiz var, boş konuşmuyoruz.” demek istiyorlardı. Esasında bu hamle; NATO Zirvesi öncesinde “İsveç’in NATO’ya katılımı için itirazını geri çek, yoksa karışmayız.” demekti ve yine gereği yapıldı.
Bugün ülkemizi yöneten iktidarın Türkiye’nin çıkarlarını ve güvenliğini koruyabilmesi iki nedenle mümkün değildir. Birinci nedeni; Türkiye’nin iflas ettirilmiş ve kolay kolay düzelme imkanı olmayan ekonomisidir. Ekonomi; bir ülke için en başta gelen beka sorunudur. Hatta ekonomi; tank, tüfek, savaş uçağı ve savaş gemisinden de önemlidir, bir ülkenin güvenliğini ve çıkarlarını korumak için. Ekonomisi bozulmuş ve iflas etmiş bir ülke; uzun dönemde güvenliğini ve çıkarlarını koruyamaz ve kolaylıkla çıkarları ve güvenliği hilafına ödünler verir ve/veya verdirilir.
Halkını Kandırmak İçin Bize Sövebilirsin!
Sorun sadece verilen bu ödünlerin halka nasıl yutturulacağı meselesidir. Bu kapsamda ödünü verdiren dış güçler; ödünü aldıkları iktidarı kendi halkının önünde zor durumda bırakmamak için yardımcı da olurlar. Hatta kitlesel tatmin için kendilerine sövülmesine ve meydan okunmasına bir dereceye kadar müsaade de ederler. Halkın kandırılmasında kullanılan en iyi argümanlar ise din ve milliyetçiliktir. Bir de elinizde otoriter devlet gücü ve medya varsa, sorun yok demektir.
Tabii ki ülkemizin ekonomisi düzeltilebilir. Ama popülist, keyfi, akıl ve bilim dışı uygulamalardan vazgeçerek, yolsuzlukları ve partizanlığı yok ederek, liyakati esas alarak, uzun vadeli yapısal reformlar yaparak ve en önemlisi de hukuku egemen kılarak ekonomiyi düzeltebilmek mümkündür. Ama bunları bu iktidar yapamaz.
İkinci neden ise iktidarın yaptıklarıyla Türkiye’nin adeta yumuşak karnı olması. Suriye’deki icraatları, ABD’de devam eden Halk Bankası davası, Zarrab olayı, yurt dışındaki mal varlıkları hakkındaki iddialar gibi konular; iktidarın kolayca esir alınabileceği ve şantaja uğratılabileceği alanlardan bazıları. En son örneğini de Reuters’in yumuşak karından vuruşu ve İsveç’le ilgili alınan sonuçla gördük.
Türker Ertürk